Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!


eczaneesra@hotmail.com
Son Güncelleme
Aralık 24, 2001

HAFTANIN KONUSU
Yaşlılarda Yaşam Kalitesi

Dr. Şule Arslan 

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi 
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal 

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı ve
Hacettepe Üniversitesi Geriatrik Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi

Yaşam Kalitesi

Yaşlılık ve Özürlülük

Yaşlı ve Çevre

Yaşlı ve Egzersiz

Yaşlılık ve Beslenme

Ruhsal Sorunlar

Yaşlılık Nedir ?

Yaşlılık, yaşam sürecinin; çocukluk, gençlik, erişkinlik gibi doğal ve zorunlu bir çağıdır. Birçok kaynak yaşlılık sınırı olarak 65 yaşı kabul etmektedir. Yaşlı sağlığının korunması ile ilgili olarak 1963’ de yapılan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) seminerinde yaşlılık dönemi üçe ayrılmıştır:
a) Orta yaşlı kişiler (45-59 yaş)
b) Yaşlılar (60-74 yaş)
c) İleri derecede yaşlılar (75 yaş ve üzeri)

Yaşlanma, biyolojik, ekonomik, sosyal ve psikolojik boyutlar içinde etkileşen karmaşık olayların toplamı olarak tanımlanabilir. Normal yaşlanma ; zamanın geçişine bağlı olarak, hastalık söz konusu olmaksızın ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev değişikliklerini tanımlamaktadır. Biyolojik yaşlanma ise tüm yaşam boyu süren bir olgudur. Yaşlanma sürecinin ulaştığı evrede etkili olan bir çok parametreden biri olan kronolojik yaş ise geçen zamana göre bir yıllık birimler esas alınarak yapılan yaşlılık tanımıdır.

Yaşam Kalitesi

Oldukça hızlı bir şekilde artan yaşlı popülasyonda yaşam kalitesinin artırılması yeni yüzyılda sağlık alanındaki en önemli hedeflerden olmalıdır.

Tanım:
Yaşam kalitesinin en geniş tanımlamalarından biri Patrick ve Erickson tarafından yapılmıştır. Yazarlar ölüm ve yaşam süresi, özürlülük, fonksiyonel durum (sosyal, psikolojik veya fiziksel), sağlığın algılanması ve sosyal-kültürel dezavantajları içeren bir temel kavram tanımlamışlardır. Hoernquist ise yaşam kalitesini “fiziksel, psikolojik, sosyal, aktivite, maddi ve yapısal alanda tatminiyet ihtiyacının derecesi” olarak tanımlamıştır. Cella; “fiziksel, fonksiyonel, emosyonel ve sosyal faktörlerin kombinasyonundan oluşan bir iyilik hali” üzerinde durmaktadır. Szalai’ ne göre yaşam kalitesi “bireyin yaşamının iyi ve tatminkar özelliklerinin genel değerlendirimi”dir.

  Yaşam kalitesi kavramı:
- Zaman içinde değişim gösterebilir,
- Çok boyutludur,
- Bireyler ve çevre ile olan etkileşimle bağlantılıdır,
- Bireylerin beklentileri ve yaşamlarındaki olaylarla ilintilidir.

Normal bireylerde fonksiyonel durum, aile yaşamı ve finansal durum iyilik halinin en iyi göstergeleri olarak kabul edilirken, hastalık durumunda öncelikler değişebilmektedir, örneğin kanserli hastalarda fiziksel yakınmalar, yaşlılarda ise aile ve yakınların desteği ön plana çıkabilmektedir. Demografik değişkenler de yaşam kalitesini anlamlı derecede etkileyebilmektedir.

Yaşlılık ve Özürlülük

Yaşlı ve özürlü bireyin toplumun bir parçası olduğu yadsınamaz. Bu bireyler de toplumun her üyesi gibi; sağlık, iş ve sosyal servislerin kullanımı gibi alanlarda gereksinim duydukları desteği alabilmelidirler. Yaşlılıkta ortaya çıkan özürlülükten korunma; bireyin sosyal katılımını ve bağımsızlığını en üst düzeye ulaştırmayı ve fonksiyonel kapasitesini artırmayı hedefler.

