Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

 

ÇOCUKLARIN ALGILANABİLİR - HAREKET ( KASLARINA AİT ) KABİLİYETLERİ

 

Bebeklikteki Algılama Gelişimi

            Görsel Algılama

            İşitme İle İlgili, Koklamaya Ait, ve Tatma Duyusu İle İlgili .Algılama

Çocukluktaki Algılama Gelişimi

Çocuktaki Algılama - Kas Gelişimi

            Vücudundan Haberdar Olma (Vücudunun Farkına Varma)

            Konumundan Haberdar Olma

            Yönünden Haberdar Olma

            Zamandan Haberdar Olma

Algılama - Hareket ( Kaslarına Ait ) Çalışma Programları

            Hazır Olma ve Remediation (İyileştirme)

            Araştırma Sonuçları (Bulguları)

Değerlendirme Algılama - Kas Gelişimi

            Mümkün (olası) Algılama - Kas Dysfurnctions (         ) ların listesi

Özet

İlgi Çekici Bölümler

Kritik Fikirler

Çocuklarda Algılama - Kas İşlevinin Seçilmiş Ölçüleri

 

 

 

 

Algılama gelişimi kavrama işlevinde önemli bir rol oynar ve bir sonuç olarak biri diğeri ile karmaşık bir şekilde birbiriyle örülmüştür. Algılama kabiliyetinin en büyük gelişimi okul öncesi ve ilk yıllar süresince meydana gelir. Hareket aktiviteleri küçük çocuklarda algılama gelişiminin önemli bir kolaylaştırıcı (facilitator) olduğu görülmüştür. Sonuç olarak algılama - kas terimi son yıllarda geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Öğrenme için algılama - kas kabiliyetleri ve hazır olma küçük çocuklarda yakın bir şekilde karşılıklı ilişkidedir. Algılama - kas (hareket) aktiviteleri, temele ait hazırlık ve soyut kavramların geliştirilebildiği ve sağlamalaştırıldığı tarz olarak kullanılır. Buna dayandırılmış, çocukların algılama - kas gelişimi ve soyut kavram hazır olma üzerindeki etkisi bu makalenin ilk odağıdır. Yani makale bu konu üzerine yazılmıştır.

 

Algılama-kas kabiliyetlerinin gelişimi algılama-kas’ın karmaşık etkileşimini ve kavrama işlemini gerektirir. Okuyucunun yönelimine dayanarak, algılama kas tecrübeleri doğada psikokas ya da kavrama olarak düşünülebilir. Görüş açısındaki değişim, algılama- kas aktivitelerinin yerine getirildiği amaçtan çıkar. Algılama-kas aktivitelerindeki pratiğin algılama kas kabiliyetlerini (psikokas bakış açısından) arttıracağı belgelerle kanıtlanmıştır. (H. Smith, 1970) Bununla birlikte algılama-kas aktivitelerindeki pratiğin soyut kavram gelişiminin genişletilmesini sağlayacağı ve yardım edeceği gösterilmiştir (kavrama görüş açısı, Cratty, 1972). Piaget lends (  )  ler kavrama işlevindeki gelişimin duygusal kas görünüşü üzerindeki stresi ile bu pozisyonu destekler. Algılama-kas gelişimi soyut kavram hazır olmaya bağlanmış olan kavrama sahasının önemli bir görünüşüdür.

 

 

 

 

BEBEKLİKTEKİ ALGILAMA GELİŞİMİ

 

Doğum anından itibaren, bebekler çevresi ile nasıl etkileşeceğini öğrenme sürecine girer. Bu etkileşim bir kas gelişmesine ilaveten bir algılamadır. Algılama terimi kendimizin dışında ne olup bittiğinin doğrudan doğruya farkına vardığımız herhangi bir yöntemi gösterir. (Bower, 1977, sayfa1) Dışarıdaki dünya hakkındaki bilgiyi doğrudan doğruya elde etmek için çeşitli duygularımıza güvenmeliyiz. Amaçlarımız için, algılama gelişimini ayrı bir şekilde ele alacağız, fakat düşüncemizi dağıtmamaya dikkat edeceğiz.

