| Aşağıda, hayvanlar ve hayvanlarla ilgili bazı kelimeler listelenmiştir. Listeye Türkçeden farklı olan veya farklı telaffuz edilen kelimeler alınmıştır. | |||||||||
| Türkiye Türkçesiyle aynı olan ve aynı telaffuz edilen kelimeler listeye alınmamıştır. Burada yer almayan kelimeleri, "Sözlük" dosyasından bulabilirsiniz. | |||||||||
| KIRIM TATARCA | TÜRKÇE | ENGLISH AND EXPLANATIONS | TATARCA AÇIKLAMALAR VE KELİMENİN CÜMLE İÇİ KULLANIMI | TÜRKÇE AÇIKLAMALAR VE KELİMENİN CÜMLE İÇİ KULLANIMI | KAYNAK KİŞİ | ||||
| Torgay, Kuş | Kuş | bird | Ana ata yok mende, can acır cenge, kanadı sınık torgayday, kor boldum elge. | Ana ata yok bende, can acır yenge, kanadı kırık kuş gibi, muhtaç oldum ele. | Cumaziye Aksöz | ||||
| Şekeles , Tiyin, sincap | Sincap | Squirrel | Bakşanda bar bosa tiyin, bereketli bolur üyün. | Bahçende varsa sincap, bereketli olur evin. | Cevdet Tahiroğlu , Cumaziye Aksöz | ||||
| Köbelek, Kelebek | Kelebek | Butterfly, moth, distomatosis, fluke (parasite). | Bir köbelek bolayım. Pencerene konayım. Taşlap meni ket elge. Men karinden canayım. | Bir kelebek olayım. Pencerene konayım. Bırakıp beni git ele. Ben kahrından yanayım. | Cumaziye Aksöz | ||||
| Karakuş, Kartal | Kartal | Eagle | Karakuş uşar kıyalap, küntümen sarkar. Senmen cıygan iştertim, kimlermen darkar. | Kartal uçar süzülüp, gün batarken iner. Senle yokolan içderdim, kimlerle dağılır. | Cumaziye Aksöz | ||||
| karakuş balası, kartal balası | kartal yavrusu | Eaglet | Kartal balası, öskende kartal bolur | Kartal yavrusu, büyüyünce kartal olur. | Cumaziye Aksöz | ||||
| Papiy | Ördek yavrusu | duckling | Kıra, kıra, bakıra. Anasını şakıra. Suvda calday ve dala. Kimken üyretken oga? (PAPİY) | Kıra, kıra bağırıyor. Anasını çağırıyor. Suda yüzüyor ve dalıyor. Kimmiş öğreten ona? (ÖRDEK YAVRUSU) | Cumaziye Aksöz | ||||
| akkuş , kuvu | kuğu | swan . | Akkuş uşar kıyalap , Küntümen sarkar. Senmen cıygan iştertim , Kimlermen darkar. | Kuğu uçar süzülüp. Gün batarken iner. Senle sakladığım içderdim. Kimlerle dağılır. | Cumaziye Aksöz | ||||
| Carkanat , Carganak | Yarasa | bat, flittermouse | Carkanatlar neşin ep keşe körüneler? Kün işinde kayda kete ekenler ya? | Yarasalar niçin hep gece görünüyorlar. Gün içinde nereye gidiyorlar acaba? | Cumaziye Aksöz, Cevdet Tahiroğlu | ||||
| Domuz, Tonguz, Şoşka | Domuz | pig, hog, swine. | Avcılar tavda tonguz avlaylar. | Avcılar dağda domuz avlıyorlar. | Cumaziye Aksöz, Gülzade Kaçamak | ||||
| Barkıldak, ördek | Ördek | Duck | Üynü suv bastı. Barkıldakday caldaymız. | Evi su bastı. Ördek gibi yüzüyoruz. | Cumaziye Aksöz, Gülzade Kaçamak | ||||
| Şırkiy | Sivrisinek | mosquito. | Kara kuru bir mallim bar edi 1936'da Yellice'de. Şırkiy Asan diy edik. | Kara kuru bir öğretmen vardı 1936'da Yellice'de. Sivrisinek Hasan diyorduk. | Cumaziye Aksöz, Gülzade Kaçamak | ||||
| Koraz | Horoz | Cock, rooster, hammer (of a gun) | Öttü koraz, attı tan, ayan da beyan. Köster özün asabay, tangaşı dayan. | Öttü horoz, attı tan (sabah oldu) ayan da beyan. Göster kendini arkadaş, Sabaha kadar dayan. | Cumaziye Aksöz, Gülzade Kaçamak | ||||
| Ögüz | Öküz | 1. ox. 2. dim-witted and clumsy person, oaf, dumb ox. proverb "You don´t feel the weight of those responsibilities which you are used to bearing." "Now that the thing that held them together is no more, they have parted company." | "Ögüzge buynuzu avur kelmez." Ögüz öldü, ortaklık bızıldı." | "Öküze boynuzu ağır gelmez." "Öküz öldü, ortaklık bozuldu." | Emiş Aksöz | ||||
