Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!



ŞEHRİN HAVALANDIRILMASI

Bu Bölümün aşağıdaki ana başlıklarla incelenmesi, konunun anlatımı açısından uygun bulunmuştur:

MVHU0RP1.GIF (638 bytes) RÜZGAR DAĞILIMI İNCELENEREK

MVHU0RP1.GIF (638 bytes)

HAVA VE TOPRAK SICAKLIKLARI İNCELENEREK

MVHU0RP1.GIF (638 bytes)

YAĞIŞ ŞARTLARI

MVHU0RP1.GIF (638 bytes)

YENİ ENERJİ KAYNAKLARININ TESPİTİ

  RÜZGAR DAĞILIMI İNCELENEREK

Bu konuda öncelikli bilinmesi gereken hususlar şunlardır;

1.Yörenin rüzgar yön ve hız dağılımı (10m. de).
Burada göz önüne alınması gereken birinci nokta, yörenin hangi tür klimatolojik yapıda bulunduğudur. Eğer genellikle kış şartlarının hüküm sürdüğü bir yerde iseniz veya böyle bir yöre ile ilgili çalışmalar yapacak iseniz, öncelikle iyi bir planlamacı olarak size gerekli olan öncelikli datanın kış aylarındaki rüzgar yönü ve hızı dağılımı olduğunu bilmeniz gerekmektedir.  Bunun aksi durumunda da, yani hangi dönem yörede etkin ise söz konusu döneme ait veriler dikkatle incelenmelidir. Örneğin Antalya için Ekim -Nisan dönemi hakim rüzgar yönü kuzeybatı- ve kuzey yönlerinden olurken, İzmir istasyonu için   sıcak yaz günlerinde hakim rüzgar yönü ( Haziran- Eylül ) batı yönündedir. Bodrum için bu yön yine sıcak yaz günleri dikkate alınarak kuzey-kuzeybatı yönlerindendir.

Meteorolojik gözlemlerden elde edeceğiniz rüzgar dağılımları ile ilgili bilgiler standart olarak yerden 10 metre yükseklikte ( bununla birlikte bazı istasyonlarda bu değerin çok az altında veya çok az üstünde ölçümler yapılabilmektedir.) yapılmaktadır. Genel olarak WMO ( Dünya Meteoroloji Teşkilatı) Standartlarına göre, bu seviyenin altında veya üstünde lokal ölçümler yapılmadığı için, 10 metredeki rüzgar değerinin istenilen seviyelere taşınması/indirgenmesi   için matematiksel formüllerden yararlanılması gerekecektir.  Bu formüllerden bazıları bu makale içinde çeşitli vesilelerle ele alınacaktır.

2.Rüzgarın yükseklikle hız ve yön dağılımı: Şehircilik ile ilgili çeşitli modeller yerden itibaren yaklaşık olarak 500 metre yüksekliğe kadar olan rüzgar değerlerine ihtiyaç duyabilmektedir. Bununla birlikte, bazı şehircilik modellerinde 300 metrelik atmosfer tabakası içinde bu incelemenin yapıldığı gözlenmektedir. Genel olarak bir sınırlama getirmeden ifade etmek istersek yerden 300 metre yüksekliğe kadar olan atmosfer tabakası  şehirleşme ve şehirleşmenin yaratacağı çeşitli sorunların analiz edilebilmesi açısından son derece önemlidir.

Bina yüksekliklerinin belirlenmesinde, sanayi bölgeleri ve yapılarının planlaması ile yüksek bacaların (kule, hat direkleri, ışıklandırma direkleri, bacalar......vs.) planlanmasında  mutlaka ama mutlaka yer seviyesi ile 300 metrelik atmosfer tabakası arasındaki analiz bilgileri gereklidir.  Ülkemizde nadiren de olsa karşılaşmakla birlikte genel olarak pratikte bu tür sorunlarla  yüksek yapıların hasar görmesi halinde karşılaşmaktayız. Çünkü yüksek yapılarda ( gökdelenler..) yerden itibaren 300 metrelik alan içerisinde kalan bölgedeki rüzgar dağılımları olayın etkisini ortaya koyabilmek açısından önem taşır.

wpe19.jpg (11172 bytes)

 

A-Rüzgar hızının yükseklikle değişimi

Özellikle kuvvetli rüzgar için 100 metreye kadar olan tabakada u=rüzgar hızı ve Z yer seviyesinden olan yükseklik olmak üzere

Uz /U1 = Ln (Z / Z0) / Ln (Z1 / Z0)

U1= Z1 seviyesinde ölçülen rüzgar hızıdır. (Meteorolojide Z1=10 m dir.)

