Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Şemdinli'den gelen selam'a şaşıran 'yabaniler'

Zümrüt'ten Akisler, A. M. C. Şengör

Cumhuriyet Bilim Teknik - 25.11.2000

 

Şemdinli'de deprem oldu ya! Başladı bizim telefonlar:

- Hocam, iyi günler.

- İyi günler, buyrun!

-Bilmemne gazetesinden arıyorum. biliyorsunuz Şemdinli 'de deprem oldu.

-Eee?

-Hocam neden oldu bu deprem?

-Nasıl neden oldu? Bir fay kırıldı da ondan.

-Peki Hocam orada deprem olur muydu? Yetkililer beklemiyorduk, sürpriz oldu diyorlar da.

-Sürpriz mi? Yahu, orası faal bir deprem kuşağının tam içindedir.

-Biraz açıklar mısınız?

-Peki, Zagros Dağları nı biliyorsun?

-Hayır.

-Hayır mı? Peki, Basra Körfezi'ni?

-Onu biliyorum. (Acep Körfez Savaşı olmasaydı bilir miydi?)

-Basra körfezinin hemen kuzeydoğusunda kuzeybatı-güneydoğu uzanan dağlara Zagros Dağları denir. Bunlar Cudi 'nin de içinde bulunduğu grup üzerinden bizim Güneydoğu Toroslar 'a kavuşurlar. Güneydoğu Toroslar'ı biliyorsun?

-????

-Evlâdım, Hakkâri 'den Bitlis üzerinden İskenderun 'a uzanan bir dağ silsilesi var ya. İşte o. O silsile Arap yarımadası ile Anadolu 'nun 15 milyon yıl önce çarpışmasıyla oluşmuş. Bu çarpışmaya neden olan hareket sürüyor. İşte o da deprem yaratıyor.

-Yani Hocam, daha önce burada deprem olmuyordu da ...

-Ne? Yahu Lice 'yi ne çabuk unuttunuz? Lice depremi Patagonya'da olmadı ya, memleketimizde oldu.

-Yetkililer şaşırmışlar Hocam.

Bu konuşma böylece sürüp gidiyor. Soruyu soran gazetecinin deprem olayından bilimsel olarak en ufak bir haberi olmadığı gibi, memleketinin çevresinin, hattâ içinin coğrafyasından haberi yok. Yetkililer şaşırmış. Tabiî bunu da 'geniş kültürlü' muhabirin dediğine göre yazıyorum. Doğru mu değil mi bilmem? Ama doğru ise hiç şaşırmam. Yetkililerimizin ezici çoğunluğu beni arayan muhabirlerden daha mı bilgili ki? Bu sütunda kaç kere coğrafya Türkiye'den sürgün edildi diye yazmadım mı?

Bilimlerin en eskisi ve kraliçesi, içinde yaşadığımız evimiz olan dünyamızın bilimi coğrafya. Bilim temeli insan uygarlığının mucidi memleketlimiz Anaksimander 'in, son evrensel dâhi Alexander von Humboldt 'un 'mesleği' olan coğrafya. Pirî Reis 'in, Yavuz ve Kanunî 'nin dikkatlerine sunmaya çalıştığı, ilgilenmezsek batarız diye yırtındığı coğrafya. Hasan-Âli Yücel 'in ülkemizde de yeşersin diye ilk kongresini toplantıya çağırdığı coğrafya. Sırrı Erinç 'in, en verimli yıllarında kendi bilimsel
araştırma saatlerinden çalarak ilkokuldan liselere kadar gençlerimiz adam gibi coğrafya öğrensinler ümidiyle kitap yazıp, uğruna Talim ve Terbiye Kurullarının cehaletleriyle boğuştuğu coğrafya.

Nerede coğrafya? Nerede jeoloji? Hattâ nerede meteoroloji, zooloji, botanik? İnsanoğlunun çevresiyle tanışmasını sağlayan, o çevrede insanca yaşamasını sağlayan bilim dalları? Insanı herhangi bir hayvandan farklı kılan bilgiler. Türkiye, doğal bir cennetin içindeki Türkiye, işte o doğal cenneti göremediği için cehennemde yaşıyor.

Doğal güzellik, onun doğal kâtili oluyor. O harikulade dağlar kayarak onu gömüyor, o billûr dereler taşarak onu boğuyor, toprak ana sallanarak onu yok ediyor. Onun ise aklına tek gelen şey yem bulmak olduğundan hep birden en yakındaki yemliğe hücum ediyor. Kim en çok yem kapabilirse. Yemliği kim dolduracak? Eh, onu sahibi düşünsün. Ama yemlik bitiyor, zira onu bitiren onun sahibi de olduğunun farkında değil. Yakında insanın en önemli besin kaynaklarından olan deniz onu zehirleyecek, teneffüs ettiği hava onu hasta edecek ve bir gazeteci bir gün gene beni arayıp soracak

-Ne oluyor, Hocam?

İşte ben de o zaman ona diyeceğim ki "hayattaki en hakikî mürşidini kaybettin değil mi oğlum? Gaflet ve dalâlet içindesin. Suç senin değil. Suç, yarım yüzyıldır ülkemizi inleten kırsal kültür kabadayılarınındır. Git Anıt-Kabir'e, gençliğe hitabeyi oku, "damarlarındaki asil kandaki" kudretin beynini besleyen kudret olduğunu asla bir daha unutma ve sonra okumayı, öğrenmeyi, düşünmeyi, eleştirmeyi sakın bir daha bırakma. Başka türlü insanlığını geri kazanamazsın."

Deprem Anasayfası