Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!


eczaneesra@hotmail.com
Son Güncelleme
Mart 11, 2002

HAFTANIN KONUSU
Gelişim Dönemleri

Hazırlayan: Doç. Dr. Selahattin Şenol
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü

 

Çocuk ve ergenlerin bedensel ve ruhsal gelişimlerinin bilinmesi onların gösterdikleri tepkileri ve becerileri değerlendirmede çok önemlidir. Anne karnında gelişmeye başlayan ve doğumdan sonra yetişkinlik dönemine kadar süren gelişme dönemleri kişiden kişiye göre değişmekle birlikte genel özellikler sergilemektedir. Bu gelişme dönemlerini bedensel gelişme, zihinsel gelişme ve duygusal gelişme olarak ayrı ayrı ele alabiliriz. Aslında bu dönemlerin tümü içiçe geçmiş ve birlikte syretmektedir. Ancak izleme açısından kolaylık sağlamak amacıyla ayrı başlıklara ayrılmakta ve bebeklik, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlikteki seyirleri gözlenmektedir. Bedensel gelişim ağırlık ve boy ölçümlerinin yanısıra; emekleme, yürüme, koşma, yazma gibi motor becerilerin gelişimi, çevreye uymaya yarayan davranışların kazanılmasını ve iletişimde önemli olan dil gelişimini içermektedir.

Bunun dışında zihinsel gelişim, psikososyal gelişim, psikoseksüel gelişim ve ahlak gelişimi gibi ruhsal yapının birçok alanını içeren diğer gelişim alanlarından da söz edebiliriz.

Zihinsel gelişim bize birlikte yaşadığımız bebek, çocuk ya da ergenin düşünce yapısını vermesi açısından yardımcı olmaktadır. Çocuklar doğuştan bazı zihinsel beceri ve özellikler getirmekte, çevreleri ile etkileşimle ve büyüme ile erişkin düşünce yapısına kavuşmaktadır. Genellikle belirli dönemlerde olsa da çocuklar bu devreleri değişik hızlarda geçebilmektedirler. Doğumdan iki yaşına kadar duyusal motor dönem yer almaktadır. Bu dönemde bebekler çevreyi duyu organları ile öğrenirler.

Doğumdan iki aylık döneme kadar çevreye uyumlarını doğuştan gelen otomatik tepkiler olarak tanımlayabileceğimiz reflekslerle yaparlar. 2-5 aylar arası kendi bedeninin etkinliklerini beş duyusu ile düzenler. Örnek olarak görebildiği alandaki çıngırağa uzanırken, göremediği alandaki uyaranlarla ilgilenmez. 5-9 aylar arası çevreden yeni uyaranlar aramaya başlar.

Ağlar altının değiştirilmesini sağlar. Hem çevreyi değiştirmek, hem de kendi davranışlarının sonucunu merak ettiği için bir eylem başlatmaktadır. Amaçlı davranışlar başlamaktadır. 9 ay ile 1 yaş arasında çevredeki kişileri taklit etme başlar. Nesne sürekliliği başlar. Bir ile birbuçuk yaşları arasında ilgi çekmeye yönelik, kendine özgü davranışlar başlar. Birbuçuk ile iki yaşlar arasında nesne sürekliliği kazanılır, öğrenmeler başlamıştır.

Daha sonra iki ile yedi yaşlar arasında sürecek olan işlem öncesi dönem başlayacaktır. Bu dönemde çocuk dilini geliştirmiş, sebep-sonuç ilişkisini mantığa dayandırmadan, görünür koşullara göre kurar. Anlık düşünce vardır. Kavraması basit ve sınırlıdır. Nesneyi  işlevi  açısından  değerlendirir. Bisiklet binmek için, çukur kazılmak içindir. Bu dönemdeki çocuklar değer yargılarını ve ahlak kurallarını kavrayamaz. Bu dönemde çocuklar ben merkezcidirler, yakınları onların bu bencilliklerinden yakınırlar. Nedeni ise görüş ve değerlendiriş açılarının çok sınırlı olmasıdır. Olayları başkalarının açısından göremezler ve davranışlarını başkaları için değiştiremezler. Bu dönemde zaman kavramı, canlı cansız ayrımı gibi değerlendirmeler yapılamaz, düşüncenin gücü vardır. Hareket eden tüm nesneler canlıdır. Kötü düşünceler kazaya neden olur.

Yedi  ile onbir yaşları arasında somut işlemler dönemi yer alır. Çocuk gerçek olan ve algılayabildiği  şeylerle düşünür. Sınırlı da olsa mantıklı düşünce başlar. Nesneler belirli özelliklerine göre gruplara ayrılır. Bu dönemde çocuklar artık kuralların nedenlerini kavrayabilir ve uyarlar. Değer yargılarını anlamaya başlarlar. Ancak yetişkin düşüncesinin özelliği olan soyut kavramların anlaşılabilmesi 11 yaştan sonra başlar. Artık atasözleri ya da fıkralarla anlatılmak istenen gizli içerikler de yakalanmaya başlar.

Burada anlatılan ruhsal gelişimin bilişsel dediğimiz zihin gelişimi ile ilgili dönemleriydi. Bunların bilinmesi çocuğun ya da ergenin sergilediği belirti ya da yakınmaların bulunduğu dönemle ne kadar ilgili olduğunu ve daha sonra ortadan kalkabileceğini göstermektedir. Buradan çocukların anne babadan ayrılarak okul öncesi kurumlara başlayabilecekleri dönemin 2.5 yaşından sonra olduğunu, küçük kuralların bu dönemden sonra verilmeye başlansa da anlaşılır bir şekilde 5-6 yaşından sonra verilebileceğini, ben merkezcilikleri  nedeni  ile isteklerinin, tutturmaların olabileceği, kıskançlıkların yine bu dönemin özelliklerinden olduğu, paylaşma, sosyal olma ya da  empati dediğimiz başkalarının düşündüklerini  ve yaşadıklarını ancak 9-10 yaşlarından sonra kavrayabileceklerini söyleyebiliriz.  Yine din, ölüm, ahlak gibi değer ya da kavramların anlamları da bu yaşlardan sonra zihinde bir yerlere oturtulabilecektir. Anne babaların sorun olarak getirdikleri birçok yakınmanın gelişim ile ilgili bu dönemlerin bilinmesi ile çözümlenebileceğini, çocuğun bakış açısının yakalanması ile verdiği tepkilerin anlaşılabileceğini düşünüyorum. Diğer gelişim kuramları ile bu gelişime uyan özellikleri de aktarmaya çalışacağım.
 
YAZININ BAŞINA DÖN


Ana Sayfa HAFTANIN KONUSU