MİSYONERSAVAR YAZILAR

SAHTE HOCA ADNAN'IN DİĞER MÂRİFETLERİ

UZUN BİR "müritlik" DÖNEMİNDEN SONRA GERÇEĞİ GÖRÜP "tarikat"TAN AYRILAN BERK ADINDAKİ GENÇ, ŞUNLARI ANLATIYOR:

“Bir tarafta bacılar ve câriyeler vardı, diğer tarafta da kardeşler, yani erkekler... Kardeşlerin câriyelerle evlenmesine izin verilirdi, ama bacıların hepsi Adnan Hoca’nın malıydı.”

SÖZÜ EDİLEN "evlilik" BİZİM BİLDİĞİMİZ "RESMÎ NİKÂH" VEYÂ "DİNÎ NİKÂH" İLE AKTEDİLMİŞ DEĞİLDİR. "SCIENTOLOGY" BENZERİ UYDURUK TARİKATLARDA OLDUĞU GİBİ, MÜRİTLERİ KÜÇÜK DÜŞÜRME, ATILMA TEHDİDİ, HATTA FİZİKÎ ŞİDDET İLE SAĞLANAN BİR İLİŞKİDİR.

ESKİ "mürit" BERK ADNAN OKTAR'IN "KEDİCİK" DEDİĞİ BACILARI DÖVDÜĞÜNÜ DİLE GETİRİYOR. AYRICA ADNAN OKTAR'IN GİYİMDE, EV DÖŞEMEDE, DAVRANIŞTA AYNILIĞI MECBURÎ KILDIĞINI SÖYLÜYOR:

- “Herkes aynı olmak zorundadır. Saç kesimi, ayakkabılar, ceketler... Versace ya da Gucci gibi en pahalı markaları giymeli ve herşey tamamen onun isteklerine uygun olmalı. Müşterek evlerimiz bile onun zevkine göre döşenmeliydi. Ağır antikalar, altın yaldızlar, koyu renk, ahşap mobilyalar...”

MÜŞTEREK EVLERE YERLEŞTİRİLEN VİDYO KAMERALARI, BU SAHTE HOCAYA HEM "mürit"LERİNİ, HEM DE "tarikat" ÇEVRESİNDEKİLERİ DENETLEME İMKÂNI VERİR... SON DURUŞMASININ İDDİANÂMESİNDE AÇIKÇA BELİRTİLDİĞİ GİBİ, GENÇ KIZLAR "cemaat"E ALINMA VAADİYLE SEKS PARTİLERİNE DAVET EDİLİR. DAHA SONRA "cemaat"İN MÂLÎ VE SİYÂSÎ ÇIKARLARI İÇİN DAYANDIĞI ETKİLİ VE YETKİLİ KİŞİLERLE İLİŞKİYE ZORLANIR!.. BU İLİŞKİLER KAYDEDİLİR VE SÖZ KONUSU KİŞİLERİ "cemaat" YARARINA ÇALIŞMAYA RÂZI ETMEK İÇİN ŞANTAJ MALZEMESİ OLARAK KULLANILIR.

DURUŞMALARDA TANIK OLARAK İFADE VEREN TUĞÇE DORAS VE SEÇKİN PİRİLER ADLI MANKENLER "tarikat" MENSUPLARINCA NASIL "SEKS KÖLESİ" OLARAK KULLANILDIKLARINI, HOCA MÜSVEDDESİ ADNAN OKTAR VE "mürit"LERİNCE ORAL SEKS VE BENZERİ İLİŞKİLERE NASIL ZORLANDIKLARINI TEFERRUATIYLA ANLATMIŞ BULUNUYORLAR.

ESKİ MANKENLERDEN GÜLAY PINARBAŞI'NIN DA BULUNDUĞU "BACILAR" SINIFINA TERFİ ETMİŞ, "cemaat" İÇİNDE KIDEM ALMIŞ, EĞİTİMİNİ TAMAMLAMIŞ, VE ADNAN "HOCA" TARAFINDAN "İMAN"A ULAŞTIKLARI KABUL EDİLEN KADINLAR, ""HOCA"NIN TEZGÂHINDAN GEÇTİKTEN SONRA, YATAK PARTNERLERİNİ SEÇME HAKKINA SÂHİP OLURLAR!..

"CÂRİYE"LER GRUBU, SAHTE HOCA ADNAN OKTAR TARAFINDAN SINANIP, HİÇ BİR ZAMAN "BACILAR" SINIFINA TERFİ EDEMİYECEKLERDEN, YÂNİ ADNAN "HOCA"NIN HAREMİNE GİRME ŞEREFİNE NÂİL OLAMIYACAKLARDAN MEYDANA GELİR... "Cemaat" İÇİNDEN YATAK ODASI PARTNERİNİ SEÇME ŞAHSI BULUNMAYAN "CÂRİYE"LER, "KARDEŞLER"İN VE BACILAR"IN VERDİKLERİ GÖREVLERİ YERİNE GETİRMEKLE MÜKELLEF!..

"Cemaat"İN KADINLAR KISMINDA EN ALT KADEMEDE "MOTORLAR" BULUNUYOR... KIDEMSİZ KADINLARDAN OLUŞAN BU SINIFTATAN KADINLARLA "İMAM" ÜNVANI TAŞIYAN İMANSIZLAR İLE "KARDEŞ" ERKEKLER İSTEDİKLERİ ZAMAN İLİŞKİYE GİREBİLİR. "MOTORLAR"IN REDDETME HAKKI YOK!. "CÂRİYE"LİĞE VEYÂ "BACI"LIĞA YÜKSELEBİLİRLERSE, O BAŞKA!

HEP ERDOĞAN VE EKİBİYLE İLGİLİ "TAPE"LER OLACAK DEĞİL YA!.. SAHTE HOCA ADNAN'IN EKİBİYLE İLGİLİ RESMÎ "TAPE"LER DE VAR:

