BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI

AKHENATON VE KURGU AGARTA "TEBLİĞ"LERİ

Mehmet Âkif Ardıç adında bir muhterem zat var. Amatör olarak Gizli İlimler ile ilgileniyor. "Gizli İlimler Kütüphanesi" diye bir sitesi dahi var. AKHENATON takma adını kullanıyor. Ama biz Akhenaton kim, bilmiyoruz. Bir öğrenelim.

AKHENATON Firavun Akhenaton'dur. Eski Yunan târihçi Heredot'un deyimiyle 'Tüm Dünyâ'nın en dindar insanlarının yaşadığı yer' olan Mısır'da, Tanrı Amon'un hükümranlığı yaklaşık 650 yıl sürdü. 'Hava, Rüzgâr ve Gemiciler Tanrısı' olarak bilinen Amon'un tahtını yıkacak kişi Firavun IV. Amenhotep, ya da kendi deyimiyle Aton'a (Güneş'e) tapan, Firavun Akhenaton oldu. Mısır dilinde AKHENATON "Aton'un Oğlu" demektir. Akhenaton, kendisinin tanrı olduğu düşüncesini reddetti. İnanılması gereken tanrının kendisi veya Amon olmadığını, asıl Tanrı'nın gökte olması ve herşeyin Tanrısı olması gerektiğini hükümdarlığı boyunca dile getirdi. Akhenaton'un tek Tanrı görüşünü benimsemesinin en büyük sebebinin annesi Tia olduğu söylenir. Tia ve onun babası Yuya'nın İbrânî (Yahudi) soyundan geldiği bir çok kaynakta belirtilmiştir. Firavun Akhenaton, Eski Mısır dilinde "güzel kadın geldi" anlamına gelen Nefertiti ile evlendi. Kaynaklara göre 6 tane kız çocukları olurken, hiç erkek çocukları olmadı. Dinî merkez olarak bilinen Karnak'ta bulunan tapınakların râhipleri, dini istismar sonucu elde ettikleri maddî güç sâyesinde zaman zaman Firavunlar'a dahi kafa tutar hâle gelmişlerdi. Tabii ki Akhenaton bu durumdan rahatsızdı. Akhenaton günden güne "tek Tanrı" inancını iyice dillendirmeye, bu konuda halkına da öncü olmaya başladıkça, güçlerini kaybetmek istemeyen râhiplerle ters düşmeye başladı. Firavun olduktan 6 yıl sonra Tanrı Amon'a tapınılmasını yasakladı ve tek tanrı olarak Aton'a, yani Güneş'e tapınılacağını açıkladı. Hem erkek çocukları olmaması, hem de inanç konusundaki uyuşmazlıklar sonrasında Nefertiti'yi saraydan uzaklaştırdı. Bir sonraki adım ise Karnak şehrinin yerine kendi inancına sâhip olanları rahatlatacak yeni bir îinî merkez yapmaktı. Aton'a tapanların yeni dînî ve siyâsî merkezi olarak Amarna'da bir şehir kurulmasını emretti. Yaklaşık 10 yıl boyunca Mısır'da tek Tanrı inancı iyiden iyiye yayılmaya başladı. Akhenaton, M.Ö. 1332 yılında şüpheli bir şekilde öldü. Ölümü konusunda şimdiye kadar net bir bilgi veya kanıt bulunamadı. Mezarının yeri de bilinmiyor. Akhenaton'un ölümünden sonra râhipler eski inançlarını tekrar benimsediler, tek Tanrı inancını yok etmek için halk üzerinde baskı kurdular. Tek Tanrı inancına sâhip ilk insan olarak kabul edilen Akhenaton hakkında ortaya atılan iddialardan birisi Hz. Yusuf'tan etkilendiği ve onun en büyük destekçilerinden birisi olduğudur... Öyle olsa Güneş'e tapmazdı. Akhenaton hakkında ortaya atılan bir diğer iddia ise Akhenaton'un kendisinin de Peygamber olduğudur... Öyle olsa Güneş'e tapmazdı. Hatta işi bir adım daha ileri götürerek Akhenaton'un Hz. Mûsa olduğu konusunda ciddi iddialar vardır ki, iyice zırvalamışlardır. Akhenaton, 'tek bir Tanrı olduğunu ve Tanrı'nın zamandan önce de olduğunu, herşeye gücünün yettiğini, her şeyin yaratıcısı olduğunu fakat onu yaratan herhangi bir şeyin olmadığı'nı söylediği öne sürülmektedir. Hattâ resimdeki bizce mübâlâğalı tercüme edilmiş şiir, bu değerlendirmelere temel yapılmıştır.

