Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!
Köyün birinde dünyanın en yaşlı adamının yaşadığını haber almış televizyoncular Hemen kameralar, naklen yayın arabaları,köye koyulmuş... İhtiyarı kahvede en öne oturtup karşısına kameraları koymuşlar

Reha Muhtar sormaya başlamış :

"Bu kadar güzel yaşama kimbilir ne güzel anılar sığdırmışsınızdır. Bir güzel anınızı anlatır mısınız?"

"Anlatayım" demiş ihtiyar "Birgün ağanın eşeğinin taze sıpası kaybolmuştu. Gittik köyün delikanlıları sıpayı aramaya.Sıpayı bulduk dağın arkasında Bağlayıp dağdan indirirken serde gençlik var. Sıpa gözümüze çok güzel göründü"

Reha bile kızarmış

"Aman dede, geç bunu, daha güzel bir anın yok mu?" demiş

"Var" demiş ihtiyar "Birgün muhtarın kızı kayboldu Köyün delikanlıları gittik kızı aramaya,Kızı bulduk dağın arkasında Dağdan indirirken serde gençlik var, kız gözümüze çok güzel göründü…"

"Öhööö Ühüüü Pöööhö" diye Reha gene kesmiş dedenin sözünü Kesmese RTÜK kanalı kesecek ,"İyi anıları geç dede" demiş. "Sen en iyisi bir kötü anını anlat bize"

İhtiyar başlamış anlatmaya

"Bir gün ben kayboldum"

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Genc cocuk son model Porsche'si ile yolda ilerlerken kirmizi isikta durur. Tam o sirada arkadan gelen bir kamyon buyuk gurultu ile arabaya carpar. Ikisi de inerler bakarlar ki arabanin arkasi hasat. Kamyonun soforu gencin ayaklarina kapanir:                                                                         

"Abicim sen beni affet. Ben 30 yil calissam bunu odeyemem. Sen su kardesini affet" der. Cocuk bakar ki adamin hakkaten hali vakti pek yerinde degil. Adami affeder ve arabasina binip yoluna devam eder. Cocuk iki, uc isik sonra tekrar durur. Derken yine buyuk bir gurultuyle arabasina arkadan carparlar. Cocuk arabadan iner bir de bakar ki yine ayni kamyon soforu arabasina vurmustur. Ancak bu sefer sofor kamyondan disari cikmadan sadece kafasini pencereden uzatir ve:

"Abi benim ben. Devam et!"

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ingiltere' de bir hayvanat bahcesinde soylari tukenmekte olan bir cift goril kalmis. Insanlar bunlari ciftlestirip soylarini kurtarmaya calisiyorlarmis ki erkek goril birden olmus. Ortalik birbirine girmis. Gazetelere ilanlar verilmis ve disi gorile bir es bulana buyuk oduller vaad edilmis. Kimsenin elinden birsey gelmiyormus.Herkes caresiz caresiz otururken bir Turk cikmis ve bu isi halledecegini ancak 50 bin dolar istedigini soylemis. Hemen kabul etmisler. Turk ucaga atlamis once Istanbul'a sonra da Ankara'ya gelmis. Ankara' da otobuse binmis. Pozanti yolu uzerinde bir kahvede inmis. Kahveye girmis bakmis bir suru kamyon soforu oturuyor. Hepsine soyle bir alici gozuyle baktiktan sonra bir tanesine `Sen gel' demis. Adam gelmis, bizimki de ona durumu anlatmis. Boyle boyle bir durum oldugunu, gorile bir es aradigini ve adamin bu is icin cok uygun oldugunu ve bunun bedelinin de 25 bin dolar oldugunu soylemis. Kamyoncu dusunmek icin 1 saat muhlet istemis. 1 saat sonra donmus ve demis ki :

"Tamam kabul ediyorum ama 3 sartim var:

1. Hayvani dudaklarindan opmem.

2. Dogacak cocuk erkek olursa babamin adini koyarim.

3. 25 bin dolarim yok. Taksit taksit oderim...."