KISALTILMIŞ "TAPE"...Tarih: 10/10/1996

Arayan: Arda
Aranan: Aslı

Aslı - Şimdi konuşalım. Vaktin var mı?
Arda - Var, var. Söyle.
Aslı - Ya, bugün işte bütün olanların farkında olduğumu sana söyleyeyim, dedim.
Arda - Hıı.
Aslı - Bana Kemâl dedi ki, işte seni Oben de çok beğeniyor. Cem seni çok beğeniyor. Ha, istediğin bütün çevre seni bilmem ne...
Arda - Hıı.
Aslı - Yani ben herkesin altından geçmek istemiyorum. Onu sana söyleyim.
Arda - Ne alâkası var, güzelim?
Aslı - Çok alâkası var. Yani istediği.., (güler) Yani sen beni kız arkadaşın olduğumu söylesen de, hiç bunla alâkası yok... Yani çok ilginç bir durum.
Arda - Bir saniye... Bir dakika... Duymuyorum ben, biraz bağırır mısın?
Aslı - Ya, ordaki kızların hepsi senin... Ben farkındayım... Yani hiç daha şey değilim... Onun için de...
Arda - Aptal değilsin.
Aslı - Aptal hiç değilim de, hepinizin orada altından geçeceğim.
Arda - Hı.
Aslı - Ya, ben orada hepinizin altından geçecek kız değilim.
Arda - Ulan, ne alâkası var? Dalga mı geçiyorsun sen, ya? İstediğini seç.
Aslı - Ne demek istediğini seç, ya? Allah aşkına, orada kimin eli kimin şeyi belli değil ki!.. Kiminle kimin olduğu, hiçbir şey belli değil. Yani bu böyle olmaz.
(telefon kapanır)

YAA!.. İŞTE BÖYLE, SAHTE HOCA ADNAN!.. HER KUŞUN ETİN YENMEZ!.. BU KIZ SENİN ZANPARA "mürit"LERİNİN TASALLUTUNDAN KURTULMUŞ!..

SORUŞTURMA KAPSAMINDA, D.G.M.'DEN İZİN ALINARAK POLİS TARAFINDAN KAYDEDİLEN 5/2/1999 TARİHLİ, SAAT 6:30 TELEFON GÖRÜŞMESİ... BEDRİ İLE UFUK ARASINDA...

Ufuk - Efendim?
Bedri - Buyur hocam.
U - He.. Nasılsın hocam?
B - İyidir. Seni sormalı.
U - Eyidir.
B - Hı.
U - Şu bizim karıları arasana, ya!
B - Kimdi o, Tuğba'yı mı?
U - Hı hı... Tuğba ile Esra, kardeşi.
B - Esra çok küçük, ya!
U - Hocam, biz onu caddede gördük. Bir gün oturuyorduk, böyle bütün kardeşler... Bahadır, Serkan, falan... Hepsi vardı yani.
B - Evet.
U - Yani çok güzel, falan, dediler, o çok iyi yarar bize, falan.
B - 83 doğumlu o, biliyorsun.
U - Hı
B - 83.
U - Olsun, ya! Yalarız, ya!..
B - (güler)
U - Daha anca yaşı zaten, ya!
B - Tamam, oldu hocam.
U - Valla, bir ararsak onları... Bir şey yap, sen bir sor. Ara, sor bakalım, bir. En azından onu al, öbürüsüne falan da... Bir şey yaparız, o bir karıdır, ya! İyi bir karı.
B - Akşam bir arayayım, hocam.
U - Şimdi arasana.
B - Şimdi pek şey değilim de...

E, GEL DE ŞİMDİ BUNLARA "HOCA" DE, "TARİKAT" DE, "CEMAAT" DE!.. HERİFLER GENELEV İŞLETİYOR GİBİ KONUŞUYOR!..

AŞAĞIDA ADNAN "HOCA" "mürit"LERİNİN KALDIĞI ÇİFTLİĞİ GEZMİŞ OLAN BİRİ ANLATIYOR:

- "Sene 95 veya 96... Haftasonu bir arkadaşımla Silivri'ye gittik. Arkadaşımın işi vardı, işi erken bitti. Arkadaşım 'Yav, Oğuz, vaktimiz var, Adnan Hoca'nın çiftliğine gidelim mi?' dedi. 'Evet' cevabımdan sonra Silivri'ye yaklaşık 25 km ilerdeki bir koyun yakınında bulunan çiftlige gittik. Parkında son model 4-5 araba bulunan çiftliğe girdiğimizde neredeyse dudağım uçuklayacaktı. Tripleks bir villa... Hemen önünde yüzme havuzu ve göz alabildiğine bir arazi.... Villanin içinde sadece tek ve çok lüks jakuzili yatak odası... Gerisi geniş oturma alanları.... Süper güvenlik sistemleri ile donatılı müthiş bir ev.... 5-6 adet doberman ve cok iyi design edilmiş, pek çok kameliyesi olan bir bahçe... Hatta çiftlik alanında bir kaç deve, yine bir kaç iyi kalite at, bir çok sürü hayvanı ve çok özel alabalık havuzu vardı. Çiftliğin dış bölümündeki arazide geniş tarımsal faaliyetler yapılıyordu."

- "Çiftliğin görevlisi genç delikanlı arkadaşımın akrabasıydı. Çocuğu ben de tanıyordum. Bu delikanlı bizi 3-5 km ötedeki yeni yapılan bir başka çiftliğe götürdü ve yeni yapılanın mevcut olandan ne kadar daha mükemmel olduğunu gösterdi. Sonrasında tekrar önceki (eski) çiftliğe geldik. Arkadaşım içki istedi. Çocuk buzdolabını açtı. İnanılmaz, her türlü içki var... Oturduk, birer kadeh içki içerken, çocuk anlatmaya başladı, "Abi, biz bu ve aşağıda yapılan çiftliği yönetiyoruz. Burada kalmıyoruz. Buranın bekçileri var. Biz Silivri'de bir villada kalıyoruz ve hepimizin kızları var. Kızların hepsi çıtır,' dedi. (Yani çok genç...) Ben Romanyalı güzel ile beraberim. Bu kızı bana Adnan abi hediye etti,' dedi."

- "Bu çocuğun anlattığı diğer konu ise gerçekten çarpıcı... Turkiye'nin davetlisi Rus istihbarat şefinin, bizim gelmemizden iki gün önce o çiftlikte her türlü ihtiyacıyla birlike misafir edilmiş olduğudur."

- "O çocuğu o günden sonra bir daha görmedim. Akıbetini de bilmiyorum. Yalnız yapımı tamamlanmış çiftliğin, o tarihlerde iki trilyon TL ettiğini çok iyi biliyorum."

UYGULAMALAR NE DENLİ SAPIKÇA OLURSA OLSUN, SAHTE HOCA ADNAN OKTAR, OLUP BİTENE KUR'AN VE İSLÂM REFERANSLARIYLA MEŞRÛ BİR GÖRÜNTÜ VERMEYİ BAŞARIYOR!.. "CÂRİYE"LİĞİ HAKLI GÖSTERMEK İÇİN OSMANLI HAREMLERİNİ ÖRNEK VERİYOR. GENÇLERİN ÂİLELERİYLE BAĞLARINI KOPARMALARI İÇİN KUR'AN'DAN ÂYETLER İLERİ SÜRÜYOR, VE TUHAFTIR Kİ, ÇEVRESİNDEKİLERİ İNANDIRIYOR!..