| saksan | saksağan | magpie . | Saksan yuvada , kuyrugu avada (KAŞIK) | Saksağan yuvada , kuyruğu havada (KAŞIK) | Emiş Aksöz | ||||
| Tana | Dana | (weaned) calf; veal. | Bay balası başka bola. Kurbanda biz koy kestik, o tana. | Ağa çocuğu başka oluyor. Kurbanda biz koyun kestik,o dana. | Gülzade Kaçamak | ||||
| cırlavık | ağustosböceği | cicada . | Cırlavıklar pütün yaz cırlaylar bakşada. | Ağustosböcekleri bütün yaz şarkı söylüyorlar bahçede. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Şona, atşıbını | Atsineği | forest fly, horsefly. | Atnı en kop raatsız etken şiy şona. | Atı en çok rahatsız eden şey atsineği. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Ayuv | Ayı | Bear, oaf, lout, ursus | Ayuvdayın bir akay kişkecik bir balanı töbeliy edi. | Ayı gibi bir adam küçücük bir çocuğu dövüyordu. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Atapepiy | Babahindi | turkey (male) | Atapepiydiy ne kabaraberesin şu? | Babahindi gibi niye kabarıp duruyorsun be? | Gülzade Kaçamak | ||||
| Aygır | Aygır, erkek at | stallion. | Babay 12 yaşıma kelgende bir şal aygır algan edi mağa. | Babam 12 yaşıma geldiğimde bir alaca aygır almıştı bana. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Şepiş, Ovlak | Oğlak, keçi yavrusu | Kid of a goat. | Babayga inadından eşki diy ekenler. Men tağa da inatman. Mağa da şepiş diyceklerdir ta. | Babama inadından keçi diyorlarmış. Ben daha da inadım. Bana da oğlak diyeceklerdir herhalde. | Gülzade Kaçamak | ||||
| kotay | erkek kedi | male cat | Bır kotayımız bar edi. Şışandan korkup kaşa edi . | Bir erkek kedimiz vardı . Fareden korkup kaçıyordu . | Gülzade Kaçamak | ||||
| Bödene | Bıldırcın | quail. | Biz kişkene ekende, babay bödene avlap ketire edi üyge. | Biz küçükken, babam bıldırcın avlayıp getiriyordu eve. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Cılan, yılan | Yılan | Snake | Kişke başlı, altun töşlü, cılt cılt eter, şölde gezer. CILAN. | Küçük başlı, altın döşlü, parlar, çölde gezer. YILAN | Gülzade Kaçamak | ||||
| Boga | Boğa | bull (male bovine). | Bunday balaban boga körmedim men şimdigeşi. | Bunun gibi büyük boğa görmedim ben şimdiye kadar. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Bızav, buzav | Buzağı | Unweaned calf, tawn | Bızavnı emizmege anasının katına salınız. | Buzağıyı emzirmeye anasının yanına koyun. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Boşuk | Enik, köpek yavrusu | kitten; pup, puppy; whelp, cup. | Bala ekende bir boşuk almadılar mağa. | Çocukken bir enik almadılar bana. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Tavar | Davar | flock of sheep or goats. | Bala ekende tavar karay edik. | Çocukken davar bakıyorduk. | Gülzade Kaçamak | ||||