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Temel ile Idris cok eskiden bi yolculuga cikmislar. Temel'in arkasinda saz, Idris'in sirtinda azik, Asya'yi gecip, Amerika'ya gelmisler. Burda dolasirken birden etraflarini kizilderililer sarmis. Napicaz derken Temel: "Ben sazimi cikartip caliim, bunlar boyle bi sey gormemislerdir." diyip baslamis saz calmaya. Temel'in saz calisini duyan butun kizilderililer son hizla kacmis. Bunun uzerine Idris "Buraya bi tek saz yetti, buranin adi TekSaz olsun" demis. Gene yola koyulmuslar... Bi gun yine kizilderiler etraflarini sarmis. Temel gene ayni taktik saz calmis. Sazi duyan yerliler iyicene sinirlip uzerlerine yurumeye baslamis Temel ile Idrisin. Bunun uzerine Idris'de guzel bi gaz cikartmis.

Kokuya dayanamayan kizilderilerin hepsi vinn.. Temel "Buranin adi da Laz VeGaz olsun bari" demis. Dolasmaya devam ederlerken gene kizilderililer saldirmis. Temel baslamis saza ama sazi duyan kizilderililer cok sinirlenip almislar sazi Temelin munasip yerine monte etmisler ve gitmisler. Bunun uzerine Idris "Buranin adi da ArkanSaz olsun Temel." demis...

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Bir gun hamile bir kadin magazada alisveris yaparken, bir catisma cikar ve vurulur. Hemen hastaneye kaldirirlar. Doktor ameliyat sonrasi kadina:- Hanimefendi hayati tehlikeyi atlattiniz.Ancak iki kursunu cikaramadik. Bunlardan biri dogacak olan kiz cocugunuza digeri ise erkek cocugunuza isabet etmis.Simdi cikarirsak olurler. Ancak uzulmeyin ileride bu kursunlari vucutlarindan atarlar Kadin dogum yapmis.cocuklar saglikli.Aradan yillar gecmis.Kiz cocugu bir gun bahcede oynarken "Anne anne cabuk gel." diye bagirmis.Annesi telas icinde "Ne oldu kizim" diye kosmus.- Bak anne vucudumdan bir demir parcasi cikti.Kadin sevinmis.- Telaslanma.Doktor amcan demisti.Bak kursunu vucudundan attin.Bundan birkac gun sonra bu kez erkek cocuk bagirmis.- Anne anne cabuk gel. Kadin yine telasla kosmus.- Ne oldu oglum? - Anne, masturbasyon yaparken kediyi vurdum. Kirmizi baslikli kiz bir gun ormanda kolunda bir sepet ve sepette de kurabiyeler , babaannesine gidiyormus. Tam ormanin icinde ilerlerken birden bir bakmis , az ilerde calilarin arasindan bir kuyruk gorunuyor. "Kurt , kurt gordum seni cik disari sobe sobe " demis. Bunun uzerine calilarda bir kipirdanma olmus , ve bir kurt surati asik bir sekilde soylene soylene cikmis calilardan ve kosmus gitmis. Neyse, kirmizi baslikli kiz yine ilerlemeye devam etmis. Az sonra , o da ne ilerde calilarin arasinda bu defa bir kulak !? "Kurt kurt yine gordum seni cik disari cik disari hehheee" demis. Kurt yine soylene soylene cikmis, basmis gitmis. Kiz yine ilerlemeye devam etmis, az ilerde yine caliliklar ama bu defa calilarin arasindan bir burun. "Kurt kurt bu defa da gordum cik disari cik disari gordum seni gordum gordum" deyince calilarin arasindan kurt uzatmis kafasini surat bes karis kirmizi baslikli kiza donmus "Kirmizi baslikli kiz , sen nereye gidiyorsun allah askina?" demis. "Babaanneme kurt, ona kurabiye goturuyorum" demis kiz. Kurttan cevap gelmis : "Sittir ol git de rahat rahat bi sicalim yaw!" Serçe kış günü karda, fırtınada yuvasından düşmüş, bir kenarda tir tir titriyormuş. O sırada yoldan geçen bir manda başka yer kalmamış gibi, gelmiş serçenin üzerine pislemiş... Serçe mandanın arkasından kızıp, bağırıp, çağırmış ama nafile... Ama bir süre sonra, mandanın pisliğinin sıcağı, hoşuna gitmiş, ısınmış, başlamış cik cik ötmeye! Serçenin sesini duyan kedi koşup gelmiş: "Gel serçe kardeş, böyle günde düşmanlık kalmaz, ver kanadını, seni çekeyim." Serçe kanadını uzatmış, kedi pençesiyle çekip almış, sonra da yemiş...