 

Algılama-kas terimindeki “-” işareti algılamadaki istemli kas aktivitesinin bağımlılığını ve kas aktivitesi üzerindeki algılama kapasitelerinin gelişiminin bağımlılığını ifade eder. Bu, her iki algılama ve kas kabiliyetlerinin aynı zamanda ve aynı oranda gelişeceği anlamına gelmez. Bazı algılama kabiliyetleri daha erken gelişir ve onlar çocukluk sırasında ileride çiftleştirilecek olmalarına rağmen hareketten bağımsızdırlar.

 

Yenidoğanlar çeşitli algı şekilleriyle tüm duygusal uyarım çeşitlerini (görsel, işitsel, koklamaya ait, tatma duyusu ile ilgili, tactual (  )  ve kinesthetic (  )) alırlar. Onlar bu uyarıya cevap verirler, fakat bu cevaplar (tepkiler) yararlılığı sınırlar ve daha fazla ya da daha az irade dışıdırlar. Yeni doğanlar bu duygusal izlenimleri bütünlemekten acizdirler. Yalnızca duygusal uyarı depolanmış verilerle bütünlendiği zaman, bu izlenimler bebek için anlam ifade eder ve algı olarak adlandırılır.

 

Yenidoğanlar duygusal uyarıya ya hiç anlam veremez ya da çok az bağlantı kuraralar. Gelen verilerle depolanmiş verileri bütünleme yeteneği kafi derecede gelişmemiştir. Örneğin gözlere gelen ışınlar ağ tabaka üzerinde ifade edilir (kaydedilir) ve kortex’in duygu ile ilgili bölgesinde uygun sinir merkezlerine gönderilir. Yenidoğanların tepkileri basittir: Eğer ışık loş ise göz bebekleri genişler, eğer ışık fazla  ise göz bebekleri kısılır ve bazı uyarılara tepki verilmez. Bebek dürtü yaklaşımları olarak göz kırpar. Bu basit refleks olayları hayat boyunca devam eder, fakat bir müddet sonra bebek alınmış görsel dürtülerin anlamını kavramaya başlar. Bir müddet sonra belirli bir yüz anne olur. Bir benek ya üç ya da dört yanı kaplayarak teşhis eder. Daha sonra o bir üçgen ya da bir kare olarak teşhis edilir. Şimdi çocuk belirli dürtülere hazırdır ve onlara basit anlamlar vermeye başlar. Görsel algının gücü gittikçe gelişir.

 

Algılama kabiliyetlerinin gelişimi epeyce önemlidir. McCandless (1967) şu cümlenin altını çizmiştir:

Bir erişkinin fonksiyonları iyidir ya da kötüdür, başarır ya da başaramaz, kendi algı çerçevesinde davranışlarını yönetir ve dünya onun etrafında döner, yaşamı boyunca insanlarla algıları arasındaki ilişkiyi nasıl uygun hale getireceğini düşünür. Onun duyu organları aldığı uyarılara verdiği anlamı ve uyarılara verdiği cevapları bu uyum ya da uyumsuzlukla belirler. (sayfa 22)

 

Çocuklukta kas kabiliyetlerin gelişimi ile birlikte, sezgisel hünerlerin gelişimi olgunluğa ilaveten tecrübelere bağlıdır. Olgunluk, sezginin artan zeka gelişimindede önemli bir rol oynar. Çocuğun ve yetişkinin birinci derecede sahip olduğu öğrenme fırsatları onların sezgisel tarzlarının karışıklığından kaynaklanır. Bebek bu kabiliyetleri tecrübeleri yardımıyla edinebilecektir. Çocuğun duygu-kas gelişimi ve daha sonra algı kas gelişimi ilerideki fonksiyonlarına temel teşkil eder. Eğer erken fırsatlara kötü bir şekilde engel olunursa yada geciktirilirse, daha ileride gelişecek kabiliyetlerin sınırlı olacağını umarız.