ADNAN OKTAR'A KARŞI AÇILAN BÂZI DÂVÂLARI KATILAN BİR HUKUKÇU, “Oktar’a göre, anne-baba sevgisi ALLAH’a şirk koşmaktır. Anne ve baba çocukları yetiştirmekle yükümlüdür. Çocuk yetişkinliğe erince, görevleri sona erer, Eğer anne ve baba da 'tarikat'a katılırsa, 'mürit' muamelesi görürler. Eğer 'kâfir' kalırlarsa o zaman 'düşman' sayılırlar. Oysa din bilginlerine göre bu tür bir yorumun, anne-baba sevgisine düşmalığının İSLÂMİYET’in esaslarıyla bağdaştırılması mümkün değildir," DİYOR.

O DÂVÂLARIN BİRİNDE ORTAYA ÇIKAN KİMLİK BİLGİLERİ ŞÖYLEDİR:

İFADE TUTANAĞI (CMUK, madde 135)
İfadenin alındığı yer: Organize Suçlar ve Silah açakçılığı Şb. Müd.
Tarih: 15/11/98 saat 09.30

Kimliğime ilişkin soruları doğru olarak cevaplamam gerektiği,
doğru cevap vermemem veya yanlış bilgi verdiğim takdirde hakkımda cezaî kovuşturma yapılabileceği söylendi (cmuk, madde 135)

Adı soyadı: Adnan Oktar <(DEĞİŞTİRİLMİŞ SOYADI.. ASLI ASLANOĞULLARI,.. ÖYLE "AHMED, MUHAMMED" GİBİ GÖBEK ADI YOK!)
Baba adı: Yusuf (ABDULLAH falan değil)
Ana adı: Mediha
Doğum yeri: Ankara, 02/02/1956
Nüfusa kayıtlı olduğu yer: İstanbul/Beşiktaş/Ortaköy
Cinsiyeti: E
Devamlı ikametgâh adresi: Dereboyu caddesi no. 72/16 ortaköy/Beşiktaş
İstanbul telefonu: 2605086, cep tlf: yok (ŞİMDİ VARDIR HERHALDE)
öğrenim durumu: Fındıklı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi 3.sınıf terk
mesleği: yazar
Medeni hali: bekâr
Sabıka durumu: TCK 163. maddesine muhalefet

VE İFADESİ :

- "Ben 1956 yılında Ankara'da doğdum. Babam Samanpazarı'nda bakkalık yapardı, annem ise Ankara 2 no.lu (Askerî) Dikimevi'nde işçi olarak çalışırdı. Biz iki kardeşiz. Benim kardeşim Hatay Samandağ Devlet Hastahanesi'nde doktorluk yapmakta. Kendisi 7 yıldır söz konusu hastahanede çalışmakta. İlk ve orta okulo Ankara'da,liseyi yine Ankara Kurtuluş Lisesi'nde okudum, 1979 yılında Fındıklı Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nu kazandım. Daha sonra annem ve kardeşimle birlikte adresini verdiğim Ortaköy'deki eve taşındık. İstanbul'a taşındıktan sonra okula kayıt yaptırdım. Okula başladıktan 3 yıl sonra olaylardan dolayı okulu bıraktım. Şimdiye kadar adıma kayıtlı hiçbir firma ve şirketim olmadı."

- "Okulu bıraktıktan sonra İstanbul Üniversitesi Felsefe ana bilim dalına kayıt yaptırdım. Yine okuldaki olaylardan dolayı okulu bırakmak zorunda kaldım. 1986 yılına kadar annemin emekli maaşı ile geçimimi sağladım, herhangi bir iş yapmadım. Bu arada İstanbul Ortaköy'de annemin yanında ikamet etmekte idim. Bu sürede hiçbir iş yapmadım. Mal varlığı olarak ta anneme üvey babamdan kalan iki daire vardı. Daha sonra annem bu daireleri sattı. O dönemde büyük bir maddî sıkıntı içinde idim. 1986 yılında Bulvar gazetesinde yazmış olduğum bir yazıdan dolayı ümmetçilik suçundan dolayı tutuklandım. Bu suçtan 9 ay cezaevinde kaldım. 10 ay süre ile de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi'nde kaldım. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastahanesi'nde PARANOYAK ŞİZOFREN teşhisi konuldu."

- "1987 yılında hastahaneden çıkınca Harun Yahya MÜSTEAR takma adıyla Yahudilik-Masonluk adında bir kitap yazdım."

SORULDU: "Dinî eğitiminiz olmadığı halde nasıl dinî içerikli kitap yazdınız?"

- "Benim dini bir eğitimimin olmadığı doğrudur. Kütüphanelerde okuduğum kitaplardan ve arkadaşlarım olan Semih ve Nuri isimli şahısların yardımı ile bu kitabı yazdım. Kitabın finansörlüğünü Ahmet Mehmet Başoğlu'na ait Başoğlu Matbaası üstlendi. Bundan sonra kitap yazmaya devam ettim."

- "Ben 1978 yılında akademide okurken kendi başıma, liderliğini de kendimin yaptığı dinî örgütlenme yapısı kurma çalışmalarına başladım. Bu dönemden itibaren Bilim Araştırma Vakfı kurulana kadar geçen süre içinde bu yapılanmayı örgütlü bir şekilde ve benim fikirlerime de inananların sayısı gün geçtikçe artarak devam ettirdim. 1991 yılında âilemin yanından ayrılarak kurmuş olduğum dinî örgütün mensuplarının, yâni müritlerimin evlerinde kalmaya başladım. 1991 yılında KOKAİN kullanmaktan gözaltına alındım ama bu suçtan beraat ettim. 1993 yılında müritlerimden Fırat Develioğlu bizim için kiralamış olduğu Kandilli'deki villaya taşındım. o dönemden yakalandığım güne kadar Kandili'deki evde kaldım. Buranın kirası bildiğim kadarıyla 3,5 milyar kadardı. Müritlerime ait Silivri'deki çiftliğe ben gitmedim. Müritlerim orada kalırlar."

SORULDU: "Başlangıçta dinî mülâhazalarla kurduğunuzu söylemiş olduğunuz daha sonra 4422 sayılı yasa kapsamında çıkar amaçlı suç örgütü haline dönüşen örgütü ve bu örgütteki sizin liderliğinizi örgütlenme yapısını ve örgütün işleyişini anlatınız."