Yaşlı popülasyona sunulacak hizmetlerin planlanmasında, bu bireylerdeki özürlülük oranının ve eşlik eden kronik hastalıkların prevalansının bilinmesi önemli rol oynar. Bu amaçla, 23 ilde Türk tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’ nın koordinasyonu ile Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’ na bağlı huzurevlerinde, 60 yaş üzeri bireylerle görüşülerek; özürlülük varlığı ve günlük yaşam aktivitelerindeki bağımlılık düzeyi değerlendirilmiştir (Arslan Ş, Gökçe Kutsal Y). Çalışmaya katılan kadınlarda % 33.2, erkeklerde % 29.7 oranında özürlülük bildirilmiştir.

Bu çalışmada, doğuştan ortopedik özürlü bireylerin yaş ortalaması 71.6±7.9, doğuştan nörolojik özürlü bireylerin yaş ortalaması 76.3±9.6, doğuştan görme özürlü bireylerin yaş ortalaması 72.4±9.3, doğuştan zihinsel özürlü bireylerin yaş ortalaması 68.9±5.6 yıl olarak saptandı.

 Yaşlanma ile görülme sıklığı artan hastalıklar şunlardır:
- Demans (bunama)
- İdrar tutmada zorlanma
- Görme bozuklukları
- İşitme bozuklukları
- Malnutrisyon (yetersiz beslenme)
- Osteoporoz (kemik erimesi)
- Yürüme bozuklukları ve sık düşme
- Bası yaraları
- Uyku bozuklukları
- Osteoartroz (Eklem kireçlenmesi;kıkırdak harabiyeti)

Yaşlılık döneminde acil müdahale gerektiren durumlar:
İleri yaştaki kişilerde acil olarak tanı konulup tedavi başlanması gereken durumlar şöyle sıralanabilir:

- Göğüs ağrısı
- Bayılma
- Mide-barsak kanaması
- İnfeksiyon
- Sıcak çarpması
- Hipotermi veya ısı kaybı

Yaşlı ve Çevre

Çevre düzenlemeleri düşme ve yaralanma riskini azaltma yanı sıra yaşlı bireyin yaşamını da kolaylaştırır:
- Evde tüm merdiven ve koridorlar ışıklandırılmalı, merdivenlerin başında ve sonunda elektrik düğmeleri olmalıdır.
- Merdivenlerin her iki yanında sağlam trabzanlar bulunmalıdır.
- Halı, kilim ve zemindeki örtülerin kaymasını önlemek için mümkünse yere sabitlenmelidir.
- Mobilyalar yaşlı bireyin rahat hareket edebileceği şekilde kenarlara yerleştirilmeli,sivri köşeli olmayanlar tercih edilmelidir,
- Elektrik düğmeleri kolay ulaşılabilir yükseklikte ve kullanımı kolay nitelikte olmalıdır.
- Odaların tümü iyi aydınlatılmalıdır.
-  Banyoda uygun yükseklikte tutunma barları olmalıdır.
- Yıkanılan yer zeminine kaymayan paspaslar yerleştirilmelidir.
- Yürüyüş yolu üzerinde elektrik kabloları veya telefon telleri bulunmamalıdır.
- Kanepe ve sandalyelerin yüksekliği kolayca oturup kalkmaya uygun olmalıdır.

Yaşlı ve Egzersiz

 Görülme sıklığı artan kronik hastalıklar ve fizyolojik yetersizlikler nedeniyle yaşlı bireyler sedanter bir yaşama yönelme eğilimindedirler. Toplumun bir parçası olan yaşlı bireyin, yaşamının bu döneminde de yaşam kalitesinin korunmalı ve aktif bir yaşam sürmesinin sağlanmalıdır. Bu amaçla Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanı hekime danışılarak yapılan egzersizler yararlı olacaktır.

- Egzersiz aktif ve bağımsız yaşamın korunması için önemlidir.
- Aktif olmanın iyi bir yolu fiziksel aktiviteyi günlük yaşamın bir parçası haline getirmektir.
- Günlük 30 dakika süre ile orta derecede bir aktivite hedeflenmelidir. Bu süre kısa dinlenmeleri de içerebilir.
- Egzersize uyum açısından başlangıçta karışık egzersizlerden kaçınılmalıdır.
- Düşme riski olan bireyler egzersize daha yavaş başlamalıdır.
- Düzenli egzersizin depresyonu önleyebileceği düşünülmektedir.
- Egzersiz bireyin daha iyi uyumasını sağlar.
- Stresin yol açtığı bir çok hastalık için koruyucu rolü vardır.
 

