MEHMET EMİN RESULZÂDE  

Devlet kuran büyük Türk milliyetçisi ve tarihçisi
Azerbaycan’ın kurucusu olan ve “Azerbaycan kurtuluş hareketinin ideologu” olarak tanımlanan Resulzade Mehmed Emin Bey, aynı zamanda büyük bir Türk milliyetçisi, düşünürü, tarihçisi ve edibîdir.

            1914-18 Birinci Dünya Savaşı’nın Türkiye'yi yeryüzünden silmek için anlaşan Batılı ülkelerle Çarlık Rusyasının ilk defa antlaşması üzerine çıktığını daha sonra açıklanan bu ülkelerin gizli belgelerinden öğreniyoruz. Fakat ne kadar güzel bir kaderdir ki savaş sonucunda bize kefen biçen Çarlık Rusya'sı da yıkılmış ve başlarında bulunan Çar ailesi bütün fertleri ile beraber öldürülerek yok edilmişlerdir. Yıkılan Çarlığın küllerinden dipdiri Türk ülkeleri istiklaline kavuşarak ayrılmışlardır. Bu Türk devletlerinin ilk istiklâlini ilân edeni Azerbaycan Cumhuriyetidir. Bu Türk devletinin kurucusu olan ve “Azerbaycan kurtuluş hareketinin ideologu” olarak tanımlanan Resulzade Mehmet Emin Bey, aynı zamanda büyük bir Türk milliyetçisi, düşünürü, tarihçisi ve edibîdir. Çeşitli dillerde ve Türkiye'de Türkçe olarak kaleme alıp yayınladığı eserleri, çeşitli süreli yayınlardaki makaleleri, ansiklopedi maddeleri ve yüzlerce fikir yazısı meydana getirmiştir. Bu büyük kültür birikiminin hemen hiçbirisi taşıdığı kıymetten kaybetmeden günümüze kadar intikal etmiştir.

                  MEHMET EMİN RESULZÂDE KİMDİR?

            1884-1955 yılları arasında yaşayan Resulzade, Azerbaycan Türklerinin yetiştirdiği en büyük devlet ve hükûmet adamlarının başında gelir. Onun sağlığında iken anlatanlar “kalem, kelâm ve mefkûre üstadımız” sözleri ile ifade etmişlerdir. Resulzâde’nin, mütefekkir ve inkılâpçı, siyaset ve devlet adamı, muharrir, edip ve hatip cephelerinden çeşitli portreleri yapılabilir. Resulzâde ise bu cephelerin hemen hepsinde de büyük bir üstat durumundadır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulmasında, işlemesinde ve gelişmesinde bizzat katıldığı liberal-demokratik bir mefkûreyi, mücâdeleci bir taktik ile birleştirmesini bilen Resulzâde, inkılâpçı bir hürriyet ordusunun yetişmesine, daha genç yaşlarda başlamıştı. Çarlık Rusya'sının genç Resulzâde’si, 1903 ve 1904 yıllarında, kendisinin kurduğu “Azerbaycanlı Genç İnkılâpçılar Komitesi”nin başında bulunmuştur. Çarlık Rusyasının istibdadına karşı direnen ilk makalelerini de bu dönemde 1903 yılında yayınlamıştır. Kısa bir süre sonra 1905’de patlak veren Rus-Japon savaşında Çarlığın yenilmesi Rusya'daki mutlakıyet ve koyu istibdadın temellerini de sarsmıştır. Bakû gibi Türk kültürünün merkezlerinden birisi olan Azerbaycan’da uyanış hareketine dayanamayan jandarma-polis devleti yarım yamalak bir meşrutî yönetime rıza göstermek zorunda kalmıştı. 1905’de temin olunan bu sınırlı hürriyet sayesinde Azerbaycan’ın bu en büyük aydınlar merkezi Bakü’de günlük, aylık ve haftalık gazete ve dergiler yayınlanmaya başlamıştır.Basında Ali Merdan Topçubaşı, Ahmed Ağaoğlu, Hüseyinzade Ali ve Azerbaycan basının kurucusu durumundaki Zerdablı Hasan Beyler’in başını çektikleri aydınlar topluluğu Batı Avrupa kültürünün verdiği büyük birikimle ülkelerinin istiklâline ve yükselmesine gönül vermiş büyük bir topluluk vardı. Bu yazarlar ve aydınlar kafilesine Resulzâde de katılmıştı. Azerbaycan millî çevrelerini dolduran garpçılık-Avrupacılık, şarkçılık-İslâmcılık ve Çağdaşlaşmak şeklinde yorumlayan ve formüle eden Ali Bey (Hüseyinzâde) daha sonraları Ziya Gökalp tarafından da benimsenerek işlenen bu temel prensipler, genç Resulzâde üzerinde kuvvetle etkili oluyordu. Çok geçmeden onu, 1906’da neşriyatına başlayan “Tekâmül”ün başında görürüz. İnkılâpçı milletsever gençliğin fikirlerine tercüman olan bu gazetenin program makalesinde, kendi deyimi ile “milletlerin, kavimlerin, toplulukların, sınıfların ve şahısların hukukta ve seçtikleri yolda hür ve eşit olmalarını ve her türlü saldırıdan korunmalarını” savunan genç ve inkılapçı düşünür Resulzâde, bu tezini hayatı boyunca işleyecek ve “insanlara hürriyet, milletlere istiklâl” şeklinde formüle ettiği millî bir mefkûre haline getirecektir.