- "Ben 1979-1980 yıllarında daha sonra kamuoyunda Adnan Hoca gurubu olarak bilinen örgütlenmeyi tek başıma oluşturmaya başladım. O dönemde Yasin Gürlek ve 2-3 kişi daha benim yanımda idi. Daha sonra akademi öğrencileri içerisinden 20-25 kişilik bir gurup oluşturdum. Yasin Gürlek hâlen benim müridimdir. Ancak örgütlenme içinde herhangi bir görevi yoktur. Ben dinî görüş olarak KUR'AN-I KERİM mealine bağlı ve bu mealle çelişmeyen hadislere inanan bir insanım. Görüşümün temeli budur. 1991 yılında BAV'ı kurana kadar geçen süre içinde örgütlenme ve faaliyetlerime devam ettim. Gerek vakfı kurana kadar, gerekse vakfı kurduktan sonra yapmış olduğum örgütlenme şu şekildedir: HOCA, yani lider, Ahmet Abi kodunu kullanan ben Adnan Oktar... Benden sonra yapılanmada İMAMLAR dediğimiz, örgütü yöneten bir nevi KONSEY yapılanması vardır."

- "İmamlarım: 1-Bahadır Güven, 2-Fırat Develioğlu, 3-Emre Nil, 4-Bülent Tatlıcan, 5-Uğur Örmen, 6-Ferhat Terkoğlu, 7-Timur ...'dir."

- "Ayrıca kadınlardan oluşan bir BACILAR grubu vardır. Bu grupta da yine benim atadığım İMAMLAR vardır. Bunlar: 1-Alev Ulaşdoğlu, 2-Meltem Arıkan, 3-Hatice Tijen Öztemir, 4-Arzu Leman Öztemir'dir."

- "Bacılar grubunun sorumluları yukarıda isimlerini verdiğim imamlardır. Onlar da direk bana bağlıdır."

- "Erkek imamların görevi benim verdiğim talimatları yerine getirmektir. Ayrıca gruba eleman temini ve imam seviyesinde olmayan diğer müritleri yönlendirme ve yönetme görevi imamlara aittir. İmam sayısı kadar çeşitli semtlerde tuttuğumuz ve operasyon sırasında bastığınız örgüt evi mevcuttur. Bu evlerden imamlar sorumludur. Evlerde âilelerinden ayrılıp yanımıza gelen ve bize katılan müritlerimizin bir kısmı kalır. Bu imamlar araında belirli bir görev ayırımı yoktur. Ancak herkes meziyetlerine göre ve çevresine göre görev dağılımı almıştır. Buna göre Bahadır Güven siyasî çevreler, bürokratlar, sanatçılar gibi konularla ilgilenir ve cemiyetin işlerini takip eder. Fırat Develioğlu yine hukuk, araştırma ve yine tanış olduğu siyasal ve bürokrasi işlerini takip eder. Emre Nil daha çok mâlî işlere bakar. Nasıl yatırımlar yaparız gibi araştırmalar yaparak mâlî kaynakları geliştirmeye çalışır. Bülent Tatlıcan siyasî çevre ve işlerle ve yazı işleri ile ilgilenir, fikirler üretir. Uğur Örmen ve Ferhat Terkoğlu çoğunlukla yanımda dururlar ve sekreterya görevi, kitap yazma çalışmaları, yemek yapma işlerini yürütürler. Timur ... zengin olduğu için maddî yardım yapar."

- "Bu imamlar hemen hemen her akşam yanıma gelerek fikir teaddinde (teadisinde) bulunurlar. Yaptıkları işleri anlatırlar, bana fikir verirler. Toplantılar yaparız."

- "Bayanlar grubu (bacılar dediğimiz) 4 ayrı evde kalan ve âilelerinden ayrılıp grubumuza katılan müritlerimizden sorumludurlar. Ayrıca benim kitap yazma işimi bu bacılar grubu sağlamaktadır. Gruba eleman teminini bu bacılar yapmaktadır."

- "Müritlerimin zengin, akıllı, zeki ve kültürlü kişilerden olmasına özen gösteririm. Bunun nedeni bu kişilerin çevrelerinin geniş olması böylece örgüt olarak daha kısa zamanda güçlenmemizi sağlamalarıdır."

- "Kurmuş olduğumuz evlerde kalan müritlerimizin tüm ihtiyaçları örgüt tarfından sağlanır. Bu konudan Emre Nil sorumludur. Diğer imamlar da ihtiyaçların sağlanması için çaba sarf ederler. BANA KADIN VE KIZ BULMADAN KEMAL GÜL SORUMLU İDİ. Daha sonraları bu görevi Bahadır Güven yerine getirdi. Beni yakaladığınız gece, Bahadır Güven bana, birlikte olmam için Tuğçe isimli kızı getirmişti. Örgütlenme içinde bacılarla cinsel ilişkiye girmek yasaktır. Ancak CÂRİYE dediğimiz bacılar tarafından bulunan kızlar(la mümkün). Müritler, imamlar, ağabeyler kızlarla ilişkiye girerken mutlaka diğer bir mürit ilişkiye şahitlik yapmaktadır. Benim dinî anlayışıma göre bir kadın ve bir erkek nikâhlı değilse, erkekle kedın normal ilişkide bulunamaz. Bulunursa zina yapmış olur. Bu nedenle müritlerim ANAL ve ORAL SEKS YAPMAK ZORUNDADIRLAR. Aksine davranana ceza verilir. Kemal Gül bir câriye ile ÖNDEN İLİŞKİ ye girince bundan haberim oldu ve iki sene görüşmedim."

SORULDU: "Örgütün hakkında çeşitli kişilere şantaj ve tehdit yaptığına bazı kişilere özellikle cinsel ilişki anında gizli kameraya çektikleri ve daha sonra bu çekimleri pazarlık unsuru olarak kullandıkları ve kişileri bu şekilde korkutarak etki altına aldıkları yönünde çeşitli müracatlar bulunmaktadır. Bu konudaki bildiklerinizi anlatınız. Böyle kasetler şimdi nerededir?"