 

 

GÖRSEL ALGILAMA

 

Doğumda bebeğin gözleri görme için gerekli tüm kısımlara sahiptir ve tamamen, tam olarak gelişmemiş olan fovea (direk görüş)’ nın hariç olmasıyla şekillendirilmiştir. Göze ait kasların gelişmemiş olduğunuda söyleyebiliriz. Bu iki fakatör zayıf tespit, odaklama ve göz hareketinin koordinasyonuyla sonuçlanır. Bakış (göz kırpma) ve lacrimal (   ) cihazları doğumda az gelişmiştir ve neonate (      ) doğumdan sonra 1’ den 7 haftaya kadar gözyaşı dökemez. Yeni doğanın, gözün koni ve rod(        ) larındaki mevcut hodopsin (      )’ e bağlı olduğu için ( görsel eflatun renk = mor)  renk görüşüne sahip olup olmadığı tartışma götürür. Tespit, izleme, zeka, renk tercihi, ve görsel ayırım hayatın ilk hafta ve ayları boyunca hızlı bir şekilde gelişir. Tablo 14.1. bebeğin görsel algısının ana gelişme görünüşünün bir listesini sunar.

 

Bebeğin algılama kabiliyetleri hakkında bilgi elde etmek için ölçülerin bir karışımı elde edilebilir. Genelde kas aktivitelerindeki değişiklikler, üzerinde tepki yapan (reflexive) hareketler ve istemli kas cevapları; bebeğin deneysel şartlara cevap (tepki) verip vermediğini belirleyebilen araştırmacılar yardımıyla manalandırılırlar. Bu işlemlerin birinde yada daha fazlasındaki bir değişiklik bebeğin gelişme düzeyine ait işaretleri gerktirir ve deneysel üretilmiş durumlara cevap verir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar (Boweo, 1974) bebek algısını değerlendirerek yeni manalar vermişlerdir. Daha fazla bilgi elde edilebilir (mevcut) olduğu için bebeğin daha karmaşık kabiliyetlere açık olduğu açıkça görülür.

 

 

TABLO 14.1 SEÇİLMİŞ BİR BEBEKTE GÖRSEL ALGI KABİLİYETLERİNİN GELİŞİMSEL GÖRÜNÜŞÜ

 

Görsel Özellikler

Seçilmiş Kabiliyetler

Yaklaşık Başlangıç Yaşı

Işığa Duyarlılık

(Mc Candless, 1967)

Görme ile ilgili organlar yeni doğan bebeklerde tamdır, ve ışık kaynağının şiddetini değiştirerek ayarlama yardımıyla ışığa maruz tutulur.

Gözbebeğine ait refleks

(Gözbebeğinin kısılması ve genişlemesi)

 

Şaşılık

 

Kafayı ışık kaynağına doğru çevirme

 

Eğer ışık parlak ise gözleri kapama

 

Uykudayken göz kapaklarını sıkıştırma

 

Parlak ışıktan ziyade loş ışıkta daha fazla aktif

Doğumda 2’den 3 aya

 

 

 

Doğumdan 14 güne

 

Doğumda

 

 

Doğumda

 

 

Doğumda

 

 

0 dan 1 yıla

Fixation (Bower, 1966; Jeffrey, 1966; Zubek, 1954)

 

Tespit muhtamelen monoküler (tekeşlilik) dir ve esasen hayatın ilk 6 haftası boyunca reflexive (üzerinde tepki yapan)tır.

Parlak nesne üzerine bir gözönü sabitleştirir.

 

Parlak nesne üzerine iki gözönü sabitleştirir.

 

Kafasını bir sabit parlak yüzeyden diğerine çevirir.

 

Kafasını sabit tutarak hareketli bir nesneyi takip eder.