Uz = Z seviyesindeki istenilen rüzgar hızı

Z0 = Yer şartlarına bağlı paremetre

Yukarıdaki ifade Helman tarafından

Uz / Uz1 = (Z/Z1)m olarak verilmiştir.

m : Z0 a bağlı olarak 1/15 ile 1/4 arasında değerler alır. (genellikle m: 1/7 kullanılır)

Çeşitli Z0 değerleri için m parametresinin değerleri Tablo 1 de verilmiştir.

Z0 cm

Z m

0.2

1

2

10

20

50

100

200

 

50

0.107

0.132

0.143

0.186

0.214

0.267

0.329

0.431

m

100

0.104

0.126

0.137

0.176

0.201

0.247

0.301

0.386

 

Tablo1

YERYÜZÜ KARAKTERİ

 

Z0   (Cm)

Düzgün yüzey (veya buz)

 

0.001

Düzgün kar örtüsü (Çukurlarda hs 320 cm)

 

0-0.5

5-10 cm lik kar örtüsü (düzgün yüzey)

 

0.1-0.2

Yarı çöl

 

0.3

Açık toprak arazi

 

1.0

Sürülmüş arazi

 

2.0

 

0-3   Cm

 

1.0

 

4-5 Cm

 

2.0

 

6-10 Cm

 

3.0

Bitki örtüsü

11-20 Cm

 

4.0

 

21-30 Cm

 

5.0

   

U10 = 2.3 m/sn

9.0

 

60-70 cm

U10 =5.0

6.0

   

U10 =8.7

3.7

Küçük şehirler

   

100

Büyük şehirler

   

200

 

Tablo2 Bazı yeryüzü karakteristikleri için Z0 degerleri

Z0 cm

Z m

0.05

0.5

2.0

6.0

15

50

100

200

 

10

1.0

1.0

1.0

1.0

1.0

1.0

1.0

1.0

 

20

1.06

1.07

1.10

1.14

1.14

1.22

1.27

1.40

 

30

1.10

1.14

1.17

1.25

1.23

1.36

1.47

1.66

Uz / U10

50

1.16

1.20

1.25

1.34

1.37

1.51

1.67

1.94

 

70

1.19

1.25

1.30

1.37

1.47

1.62

1.81

2.20

 

100

1.22

1.30

1.36

1.145

1.55

1.80

2.08

2.258

 

150

1.27

1.36

1.46

1.58

1.73

2.05

2.46

3.15

 

200

1.32

1.44

1.54

1.69

1.88

2.29

2.76

3.65

 

300

1.39

1.55

1.69

1.89

2.15

2.70

3.37

4.52

 
 

Tablobazı farklı Z ve Z0 değerleri içinde Uz / U10 değerleri

Örnek : Önümüzdeki yıllarda İzmirde beklenen maksimum rüzgar hızı 43 m/sn olsun. Bu tahmine göre;  yerden itibaren  30, 100, 150 metre yüksekliklerde beklenen maksimum rüzgar hızları ne olur.

Z0 = 200 cm

Z10 = 43 m /sn olduğundan

Z30 =34*1.66 = 71.38 m/sn

Z100 = 43*2.58 = 110.94 m/sn

Z150 = 43*3.15 = 135.45 m/sn dir.

Burada kısa olarak rüzgarın yapılara olan etkisinden sözedelim.

V =havanın o seviyedeki yoğunluğu

u = rüzgar hızı olmak üzere

q = 1/2 V u2 olur

Eğer hamleli rüzger var ise ve hamle hızı ub olmak üzere ortalama rüzgar hızı ua hamleden dolayı etkileyen kuvvet qb olarak alınırsa toplam etkileyen kuvvet;

q = qa+ qb = 1/2 V (ua)2 [1+(2ub)/u + (ub2 / u2 ) ]

olacaktır.