Kıssadan hisse...

* Üzerinize pisleyen herkesi düşman sanmayın!

* Sizi pislikten kurtaran herkesi de dost!

* Eğer gırtlağınıza kadar da pisliğe gömülmüşseniz, çenenizi tutmayı bilin!

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Bir Amerikalı, bir İngiliz ile bir Avustralyalı New York'ta gezerken bir ara kendilerini World Trade Center (Dünya Ticaret Merkezi)'nin terasında bulurlar.

Amerikalı (ev sahibi ya): "Efem burası dünyanın en yüksek binası olup, şu kadar katı vardır. Ayrıca binanın etrafındaki hava akımları öyle şiddetli ki eğer buradan atlarsan rüzgar seni tekrar aynı noktaya getirir."

İngiliz: "Buna inanamıyorum. Böyle bir şey olamaz" deyince;

Amerikalı: "Bakın öylese" deyip kendini aşağıya koyuveriyor.... Düşer... düşer... düşer... ama birden bire yükselmeye başlar.

.. Yükselir... yükselir... ve gerçekten DTM çatısına tekrar döner!

İngiliz bundan çok hoşlanır: "Ben de yapacağım" deyince; Amerikalı: "Buyrun" der.

İngiliz kendini aşağıya koyuverir... Düşer... düşer... düşer.. Ta ki 5. caddeye ulaşıncaya kadar. "GÜM" Olanları izleyen Avustralyalı Amerikalıya dönüp: "Bu oyun sıktı artık Süperman!"

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Yetmişlerinde bir çift.. Doktora gelmişler..

"Doktor" demişler.. "Sevişirken bizi izler misiniz?"

Doktor şaşkın bakmış.. Demek bir sorunları var. Tıp adamı olarak yardım etmek zorunda..

"Peki" demiş.. Çift yatağa uzanmış.. Doktor izlemiş ve teşhisini bildirmiş:

"İkiniz de gayet sağlıklısınız. Sevişmeniz fevkalade.. Merak edecek birşey yok.. Viziteniz 32 dolar. Bu da faturanız.."

Ertesi hafta çift gene gelmiş doktora.. "Sevişirken bizi izle" diye.. Gene izlemiş doktor.. Gene sorun yok. Gene vizite 32 dolar. Her hafta çift randevu alıyor, geliyor, sevişiyor, parayı ödüyor, çıkıp gidiyor.

Bir türlü birşey bulamayan doktor sonunda dayanamamış..

"Bana biraz yardımcı olun. Sıkıntınız ne, söyleyin.."

Adam cevap vermiş:

"Herhangi bir sıkıntımız yok. Birşey bulmanızı da istemiyoruz. Bu kadın evli.. Onun evine gidemiyoruz. Ben de evliyim..

Benim evime de gidemiyoruz. Hilton geceye 78 dolar istiyor.. Sheraton 82 dolar.. Buraya ise sadece 32 dolar ödüyoruz.

Onun 28 dolarını da sigortamız fatura karşılığı 'Doktor muayenehanesinde ziyaret' fonundan geri ödüyor!.."

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Çocuğun biri KGB'nin telefon numarasını bulmuş, hemen çevirmis:

- Alo,orası KGB mi?

- Evet KGB

- Çat (Telefon kapatma efekti) NO CARRIER

Tekrar çevirmiş numarayı:

- Alo,orası KGB mi?

- Evet KGB

- Çat (Telefon kapatma efekti) NO CARRIER

Üçüncü kere çevirmit ki:

- Alo, orası KGB mi?

(Arkasından omzuna bir el dokunmus)

-EVET KGB !