 

Bir nesneye doğru gözlerini diker

Doğumda

 

 

2 den 3 güne

 

 

11 gün

 

 

23 gün

 

 

10 hafta

İzleme (Field, 1976; Haith, 1966; Pratt, 1954)

 

Daha sonraki kritik (önemli) sakınmalar için temel izleme formları (şekilleri) ve yaklaşım tepkileri ve kas elemanından çok önceki gelişmeler

Yatay

Düşey

Köşegen (sel)

Dairesel

 

Doğumda başlar

Başlama anı tutarsızdır fakat sırası sabittir.

Renk ayırımı ve tercih (Spears, 1964)

 

Tutarsız delil. Renk görüşü doğumda mevcuttur ya da değildir. Bu mevcut rhodopsin (  )  miktarına bağlıdır.

Renk görüşü

 

Renk tercihi

 

Şekli renge tercih etme

 

Renge tepki

Doğumda

 

4 ay

 

15 gün

 

4 ay

Şekil, Biçim ve Model (örnek, düzen) ayırımı (Bower, 1977; Frantz, 1963; Hershenson, 1964; Lewis ve diğleri, 1966)

Ayırım erken başlar ve hızlı bir şekilde karmaşık olarak gelişir. İnsan yüzü tüm nesneler içinde en ilgi çekicidir.

Motifli nesneleri sade olanlara tercih etme

 

Yüze ait hareketleri taklit etme

 

İnsan yüzünü tüm diğer nesnelere tercih etme

 

Şekil ve biçim değişmezliği

 

İki ve üç boyutlu figürletri tanıma

 

Geometrik biçim ayırımı

Neonate

 

 

Neonate

 

Neonate

 

 

2 ay

 

3 ay

 

 

6 ay

Görsel zeka (Mc Candless, 1967)

 

Göz olgunluğu olarak günlük odaklama artışının uzunluğu

Organik olarak görmeye ait organların tamamı

 

4 den 10 inç’e odaklama uzunluğu

 

Yaklaşık 36 inç civarında odaklama uzunluğu

 

Yaklaşık 100 feet civarında odaklama uzunluğu

Doğumda

 

 

Doğumdan 1 haftaya

 

 

3 ay

 

 

1 yıl

Derinlik algılama (Bower, 1966; Cruikshank, 1941; Gibson, 1960)

Monoküler görüş doğumdan hemen sonra başlar, oradan binoküler görüşe ve derinlik algılamaya geçer

Monoküler (tek gözle) görüş

 

Binoküler (iki gözle) görüş

 

Derinlik algılama

Doğumda

 

1 ay

 

6 ay

             

 

İŞİTME, KOKLAMA VE TATMAYA AİT ALGILAMA

 

Bebeklerde işitme, koklama ve tatmaya ait gelişim hakkındaki mevcut araştırma verileri görsel tarz için olandan çok daha azdır. İşitme algısı alanında, işitme kabiliyetinin çevrenin etkisi olmaksızın doğal olarak gelişmediğine hüküm veririz. Çevre şartları işitmenin gelişiminin derecesini etkiler. Kulak doğumda yapısal olarak tamdır ve bebek amniotik (   )  sıvı akar akmaz duyma yeteneğine kavuşur (genellikle doğumdan sonra bir ya da iki gün içinde).  Cenin doğumdan  önce sese cevap verir, ve neonate sesin süresine ve gürültüye tepki verir (Bernard ve Sontag, 1947).

 

Tablo 14.2 Seçilmiş Bebek İşitme , Koklama ve Tatma Yeteknelerinin Gelişimsel Görünüşü

 

Algı İle İlgili Özellikler

Seçilmiş Kabiliyetler

Yaklaşık Başlangıç Yaşı

İşitmeye ait algılama (duyma) (Bower, 1977; Levanthal ve Lipsett, 1964; Wertheimer, 1961)

 

Kulak doğumda yapısal olarak tamdır ve yenidoğan sese cevap verebilir.