Şimdi merak ettiğimiz konu, Mehmet Âkif Ardıç'ın sıkı bir Müslüman olduğu halde, neden kendisine Akhenaton adını seçtiği... Bunu da, sanırım yazılarını inceleyince anlıyacağız. Kendisi Astral Seyyahat , Cinler , Ezoterizm ve Okültizm , Parapsikoloji , UFO VE USO , Agarta ve Samballa, vesâire üzerine yazılar derlemiş, tabii arkadaşları ile birlikte...

Meselâ, Sirius'tan X-3 ile Temas sayfasındaki bilgilere bakalım... Efendim, Adrian Dvir diye biri varmış. 1994'den beri, Dünyadışı Varlıklar'dan oluşan özel bir grup ile şifa ağırlıklı çalışmalar yapmaktaymış. Bundan da ayrı olarak, Adrian Dvir; Kâinat'ın değişik köşelerinden gelen Varlıklar'dan çok çeşitli konularda "tebliğ"ler, bilgiler almakta ve bu bilgileri yazılı ve sözlü olarak Dünya insanıyla paylaşmaktaymış... Dvir'in yazdığı ve birçok dile çevrilmiş 'Healing Entities and Aliens- "Şifacı Varlıklar ve Dünyâdışı Yaşamlar" adlı bir de kitabı varmış...

Şimdi içinizden birileri diyebilir ki, "Sana ne?.. Niye milletin inandığı tebliğleri didikleyip duruyorsun?" ... Spiritualist olunca, "bana ne?" olmuyor!.. Bir metni "tebliğ" kabul etmek için onun en az Dünyâ'da yazılmış kitaplar, makaaleler kadar eğitici ve değerli olması lâzım. Kahve sohbeti kadar bile yararlı olmayan lâklâkayı Tebliğ sayamam!.. Böyle düşününce, İnternet'te gördüğüm her "tebliğ" iddiâsını incelemek durumunda kalıyorum. Sıkıldıysanız, kusura bakmayın!

Kendisini 'X-3' olarak tanıtan ve "Sirius" kökenli olduğunu söyleyen bu Varlığın, Şifâcı Medyum Adrian Dvir'le olan bir görüşmesi aşağıda... Sirius yıldızı açıklamamızı Celse sonunda vereceğiz.

ADRIAN- Gerçekten Sirius'tan mı geliyorsunuz?
X-3- Evet, bir Uzay gemisiyle.

Hemen durmadan edemiyeceğim... Bu Varlık, Uzay gemisiyle geldiğine göre, Bedenli bir Varlık... Ama nereye geldiğini söylememiş... Dünyâ'ya geldiyse, niye Adrian'ın evinin damına veya bahçesine inmemiş?... Sonra Adrian'la nasıl irtibata geçmiş?.. Öyle ya, biz Bedenli Varlıklar, Avustralya'da olan birisiyle bile telefon, internet olmadan görüşemiyoruz; bu Uzaylı Adrian'la nasıl görüşmüş?..

"Adrian Trans'a girmiştir, bu bilgileri Telepatik olarak ondan almıştır" diyeceksiniz... Peki, Adrian Trans'ta iken bir Bedenli Varlık'la İrtibat'a geçebiliyorsa; benimle de, veya kendi seçtiği herhangi birisiyle İrtibat'a geçsin, ama o kişi benim soracaklarımın cevâbını istesin!.. Yapar mı?.. Yapmaz!..

O zaman büyük ihtimâl Adrian, milleti "Uzaylı ile görüştüm" diye işletiyor, şifâ bahânesiyle kimbilir ne kadar para alıyor zavallı hastalardan... Bir de uydurduğu kitaptan da dünyânın parasını kazanmıştır!..

Bir ihtimâl de Adrian'ın gerçekten Medyum olması, ama karakteri icâbı bir Geri Varlık'la, Cin de olabilir, Ruh da, İrtibat'a geçmiş olması ve bu sefer işletenin o Varlık olmasıdır. Sirius palavrası işletmenin en büyük delilidir.

Neyse, devam edelim:

Adrian- Uzmanlık alanınız nedir?
X-3- Başta böbrekler olmak üzere, tüm iç organlar uzmanlık alanım içindedir.
Şu anda bir "denetleme görevi" olarak Dünyânız'da bulunuyorum.
Buradaki Tıp grubumuzun çalışmalarını denetlemek ve böbrek rahatsızlıklarının giderilmesi
konusundaki sorunlarında danışmanlık yapmak üzere burada bulunuyorum.
A- Bilgisayarımdaki metni şu anda okuyor musunuz?
X-3- Hayır. Sizin dilinizi bilmiyorum. Sizin düşüncelerinizi alıyorum,
arada bir başka Varlık da onları benim için çeviriyor.

