Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

"New Age" ya da "Yeni Çag"

Türkiye'ye yaptigim kisa ziyaretlerde, yazili veya görsel medya ile olan sInIrlI iliskilerimdeki nitelikli söylesilerde, 90'li yillarda yurtdisinda yaptigim çalismalar baglaminda, sIkça karsilastigim sorular bu yaziya neden oldu.
"New Age" ya da "Yeni Çag" diye adlandirilan kültürel, sanatsal ve toplumsal hareketin "neyin nesi" oldugu, "bu hareketin kökeninde ne oldugu", bu söylemin sanatsal izdüsümlerinden bir tanesi olan, son yillarda özellikle yayginlasan müziklerden hangisini "Yeni Çag Müzigi" diye tanimlayabilecegimiz türünde sorularla sürekli karsikarsiya geldim
Kaba hatlarla algilandiginda, biraz farklica bir türde yeni bir Hippie olayi ya da sonsuz akip giden yumusak tinilarda, genelde yalnizca sazlarin ön planda oldugu bir dingin ezgiler dizisi gibi betimlenen bu olguya daha bir dikkatle yaklasildiginda, kökenlerinin, ögretilerinde belirli bir "kozmik bilinç" içeren Dogu felsefelerine kadar uzandigini görmek olasi. Adi geçen felsefeler baglamindaki müziklerde de, tekrarsal ögelerden yararlanmalar, seslendirilmelerinde, yavas yavas ivmeler kazanan yapi gelismeleri en çok dikkati çeken unsurlar.
Öncelikle, "Yeni Çag" kavramina genelde bir yaklasim sözkonusu oldugunda, kaçinilmaz olarak Hippie akiminin, o dönemde dünyayi temelinden sarsan yeni anlayislariyla karsi karsiya geliyoruz. Hippie müzikali "Hair"de "kova burcu çaginin safagi..." diye, deyim yerindeyse "müjdelenen barisçil yeni çag" kavrami da 1962 yilinda dünyamizin Kova burcuna girmesi ile ilgili (kova burcu da astrolojik boyutlarda 25 bin 268 yillik dönemin yaklasik her 2 bin 100 yilda bir girilen burçlardan bir tanesi).
Inananlarina bakilirsa, 4120 yilina kadar bu çagin olumlu niteliklerinden yararlanip duracagiz. Bu noktada hemen "bu çagin olumlu nitelikleride neymis" diye soruldugunda, çok hos seyler söyleniyor: Uyum, Baris ve Hosgörü (ya bu çag uyduruk bir sey, ya da günümüz insaninin bu çag-mag söylencelerine belirli bir inatçilikta bagisikligi var).
Tüm Yeni Çag söyleminde bizce güzel olan seylerden bir tanesi, krizler yumaginin beraberinde "degisik düsünme zorunda kalma" olgusunu da beraberinde getirmesi. Digeri ise toplumsal bilimlerde genel kabul gören "kendini gerçeklestiren beklentiler kurami" ya da bizden bir deyisle "birseyi kirk kere söylersen olur" inanci. Bu ise kafa yoranlar, giderek artacak bir "yeni bilinçten" sözediyorlar. Uzak Dogu ögretilerindeki Yang (erkek-saldirgan, yayilmaci, rekabetçi) döneminin yerini Yin (disi - duyarli, sezgici, paylasici) dönemine biraktigini bildiriyorlar. "Erkekler" yandi, "Kadinlar" geliyor (bu islerden korkanlar düsünsünler, isaretler hanimlar açisindan bayagi iyi...)
Birde "yeni dinsellik" kavrami var "Yeni Çagcilar"in: Insanlarin kendi kendilerine koyduklari, tüm inanç, gelenek, irk ve benzeri sinirlari reddediyorlar (Avrupa'da yasayan biri olarak, hani Avrupali da bu isten biraz nasibini alsa diyorum). Bu konuyu arastiranlar, Yeni Çag söyleminin modern endüstri toplumlarinda, kisilerin biribirine giderek daha bir yabancilasmalarina cevap olarak ortaya çiktigini, geleneksel dinlerin ve siyasal söylemlerin sorunlara tekbasina çözüm getiremedigini söylüyorlar.
Yeni bir bilinçle, yasama yeni bir anlam getirme çabalarindan baska bir sey degil, bütün ugrasilar.
Olayin önemli yansimalarindan biri olan "New Age" müzigine gelince, burada da karsilasilan en önemli unsur, inançlarda oldugu gibi, birbiriyle bütünlesmis, sinirlar tanimayan ögelerin uyumlu beraberligi...
Geçmise bakildiginda, A.B.D.nin bati kiyisinda, ezgilerine, müziklerine sitar'i, tabla'yi katan (bu arada George Harrison'in, Fas'tan etkilesimler alan rahmetli Brian Jones'un da hakkini yemeyelim) kusaga kadar uzanabilecek bu akimin, giderek 80'li 90'li yillarda teknolojinin "demokratiklesmesi"yle daha bir ivme kazandigini söyleyebiliriz. Teknoloji'nin, iletisimin demokratiklesmesi kavramlarina, bu patlamalarin beraberinde getirdigi sorunlara, bunlarin sanata (özellikle müzige) yansimalarina, yeni elektronik yaklasimlara ve biçemlerin olasi gelecegine yönelik görüslerimi ilerdeki yazilarimda aktarmaya çalisacagim. En kisa zamanda görüsmek üzere...

© MURAT SES (Linz/Avusturya) Mart 1995

Back to MAIN page!!!
Back to ARTICLES page!!!