- "Öncelikle şunu belirtmek isterim: Ben hemen hergün imamlarla bir araya gelip yaptığımız işleri değerlendirir ve yapılacak işler hakkında talimatlar veririm. Değişik zamanlarda gerek benim aleyhimde konuşan, yayın yapan, gerekse vakıf aleyhinde faaliyette bulunan kişiler ile, bunlara yardım edenlere karşı korku ve yıldırma için, değişik dönemlerde imamlarıma emir vererek, aşağıda isimlerini sayacağım kişilere karşı gerek cinsî münasebette bulunurken kameraya çekme, gerekse fotomontaj yaparak basın kuruluşları ve ilgili kişilerin yakın çevrelerine göndermek sureti ile bu kişileri korkutup sindirdik. Ancak bu hareketimizin bu gün yanlış olduğunu beyan ediyorum. Bize karşı faaliyette bulunanlardan gizli çekim yapıp korkuttuğumuz kişilerden bazıları şunlardır:

1- Ebru Şimşek
2- Zona Ceylan
3- Çetin Saraç
4- Kızıl İmamcılar
5- Kızıl İmamcılardan Mahmut Ramazan Oruç
6- Adnan Ziyalar (adlî tabip)
7- Nadire İçkale
8- Leyla Adalı
9- Dansöz Tanyeli "

- "Hakkında bilgi toplanıp değişik basın yayın organları ile yakınlarına mektup şeklinde bildiriler gönderilen şahıslar:

1-Eyilik âilesi
2-Zafer Mutlu
3-Mehmet Ağar
4-Celal Adan
5-Meral Akşener
6-Ayşe Özgün
7-Ayşe Arman "

- "Hakkında fotomontaj yaparak fotografları çeşitli yerlere göderilenler:

1-Savaş Ay
2-Fatih Altaylı
3-Mesut Yılmaz
4-Dinç Bilgin'dir."

- "Bunlarla ilgili geniş açıklamayı daha sonra yapacağım. Bu tür faaliyetlerin emirlerini ben veririm, İmamlar ve müritler belirtilen işleri yaparlar. Bildiğim kadarı ile bu işleri yapanlar Bahadır Güven, Fırat Develioğlu, Turgut Aksu, Hasan Basri Güner, İbrahim Korkut, Kartak İş, Burak Sanver, Serkan Ciminli, Murat Sarıaslan'dır."

- "Bunlar hedef kişiler hakkında telefon detay sorgulamaları, istihbarat raporları hazırlarlar. Şahısları teknik ve fizikî takibe alırlar. Haklarında gerekli bilgileri topladıktan sonra benim onayımı alarak faaliyete geçerler. Bu yaptığımız faaliyetlerden dolayı hiç kimseden para almadık. Ben daha sonra delil kalmasın diye çiftlikte çekilen filimleri imha ettirdim."

SORULDU: "Örgütün mâlî durumunu anlatınız."

- "Örgütümüzdeki müritlerimin mâlî durumlarının iyi olması, bir çoğunun iş sahibi olmasından dolayı. Örgütün hiçbir mâlî sıkıntısı yoktur. Benim bildiğim kadarı ile örgütün Silivri'de iki ayrı çiftlik evi vardır. Ayrıca iki tekstil fabrikası, kereste fabrikası, elektrik malzemeleri satan değişik işyerleri vardır. Ben tam olarak bilmiyorum, müritlerim daha iyi bilirler. Ben evden çıkmadığım için teferruatlı olarak bilmiyorum. Örgüte âit işyerleri ile ilgili, gelirlerin toplanmasından Emre Nil sorumludur. Ayrıca müritler her ay belirli miktarlarda güçlerine göre âidat verirler. Bu paralar Emre'de toplanır ve benim tâlimatımla ilgili yerlere ödenir. Örgüt için tuttuğumuz evlerin ihtiyaçları da bu paralardan karşılanır. Ayrıca Vakfa yapılan bağış va âidat ödemeleri de bu evlerin işletme giderleri için kullanılır. Benim ihtiyaçlarım da bu paradan karşılanır. Konu hakkındaki detayı Emre'den öğrenebilirsiniz."

SORULDU: "Bir çok âile sizin çocuklarını ellerinden aldığınızı ve kurduğunuz örgüt evinde beyinlerini yıkıyarak kendilerinden uzaklaştırdığınızı, çocukların örgütten ayrılmak istedikleri halde korkularından ayrılamadıklarını beyanla, hakkınızda şikâyetçi olmuşlardır. Niçin örgüt evi tarzından bir yapılanmayı seçtiniz? Amacınız neydi?"

- "Evet, örgütten ayrılanları rezil etmek için bir mekanizmamız mevcuttur. Örgütten ayrılanları aleyhimizde faaliyette bulunmuş sayarız. Bu nedenle geçmişte çocuklarını bizden ayıran âileler hakkında yukarıda anlattığım şantaj ve tehdit faaliyetlerinde bulunduk. Bunu diğer âileler de bilmekte ve bu durumda korkmaktadırlar. Çocukları, kiraladığımız cemaat evlerinde tutmamızın nedeni, örgüt fikirlerini çocuklara daha iyi anlatıp, onları örgüt içinde tutmaktır."

SORULDU; "Dr. Oktar Babuna'ya kanser teşhisi konulup bu hastalığın tedavisi için düzenlenen kampanyada yer aldınız mı? Aldınızsa, nasıl? Açıklayınız."

- "Oktar Babuna grubumuzun sempatizanıdır. Mürit olmak için çalışmalar yapmaktadır. Ayrıca kız kardeşleri olan Tuğba ve Hüma Babuna benim yaklaşık 5-6 yıldan beri müritlerimdir. Bacılar grubundandır. Ayrıca âilesini de eskiden beri tanırım. Yaklaşık bir yıl kadar önce Oktar Babuna'nın kan kanseri olduğunu ve bir çok yere gittiğini duydum. Bunun üzerine grubuma 'Ne yapabiliriz?' diye sordum. Müritlerim araştırdı ve Babuna'nın kanının 50 binde bir bulunan kanlardan olduğunu, kanı çeşitli verileri ile tutanların Oktar'a ilik naklinin yapılması gerektiğini ve bu kandan bulunması gerektiğini öğrendim. Bunun için bir kan kampanyası düzenlenmesi tâlimatını müritlerime verdim. Hemen hemen bütün müritlerimin ilgilenmesi ile bilinen kampanyayı başlattık. Bu şekilde bildiğim kadarıyla 150 bin şişe kan tahlil edilmek üzere alındı ve bu şekilde TÜRKİYE'de kan bankasının arşivinin genişlemesi sağlandı. Ancak Oktar'ın yapılan tedaviler sonucu iyileştiği anlaşıldı."

SÖZDE "müritler", ÂİLELERİYLE OLAN İLİŞKİLERİNİ KESERKEN, "cemaat" ÂİLELERİN MÂLÎ VE SOSYAL İMKÂNLARINDAN YARARLANMAYI SÜRDÜRÜR... İDDİANÂME, "mürit"LERİN ANNE VE BABALARININ BANKA HESAPLARININI YAĞMALAMALARI VE VARLIKLARINI SATMALARI İÇİN NASIL YÖNLENDİRİLDİKLERİNİ ANLATMAKTADIR.