Yine durmak zorundayım. Dayanamıyorum!.. Bu Bedenli Varlık Dünyâ'ya, Dünyâ'da zâten faaliyet göstermekte olan Uzaylı Tıp grubunu denetlemek ve danışmanlık yapmak üzere gelmiş... Yâni Adrian sâdece bu Varlık'la değil, o Uzaylı Tıp grubuyla da İrtibat'ta galiba...

Yine bu Uzaylı Bedenli Varlık, Sirius'taki Varlıklar'da böbrek var mı, bilmiyoruz ama, böbrek uzmanı imiş!.. Sirius'lu Varlıklar'ın böbrekleri ve iç organları tıpa-tıp bizim insanlarımızın böbreklerine ve iç organlarına uyduğu için, Dünyâ'da görev yapmakta, şifâ vermekte hiç sıkıntı çekmiyorlarmış!.. Mazaallah, bizim böbreklerimiz onlarınkinden farklı olsa idi, ne kadar zorlanırdı, düşünebiliyor musunuz?

Devam edelim.

Adrian- Siz kaç yaşındasınız?
X-3- Sizin sayı sisteminize göre 458 yaşımdayım.
A- Daha ne kadar yaşayabileceğinizi umuyorsunuz?
X-3- 1.000 yıldan fazla yaşayabileceğimi sanıyorum. Sirius'ta kimileri 2000 yıl kadar yaşar.
A- Sizde de yeniden doğum var mı?
X-3- Tam olarak sizin Dünyanız'da olduğu gibi değil. Biz birikimimizi yaşamdan yaşama
daha farklı bir şekilde aktarırız. Sizin tekrar doğuşlarınız gibidir ama biraz farklı.
A- Nasıl bir dış görünüşe sâhipsiniz?
X-3- Dış görünüş olarak Dünyâlılar'a kabaca benzediğimizi söyleyebilirim;
baş, gövde, kollar ve bacaklar... Bununla birlikte, iç yapımız oldukça farklıdır.
İç organlarımız sizinkilerden farklı bir şekilde organize edilmiştir.
Metabolizmamız ve lenfatik sistemlerimiz çok farklıdır ve enfeksiyonlara karşı
daha az maruz durumdayız. Bizim bedenlerimizin daha steril olduklarını söyleyebilirim.
Bizim bedenlerimiz; sizinkiler gibi, mikroplar ve bakterilerle oluşan erozyona açık değildir.
Bizim bedenlerimize bu nitelik, Genetik Mühendisliği dediğiniz bilim ile kazandırılmıştır.
Çevre temizliğimiz de en üst düzeydedir. Çevremiz tam olarak sterildir.
Burada Dünyânız'da ise; çevre, biyolojik olarak kirletilmiş durumdadır.
Bu nedenle, Dünyânız'a geldiğimiz zamanlarda çok dikkatli olmamız gerekir.
Üzerimizde, bedenimizi enfeksiyondan ve her tür kirlilikten koruyan,
tek parçalı, esnek ve hafif bir malzemeden yapılmış, 'Uzay elbisesi' diyebileceğiniz
steril bir giysi bulunmaktadır.

Eyvah!... Gördünüz mü?.. İç organları farklı imiş!.. Peki, şimdi X-3'un Sirius'deki uzmanlığı Dünyâ'da geçmezse, ne olacak?.. Geçerse, nasıl geçiyor?.. Betonarme inşaat yapan bir mühendis kolayca çelik inşaata geçebilir mi?..

Hadi, gülmeyi sonraya bırakın, bir bölüm daha verip bitirelim şu zırvaları:

X-3- Benim 'gezegenim' son derece güzel ve gerek bilimsel, gerekse Ruhsal yönden hayli ileri durumdadır.
Biz Doğa ile uyum hâlinde yaşarız. Sentetik malzemeden çok, doğal malzeme kullanırız;
çünkü, sentetik olanlar çevreyi çok kirletir. Biz hepimiz, bir tek vücut gibiyizdir.
Adrian- Sirius'ta nüfus ne kadardır?
X-3: 8-10 milyon kadar.
A- Hepsi bu mu? Dünya ile karşılaştırıldığında çok az.
X-3- Evet. Sirius daha küçüktür ve nüfus artış oranı da çok yavaştır.
Eğer bir âilenin iki çocuğu varsa, bu çok olarak kabûl edilir.
Sirius dış etkilere kısmen de olsa kapalıdır. Başka gezegenlerden hemen hemen hiç göçmen gelmez.
Bu nedenle, nüfus oldukça homojendir. Ayrıca, hiçbir hastalık da yoktur.
A- Sirius'ta ömür beklentisi ne kadardır?
X-3- Dünya yılıyla, 600 ve 900 yaşında pek çok Siriuslu vardır. Dünyâ'daki insan ömrü,
Evren'in bu köşesinde en kısa ömürlerden biri olduğunu söyleyebilirim.
Bu konuda Dünyâ'ya benzer bir gezegen daha vardır.
Oradaki zeki Varlıklar da Dünyalılar'a benzer.
A- Sirius halkı tekrardan doğar mı?
X-3- Evet. Ölümden sonra, bedenleri özel bölmelerde saklama geleneğimiz vardır.
Ruh ise tekrardan başka bir dünyada bedenlenir. Sirius halkı,
güçlü Ruh enerjileriyle tanınmış Varlıklar'dır.

Evet, artık vakti geldi, Sirius bilgilerini verebiliriz. Bu Adrian denen kişi, Sirius A ve Sirius B diye iki yıldız olduğundan (Bir üçüncüsü olduğunu iddia edenler var, ama astronomlar katılmıyor) bile habersiz, câhilin teki... Bizim şaştığımız konuyu sitesine alan Mehmet Âkif Ardıç'ın da bu husus üzerinde durmaması... Halbuki çok okuyan, çok araştıran biri gibi görünüyor. Ama, hep diyoruz ya, "tebliğ"lere körü körüne inanmak bir hastalık!.. Spiritualizm'le, Ruhiyat'la, Okultizm'le, Gizli İlimler ile uğraşanlar maalesef kısa zamanda bu hastalığa yakalanıyorlar. Etiket ne olursa olsun, gaflet içinde yuvarlanıp duruyorlar.

Bu Uzaylı bozuntusu Varlık hangi Sirius'tan olduğunu bile söylememiş... Soran da olmamış!.. Sirius A , daha önce yazmıştık, bırakın Dünyâyı; Güneş'in 1,7 katı büyüklüğünde!.. Varlık, "Sirius Dünyâ'dan daha küçüktür" demiş te, ne onu dinleyenler, ne kitabını okuyanlar, ne de bu sayfayı yazanlar araştırma zahmetine kalkmamış!.. Varlık "mikroplara, bakterilere karşı hassasız, onun için Dünyâ'da özel Uzay kıyâfeti giyiyoruz" diyor ya, mikroba hassas, ama Sirius A'nın 9.000 santigrat yüzey sıcaklığından etkilenmiyor mubârek!.. Hiç o sıcaklıkta insana benzer Varlık, Uzay gemisi, bakteri, mikrop falan olabilir mi?...

Hani "Sirius B'dendir belki" deseniz, Sirius B'nin yüzey sıcaklığı Güneş'inkinden fazla, 25.000 santigrat derecedir!.. Oralarda Bedenli, Uzaylı bir Varlığın yaşaması mümkün mü? Peki, bir Uzay gemisi bu sıcaklığa dayanabilir mi?.. Demek ki, birisi bizi işletmeye çalışıyor!.. Rahmetli Bedri Ruhselman olsa, bu "tebliğ"leri derhal yırtar, yakardı!..

Mehmet Âkif Ardıç'ın sitesinde meselâ, "Yedinci Duyu- Ters Konuşma" diye bir bölüm var... Yine Amerikalı uyduruk Medyumlar'ın iddiâsına göre "eğer bir insanın konuşması banda veya şimdilerde telefona kaydedilir ve geriden çaldırılır ise; anlamsız sözlerin arasına karışmış düzenli aralıklarda çok açık ifâdeler işitilebilirmiş. Bunlar da Ruhlar'ın konuşması imiş!.. İki ayrı kayıt yapıp, birbiri üstüne bindirerek yapılan bir hile!.. Burada doğru olan husus, bâzı insanların gerçekten tersten konuşabildikleri, bâzılarının da sizin söylediğinizi tersten tekrarlıyabildikleridir. O sayfada bu konuda bir kaç kişi kendini anlatmış:

- Nisa: "Bende küçüklükten beri var ama hiç bir travma atlatmadım.
Ben herkeste bu tersten okuma yeteneği olduğunu düşünüyorum.
Çünkü 4. sınıfa kadar bunu belirtmiyordum."