Rüzgar Yönünün yükseklikle değişimi: Rüzgar hızında olduğu gibi yönünde de yükseklikle değişimler meydana gelmektedir. Binaların yerleşimi sürtünmenin etkisinin en fazla olduğu alanlar olması nedeniyle tabakanın termal yapısına, topoğrafik yapıya ve o seviyedeki adveksiyon durumuna bağlı olarak rüzgar yönünde değişimler olacaktır. Meteorolojistlerin yapacakları istatiksel bir çalışma ile konuya uygun çözüm üretebilmek mümkündür.  Aşağıdaki şekilde rüzgarın yükseklikle nasıl değişim gösterdiği şematik olarak gösterilmektedir. Özellikle bu akışın önüne bina gibi doğal olmayan engeller gelirse nasıl bir oluşum olacağını rahatlıkla şekilden görebilmekteyiz.

wpe2.jpg (28282 bytes)
3. Binaların rüzgara olan etkisi: Şehirleşmenin en fazla etkilediği meteorolojik parametrelerden bir tanesi binaların rüzgara olan etkisidir. Bu etki tamamen binaların yüksekliği ve yapı şekilleri ile ilgilidir. Eğer kübik bir binanın rüzgara olan etkisi göz önüne alınırsa, binanın rüzgar alan yüzeyinin üst kısımlarında ve rüzgar alan çatı kısmında rüzgar hızının arttığı, binanın rüzgar almayan kısmında türbülans meydana geldiği ve tekrar rüzgarın düzgün bir akıma karıştığı görülmektedir. Bu tür bir oluşum, normal olarak, yan rüzgarlarında etkisiyle alt seviyeden itibaren havadaki kirleticileri uzak mesafelere taşıyacak ve dağıtacaktır. Aşağıda gösterilen şekil tamamen bu konu ile ilgili olarak çizilmiş olan  şematik bir anlatımdır.

wpe1B.jpg (30533 bytes)

Çarpık şehirleşmenin   temel göstergelerinden birisinin  lokal rüzgar yapısı göz önüne alınmaksızın ve tamamen birbirinden farklı olarak tasarlanmış binalar  olması nedeniyle lokal rüzgarı etkileyen kübik binaların  yanında, yakınında daha farklı binaların olması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle; birbirinden daha farklı yapı yerleşimlerininde incelenmesi gerekecektir.Şöyleki;  Eğer bir binanın önüne rüzgarı karşılayacak şekilde daha yüksek bir bina gelirse, normal akış tamamen   bozulacak ve havalandırmayı, dolayısıyla kirliliği azaltacak olan gerekli sirkülasyon sağlanamayacaktır. Diğer bir ifade ile daha az sirküle edilmiş hava ve sonuç olarak daha kirli bir atmosferik ortamı yaşayacağız. Bu tip oluşumları özellikle hemen hemen tüm büyük şehirlerde uygun yapılaşma olmadığı için yoğun olarak görebilmek mümkündür. Ülkemizde de şehirlerin akciğerleri olarak adlandırılacak bir çok hava koridorlarının yüksek binaların önlerini kapatması dolayısıyla genel sirkülasyonunun bozulduğu ve yeni fakat olumsuz rüzgar yapılarının meydana geldiği örnekleri görebilmemiz mümkündür. İstanbul'daki Göztepe Soyak Sitesi bu tip bir oluşuma örnek olarak değerlendirilebilir.  Diğer taraftan bu tip binaların olduğu alanlarda özellikle alt seviyelerde, insanları rahatsız edecek kuvvette türbülans olayları meydana gelecektir.

