Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

İLÇEMİZ HALK OZANI

TALİBİ ÇOŞKUN ; Cumhuriyet devrinin kuvvetli halk şairlerinden olan Talibi coşkun 1904 yılında, Sivas’ ın Altınyayla İlçesinde doğmuştur. Küçük yaşta annesini ve babasını kaybetmiştir. Talibi tahsil görmediğinden okuma yazmayı kendi çalışmasıyla öğrenmiştir.

Talibi’nin uzun bir aşk macerası vardır. Dayısının kızı Keklik Emine’ye aşık olmuş, fakat talihi iyi gitmemiştir. Keklik Emine’yi zırıl Yusuf isimli biri kaçırmış ve Talibi ve sevdiği bu olaydan sona kavuşamamıştır.13-14 yaşlarında şiir söylemeye başlayan  Talibi, meslek taşları gibi meslek seyahatlerine çıkmış ve gezip gördüğü yerler hakkında birçok şiir yazmıştır. Özellikle Ankara’da bulunduğu müddet zarfında; Ankara’ yı anlatan şiirler söylemiştir. Özellikle Onuncu yıl Cumhuriyet Baram’ında destanlar yazmış ve dönemin hükümetinden taktirler almıştır.

Talibi’nin şiirler belli başlı karakterleri hiciv ve hakikati söylemektir. Yeri geldiğinde ince ve haklı taşlamaları söyleyivermekten hiç çekinmemiştir. Şiirlerinde bir yeri överken, onun güzelliklerini anlatırken birden övdüğü yerlerin kötü yanlarını ortaya koyan, onu hicveden bir yapıya dönüştüğünü görürüz. Köy ve Köylünün sorunlarını, sosyal eksikliklerini ( Eğitim, Sağlık vb. ) konu olarak şiirlerinde işlemiştir. Bundada en büyük etken, geçirdiği uzun süreli hastalık olmuştur. Bu özellik aşığın şiirlerinde kalitenin düşmesine sebep olmuştur.

Aşık Talibi 1973 yılında vefaat etmiştir. Mezarı Ankara’dadır. Aşık çok sevdiği ve desteğini gördüğü Ankara’dan ölüncede uzaklaşmamıştır.

Talibi’nin şiirlerine örnek olması maksadıyla Aşığın üç şiirini aldık.

Aşık Talibi’nin Ankara’yı anlattığı bir şiiri ;

Harap idi Ankara’nın evveli

Şimdi binaları gayet havalı

Mest ü hayran eder her düveli

Can dayanmaz ne güzeldir yerler

 

Bu Atatürk Milletinin Ulusu

Çok lutufkar Ankara’nın Valisi

Ne dikkatli inzibatı polisi

Gayet çoktur bekçileri kolları

 

Ne pek süslü binaları dışından

Daireleri beyaz mermer taşından

Görenlerin aklı gider başından

Bahçelerinde açılıyor gülleri

 

Odaları altın yıldız silinmez

Sokakları temiz leke bulunmaz

Dünyalara bedel satın alınmaz

Şirin çarşıları, asvalt yolları

 

Ankara her şehirlerin başıdır

Namı çoktur her bir düvel işitir

Geceleri gündüz gibi ışıktır

Ne kuvvetli elektrik pilleri

 

Eski tarih Ankara’nın hisarı

Son yapısı Atatürk’ün eseri

Şimdi burda her duvelin nazarı

Etrafa azar gider yolları

 

Bakanlıklar yedi kattan yapılı

Daireleri bütün demir kapılı

Çiftlikleri tarlaları tapulu

Gayet çoktur arazisi çölü

 

Talibi’nin ayağı kırıldığı vakit, dini duygularını da belirtir vaziyette, Allah’a sığındığı şiiri ;

Nefsine uyupta eyleme küfür

Allah’ a malumdur bizim halımız

Fiilimizi bilir o ismi gafur

Kabirde sorulur günahlarımız

Söyle Hak kelamı dönder dileri

Gidersin Cennete tutma yolları

Firdevs-i alada gonca gülleri

Nasip olup derer m’ola elimiz

Beş vakit eda et terk etme sünneti

Allah kulum desin Peygamber ümmet

Bizim için yapılmış Cehennem Cennet

Acep hangisine düşer yolumuz

 

Ecel şerbeti alıp içince

Neler görün bu cihandan göçünce

Defnedipte nice zaman geçince

Kara yerde çürür nazik belimiz

 

İbadet et bu dünyada dururken

Dizin tutup her işleri görürken

Melekler kabirde sual sorarken

O zaman döndersin Mevlam dilimiz

 

Bir gün olur biz kabre yatarız

Nazik bedeni topraklara katarız

Evvel ahir bu cihandan gideriz

Viran kalır meskanımız elimiz

 

Fayda yoktur bu dünyadan malından

Hayır kazan ne koparsa kolundan

Kurtuluş yok bu ecelin elinden

Fayda vermez altınımız pulumuz

 

Niçin yanılayım yolum varken

Niçin yalvarayım dilim var iken

Şu yalan dünyada ölüm var iken

Kurtaramaz servetimiz malımız

Ecel bizi birer birer öldürür

Toprakları bağrımıza doldurur

Ömrümüzü güller gibi soldurur

Kaybolur yeşilimiz alımız

Talip Coşkun bir gün candan üzülür

Dili durur hem elleri büzülür

Kiminin Kabri gurbette kazılır

Kim bilirki nerde kalır ölümü

Aşık Talibi’nin Ankara’nın bahçelerini anlattığı bir şiiri. Bu Şiir uzun olduğu için şiirin ancak bir bölümünü aldık ;

 

 

Meclis bahçesinde nar bulamadım

Kendime münasip yar bulamadım

Kanepeler dolmuş yer bulamadım

Bu sefer oturdum yolun dışına

 

Bahçe kalabalık gelen gidiyor

Aşağı yukarı yalan gidiyor

Herkes sevdiğini almış gidiyor

Kimi gözüne mettun kimi kaşına

 

Çok güzeller gölgelere girişmiş

Hep al yeşil birbirine karışmış

Herkes sevdiğini almış görüşmüş

Kimi gözüne mettun kimi kaşına

 

Suların çimenlere akışı

Ne yamandır yosmaların bakışı

Türlü çiçek ak güllerin kokuşu

Bütün yeşil dallar atmış çimene

 

Talip Coşkun doğru yoluna

Bu sevdadan ne geçiyor eline

Çok söyleme hem sahip ol dilime

Ağlıyorsun bak gözünün yaşına