- Old Wolf rümuzlu kişi: "Evet bende tersten konuşabilenlerdenim.
Havuzda boğulma tehlikesi atlatmıştım, hemen sonrasında daha havuzun kenarındayım,
bir adam gazetesini okuyordu ve yazılar tersten yazılmıştı.
Ben öyle algılamış, görmüştüm. O andan sonra çok rahat akıcı bir dille tersçe konuşabildim.
Hatta tersçe konferans bile verebilirim..."

- Büşra: "Ben de 13 yaşında, 7. sınıf öğrencisiyim. Ayrıca tersten konuşuyorum kelimeleri, cümleleri..
Bu bulgu çevremdekileri şaşırtıyor. Acaba bu bir yetenek mi? Bana zararı var mı?
Mecilkeb ızınıbavec. (Cevâbınızı bekliyorum.)"

- Meltem: "Edneb netsret muroyuşunok ama nunub rib amrıtşara usunok unuğudlo mudroyimlib."
(Bilmiyordum olduğunu konusu araştırma bir bunun, ama konuşuyorum tersten ben de.)
(Bu kız kelimeleri de tersten yazmış: Ben de tersten konuşuyorum ama,
bunun bir araştırma konusu olduğunu bilmiyordum.)"

- Yoda San rümuzlu kişi de şöyle bir îkazda bulunmuş: "Peygamberimiz'in hadisinde
'Şeytan sol elle yer ve tersten konuşur" der ve kimsenin de buna uymaması ister.
Ayrıca okültist ve yazar, 1875-1947 yılları arasında yaşamış olan İngiliz din düşmanı
ve büyücüsü Crowley, müritlerine tersten konuşmanın 'Şeytan'ın dili' olduğunu anlatır
ve onlara tersten konuşma sanatını mutlaka öğrenmelerini öğütlerdi.
Dikkat edin, adamın Peygamberimiz'in hadisinden bile haberdar
ve Şeytan'ın tersten konuştuğunu biliyor... Kısaca, yapmayın!"

Evet, biz de "Yapmayın!" diyoruz... Ayrıca Mehmet Âkif Ardıç'ın bu sayfasından yararlanarak, bu tersten konuşma özel "kaabiliyet"ini istismâr ederek insanları "Ruh sesi" diye kandıran Medyumlar konusunda uyarıyoruz.

"Ruh Sesi" dedik te, aklıma geldi. Bu konuda pek çok aldatmaca var. Sözümona kayıt cihâzını açmışlar da, Ruh gelip bir kaç kelime fısıldamış!.. Ben yararlı olmayan, öyle tek kelimeli, veya anlamsız bir kaç kelimeli, tek cümleli, bir kaç cümlecikli "Ruh Sesleri"ne hiç inanmam!.. Hiçbir Ruh gâyesiz iş yapmaz. Konuşacaksa, niye geldiğini, ne istediğini belirtmesi gerek. E, bandı düzenleyen de biliyor ki, işi o noktaya kadar götürse, foyası meydana çıkacak!..

Alın size bir örnek: Bilinmeyen Dergisi'nden "Ruh Sesi"

Bir de EVP (Electronic Voice Phenomena - Elektronik Ses Kayıt Olayı) tecrübeleri yapan meraklılar var. Hepsinin kaynağı bence şu "Paranormal Activity" adlı filimler... Bir kayıt cihâzını açar ve bir "dâvet" havasına girerseniz, bir süre sonra birisi gelir. Ama gelen Cin midir, nedir, bilemezsiniz. Üstelik te gitmez, başınıza belâ olur!.. Sevgili okurlar, Bilinmeyen Âlem ile ilgilenmek; bir genç kızın hiçbir tedbir almadan gece Beyoğlu'nun arka sokaklarında dolaşmasına benzer. Ya soyarlar, ya sokarlar!.. İyisi mi, hiç böyle şeylere kalkmayın!