Günümüz koşulları içinde gerek ülkemizde gerekse dünyanın diğer ülkelerinde bu tip yapılaşmanın olması kaçınılmazdır. Meteorolojik açıdan ise olumsuzlukları en az düzeye indirgemek için yapılması gerekli olan şey son derece basittir.  Önerimiz; Yüksek binaların belirli alanlarda odaklandırılması ve  lokal olarak genel akışı bozmayacak bir düzenlemenin yapılmasıdır. Bunu yapabilmek için ise öncelikle yerleşim merkezine ait rüzgarın alansal ve zamansal değişimleri iyi analiz edilmeli ve rüzgar profili doğru oluşturulmalıdır.

wpe1.jpg (47072 bytes)

Bir diğer önemli durum endüstriyel sahalarda bacalarla binalar arasındaki ilişkidir. Bina ve baca yükseklikleri ile bina-baca arasındaki uzaklık, hakim rüzgar hız ve yönüne bağlı olarak düzenlenmeli, bacadan çıkan kirleticilerin belli bir seviyenin altına inmesi önlenmelidir. Bu amaçla yapılması gereken ilk şey   öncelikle yörenin rüzgar yapısının analizlerinin çok iyi gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Yine bu konuda bizlere yardımcı olacak tamamına yakını yurtdışı kaynaklı olan ( EPA  gibi) farklı modellerden de yararlanılmalıdır.

wpe3.jpg (31351 bytes)

Ülkemizde; bu kurala uyulmadan yapılan çok sayıdaki sanayi tesisinin bacalarından çıkan kirleticilerin belirli bir seviyenin üzerine çıkamaması  ve atmosferik taşınımdan yararlanaması nedeniyle   hemen yakınında bulunan yerleşim merkezleri üzerinde istenmeyen olumsuz etkiler yarattığını sıklıkla görmekte veya yazılı /görsel medyadan duymaktayız.  Bu konu ile ilgili olarak ülkemizde adı en çok duyulan sanayi tesisi Yatağan Termik Santralı dır. Özellikle 2000 Sonbahar -2001 kış dönemi boyunca sık sık üretime ara veren bu tesis Yatağan Yerleşim Bölgesi için en büyük çevre ve hava kirliliği kaynağıdır. Özellikle inversiyon koşullarının oluşması ile hat safhada sıkıntılı günler yaşayan yörenin; halen yapımı devam eden   desülfirizasyon ünitesinin hizmete girmesiyle  daha rahat günler geçirmesi beklenmektedir.

wpe4.jpg (21969 bytes)

Aynı durum şehirlerdeki binaların bacalarından çıkan kirleticiler içinde söz konusu olacaktır. Burada verilen iki şematik tanımlama ile bir yüksek binanın önüne daha küçük bir bina gelmesi durumunda kirleticilerin izleyecekleri yörüngeyi anlatmaktadır.

wpe5.jpg (18744 bytes)

Aynı şekilde kendisinden daha yüksek bir bir binanın önüne gelmesi halinde bacadan çıkacak olan kirleticilerin muhtemel rotası yukarıdaki şekilde verilmektedir.

wpe6.jpg (25276 bytes)

Yukarıdaki şekilde şehirlerde ve kırsal kesimlerde dumanın nasıl dağılacağı şematik olarak gösterilmektedir. Yukarıdaki Şekilde en önemli nokta; kırsal kesimlerde bulunan bir sanayi tesisi bacası veya herhangi bir kirletici noktadan çıkan kirleticiler atmosferik koşulların uygun olması nedeniyle herhangi bir dağılıma maruz kalmaksızın dar bir band içinde hareket etmesine rağmen, şehir merkezlerinde neredeyse bacadan veya kirletici kaynaktan çıkar çıkmaz belirgin bir dağılım içine girmekte ve çok geniş bir band aralığında hareketini sürdürmektedir. Bu açıklamalardan çıkaracağımız sonuç ise kirletici kaynaklar kırsal alanlarda daha farklı, şehir alanlarında daha farklı etki göstermektedir. Bu nedenle şehir merkezlerinde sanayi alanlarına ya hiç izin verilmemeli yada uluslararası standartlara uygun baca filitrasyon sistemleri zorunlu kılınmalıdır.
HAVA VE TOPRAK SICAKLIKLARI İNCELENEREK:

Daha öncede belirtildiği gibi hava sıcaklıkları ve toprak sıcaklıkları yerleşim merkezlerinin gelişiminin planlanlamasında büyük önem arzetmektedir. Hava sıcaklıklarının sürekli ve düzenli olarak izlenmesi başta enerji planlamaları olmak üzere bir çok sektör için hayati önem taşır. Ayrıca yaşanılan iklim şartlarına bağlı olarak bu parametre farklı değerlendirmeleride beraberinde getirmektedir. Sıcak iklim kuşağında yaşayan insanlar için hava sıcaklığının sürekli ve düzenli olarak gözlenmesi ve incelenmesi binalarda kullanılacak olan yapı materyellerini ve soğutma faktörlerini ön plana çıkarırken , soğuk iklim kuşağı için farklı yapı materyalleri ve ısınma faktörlerini ön plana çıkaracaktır.

