PENCERE AÇILDI CİVAN OĞLAN...PİŞTOL
PATLADI
Gecenin kara ayazında az ötede bir karaltı
bir mayına basıyor ve gök o kızıl patlamayla yanıyordu,
küçük bir oğlan çocuğu küçükcük kollarıyla boynuna
sarılıp...kucağına atlıyordu....
Sıcak Sicilya gecelerinde ardına kadar açık bırakılan
pencerelerden yasemin kokuları taşıp dolmuştu odaya...
Dottore Franciella, Sicilya Devlet
Hastanesinde ki başhekim yardımcılığına başladığı günden
beri her gece gördüğü, tekrarlanan bu kabusla kan ter içinde
uyanmıştı yine, buz gibi bir terle nemlenen yastığına attı
kendini huzursuzlukla.
Nazlı ırmak boylarından, ılık rüzgarlarla
geldim
Çiçek istediler verdim, şarkı dediler söyledim
Ömrümün yarısı kavgayla geçti
Ben böyle, ben böyle yalnızlık görmedim.
Ne Şırnak Dağlarında ki zorlu komandoluk
günleri...ne mecburi hizmette, o belalı hapishanede ki
hekimlik günleri...ne de köy köy kasaba kasaba...taşrada
mobil sağlık hizmeti için hazırladığı projeyi hayata
geçirmek için uğraştığı çileli günleri...uğruna feda ettiği
vazgeçtiği gülleri, hiçbir şey Sicilyada ki belalı günlerin
eline şerbet bile dökemezdi :)))
Oysa aynaya baktığında gördüğü bir
kahramandı....
Gün geçmiyordu ki bir olay patlak vermesin,
silahlar konuşmasın....odasında ki rutubetten dökülmüş
sandığı sıvalarda ki izler makinalı izleriydi meğer :))) işe
başladığının ertesi günü bir hademe ballandıra ballandıra
gururla anlatmıştı;
Dottore Çelebiano birgün odası silahla
taranırken...çapraz ateş altında cama şöyle bir çıkıp bir
antibiotik iğnesini öyle bir savurmuştu ki...bak allah
inandırdırsın italyansan inan billa :))) iğne havada uçmuş
uçmuş üç parende atmış....dev gibin tetikçinin böğrüne
saplandığı gibi ahanda adam yere 1.90 serilmişti.
Dottore Çelebiono bir kahramandı...unutulmaz
bir kahraman...
Yeni yardımcısı gelipde sırtında ki yük az
hafifleyince...şimdi odasında ki 2.Cihan Harbinden kalma pc
sinde gözlüklerinin üstünden büyük bir keyifle amiral battı
oynuyordu :))) müzik setinin ardına kadar açılmış sesinde
asyabella neşeli kıvrak bir türkü döktürüyordu...
Beni bir gün bu şarkıyla anarsın
İçinden kopar bir tel ağlarsın
Polis kaydından sildirip adımı
Pencerenin, pencerenin buğusuna yazarsın
Don Kingleone, Gesi Bağları
Villalarındaki...salonun bembeyaz badanalı duvarlarına itina
ile tozunu aldığı çerçeveleri asıyordu....Can Dostiano
Gülorottinin şiirlerini. Elleri titremişti bir an ama asla
izin vermezdi onun mısralarının solmasına duvarlarında, öyle
özlemiştiki onu...koyup da gittiği yalnızlığın boşluğunu
hangi risale doldurabilirdi ki?
Darmadağın bir evden sabah ezanıyla çıktım
Denizler üstüme gelmeyin, kuşlar ne olur didişmeyin
Şarkımı esmer bir hasrete sundum
Bu yalnızlık, bu yalnızlık benim ilişmeyin.
Gülorotti bir kahramandı...güllerin
efendisi, kafiyeli mısraların zorbeyi....dostluğun
abidesi....
Dottore Franciella başı önünde sıkıntıyla
oturmuş...baş hekim Dottore Çelebiaonoya her gece gördüğü
karabasanları anlatıyordu...o şiddetli patlama, boynuna
sarılan minik kollar... Dottore Çelebiano onu kaldırıp, açık
pencerenin önüne götürdü usulca, dışarda uzakta bağların
tarafında bir adam siyahlar içinde yaka bağır açılmış bir
adam, gümişi uzun saçları rüzgarla dağılmış, bir tutam
alnına tamda bıçak yarasının üzerine yapışmış...çocuklarla
uçutma uçuruyordu renk renk...hercai erguvani,
menevişi...çocukların kahkahası onun gümbürtülü kahkahasına
karışıyordu...
Don Kingleone...türkülerin efendisi,
uçurtmaları vurmaya kıyamıyan bir fırtına...BaBa...dostluğun
töresi.....
Dottore Çelebiaono başıyla onları işaret
etti; Kahraman olmak için asla bir bambinoya ardını dönme...
hiçbir şey için ama hiçbir şey için değmez aslanım...
Bak yıllarım sırılsıklam yağmurlar giymiş
Günlerin avlusuna yeni yeni...çocuklar inmiş
Asya…