----------------------------------------------------------------------------------------------- Adamın teki yeni bir araba almış.. Yolda gidiyormuş.. 70-80 km civarı.. Sonra yanından jet gibi bi vosvos geçmiş geçerkende vosvosun içindeki, adamımıza bağırmış...: - Heyyyt koçum sen vosvosu biliyo musun? Adamımız sinirlenmiş bu sözler üzerine ve basmış gaza 100 km ile gidiyor.. İlerde vosvosu görmüş ve gazlayıp geçmiş... 5 dk sonra yine vosvos jet gibi adamımızın yanından geçmiş, adam yine aynı şekilde.. - Olm sen vosvos'u tanıyo musun?? Adamımız iyice kızmış.. Kendi kendine "lan ne bicim araba almışım.. vosvos bile geçiyo be.." filan demeye başlamış... Ve basmış gaza... 150 km civarında filan giderken dikiz aynasına bakmış yine aynı vosvos arkadan hızla geliyo... Yine aynı olaylar olmuş. Vosvosun söförü..: - Sen biliyo musun vosvosu ha??? demis... Adamımız yine sinirlenmiş aradan yarım saat filan geçmiş adamımız ilerde aynı vosvosun bir ağaca bindirdiğini görmüş.. Hemen durmuş ve vosvosun şöförünün yanına gitmiş ve demiş ki..: - Bak görüyosun dimi o kadar hızlı gitmenin sonucunu.. Bana ööle "vosvosu biliyo musun" diye laf atacağına önüne baksaydın ya.. - Abi yanlış anlama, ben eğer biliyorsan frenin nerede olduğunu soracaktım... ----------------------------------------------------------------------------------------------- Adamın biri çok susamış halde bara girmiş. -Barmen bana bir buzlu viski demiş. Tam viskiyi içecekken bir maymun gelip kuyruğunu viskinin içine sokup kaçmış. Adam bozulmuş: -Barmen ben bu viskiyi içmem demiş. Barmen adama yeniden viski doldurmuş. Yine aynı olay olmuş. Adam sinirlenip barmene sormuş: -Kuyruğunu viskime batıran maymun senin mi? -Hayır. Ama bir de şu çalgıcılara sorun, belki onlarındır. Adam piyanonun başındaki çalgıcıya gidip sormuş. -Kuyruğunu viskime batıran maymunu biliyor musun? -Bilmiyorum ama ıslıkla çalarsan çıkarabilirim... ----------------------------------------------------------------------------------------------- Adamın biri spor bi araba almış. Yaa şunu bi şehir dışında deniyim demiş. Arabasına atlayıp şehir dışına gitmiş. Başlamış hız yapmaya?.. 150 ile giderken yan tarafa bi bakmış, bir tavuk koşuyor?. Daha dikkatli bakınca tavuğun 3 ayaklı olduğunu görmüş. Tavuk hızlanmış ve arabayı geçmiş. Adam 180 km'ye çıkmış ve tavuğun yanına tekrar gelmiş ve bakmış. Gerçekten de 3 ayaklı ve saatte 180 km hız yapıyor?. Tavuk gıdaklıyarak uzaklaşmış ve gözden kaybolmuş. Adam toz duman icinde durmuş. Yol kenarında tarlada calışan bi köylü: - Hemterim nooldu? Adam: - Ya söylesem inanmazsın. 180 km ile gitmeme rağmen 3 ayaklı bir tavuk beni koşarak geçti!.. Köylü: - Normaldir?. Onları biz üretiyoruz!?... Adam: - Nasıl yani?... Köylü: - Bizim evde ben, annem ve babam yaşar. Bizler tavuğun bacağını çok severiz. Her tavuk pişirdiğimizde evde kavga çıkar!?.. Adam: - Nasıl yani, o tavuk sentetik mi? Köylü: - Evet!.. Adam: - Pekiiii TADI nasil? Köylü: - Bilmem hiç yakalıyamadik ki????.... ----------------------------------------------------------------------------------------------- Eskiden bir fakir