Toprak sıcaklıkları yerleşim merkezlerinin alt yapı sistemleri için önem arzeder. Ülkemizde yaz mevsimi süresince zaman zaman rastladığımız asfalt yollarda yüksek sıcaklıklar nedeniyle meydana gelen " asfalt erimeleri ", soğuk mevsimlerde toprak altında kalan özellikle İçme suyu sistemlerinin düşük sıcaklıklar nedeniyle donması konunun önemini aktarabilmek için akla gelen ilk örneklerdir. İlk bakışda son derece sıradan olaylar gibi görünen bu olayların meteorolojik verileri dikkate almak ve gerekli meteorolojik verileri sağlıklı olarak kullanmak gibi basit tedbirlerle ülke ekonomisine Trilyonlarca lira tasarruf sağlanabileceği gözden kaçırılmamalıdır.

Toprak sıcaklıkları tüm meteoroloji servislerinde sürekli ve düzenli olarak gözlemi yapılan parametrelerden bir tanesidir. Toprak sıcaklıkları sadece toprak yüzeyinde yapılan bir parametre olmayıp, toprağın belli tabakalarında; 5 cm'de, 10 cm'de, 50 ve 100 cm' lerde yapılmaktadır. Alt yapı şebekesinin özelliğine bağlı olarak bu sıcaklık değerlerini daha derin seviyelere korele edilebilmesi  mümkündür.

YAĞIŞ ŞARTLARI:   Yerleşim merkezi olarak seçilen alanların yağış analizlerinin yapılması hem sosyal hemde ekonomik açıdan büyük önem taşır. Özellikle alt yapı sistemlerinin dizayn edilmesinde yağış analizleri temel datalardan bir tanesidir. Yağışlar nedeniyle oluşacak yüzey akışlarının uygun bir şekilde drene edilmesi  ve taşkın ve sellere neden olmaması için yağış analizlerinin doğru bir şekilde yapılması gerekmektedir.

Ülkemizde yağış ölçümleri hemen hemen tüm meteoroloji gözlem istasyonlarında düzenli ve sürekli olarak yapılmaktadır. Yağış analizlerinde yağışın ; günlük, aylık veya yıllık   miktarlarından ziyade yağışın süre ve yoğunluğu önemlidir. Bu nedenle yerleşim merkezlerinin dizaynı ve planlamalarında bu nokta önemle göz önüne alınmalıdır. Yıllık olarak 250 mm yağışı dengeli bir şekilde alan bir yerleşim merkezi, aynı yağışı örneğin 15 günde alan bir yerleşim merkezine göre çok daha avantajlıdır. Son olarak ülkemizde yaşanan ve  Antakya'yı büyük ölçüde tahrip eden şiddetli yağışlar buna bir örnektir. Yaklaşık olarak 48 saatde 550 kg dan daha fazla yağış alan bu yerleşim merkezine düşen bu yağış neredeyse bu alanın bir yıllık( 1124 kg) yağışının yarısına tekabül etmiştir. Bu nedenle düşen yağış miktarının ne kadarlık sürede düştüğü titizlikle göz önüne alınmalıdır. Diğer bir ifade ile uzun yıllar ortalama yağışın yanında, şiddetli yağış analizleride  yapılmalıdır.  