| şekirtke, şekirtgiy | Çekirge | Grasshopper, locust, Cricket. | Ballar şekirtke yakalap oynaylar. | Çocuklar çekirge yakalayıp oynuyorlar. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Kaşkır, Börü, Kurt | Kurt | Wolf, Shrewd person, foxy person | Tavdan kaşgır indi. | Dağdan kurt indi. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Tüye, deve | Deve | camel. "You´re talking about one particular error, but actually there´s no part of the thing that´s free of error." | Tüyege “Boynun iyri,” degenler, “Kayerim dogru ki?” degen. | Deveye “Boynun eğri,” demişler, “Nerem doğru ki?” demiş. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Sıyır | Sığır | Cattle (includes cows, bulls, oxen, and buffaloes). | Kudagıylar kelgende kiyevin yigirmi sıyırı bar degen ediler. Yedi tane bar eken de. | Dünürler geldiğinde damadın yirmi sığırı var demişlerdi. Yedi tane varmış meğer. | Emiş Aksöz | ||||
| İt, köpek | Köpek | Dog, Bastard | Eceli kelgen it cami tuvarına siyer. | Eceli gelen köpek cami duvarına işer. | Emiş Aksöz | ||||
| Börtü, kurt | Kurt (Böcek) | Worm | Almanın işinde börtü bar. | Elmanın içinde kurt var. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Kımırska | Karınca | Ant | Üynü kımırska sargan. Katsek? | Evi karınca sarmış. Ne yapsak? | Gülzade Kaçamak | ||||
| Mışık | Kedi | Cat | Üyünde beş mışık besliy. | Evinde beş kedi besliyor. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Süme | Güve | clothes moth | Kölegim teşik teşik bolgan. Süme aşagan. | Fanilam delik deşik olmuş. Güve yemiş. | Gülzade Kaçamak | ||||
| süme | güve | clothes moth | Kölegim teşik teşik bolgan. Süme aşagan. | Fanilam delik deşik olmuş. Güve yemiş. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Kögercin | Güvercin | pigeon, rock dove, rock pigeon | Astalandı. Eki kün cattı. Üşüncü kün, akkögercindiy uştu ketti balaşıgım. | Hastalandı. İki gün yattı. Üçüncü gün akgüvercin gibi uçtu gitti yavrucuğum. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Tavık | Tavuk | Hen, (female) chicken, chicken. | Ep komşunun bakşasına kozlagan bir tavıgımız bar edi. | Hep komşunun bahçesine yumurtlayan bir tavuğumuz vardı. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Tüve | Düve, bir yaşında boğa | heifer. | Eki tane tüvemiz bar edi. Birevi suvda buvuldu. | İki tane düvemiz vardı. Biri suda boğuldu. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Koy | Koyun | sheep | Kara koyum kuzuladı, Emşekleri sızıladı, | Kara koyunum kuzuladı, Memeleri sızıladı. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Şıbın | Karasinek, sinek | Housefly, fly, gnat; any small flying insect, playing cards (a) club. | Karbıznın üstünü capsa. Şıbın kona. | Karpuzun üstünü örtsene. Karasinek konuyor. | Gülzade Kaçamak | ||||
| eşki, eçki, keşi, keçi | keçi | Goat, she-goat, nanny goat. | Keşi degen Tatarlar da bar ama biz eşki diymiz. | Keçi diyen Tatarlar da var ama biz eşki diyoruz. | Gülzade Kaçamak | ||||
| şışan, pare | Fare | House mouse, brown rat. | Mışık aldık. Kapan kurduk. Bir ay boldu. Tutamadık üydeki şışannı. | Kedi aldık. Kapan kurduk. Bir ay oldu. Tutamadık evdeki fareyi. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Pepiy, indi | Hindi | turkey. | Konaklarga bir pepiy kestik. | Konuklara bir hindi kestik. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Baka | Kurbağa | Frog | Bakalar pütün keşe tangaşı bakrıklap yuklatmadılar meni | Kurbağalar bütün gece sabaha kadar bağrışıp uyutmadılar beni. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Bıcı | Palaz, kaz yavrusu | Gosling, young goose. | Kişkecik bıcılar kaydiy bileler yüzmeni şu? | Küçücük palazlar nasıl biliyorlar yüzmeyi be? | Gülzade Kaçamak | ||||