                                  AZERBAYCAN DIŞINDAKİ ÇALIŞMALARI

             Onu 1908’den 1911 yılına kadar Tahran’da ve 1911 ve 1913 yıllarında İstanbul’da çalışırken buluruz. Merkezi Azerbaycan ve onun başşehri Tebriz ‘in teşkil ettiği İran inkılâbı, hürriyet ve demokrasi aşığı Mehmet Emin’i de cezbetmişti. Hürriyet ordusunun zaferle Tahran’a girişi ve meşrutiyetin ilanı üzerine Tahran’da yayınına başlayan Batı usulünde ilk günlük (Yeni İran)gazetesinin müdürü ve başyazarı Mehmed Emin olmuştur. Türkiye ile İran’da Hürriyet’in başarılı olmasına ve meşrutiyet idaresinin kurulmasına karşı, Rusya’da irtica ve baskı rejimi yeniden hortlamıştı. Çarlık ülkesindeki büyük Türk ve İslâm kitlelerinin ayaklanmasından ve istiklâl istemelerinden tedirgin olan ve büyük bir korku içinde bulunan rejim, baskısını bu zümreler üstünde yoğunlaştırıyordu. Ayrıca Kafkasya’nın yanı başında bir hürriyet üssünün kurulmasına ve gelişmesine tahammül edemeyen Rusya bu hürriyet ve istiklâl hareketini her vesile ile bastırmak ve yok etmek için girişimlerini sürdürüyordu. Sonunda ordusu ile müdahale ederek Millet Meclisi’ni bombardıman ediyor, hürriyet ve istiklal arzularını boğuyordu. Kendilerine teslimini talep ettikleri Resulzâde Mehmed Emin, Seyyid Hasan Takizade ile birlikte Türkiye'ye iltica etmek zorunda kalıyorlardı. İslâm Birliği fikirleri ile Osmanlılık akımlarının sönmeye ve onların yerinde Türk milliyetçiliği fikirlerinin gelişmeye başladığı günler yaşanıyordu. Rusya'daki Türklerin temsilcileri, bunlar arasındaki Ahmed Ağaoğlu ve Hüseyinzade Ali Beylerin de katılması ile Türkçülük akımı büyük bir güç haline geliyordu. Resulzâde Mehmed Emin, İstanbul’da yeni kurulup gelişmekte olan Türk Ocakları katılıyordu. Yeni yayınına başlayan Türk Yurdu dergisinde İran Türklerine, Rusya'daki Türkçülük ve milliyetçilik akımlarına dair çok sağlam makaleler yazıyor, yorumlar yapıyor ve bu bölgelerdeki Türklerin tarihine, folklor ve etnografyasına, tarihi emellerine yer veren büyük akisler gören yazılar yazıyordu. Aynı zamanda Azerbaycan'daki Çarlık aleyhine sürdürülen istiklal hareketlerinin temsilcileriyle de temas halinde idi. Orada gizlice yürütülen hareketin içinde bulunanlara stratejiler üretiyordu. Bu çalışmaları sonucunda Bakü’de millî-demokrat “Müsavat Partisi”nin kurulmasını teşvik ediyordu. Burada milliyetçilik şuurunun uyanmasını da bu vesile ile başlatmıştı. Aynı zamanda Reşulzâde Türkiye'deki milliyetçilik ve Türkçülük akımlarını da geniş çapta etkiliyordu. Önceleri Türk imparatorluğu coğrafyasını hedef alan Türk Ocağı çalışmaları, bu defa Türk dünyasını ilgi alanı haline getiriyordu. Daha sonra kendilerine katılan Kırım ve Tataristan âlimlerinden Yusuf Akçura ve Sadri Maksudî Arsal gibi büyük Türk mütefekkirleri aracılığı ile kuvvetli bir ekip halinde gece gündüz büyük Türk milletinin geleceğini hazırlıyorlardı.
1917’de Çarlığın yıkılması üzerine derhal büyük bir hareketlilik kazanan Türk ülkeleri arasında Azerbaycan ilk istiklâlini ilân eden ülke oluyordu. Resulzâde ülkesinde idi ve var gücü ile Ruslardan kurtulmak için teşkilatlanıyordu. Sonuçta kendisinin kurup geliştirdiği “Musavat Partisi” ekibi ile kendi millî devletlerini kurmuş ve başına geçmişti. Kızılordunun ülkesini işgal ile istiklaline son verdikten sonra Türkiye'ye sığındığı arkadaşları ile beraber Avrupa’ya geçmiş ve büyük lider Atatürk’ten gördükleri büyük destek ile orada yaptıkları yayınlarla büyük hizmetler vermişlerdir. Onun kurduğu ve yetiştirdiği Azerbaycan aydınları “Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez” prensibini onun bıraktığı dönemden devir alarak sürdürmüşler ve bugünkü durumu meydana getirmişlerdir.