Yine Mehmet Âkif Ardıç'ın sitesinde Agarta ve Samballa sayfası var... Yazar, Prof. Dr. İbrahim Âgâh Çubukçu'nun "Türk-İslam Düşünürleri" adlı eserine atıfta bulunarak "İbn-ul Arabi, Peygamberler'e vahyedilen Şeriat bilgisinin aynı kaynaktan, aynı biçimde bâzı sûfilere de geleceğini söylemiştir. Böylece İbn-ul Arabi, mutasavvıfları bir çeşit Peygamber gibi anlatmak istemiştir" ifâdesini naklediyor ve arkasından "Agarta Celseleri" veriyor... Cümleyi bir kere daha yavaş yavaş okuyun: "İbn-ül Arabî Peygamberler'e vahyedilen Şeriat bilgisinin AYNI KAYNAK'tan (yâni ALLAH'tan, Cebrâil aracığı ile), AYNI biçimde (yâni VAHİY OLARAK) bâzı SÛFİLER'e de geleceğini söylemiştir. ("Agarta Tebliğleri"ni alanlar SÛFÎ mi?..) Böylece İbn-ül Arabî, mutasavvıfları bir çeşit PEYGAMBER gibi anlatmak istemiştir." (Hâşâ!... Hz. MUHAMMED son Peygamber'dir. "Muhammed Allah'ın Resûlü ve Peygamberler'in sonuncusudur." (Ahzab Sûresi, 40. Âyet) Ondan sonra hiçbir Peygamber gelmemiştir, gelmiyecektir. Daha Hz. Muhammed'in sağlığında peygamberliğe kalkışan Müseylimetü'l-Kezzâb, ondan sonra ortaya çıkanlar, son olarak da Ahmed Kadyânî gibileri vardır. Çoğunu Cinler kandırmıştır.)

Şimdi hem sitende Sahte Peygamberler diye bir sayfa yapacaksın, hem de "Agarta Celseleri" sayfasının "giriş" kısmında İbn-i Arabî'ye dayanarak alınan "tebliğ"lerin Peygamberler'e gelen usûlle alındığını, bir nevi VAHİY olduğunu imâ edeceksin!... Olmadı!... Hiç olmadı!..

Her nekadar kendisi ilk sayfada bu Agarta "celse"lerinin "kurgudan ibâret olduğu"nu yazmışsa da, bizde Medyum'lu bir çalışma olduğu kanaati uyanmıştır. Aslında Mehmet Âkif Ardıç bu celseleri Omer Sâmi Ayçicek 'in "Agarta 1" adlı kitabından almış. Bende de var, ibret için saklarım. Ama bağlantı kurulsun diye İnternet'teki sayfalardan alıyorum yazıları... Bu Agartacı grubun lideri de Denizlili Muzaffer Kınalı adlı bir kişi... Cebrâil'den vahiy aldığını, Zaman'da ve Mekân'da yolculuk yaptığını, yeraltı Agarta diyârına gittiğini iddia eden biri... Adamın bir de cafcaflı "Evrensel Bilgi Araştırma-Uygulama ve Vahdet Ekôlü - Altın Çağ Misyonu" adlı sitesi var. "Olağanüstü Parapsikoloji, Metafizik, Kuantum Fiziği, Bio Enerji, Ruhsal şifâ, Alternatif Tıp (tamamlayıcı Tıp), Hipnoz, Telepati, Astral Seyyahat, Radyastesi, Ekminezi, maddenin oluşumu, Evren'in oluşumu, diğer sonsuz âlemlerle ve boyutlarla olan İrtibatlar şeklinde henüz insanlığın kavrayamadığı akıl ötesi Paranormal yani normal ötesi kavramlar, yaşamlar hakkında bilgileri ifşâ etmekte" imiş!.. Lâkabı da "Şermil Üstat"... ŞERMİ, "sırrına erilemiyen doyumsuz güzellik" demek... "Üstat"ın ne sırrına eriliyormuş, ne de Hz. Yusuf'u bile kıskandıracak güzelliğine!.. Grubun Medyum'u herhalde bu Ö.S. Ayçiçek, aşağıdaki "bilgi"lere ulaşmış:

CELSE 1 - 2.11.1991

Medyum- "Agartalılar Rabb'in emri ile Yeraltı'na inmiş ve Yeryüzü'nü bize bırakmışlar.
Bizim gelişmemizi izlemişler, bize yardım etmişler ve hâlâ ediyorlar.
Bu nedenle bizim atalarımız sayılabilirler.
Rehberim bu bilgileri verdikten sonra O'nunla konuşmaya başladık.
Kendisi bu görüşmeden daha önceden haberdar edilmiş.
'Agarta' denilen uygarlığa âit biri. Adı ise Semiyun.
Agartalılar yeraltına inmişler ve orada yaşıyorlar. Ama yeraltında yaşama bizim
düşündüğümüz şekilde ilkel değil. Nasıl olsun? Onlar medeniyet olarak bizden çok ileride.
Yeraltı'nın, Yerüstü'nün ve Uzay'ın nimetlerinden yararlanıyorlar.
Yiyeceklerini Yeraltı'nda yetiştiriyorlar. Ama aynı Güneş'ten bizden
çok daha fazla yararlanıyorlar. O'nun yaşadığı yerde de şimdi aynı gece,
ama yerini söylemiyor."