SAHTE HOCA ADNAN OKTAR EKİBİNİN HAZIRLADIĞI İKİ YARADILIŞ ATLASI VE 150 KİTAP VARDIR. BUNLARIN İÇİNDE GENELDE DOĞRU BİLGİLER VARDIR... ANCAK ESKİ "mürit" BERK BU KONUDA ŞUNLARI ANLATIYOR:

- “Kitapların yazılmasıyla görevlendirilmiş bir mürit grubu vardır. Bunlar yazacakları her kitap için, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere yaratılışçı Hıristiyan yazarlarca yayınlanmış birkaç kilit kaynak edinir, sonra da kendi yaratılış yaklaşımlarına uygun bölüm ve paragrafları bire bir kopyalar. Ardından fotoğrafları ekleyip, aralara KUR'AN’dan âyet, bir kaç tane de yorum eklerler... Bu fikirlerden hiçbiri Oktar’ın kendi fikri değildir.”

BİR BAŞKA ESKİ "mürid"inin İFADE ETTİĞİ GİBİ, “Örgütte herkes için bir şeyler vardı: ATATÜRK, namaz, yaratılış ... ve gerekirse, kokain.”

ESKİ MANKEN EBRU ŞİMŞEK, SAHTE HOCA ADNAN OKTAR ALEYHİNE KONUŞTUKTAN SONRA, MONTAJ VE SAHTE ÇIPLAK FOTOĞRAFLARI BASINA DAĞITILMIŞTIR. ADNAN OKTAR'IN "mürit"LERİ, "cemaat"LE YAKIN İLİŞKİYE GİRMİŞ OLAN HERKESİ ZOR DURUMDA BIRAKACAK YÜZLERCE VİDYO ÇEKİMİ YAPMIŞTIR. AYRICA SAVCILARI, YARGIÇLARI BEZDİRMEK, AVUKATLARI KORKUTMAK İÇİN İÇİN SONU GELMEZ SİKÂYET DİLEKÇELERİ, FAKSLANMIŞ İHBARLAR GÖNDEREREK KENDİLERİNİ KORURLAR. ADNAN OKTAR, HAKKINDA AÇILAN DÂVÂLARDAN BÖYLE KURTULMUŞTUR.

SEKSENLİ YILLARIN SONUNDA "cemaat"TE BİR KAÇ BEBEK DOĞMUŞTU. BABALARININ ADNAN OKTAR OLUP OLMADIĞI BELLİ DEĞİLDİR... BUNDAN SONRADIR Kİ, ADNAN OKTAR BAŞINA DERT OLACAĞI İÇİN HÂMİLELİĞE YOL AÇACAK CİNSEL İLİŞKİYİ YASAKLAMIŞ, VE "mürit"LERİNİN CİNSEL HAYÂTINI ORAL VE ANAL SEKS İLE SINIRLAMIŞTIR. BUNA İSLÂM AÇISINDAN NASIL BİR KULP BULMUŞTUR, BİLİNMEZ AMA, O GÜNDEN BU YANA YENİ BEBEK DOĞMAMIŞTIR.

1992 YILINDA ADNAN OKTAR'IN "mürit"LERİNDEN OLAN SERHAN ÇEVİK, " tarikat"TAN AYRILIP "Kızıl İmam" ADINI ALIR VE KENDİ GRUBUNU KURAR. ÇEVİK, "cemaat"TEN AYRILDIKTAN SONRA ADNAN OKTAR VE "müritler"İ HAKKINDA YAPTIĞI AÇIKLAMALARLA GÜNDEME GELİR. VAKIF YÖNETİCİLERİ BU AÇIKLAMA FAKSLARININ KENDİLERİYLE İLGİLİ OLMADIĞINI SÖYLERLER. ZAMANLA GRUP İÇİNDE AYRILIKLAR ÇIKAR. TARAFLAR BİRBİRLERİNİ POLİSE İHBAR EDER. BU ARADA VAKIF YÖNETİCİLERİNDEN SERKAN CİMİNLİ ESRARENGİZ BİR BİÇİMDE ÖLDÜRÜLÜR!..

1994 YILI SAHTE HOCA ADNAN OKTAR İÇİN BİR FIRSAT OLUŞTURUR. İSTANBUL VE ANKARA BELEDİYE BAŞKANLIKLARINI REFAH PARTİSİ KAZANMIŞTIR. FATİH ALTAYLI, BU DURUMU ADNAN OKTAR'IN GÜCÜNÜ PEKİŞTİRDİĞİ DÖNEM OLARAK BELİRTİR:

- “Oktar’ın çevresindeki birçok şirket 1995 ve 1996 yıllarında, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Refah Partisi elindeki belediyelerle büyük iş anlaşmaları yapar. Grubun toplantılarından birini basan polis, Refah hükümetinin bakanlarından olup, TÜRKİYE’de siyasal İslâm’ın başlıca ideologlarından Oğuzhan Asiltürk’ü tutuklar... Gerçekten de tarikat ekonomik gücünü bu yıllarda pekiştirdi, müritlerinden bazıları Dubai’de bile şirketler kurdu.”

11 EYLÜL 1999'DA DYP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ CELAL ADAN VE ADAMLARIYLA ADNAN OKTAR'IN "mürit"LERİ ARASINDA CEYLAN OTEL'DE KAVGA ÇIKAR. BAV ÜYESİ BAHADIR GÜVEN İLE ARKADAŞLARI FIRAT DEVELİOĞLU, EROL ŞİMŞEK, ERSİN ALACADAĞ OTELE GİDEREK LOBİDE CELAL ADAN VE ADAMLARI OLDUĞU ÖNE SÜRÜLEN 20 KİŞİLİK BİR GRUPLA KAVGA ETMEYE BAŞLAR. KARAKOLDA BİTEN OLAYDA,GÖZALTINA ALINAN BAV ÜYELERİNDEN GÜVEN, "Adan, bir süre önce hakkında bir takım yerlere çekilen fakslarla ilgili bizi konuşmak için çağırdı. Otele gittik. Adan, silahını çekip üzerimize doğrulttu. Adamları da silah çekip saldırdı. Ruhsatlı tabancalarımızı, cep telefonlarımızı aldılar. Adan, otelden Mehmet Ağar'ın otomobiliyle ayrıldı" İDDİASINDA BULUNUR. POLİS, AYNI SAATLERDE ETİLER BAŞTA OLMAK ÜZERE, DEĞİŞİK SEMTLERDEKİ VAKIF ÜYELERİNİN EVLERİYLE VAKFIN FATİH'TEKİ MERKEZİNE DE BASKIN DÜZENLER. OPERASYONDA ARALARINDA KADINLARIN DA BULUNDUĞU 70 KİŞİ GÖZALTINA ALINIR!.. DÖNEMİN İÇİŞLERİ BAKANI SADETTİN TANTAN, "Adnan Hoca olayı, Apo'nun yakalanması kadar ciddî bir olay. Siyasî boyutu var... Riskli bir durum vardı. Operasyon gerekliydi. Tehlike arz ediyordu" AÇIKLAMASINI YAPAR!..

