Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!


eczaneesra@hotmail.com
Son Güncelleme
Ağustos 08, 2001

İ l k  Y a r d ı m  R e h  b e r i

İlkyardımın Tarifi
Her yeni anın hayatımıza neler getirebileceğini önceden kestirebilmek ne yazıkki her zaman mümkün olamıyor. Bir gün kaza geçiren bir dostunuza, belki bir yakınınıza, ilkyardım uygulaması yapmak zorunda kalabilirsiniz. Doğru ve zamanında müdahaleniz, yardım ettiğiniz kişinin hayatını kurtarabilir ya da bilmediğiniz için yapılan yanlış müdahale hiç istemediğiniz halde zarar verebilir. İlkyardım gerektiren durumlarda en başlıca sorun paniğe kapılmamaktır. Ne bir dokturun, ne bir ambulansın ne de hastane şartlarının bulunmadığını, en yakın yerleşimden belki günlerce uzakta olabileceğiniz koşullarda bile, yüreğinizi kaplayan umutsuzluk duygusunu soğukkanlılıkla aşmalı ve artık otomatiğe bağladığınız temel ilkyardım prensiplerini harfiyen uygulamalısınız.

1. Ek kazalara meydan vermemek: Sıklıkla karşılaşılan bir durum, heyecanla yardıma koşanların ek kazalara uğramaları, yaralanmaları ve bazen hayatlarını yitirmeleridir. Gecenin bir vakti, yardım için viyadükten atlarken düşenler, arabasını biçimsiz park ettiği için zincirleme kazalara neden olanlar ve iyi niyetle koşuştururken ezilenler… Başına taş düşen ya da çığ altında kalan bir dağcıya yardıma koşan da, aynı felakete uğrayabileceğini unutmamalıdır. Keza suda boğulmak üzere olan birine doğru yüzen kişi de, şayet kendini karaya bağlayan bir ipten ya da tükendiğinde tutanabileceği bir tahta parçasından yoksunsa boğulabileceğini asla unutmamalıdır. Banyoda baygın yatan yakınınıza koşarken, onu zehirleyen tüpgazdan sizin de etkilenebileceğinizi veya yerdeki birine dokunup kontrol ederken onu çarpan elektrik akımının size de zarar verebileceğini hesaba katmalısınız. Arama-kurtarma çalışmalarına katılanlar da, yardıma giderken kendi yaşamlarını sürdürebilecek asgari teçhizata sahip olmalı ve merkezle haberleşme bağlantısını koparmamalıdır.

2. Yardım istemek: Bazen bir cep telefonu, bazen telsiz, bazen de üçüncü bir kişi, birazdan sayacağımız ilkyardım uygulamasını, "yardım gelecek" güvencesiyle daha rahat yapmanıza imkan verir. Unutmayın, daha çok insan,daha etkili yardım ve yaralıların daha doğru şekilde taşınması demektir. İlkyardım da kahramanlığın yeri yoktur. Ne kadar mükemmel yaparsanız yapın, çok zorunlu haller dışında temel ilkyardım uygulamasının ilk beş on dakikasında nefes nefese kalır, tükenirsiniz.