Vay, kerata!... Niye söylemiyorsun nerede yaşadığını?..(Bu KERATA kelimesi Rumca'dır, "karısı tarafından aldatılan erkek" demektir. Aslında aldatılanlar için kullanmamız gerekir ama, bizce ALDATAN da ALDATILAN da aynı soydan, onun için farketmez!) Çünkü bugün YERALTI'nda kimse yaşamıyor!.. Eskiden Orta Anadolu'da, Göreme çevresinde Hıristiyanlar Roma saldırılarından korunmak için yeraltı şehirleri yapmışlardı. Dünyâ'nın başka yerlerinde de benzerleri vardır. Sonra 1960'lara kadar Türkiye'nin pek çok yerinde mağaralarda ve Yeraltı'ndaki penceresiz evlerde yaşayan insanlar vardı. Onun için 1950'lerin bir sloganı da "Güneş girmeyen eve doktor girer" idi. Ama çok şükür artık yok!.. Bırakın Türkiye'yi; Dünyâ'nın hiçbir yerinde yok artık!.. Üstelik bu Yeraltı'nda yaşayanlar öyle medenî (ki "şehirli" anlamına gelir) ve gelişmiş değil, bayağı iptidâî insanlardı.

"Agartalılar Yeraltı'na Rabb'in emri ile inmişler." Yâni onlara vahiy gelmiş... Yeryüzü'nü de lûtfedip bize bırakmışlar... Peki, bu ne zaman olmuş? Hangi târihte?.. Kaydı-kuydu var mı?.. Yine kitaptaki bilgiye göre Agartalılar'ın şehirleri yerin ortalama 15 klm. altında" imiş... Maksimm 25.000 metre (yâni 25 klm), minimum 500 metre arasında değişirmiş yaşadıkları yerler... Bunu yutmak durumundayız. Çünkü Taş Küre 33 klm.'ye kadar iniyor.

Üzülmeyin, başkasını buluruz. Zâten palavradan bol ne var yazıda?.. Aldatıcı Varlığın kitaptaki iddiasına göre "Dünyâ'nın 28 milyar yaşında olduğu"nu öne sürüyor. Halbuki, bilim adamları Big Bang'in 13,8 milyar yıl önce olduğunu belirtiyorlar... Dünyâmız'ın yaşı ise 3,6 milyar... İşkembeden atılmış 28 milyar değil!..

Medyum bir "rehber"den söz ediyor... Adı Galib... Onun yardımıyla Agartalı Semiyûn ile görüşmüş... Bu kelimeyi çok kullanan var ama, aslının SEMÎUN olduğunu söyleyen pek yok!.. SEMÎ, ALLAH'ın güzel isimlerindendir, "herşeyi işiten - söylenen hiçbir şey ondan gizli kalmaz" anlamındadır. 'huves semîul basîr - O (ALLAH) herşeyi işiten ve herşeyi görendir." ... (Mümin Sûresi, 20. Âyet... Pek çok âyette tekrarlanır.) Ancak bu kelime bize şunu hatırlattı: "O Şeytanlar, Melekler Topluluğu'nun kelâmını dinleyemezler, her taraftan koğulup atılırlar. Onlar için devamlı azâb vardır. Ancak (ezkaza) bir söz dinleyip kapan olursa, peşine hemen bir şihap takılır." (Saffat Sûresi, 8-10. Âyetler) Şihap, "çok parlak bir kıvılcım, delici-yakıcı bir alev" demektir. Demek ki Şeytanlar, Üstün Varlıklar'ın toplantılarını, sohbetlerini dinleyemezlermiş.Yaklaşamaz, girmeye çalışırlarsa kovulurlarmış!.. Eğer kazârâ birkaç kelime bilgi duyup çalarlarsa da, peşlerine bir alev takılır, onları yakar kavururmuş!.. Şimdi Semiyun adlı Geri Varlık "ben herşeyi duyar, bilirim" demek istiyor ama, hâli ortada!.. Duyduğu, işittiği hiçbir değerli bilgi yok!.. Hepsi uydurma!.. Adı, kandırmaya yetmez!.. Galib de Geri bir Varlık!.. Rehber filân değil!..