Yağışlar nedeniyle oluşacak yüzey akışlarının drenajı çalışmalarıda sağlıklı bir şehirleşme için olmazsa olmaz çalışmalarından bir tanesidir. Ülkemizde alt yapı sistemlerinin  bazı yerleşim merkezleri hariç neredeyse tamamı hem katı atıkları hemde yağış sularını birlikte drene etmek için tasarlanmış kombine sistemlerdir. Böyle sistemlerde ise; şehirleşmeye bağlı olarak toprak alanların hızla beton alanlara dönüşmesi nedeniyle yağışların toprak tarafından emilmeme ve yağışın çok büyük kısmının hızla akışa geçmesi söz konusu olduğundan, yağışlar nedeniyle oluşacak yüzey akışlarının drenajı büyük sıkıntılar yaratmaktadır.  Bu nedenle konunun hem ekonomik hemde sosyal boyutları son derece önemlidir ve ayrı değerlendirme ile sergilenmek zorundadır. Bu konu ile ilgili olarak çok daha fazla detayın yer alacağı ayrı bir Web sayfası ile  ilgili hazırlıklarımız halen devam etmektedir. Çalışma tamamlandığı zaman sayfanın web adresi burada ayrıca iletilecektir.

YENİ ENERJİ KAYNAKLARININ TESPİTİ:

Enerjiye olan taleb insanlığın geçmişi kadar eskiye dayanmaktadır. Bununla birlikte insanlığın tarih içinde mevcut talebini karşılayacak enerji kaynakları o kadar da zengin ve çeşitli olamamıştır.   Ya o günün talebini karşılayacak kaynak mevcut iken bu kaynağı kullanıma sunacak teknoloji yeterli olamamıştır, yada artan nüfusa ve gelişen teknolojilere karşılık  mevcut kaynaklar yeterli olamamıştır.

Tüm yerleşim merkezlerinde yaşamın devamı için, adı ve cinsi ne olursa olsun belli enerji kaynaklarına ihtiyaç vardır. Enerji olmadan yaşamın sürekli ve düzenli olması beklenmemelidir.

Enerjinin akılcı olarak kullanımı ve gerekli enerji tasarrufların yapılmasının yanında yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının bulunmasıda tüm dünya ülkelerinin gündemindedir. Konu ile ilgili olarak önerilen çözümler yerleşim merkezlerine göre farklılıklar da gösterebilmektedir. Örneğin bir yerleşim merkezinde güneş enerjinin  kullanımının mümkün olabilecek iken başka bir yerleşim merkezinde güneş enerjisi kullanımı mümkün olmayabilir. Yada jeotermal enerji kaynağına sahip olan bir yerleşim merkezi diğer alternatif enerji kaynaklarını değilde sadece jeotermal enerjiyi yada mümkün olan diğer enerji kaynaklarının tamamını yeni enerji kaynağı olarak tercih edilebilir.

Yeni ve Yenilenebilir Enerji kaynaklarının tanımı ve  ülkemizdeki durumu hakkında detaylı bilgilere ulaşmak için:

https://www.angelfire.com/scifi/nuclear220/index.html

web sayfamızdan yararlanabilirsiniz.

GERİ

İLERİ

                    

IMAGE191.GIF (82940 bytes)

ANA SAYFA GİRİŞ ŞEHİRCİLİK METEOROLOJİSİ NEDİR?
ŞEHİRCİLİK METEOROLOJİSİNE NEDEN İHTİYAÇ DUYULMUŞTUR? PLANLAMA ÖNCESİ İKLİM ARAŞTIRMALAR İKLİM ARAŞTIRMASI SONUÇLARININ UYGULAMAYA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
HAVA KİRLİLİĞİ MİNİMUM OLAN VE EN AZ DÜZEYDE ENERJİ TÜKETEN BİR ŞEHİR NASIL OLMALIDIR? ŞEHİR VE BİNA KLİMATOLOJİSİ MİNİMUM ISI KAYBEDECEK BİR BİNA NASIL OLMALIDIR?
ŞEHRİN HAVALANDIRILMASI SÜRÜKLENEN YAĞMURUN BİNALAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ ŞEHİRCİLİK ÇALIŞMALARINDA METEOROLOJİK PROBLEMLER
ÇATILARDAKİ KAR YÜKÜNÜN HESAPLANMASI SONUÇ ÇALIŞMAYI HAZIRLAYANLAR HAKKINDA BİLGİ