DOĞRUDUR!.. ADNAN OKTAR, CELAL ADAN'A YAPTIKLARINI, BAŞKALARI İÇİN DE ŞÖYLE ANLATMIŞTIR:

- " Porno kaset ve dergilerden aldığımız görüntüler üzerine, köşeye sıkıştırmak istediğimiz kişilerin yüzlerini monte ediyorduk. İşimiz bittikten sonra elimizdeki görüntüleri yok ediyorduk. Avukatımız, bunun cezasının çok ağır olduğunu söyledi. Tüm eski kasetleri imha ettik."

11 OCAK 2000'DE ADNAN OKTAR VE BEYİN TAKIMINDA BULUNAN 35 ADAMI HAKKINDA ÇIKAR AMAÇLI ÖRGÜT KURMAK , TEHDİTLE MENFAAT SAĞLAMAK, ÇIKAR AMAÇLI ÖRGÜTE YARDIM VE YATAKLIK SUÇLARINDAN 16 YILA KADAR HAPİS CEZÂSI TALEBİYLE YENİ BİR DÂVÂ AÇILIR. AMA BİR SONUÇ ÇIKMAZ.

2006 YILINDA AÇILAN BİR BAŞKA DÂVÂNIN İDDİANÂMESİNDE, BİR GİZLİ KADIN TANIK İFÂDESİNDE ŞÖYLE DİYOR:

- "“16 yaşımdayken biriyle tanıştım. Sonradan Adnan Hocacılar’dan olduğunu öğrendim. Dini telkinlerde bulunarak, namaz kılmam gerektiğini, ancak bu namazın herkes tarafından bilindiği şekilde değil de, günde iki vakit, sabah akşam ikişer rekat şeklinde, ve her rekatta birkaç kelime kullanmak suretiyle kılabileceğimi söyledi. Hatta çırılçıplak da namaz kılabileceğimi söyledi.”

- “Onun telkinleri sonucunda gruptaki kardeşlerle cinsel açıdan birlikte olmam halinde ALLAH katında büyük bir sevap işleyeceğime inandım. Bu dönemde grup üyesi 42 kişiyle oral ve anal yollardan cinsel ilişkiye girdim. Cinsel hastalıklara yakalandım, tedavi gördüm. Grubun içerisinde, câriye olarak nitelendirilen kızların evine gidip gelmeye başladım. Abi diye bildiğimiz Adnan Hoca’nın yazdığı kitapları sürekli okudum. Kardeşler olarak bildiğimiz grup üyelerinin evlerinde cinsel ilişkiye girdik. 7 kız da erkek kardeşlerle sürekli ilişkiye giriyordu. Hatta ilişkiye girdiğimizde başka erkekler odalara rahatça girip çıkıyordu.”

- “İlişkiye girmemiz halinde bunun kardeşlere hizmet olduğu ve karşılığının da öbür dünyada görüleceği belirtiliyordu. Onların arasından ayrılmam halinde cehenneme gideceğim söylenerek mânevî baskı altına alınıyordum.”

- “Özellikle yatak odalarında yatağın karşısında aynalı dolap bulunuyordu. Bunun sebebi ise; kişinin kendi cinsel organına ve boyun bölgesine bakması günahtı. Aynaya bakmak suretiyle o bölgelerin görülmesi sağlanıyordu.”

- “Kardeşlerden biri açık dekolte bir elbise giyerek gitmemizi söyledi. Adnan Hoca geldiğinde ayağa kalktık. Bizi kontrol edeceğini söyleyerek yanına çağırdı. Elleri ile bellerimizin inceliğini kontrol edip, dudağımızı aşağı itip ağzımıza baktı.”

İKİNCİ GİZLİ TANIK İSE ŞÖYLE DİYORDU:

- “Adnan Hoca grubunda bulunan kişiler tarafından anal ve oral seks yapılıyordu. Adnan Oktar’ın hakkında açılan dâvâlara saçma belgeler göndererek dâvâlar zamanaşımına uğratılıyordu. Sanayi casusluğu yapılıyordu.”

4 NO.LU GİZLİ TANIK İFÂDESİ DE ŞÖYLE İDİ:

- “Grupta vajinal ilişki haram, anal ya da oral ilişki serbestti. Ccemaatin üyelerine 'kardeşler' deniyordu. Bu kişilerle de ilişkiye girmeye başladım. Adnan Oktar’dan çok etkilenerek cemaate girdim... Din kisvesi adı altında cinsel, maddî ve mânevî olarak sömüren, psikolojimin ve vücut sağlığımın bozulmasına sebep olan Oktar’dan şikâyetçiyim.”

5 NO.LU GİZLİ TANIK ŞUNLARI SÖYLEDİ:

- “Grupta anal ve oral yönlü ilişki vardı. İlişkiye girmek istemediğim için beni Adnan Oktar’a götürdüler. Adnan Oktar söylediklerinin ALLAH’ın sözleri olduğunu, söylediklerini yapmamı ve yaptığımda da çok sevap kazanacağımı telkin etti... Grup içerisinde beni gayri ahlâkî ilişkilere mâruz bırakan, ellerinde resimleri ve görüntüleri olduğunu beyan ederek tehdit ve şantajla grupta tutmaya çalışan ve mehdi olduğunu iddia eden Adnan Oktar’dan şikâyetçiyim.”

BU DÂVÂLARDAN BİRİNİN İDDİANÂMESİNDE "7 kardeş imama bağlı 200'e yakın erkek müritle, 3 bacı imama bağlı 100'e yakın kadın müridin 40 ev ve villada ayrı ayrı oturdukları ve birbirleriyle görüşmedikleri" BELİRTİLİYOR... GÖRÜŞMEDİKLERİ DOĞRU MU, DEĞİL Mİ, BİLİNMEZ. RAKAM DOĞRU İSE HER EVDE 6-8 KİŞİ KALIYOR DEMEKTİR.