Devam edelim:

Medyum- Et yemiyorlar. Aynı hayvan türleri onlarda da var. Güneş onlar için de,
bizim için de aynı yerden doğup batıyor. Vibrasyonel seviyeleri bizimle aynı,
yâni göz ile görünebiliyorlar. Ama kendilerini insanlardan gizliyorlar."

Sizi gidi vejetaryen Agartalılar!.. Hem aynı davarlarınız, sürüleriniz var, hem de et yemiyorsunuz!.. Turşusunu mu kuracaksınız o hayvanların?.. Sütlerini içiyor musunuz bâri?.. Yünlerinden elbise, halı-kilim yapıyor musunuz?.. Sâhi, bazen yeraltından "mööö!" diye bir böğürtü duyardım da, deprem sanırdım. Meğer Yeraltı'ndaki hayvan çiftliklerinden gelirmiş!.. Bir de "Güneş aynı yerden doğup batıyormuş"...

Şimdi şu resme bakın. Güneş Yeryüzü'nde doğar batar da, Yeraltı'nda, 15 klm. derinlikte nasıl doğar batar, bana bi anlatın!..

Devam etmeye gerek var mı?

Bu arada KERATA'yı verdik ya, sözüm meclisten dışarı, PEZEVENK kelimesi "bir kadınla bir erkeğin gayrimeşrû birleşmelerine aracılık eden, kadın satan kimse" demektir. Ermenice "pozavak"tan gelir. Poz, "fâhişe", avak ise "bey, sâhip" demektir. GİDİ kelimesi, pezevengin de pezevengidir; kendi karısını, kızını satana denir. Ama nedense toplumda mânâsı bilinmez, sık sık çocuklara, arkadaşlara karşı kullanılır. Rahmetli Necmettin Erbakan, Meclis kürsüsünden Adalet Partili milletvekillerine "Sizi gidiler, sizi!" derdi de, zavallılar anlamaz, gülerlerdi!..

Ruhi Selman

selman@journalist.com

***

  • Önemli Sayfalar:

    - BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI - ANA SAYFA
    - BİR TEBLİĞ
    - ÖLÜM VE SONRASI
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 1
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 2
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 3
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 4
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 5
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 6
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 7
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 8
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 9
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 10
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 49
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 50
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 51
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 52
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 53
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 54
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 55
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 56
    - BİR OBSESYON VAK'ASI
    - ÖTE ÂLEM'DEN ŞİİRLER - 1
    - RÜYÂLAR - 1
    - RÜYÂLAR - 2
    - REİNKARNASYON - 1
    - REİNKARNASYON - 2
    - ANADOLU'DA REİNKARNASYON ŞİİRLERİ
    - İRLANDALI ŞÂİR JAMES CLARENCE MANGAN ANADOLU'DA MI YAŞADI?
    - KADIN HAKKINDA BİR TEBLİĞ
    - FİNCAN CELSELERİ - 1
    - FİNCAN CELSELERİ - 2
    - FİNCAN CELSELERİ - 3
    - EKMİNEZİ ÇALIŞMASI
    - RÛHÎ FİLİMLER - 1
    - ENTERESAN RÛHÎ OLAYLAR
    - ERGUN ARIKDAL VE SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT
    - BÜLENT ÇORAK VE DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ SAFSATASI
    - CENAP BAŞMAN VE MARON TARİKATI
    - SAPKIN RAEL TARİKATI
    - TRANSANDANTAL MEDİTASYON KANDIRMACASI
    - SİRİUS MİSYONU ZIRVALARI
    - MELEKLER'DEN MESAJ ALDIĞINI SANAN ŞAŞKINLAR
    - ŞEYTANA TAPAN SATANİSTLER
    - KRYON "TEBLİĞ"LERİ VE LEE CARROLL'UN "MEDYUM"LUĞU
    - J. Z. KNIGHT ADLI KADIN MEDYUM VE RAMTHA "TEBLİĞ"LERİ
    - MEDYUM JANİ KİNG VE VARLIK P'TAAH
    - SILVER BIRCH TEBLİĞLERİ
    - "SÜPER İNSANLIK" DERNEĞİ VE UYDURUK "TEBLİĞ"LER
    - RA "TEBLİĞ"LERİ
    - HAYÂLÎ ANDROMEDA KONSEYİ
    - VARMIŞ GİBİ YUTTURULAN PLEİADES KONSEYİ
    - HATHOR GEZEGENİNDEN İNANDIRICI OLMAYAN MESAJLAR
    - ÜSTAT KUTHUMİ'DEN SAHTE İNCİLER
    - ARKTURUSLULAR'DAN ZIRVA MESAJLAR
    - MEKTUPLAR