| Legelek, Liylek | Leylek | stork. pariah, | Liylegin ömrü laklakman geşer. | Leyleğin ömrü laklakla geçer. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Tavar, koy cılkısı | Davar, koyun veya keçi, koyun veya keçi sürüsü | sheep or goat; sheep or goats; flock of sheep or goats. | Memlekette ne tavarlarımız bar edi. Alayını taşlap keldik. | Memlekette ne davarlarımız vardı. Hepsini bırakıp geldik. | Gülzade Kaçamak | ||||
| patkan | Sıçan | Rat, mouse | O eski üy cıgıla ekende mışıkday patkanlar kaştı üyden. | O eski ev yıkılırken kedi gibi sıçanlar kaçtı evden. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Sıyırşık | Sığırcık | starling. | On sene evvel sıyırşıklar uşa ekende kök körünmüy edi. Beg azaldılar endi. | On sene evvel sığırcıklar uçarken gök görünmüyordu. Pek azaldılar artık. | Gülzade Kaçamak | ||||
| zürapa | zürafa | giraffe . | Beg uzun bir ayvan eken zürapa | Pek uzun bir hayvanmış zürafa | Gülzade Kaçamak | ||||
| Tuvar | Sığır sürüsü | cow herd | Sen meni bilesin mi? Bir vakit 60 baş tuvarım bar edi menim. | Sen beni biliyor musun? Bir vakit 60 baş sığır sürüm vardı benim. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Şoşka | Domuz, domuz yavrusu | Kid of pig, obstinate; cunning and selfish; spiteful, malicious. "You fink!/You swine!" | Seni şoşka. | Seni domuz. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Kaplumbaka, kaplımbaka | Kaplumbağa | Turtle, tortoise | Suvnun karaltısında kaplumbakalar güneşlene ediler. | Suyun kenarında kaplumbağalar güneşleniyorlardı. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Koyan | Tavşan | Rabbit | Koyan tavga kıyışkan, tavnın kaberi bolmagan. | Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış. | Gülzade Kaçamak | ||||
| tazı , taygan | tazı | greyhound . | Koyan tutmak istesen önce bir taygan al. | Tavşan tutmak istersen önce bir tazı al. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Karılgaş | Kırlangıç | Swallow, martin, house martin. | Uşgan kuştan, karılgaştan, men yarimni sorayman. Kayır kaber alamayman, Şonkayıp da cılayman. | Uçan kuştan, kırlangıçtan, ben yarimi soruyorum. Hayırlı haber alamıyorum, çömelip de ağlıyorum. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Ayvan | Hayvan | Animal | Canı moda da ayvansüyerlik boldu. Biz ep süye edik ayvanlarnı. Kuzu sorpa, tana pirzola en süygen yemeklerimizden. Tağa ne bolsun? | Yeni moda da hayvanseverlik oldu. Biz hep seviyorduk hayvanları. Kuzu çorba, dana pirzola en sevdiğimiz yemeklerden. Daha ne olsun? | Gülzade Kaçamak | ||||
| Şipşe | Civciv | chick, (newly hatched) chicken. | Sabiyler. Şipşediy kaldılar babaları ölgende. | Zavallı çocuklar. Civciv gibi kaldılar babaları öldüğünde. | Gülzade Kaçamak | ||||
| cumran, cercumran, tarlaparesi, tarlaşışanı | tarlafaresi | Red-backed mouse. | Cılanlar tarlaparesi avlamaga kele ediler tarlaga. | Yılanlar tarlafaresi avlamaya geliyorlardı tarlaya. | Gülzade Kaçamak, Zafer Karatay | ||||
| Bürşe, birşe | Pire | flea | Atacakman bu ayvannı. Üyde mışık tuvul, birşe besliymiz. | Atacağım bu hayvanı. Evde kedi değil, pire besliyoruz. | Gülzade Kaçamak, Zafer Karatay | ||||
| Sokurşışan, sokurcumran, körşışan | Köstebek | mole | Men sokurşışan körmedim şimdigeşi. Kaydiy bir şiy? | Ben köstebek görmedim şimdiye kadar. Nasıl bir şey? | Gülzade Kaçamak, Zafer Karatay | ||||