derviş, bir şeyhin tekkesine kapılanmış. Gel zaman git zaman şeyhle araları açılmış. Şeyh fakir dervişi kovmuş. Dervişin gideceği yer uzak olduğundan, hiç olmazsa kendisine bir eşek vermesi icin şeyh hazretlerine yalvarmış. Şeyh dervişin son arzusunu yerine getirip, bir eşek vermiş. Eşeğe binen derviş, cıkmış yola... Tam yolun yarısında, eşek nalları dikmiş... Zavalli derviş, göz yaşları arasında eşeğini gömüp, mezarının başına oturmuş, hem ağlar hem "Ben bu yolu nasıl yaya gideceğim?" diye düşünürmüş. O sırada büyük, zengin bir kervan geçiyormuş. Derviş'e "Ne ağlarsin" diye sormuşlar. Derviş eşeğinin öldüğünü söylemeye utanmış. Ah sormayın demiş, burada benim şeyhim, Hazreti Marsuvan yatıyor. Ona ağlıyorum. Hemen kervan yolcuları da mezarın başına oturup ağlamaya, Hazreti Mursuvan'ın ruhuna fatiha okumaya başlamışlar. Dervişe bol para verip : Aman Hazreti Mursuvana yakışır bir türbe yap demişler. Derviş mezarın etrafını duvarla çevirmiş, üstünü kapatmış. Derken ziyaretler başlamış, gün geçtikçe, bu ziyaretler arttıkça artmış. Gelen giden dervişe avuç dolusu para veriyormuş. Derviş türbeyi büyütmüş. Bir büyük tekke, harem, selamlık, çeşmeler yaptırmış, rahat rahat yaşamaya başlamış. Gel zaman git zaman bir gün o civardan, dervisin eski seyhi geçiyormus. Yol üstünde bu büyük tekkeye uğrayınca, vaktiyle kovduğu eski dervişini tanımış. "Bu iş nasıl oldu?" diye sormuş. Derviş de başından geçenleri anlatınca Şeyh: - " Aferin evlat, bizim tekkede yatan da Hazreti Marsuvanın babasıdır demiş. ----------------------------------------------------------------------------------------------- Bir Yüzbaşı ile emir eri bir trende yolculuk ediyorlar. Aynı kompartmanda çok alımlı bir kız ile annesi de var. Başka kimse yok. Bu iki grup birbirlerini tanımasa da yolculuk sırasında tanışırız diye çok yakın oturmuşlar. Derken tren bir tünele giriyor, ortalık kararıyor. Bir öpücük sesi ve ardından -şırraaak- çok şiddetli bir şamar sesi duyuluyor. Tren tünelden çıkıyor. Herkes şaşkın ne oldu diye birbirine bakıyor. Genç kız düşünüyor; (Benim yerime annemi öperlerse, işte böyle şamarı yerler..) Kızın annesi düşünüyor; (Helal benim kıza, öpüldü ama, hemen şamarı yapıştırdı..) Yuzbaşı düşünüyor; (Ulan asker kızı öptü, şamarı ben yedim...)

Asker gülümsüyor; (İntikamımı aldım daa. Havaya bir öpücük yüzbaşıya bir şamar!!)

-----------------------------------------------------------------------------------------------

10 zenciye cin sormuş: Dileyin benden ne dilerseniz. Birer dilek dileme hakkınız var.

1. zenci 'beyaz olmak istiyorum' demiş, olmuş. 10. zenci tebessüm etmeye başlamış.

2. zenci de beyaz olmak istediğini söylemiş, olmuş. 10. zenci sırıtmaya başlamış.

3. zenci de beyaz olmuş dilediği dileğiyle... 10. zenci kıkırdamaya başlamış.

4. zencinin de isteği aynı... 10. zenci gülmeye devam...

5,6,7,8 derkeeen 9. zenci de beyaz olma yönünde isteğini kullanmış.

Sıra 10. zenciye gelmiş ama adam yerlerde... Gülmekten geberiyor.

Cin isteğini sormuş... Adam nefes almaya fırsat bulduğu bi ara isteğini garip bir böğürtü ile belirtmiş: HEPSİNİ ZENCİ YAP!