Yaşlılık ve Beslenme

 Hayatın bu döneminde de uygun vücut ağırlığının korunmasına özen gösterilmelidir. Bunun için yağlı ve saflaştırılmış karbonhidratlı besinler dikkatli tüketilmelidir.

- Tuz alımı azaltılmalıdır.
- Mineral, vitamin ve posadan zengin olan sebze ve meyve ağırlıklı bir diyet tercih edilmelidir.
- Öğün atlamaktan kaçınılmalı ve sık aralıklarla azar azar beslenmeye özen gösterilmelidir.
- Yiyeceklerin taze tüketilmesine dikkat edilmelidir.
- Günde en az 2 litre su içilmelidir.

Ruhsal Sorunlar

 65 yaş ve üzerindeki insanların mevcut kronik hastalıkları bireyin yaşamını tek başına sürdürmesini önleyebilir ve yaşam kalitesini bozabilir. Bazı sosyal rollerin ve özerkliğin kaybı, emeklilik, arkadaş ve yakınların ölümü, dul kalmak, çocukların büyüyerek evden ayrılması, giderek artan yalnızlık ve maddi zorluklar da bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
 Yaşlılıkta ruhsal hastalıklardan daha sık olarak ruhsal belirtiler ortaya çıkmaktadır.

Depresyon:
Yaşlı bireylerin %15’ inde depresyonun bazı belirtileri görülmektedir. Fiziksel hastalıklar depresyon riskini de artırabilir. Depresyon sıklıkla bunama, inme gibi hastalıklara eşlik eder. Kullanılan birçok ilaç da depresyon riskini artırabilir.

 Çoğu zaman depresyon gözden kaçmakta, yaşlanmanın doğal ve kaçınılmaz bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Depresyon yaşlılığın yazgısı değildir.

Yaşlı bireyde görülebilecek belirti ve yakınmalar şunlardır:
- İlgi kaybı
- Daha önce ilgi duyulan faaliyetlerden zevk alamama
- Değersizlik ve suçluluk duyguları
- Uyku bozuklukları
- İştah bozuklukları
- Konsantre olamama
- Unutkanlık
- Yorgunluk
- Enerji azlığı ve hareketlerde yavaşlama
- Huzursuzluk ve buna bağlı olarak yerinde duramama
- Ölüm düşünceleri
- İntihar düşünce ve girişimleri

Depresyon uygun bir şekilde tedavi edildiği zaman bireyin yaşam kalitesi büyük oranda düzelir.

Demans (bunama):
Günlük yaşam işlevlerinin sürdürülmesini engelleyen ilerleyici bir beyin hastalığıdır. 65 yaş üzeri bireylerde en sık görülen ruhsal rahatsızlıktır.

Demans (bunama) belirtileri nelerdir?
- Bellek kaybı
- Günlük yaşamın gereksinimleri ile başa çıkma yeteneğinde azalma
- Algı bozukluğu
- Duygusal tepkilerin kontrolünde bozulma
-  Toplumsal davranışları düzenleyememe

Alzheimer hastalığı, demansın (bunamanın) en sık karşılaşılan nedenidir. Bu hastalığa tanı konulması için kullanılabilecek tek bir test söz konusu değildir.

Alzheimer hastalığının habercisi belirtiler nelerdir?

- Günlük yaşam işlevlerini etkileyecek bellek kaybı
- Basit kelimeleri bulmada güçlük
- Yargı ve karar vermede güçlük çekme
- Pratik düşünmede güçlük çekme
- Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma
- Ruh hali ve davranışlarda değişiklikler
- Kişilik değişimleri
- Sorumluluktan kaçma

Gerek yakınmaların değerlendirilmesi,gerekse hastalıkların tanı ve kontrollerinin
yapılması açısından konunun uzmanı bir hekime danışılması gereklidir.Yaşlılık
dönemi pek çok açıdan farklılık arz etmektedir;dolayısı ile hekimler açısından “Özel
 risk grubu “ kategorisinde ele alınmalıdır.

Yaşlı bir birey olarak, yılların kişiye kazandırdığı; gelirin düzenlenmesi, çocuk bakımı, insan ilişkileri vb. konulardaki bilgi ve tecrübelerin yanısıra bugünün yaşamını destekleyici geleneklerin de çocuklara ve torunlara aktarılması, onların yaşamını zenginleştirecek, yaşlı kişinin de aktif ve bir anlamda üretken bir yaşam sürdürmesini
sağlayacaktır.

YAZININ BAŞINA DÖN


Ana Sayfa HAFTANIN KONUSU