| Biye, kısrak , baytal | Kısrak, dişi at | mare | Cekmege bersen deve ber, salmaga bersen biye ber, salkın tüşmüy suv almaz. | Binmek için versen, deve ver. Bırakmak için versen, kısrak ver. Soğuk düşmüyor, su almaz. | Gülzade Kaçamak, Zafer Karatay | ||||
| perik, piliş, piliç | piliç | Young chicken, pullet, broiler, fryer, slang; young and pretty girl, chick. | Şipşeler bir ayda perik boldular. | Civcivler bir ayda piliç oldular. | Gülzade Kaçamak, Zafer Karatay | ||||
| konguz, karapatma, karafatma | karafatma, karaböcek | cockroach, blackbeetle. | Üynü konguz bastı. | Evi karafatma bastı. | Gülzade Kaçamak, Zafer Karatay | ||||
| Kantalay, taktabiti | tahta kurusu, kan dalayan | bedbug. | Kantalaylardan pütün keşe yuku kirmedi közüme. | Tahtakurularından bütün gece uyku girmedi gözüme. | Gülzade Kaçamak, Zafer Karatay | ||||
| Cılkı, yılkı | Yılkı, at sürüsü | Herd of horses | Cılkımız bar edi eskiden. Şimdi pinmege eşek tabamaymız. | At sürümüz vardı eskiden. Şimdi binmeye eşek bulamıyoruz. | Zafer Karatay | ||||
| Kırgıy, atmaca | atmaca | Sparrow hawk, slingshot. | Kırgıyday karay. | Atmaca gibi bakıyor. | Zafer Karatay | ||||
| kökökmiyav | kukumav | little owl. | Baykuşday bir kuş kökökmiyav | Baykuş gibi bir kuş kukumav. | Zafer Karatay | ||||
| sasık konguz | bokböceği | dung beetle, scarab. | Bu ayvan ne bola şu? Sasık konguz mu? | Bu hayvan ne oluyor be? Bokböceği mi? | Zafer Karatay | ||||
| eşken | kurdeşen | hives, urticaria. | Cansıkıntısından eşken tögemen. | Cansıkıntısından kurdeşen döküyorum. | Zafer Karatay | ||||
| kiyik | geyik | deer, stag, hart. | Kartbabam Sibirya'ga sürgünge ciberilgen. Anlata edi rametlik. Onda kızaklarga kiyik cege ekenler. | Dedem Sibirya'ya sürgüne gönderilmiş. Anlatıyordu rahmetli. Orada kızaklara geyik çekiyorlarmış. (koşumluyorlar) | Zafer Karatay | ||||
| duvadak | toy kuşu | bustard. | Eskiden beg kop edi duvadaklar. Körmüymen endi iş. Pittiler mi ne? | Eskiden pek çoktu toy kuşları. Görmüyorum artık hiç. Bittiler mi ne? | Zafer Karatay | ||||
| Kasartkı | kene | tick ; any of various blood-sucking insects resembling ticks . | İlaşlamasak kasartkılar ayvannı aşap pitirecek ediler. | İlaçlamasak kasartkılar hayvanı yiyip bitireceklerdi. | Zafer Karatay | ||||
| Şöşamiykuş | saksağan , bir çeşit tarla kuşu | magpie . | Tarlada cata, tanda şöşamiykuşlarnın ötmesimen uyana edik. | Tarlada yatıyor, sabah şöşamiykuşların ötmesiyle uyanıyorduk. | Zafer Karatay | ||||
| Biy, örümcek | Örümcek | Spider | Cerde balaban karra bir biy kördük. | Yerde büyük kara bir örümcek gördük. | Zafer Karatay | ||||
| Boztorgay | Tarlakuşu, çayırkuşu, toygar | Skylark. | Boztorgay degen ayvanın da cılgada bolur yuvası. | Tarlakuşu denen hayvanın da, kurudere yatağında olur yuvası | Zafer Karatay, Cumaziye Aksöz, Necdet Özen | ||||
| Balarısı, Balşıbın, Balkurt | Balarısı | honeybee. | Üsmen amcayın bakşasında eki kovan balşıbın bar edi. | Üsmen amcamın bahçesinde iki kovan balarısı vardı. | Gülzade Kaçamak | ||||
| Kertenkele, kesertki, keskuyruk | Kertenkele | lizard | Biz kertenkele diymiz. Ama bilemen, kesertki degen, keskuyruk degen Tatarlar da bar. Anay, babay, kartlarımız ep kertenkele diy ediler. | Biz kertenkele diyoruz. Ama biliyorum, kesertki diyen, keskuyruk diyen Tatarlar da var. Anam, babam, yaşlılarımız hep kertenkele diyorlardı. | Gülzade Kaçamak | ||||