BUNCA OLAY, BUNCA DÂVÂ... NASIL OLUR DA BU SAPIĞIN, BU MANYAĞIN DEFTERİ DÜRÜLMEZ, ŞER YUVALARI DAĞITILMAZ?.. BİR SAVCININ BELİRTTİĞİNE GÖRE,"Hakkında açılmış yığınla dâvâ var, ve çoğunda bu dâvânın gizli yürütülmesini istiyor. Ayrıca ellerinde çok önemli siyasîlerin ve bürokratların gizlice çekilmiş seks kasetleri var. Bu kasetlerin örnekleri elimizde mevcut. Ancak önemli olan bu kasetleri onların çektiğini kanıtlamak. işte burada zorlanıyoruz. Üstelik kasete konu olan kişiler ya dâvâdan vazgeçiyor, ya da dâvânın kamuya kapalı yapılmasını istiyorlar... Ama kesinlikle peşlerindeyiz. Sonunda hata yapacaklar."

SÖYLENTİLER, SAHTE HOCA ADNAN OKTAR'IN YENİ "mürit" KAYNAĞININ KURUDUĞU YÖNÜNDEDİR. AMA BİLİNMEZ,.. ÇÜNKÜ KURDUĞU A-9 TELEVİYON KANALINDA ONU GÖREN PEK ÇOK İFFETSİZ VE EĞİTİMSİZ HÂTUN, "tweeter"DA FALAN, ONA İLÂN-I AŞK EDİP DURMAKTADIR.

ESKİ "mürit" BERK, ESKİ YOLDAŞLARI İÇİN “Bu insanlar, sâhip oldukları her şeyi elden çıkardılar, bunu anlamak gerek. Anne-babalarına âit olanları, evleri, arabaları sattılar. Ellerinde hiçbir şey kalmadı. Çoğu mürit bugün otuzlarının sonunda, kırkların başında. Âilelerini ve arkadaşlarını yitirdiler, insanlarla ilişki kurma yeteneklerini kaybettiler. Bildikleri tek şey, Adnan’ın İSLÂM’ı çarpıtan sapkın düşüncelerini yaymak” DEĞERLENDİRMESİNİ YAPIYOR...

GRUPTAN BİR KAÇ YIL ÖNCE AYRILAN DİLEK TE AYNI GÖRÜŞTE... KENDİSİ "tarikat"İN AHTAPOT KOLLARINDAN KURTULMUŞ OLSA DA, İKİ KIZ KARDEŞİ ARTIK BİR DAHA AYRILMAMAK ÜZERE ADNAN OKTAR'IN ELİNE DÜŞMÜŞ DURUMUDA... “Kardeşlerim bizi yılda bir, ya da iki kere ziyârete gelir ancak, görüşmeler erkek müritlerin denetiminde yapılır,” DİYOR... AMA ARTIK İNSANCA İLİŞKİLER SON BULMUŞTUR. “Sanki Zombi gibi, bakıyorsun, içeride kimse yok.”

BİZİM ANLAMADIĞIMIZ, GEÇMİŞTEKİ BÜYÜK DİN ADAMLARINDA, TASAVVUF EHLİNDE VE HİÇ BİR TARİKATTA GÖRMEDİĞİMİZ BİR ŞEY VAR... ŞİMDİNİN SAHTE ŞEYHLERİ, ŞIHLARI, ADNAN GİBİ HOCA BOZUNTULARI İŞİN İÇİNE HEP KADIN VE CİNSİYET KARIŞTIRIYORLAR!.. FADİME ŞAHİN ADLI GÜZEL VE KAPALI KIZI "EVLENDİK" DİYE KANDIRIP İĞFAL EDEN ALİ KALKANCI'YI UNUTMADIK... UĞUR DÜNDAR'IN KEŞFETTİĞİ 90'LIK PİMPİRİK BİR ŞEYH VARDI, MÜRİTLERİNE ÇÜKÜNÜ ÖPTÜRÜR, BUNU DA "MUZ YEME" DİYE ADLANDIRIRDI... MÜSLÜM GÜNDÜZ İSE BİÇÂRE FADİME ŞAHİN'LE KONUŞMAK İÇİN BİLE KOYNUNA GİRMESİNİ ŞART KOŞMUŞTU... GEÇENLERDE UĞUR KORUNMAZ DİYE BİRİ ÇIKTI. O DA HEM ÇÜKÜNÜ EMDİRİYOR, BUNA "BÂDELENME"DİYOR, HEM DE KADIN-ERKEK AYIRMADAN MÜRİTLERİNE TECÂVÜZ EDİYORDU!.. ADNAN "HOCA" BU İŞİ AŞİKÂR YAPMIYOR, AMA NEREDEYSE EKRANA TAŞIYACAK!.. SON ZAMANLARDA "dinî sohbet" TOPLANTILARINDA KADIN OYNATMAYA BAŞLADI!.. HİÇ BÖYLE SAPIKLIKLARI AHMET YESEVÎ HAZRETLERİ'NDE, HACI BEKTAŞ-I VELİ'DE, MEVLÂNA CELÂLEDDİN-İ RUMÎ'DE, NAKŞIBENDÎ HAZRETLERİ'NDE, ABDÜLKAADİR GEYLÂNÎ HAZRETLERİ'NDE, MUHİDDİN-İ ARABÎ'DE GÖREBİLİR MİSİNİZ?.. İÇLERİNDE ÇÜK EMDİREN, KADIN-ERKEK MÜRİTLERİNİN IRZINA GEÇEN, VEYÂ KADINLARI KARŞISINA ALIP SULANAN BİR TEK KİŞİ VAR MI?.. HİÇ OLUR MU ÖYLE ŞEY?..

BİR TARİKATA "ŞEHVET, ŞÖHRET, SERVET" KARIŞTI MI, BİLECEKSİN Kİ, O TARİKAT BOZUNTUSUNUN İSLÂM İLE YAKINDAN UZAKTAN İLİŞKİSİ YOKTUR!..

İlk Yazılışı 29.6.2008

KADİM HIRİSTİYAN EL YAZMALARI

HZ. İSA MUAMMASI VE MESİH-MEHDİ MESELESİ - 13
SAHTE HOCA ADNAN MASON OLDU!
SAHTE HOCA ADNAN'IN ARKASINDA KİMLER VAR?
SAHTE HOCA ADNAN VE GÖBEK ATAN KADINLI "DİNÎ" SOHBET
HIRİSTİYANLIĞIN TRUVA ATI - FETHULLAH VE SAİD-İ KÜRDÎ
NURETTİN VEREN FETHULLAH'I ANLATIYOR!.. VİDYOLAR
"DİNLERARASI DİYALOG" VİDYOLARI
FETHULLAH VİDYOLARI
BANU AVAR: İŞİN ASLI - EMPERYALİST DÜNYA DÜZENİ
SANU AVAR: SINIRLAR ARASINDA - EMPERYALİST DÜNYA DÜZENİ
İÇİNDEKİLER
KADİM HIRİSTİYAN EL YAZMALARI

Email: misyonersavar@instruction.com