3. Doğru değerlendirme yapmak: Bir kazazedeyle karşılaştığınızda zamana karşı yarış başlamış demektir. Sizin burada dakikalarca okuduğunuz uygulamayı, saniyeler içinde yapmanız gerekir. Kalp-akciğer canlandırması, kesinlikle kalbi durmuş, nefes almayan bir insana yapılır. Yanlış değerlendirmeyle kalbi çalışan, nefes alan birine bunu yaparsanız, o kişiyi öldürebilirsiniz. Dolayısıyla her türlü girişimden önce, kazazedeye, yerinden oynatmadan, deyim yerindeyse beş duyunuzu da kullanarak (belki tat duyusu hariç), ona ne olup bittiğini anlamaya çalışmalı ve burada yazılanları bazen aynı anda yapmalısınız. Kazazedeyle iletişim kurmaya çalışmalı, "Sana ne oldu, adın ne " gibi sözlü uyarılarda bulunmalısınız. Cevap varsa işiniz büyük ölçüde kolaylaşır. Ondan elini ayağını oynatmasını isteyin. Böylece omuriliğinde bir yaralanma olup olmadığını anlayabilirsiniz, özellikle bir yerden bir yere taşınması gerekiyorsa bunu muhakak bilmeniz gereklidir. Sözlü uyarılara cevap ararken, bir elinizi kazazedenin alnına koyun. Bu sayede şuuru bulanık, boyun omurlarında kırık olabilecek kazazedenin istemsiz hareketlerde bulunmasını ve omuriliğine zarar vermesini engelleyebilirsiniz. Sözlü uyarılara cevap alamadığınızda (bazen mantıksız sözler söylemesi, sarhoşvari konuşması, onun beyninde bir problem olduğunu düşündürmelidir), kontrolünüz altında kulak memesine atacağınız bir çimdik, onun ağrılı uyaranlara karşı cevabını ölçmenizi sağlar. Cevap yoksa, karşınızda zor bir bilmece var demektir. Dört duyunuzla değerlendirmeye çalıştığınız kazazedenin alnında duran elinizin işaret ve başparmağıyla göz kapaklarını açıp kapatarak, varsa fener ışığı yakıp söndürerek ışığa reaksiyonunu araştırabilirsiniz. Sağlıklı bir insanda gözbebekleri, aynen fotoğraf makinesinin diyaframı gibi ışığa küçülerek cevap verir. Beynin tümünde veya bir bölümünde bir problem olduğunda ise, bu cevap gerçekleşmez. Morfin (gözbebekleri küçüktür) ve atropin (gözbebekleri büyüktür) kullanılması gibi çok ender durumlarda, bu cevap farklı olabilir. Yani bu kazazedede gözler kalbin değil, beynin aynasıdır. Temel kalp-akciğer canlandırmasına kazazedenin vereceği cevabı izlerken, öncelikle gözbebeklerinde ışığa duyarlılığın başlamasına ve damarlarda nabzın alınıp göğsün genişlemesine dikkat etmelisiniz. Tüm bunları yaparken, diğer elimizin üç dört parmağı birden, boynun bir yanında, kalbin çalışmasının göstergesini, nabzı almaya çalışacak; gözümüzle kazazedenin göğsünde hareket olup olmadığını araştırırken kulağımızla soluk sesinin, belki burnumuzla da nefesinin kokusunu hissetmeye uğraşacağız. Göğüste bir genişleme yok, cilt morarmaya başlamış (normalde soluk alıp verdiğinde insanın cildi pembe beyazdır; cilt renginin değerlendirmesi bazen koyu renkli insanlarda zor olabilir, o zaman da dudak iç yüzlerindeki mukozalara bakarak değerlendirme yapabiliriz), nabız alamıyorsunuz; fakat kazazedenin vücudu sıcak. Göz bebeklerinde ışığa belli belirsiz, minimal cevap var. Artık süratla kalp-akciğer canlandırmasına başlayabilirsiniz. Tüm uyarılarınıza cevapsız hastaların hastalıkları ile ilgili bir bilgi verici künye, kolye veya cüzdanında bir açıklayıcı kart olup olmadığını kontrol etmek sorunun teşhisi için yardımcı olabilir. Kan şekeri düşmesine bağlı şuursuz yatan bir şeker hastasına taşıdığı kimliğe bakarak daha hızlı ve doğru yardım sağlayabiliriz.

4. Solunum yollarının devamlılığını sağlamak için, öncelikle ağız ve burunda yabancı bir cisim olup olmadığını kontrol edip, varsa parmaklarımızı kollayarak (şuuru bulanık kazazede, parmaklarımızı ısırabilir, bir kalemin sapıyla ağız içinin kontrolünü daha rahat yapabiliriz) temizleyip alnı boynu destekleyerek geriye iterek çeneyi yukarı çekmeliyiz. Tüm bunları yaparken boyunda ciddi bir hasar olup olmadığını ensede nazikçe gezdireceğimiz parmaklarımızla hissetmeye çalışmalı, daha iyisi boyun altına ne olursa olsun, giysilerden destek yapmalıyız. Bu destek, bazen bir torbaya doldurulacak kum, toprak dahi olabilir. Bir kazazedenin vücudundaki bir anormalliğin ayrımını, en iyi şekilde, sağlıklı olan kendi vücudunuzla karşılaştırarak yapabilirsiniz.

YAZININ BAŞINA DÖN


Ana Sayfa İLK YARDIM REHBERİ