Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Selam

Selam Arkadaşlar Yeni eklediğim sayfama bir göz atın....


 

 

 

 

 


E-Mail Me

DENİZ KOKUSU


DENİZ KOKUSU GETİRİYORUM NEM SİNMİŞ TUZLU BEDENİME SABAH AYAZINDAN GÖZLERIM KIRMIZI BİR ŞARKI TUTTURMUŞUM RASTGELE DURDURAMIYORUM KARLI DAĞLARIN TEPESI ÖZGÜRLÜK DİBİ DENİZ İŞTE AKDENİZ UÇARI BİR HAFİFLİK UÇUSUYOR BAŞIMDA İNANAMIYORUM YARIN GÜN UZAKTA, ANKARA SOKAKLARINDA USLU,KENTLİY OYNAMAK İÇİN YİNE GAZETELERİ OKUMAK YİNE GECE BIKKINLIĞI YİNE SABAH TELAŞINA,ALIŞMAK İÇİN DENİZ KOKUSU GETİRİYORUM GÜNEŞ KAVURMUŞ TENİMİ BİR SEVİŞME SONRASI GİBİ NEDEN UMURSAMAZ VE YALINIM HİÇ BİLMİYORUM......

CANIM ISTANBUL.


Ruhumu eritip de kalipta dondurmuslar;
Onu Istanbul diye topraga kondurmuslar.
Icimde tuten birsey;
hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan asip gecmis sevgilim.
Cicegi altin yaldiz, suyu telli pulludur;
Ay ve gunes ezelden iki Istanbulludur.
Denizle toprak, yalniz onda ermis visale,
Ve kavusmus ruyalar, onda, onda misale.
Istanbul benim canim;
Vatanim da vatanim...
Istanbul, Istanbul...

Tarihin gozleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamli servi, ahirete perdelik...
Bulutta saha kalkmis Fatih'ten kalma kir at;
Pirlantadan kubbeler, belki bir milyar kirat...
Sahadet parmagidir goge dogru minare;
Her nakista o mana: Olecegiz ne care?..
Hayattan canli olum, gunahtan baskin rahmet;
Beyoglu tepinirken aglar Karacaahmet...
O manayi bul da bul!
Ille Istanbul'da bul!
Istanbul, Istanbul...
Bogaz gumus bir mangal, kaynatir serinligi;
Camlica'da, yerdedir goklerin derinligi.
Oynak sular yalinin alt katina misafir;
Yeni dunyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her aksam camlarinda yangin cikan Uskudar,
Perili ahsap konak, koca bir sehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbali odalarda inletir --Katibim--i...
Kadini keskin bicak,
Taze kan gibi sicak.
Istanbul, Istanbul...

Yedi tepe ustunde zaman bir gergef isler!
Yedi renk, yedi sesten sayisiz belirisler...
Eyup oksuz, Kadikoy suslu, Moda kurumlu,
Adada ruzgar, ucan eteklerden sorumlu.
Her safak Hisarlarda oklar cikar yayindan
Hala cigliklar gelir Topkapi sarayindan.
Ana gibi yar olmaz, Istanbul gibi diyar;
Guleni soyle dursun, aglayani bahtiyar...
Gecesi sunbul kokan
Turkcesi bulbul kokan,
Istanbul, Istanbul...
Necip Fazil [1963]

Geç Kalmayın. 
Daha henüz 18 yaşındaydı ama hayatının sonundaydı. 
Tedavisi mümkün olmayan ölümcül bir kansere yakalanmıştı. 
Kahır içinde eve kapatmıştı kendini...Sokağa çıkmıyordu. 
Annesi, bir de kendisi. O kadardı bütün hayatı... 
Bir gün fena halde sıkıldı, dayanamadı, attı kendini sokağa... 
Bir yığın vitrin önünden geçti, tam bir CD satan dükkânı da geride bırakmıştı ki, 
bir an durdu, geri döndü, kapıdan içeri, 
gözüne hayal meyal takılan genç kıza bir daha baktı.
Kendi yaşlarında harika bir genç kızdı tezgahtar... 
Hani,ilk bakışta aşk derler ya, öyle takılıp kalmıştı işte...
İçeri girdi. Kız, gülümseyerek koştu ona; "Size nasıl yardım edebilirim?" diye. 
Nasıl bir gülümsemeydi o...Hemen oracıkta sarılıp öpmek istedi kızı... 
Kekeledi, geveledi, sonra "Evet!" diyebildi. Rastgele birini işaret ederek; 
"Evet, şu CD'yi bana sarar mısınız?" dedi. Kız CD'yi aldı, içeri gitti, 
az sonra paketle geri geldi. Gençkızdan aldı paketi, çıktı dükkündan, 
evine döndü. Paketi açmadan dolabına attı... 
Ertesi sabah gene gitti aynı dükkâna...
Gene bir CD gösterdi kıza, sardırdı, aldı eve getirdi, 
attı paketi dolaba gene açmadan...
Günler hep alınıp, sardırılan CD'lerle geçti. 
Kıza açılmaya bir türlü cesaret edemiyordu. 
Annesine açıldı sonunda...Annesi; "Git konuş oğlum, ne var bunda?" dedi. 
Ertesi sabah,bütün cesaretini topladı, erkenden dükkâna gitti. bir CD seçti. 
Kız gülerek aldı CD'yi, arkaya gitti paketlemeye. 
Kız içerdeyken bir kâğıda "Sizinle bir gece çıkabilir miyiz?" diye yazdı, 
altına telefon numarasını ekledi,notu kasanın yanınakoydu gizlice. 
Sonra,paketini alıp kaçtı gene dükkândan... İki gün sonra evin telefonu çaldı... 
Anne açtı telefonu. Dükkândaki tezgahtar kızdı arayan. 
Delikanlıyı istedi, notunu yeni bulmuştu da... 
Anne ağlıyordu... "Duymadınız mı?" dedi. "Dün kaybettik oğlumu
." Cenazeden birkaç gün sonra anne, oğlunun odasına girebildi sonunda.
Ortalığa çeki düzen vermeliydi. 
Dolabı açtı, oraya atılmış bir yığın açılmamış paket gördü. 
Paketleri aldı, oğlunun yatağına oturdu ve bir tanesini açtı. 
İçinde bir CD vardı, bir de minik not... 
"Merhaba, sizi öyle tatlı buldum ki, daha yakından tanımak istiyorum. 
Bir akşam birlikte çıkalım mı? Sevgiler... Jacelyn 
" Anne, bir paketi daha açtı, onda da bir CD ve bir not vardı: 
"Siz gerçekten çok tatlı birisiniz, hadi beni bu gece davet edin, artık. 
Sevgiler...Jacelyn "
LÜTFEN SEVDİĞİNİZİ BELLİ ETMEKTE VE SÖYLEMEKTE 
GEÇ KALMAYIN! :

YATTIGIM KAYA.


Bu aksam o kadar durgun ki sular
Gömül benim gibi kedere diyor.
Içimde maziden kalma duygular
Agla geri gelmez günlere diyor.

Ey gönül, gidenden ümidini kes!
Kaçan bir hayale benziyor herkes,
Sanki kulagima gaipten bir ses
Bulusmalar kaldi mahsere diyor.

Enginden engine kosarken rüzgar,
Bende bir yolculuk heyecani var...
Yattigim kayaya çarpan dalgalar
Çikiver bir sonsuz sefere diyor.

Necip Fazil