Gürültüye ve keskin sese cevap verme

 

Sesleri sınırlandırma kabiliyeti

 

Yüksek sese ve süresine tekpi

 

Kaba perde (ses) ayırımı

 

Ses tonu farklılıklarına cevap

 

Anne - babanın sesine memnuniyetle verilen tepki

Doğum öncesi

 

 

Doğumda

 

Doğumda

 

1 den 4 güne

 

3 den 6 aya

 

5 den 6 aya

Koklamaya Ait Algılama (Koku Alma) (Bower, 1977; Engen ve diğerleri, 1963)

 

Koku alma mekanizması doğumda yapısal olarak tamdır ve yenidoğan bebek çeşitli kokulara kabaca cevap verir.

Kokulara cevap verir

 

Simuli (  ) nin tekrarlanmış uygulamalarına duyarlılık kazanması

 

Hoş ve nahoş kokular arasındaki farkı ayıramama

 

Ayırma kabiliyetlerini pratikle geliştirmek

 

Belirli kokular için tercih gösterme

Neonate

 

Neonate

 

 

 

Neonate

 

 

Bebeklik

 

 

Bebeklik

 

Tatmaya Ait Algılama (tat alma) (Prat, 1954; Bower, 1977)

Yenidoğan bebek tatlıya, ekşi ve acı tatlara tepki verir. Bu konu hakkında çok az araştırma verisi mevcuttur.

Tadlara tercih gösterme (tatlıyı ekşiye ve ekşiyi acıya tercih etme)

 

 

Neonate

 

 

Koklama ve tatma ile ilgili algılama üzerine araştırmalar duyma üzerine yapılmış olanlardan çok daha seyrektir. Burun ve ağız çok yakın ilişkide olduğu için koku ve tadın gelişimini birbirinden ayrı düşünmek zordur ve birine uygulanan uyarı muhtemelen diğerini de etkiler. Bununla birlikte, bu koklamaktan ziyade kullanılan keskin kokular yaradımıyla daha çok acı veriyor olmasına rağmen yeni doğan bebeğin belirli kokulara tepki verdiği görülür. Yeni doğan bebekler tatlı tadı ekşi olana ve ekşi tadı acı olana tercih ederek tada tepki verir. Tablo 14.2 Bebek İşitmesi, Koklaması ve Tatma İle İlgili Algılamaya Ait Ana Gelişimin bir listesini sunar.

 

 

ÇOCUKLUKTAKİ ALGILAMA GELİŞİMİ

 

Çocuk 2 yaşına ulaştığı zaman göze ait organlar gelişmiştir. Göz küresi hemen hemen erişkin boyutta ve ağırlıktadır. Gözün tüm anatomik ve psikolojik görünümü tamdır. Fakat çocuğun algılama kabiliyetleri hala tam değildir. Çocuk objeler üzerinde tespit, izleme, şekil ve boyut hakkında doğru karar vermesine rağmen, hala bir hayli eksiği vardır. Çocuk herhangi bir kontrol adımıyla fırlatılmış bir topu yakalayamaz (durduramaz). (Payne, 1981) Harf ve numarayı tersine çevirme yeteneği yaygın olarak tecrübeye bağlıdır (Davidson, 1934; Rudel ve Teuber, 1963). Çocukların hareketli obje algılaması işlevi çok yavaş gelişir (Wapner, ve Werner, 1957). Bunun sebebi şekil-yer algılama kabiliyeti (Gallahue, 1968) ve mesafenin algılanmasındaki zorluktan kaynaklanır (Smith ve Smith, 1966)

 

Görsel algılama gelişiminde rol oynayan hareketin etki derecesi bilinmez. Held ve onun meslektaşları (1961, 1963, 1964, 1965) O.W.Smith ve P.C.Smith (1966) ve Riesen ve Aarons (1959) nın hepsi gelişim ve görsel algılama kabiliyetlerinin inceliğinde hareket konusunun önemi üzerinde düşünmüşlerdir. Onlar, kendi ürettiği hareketin görsel olarak değiştirilmiş çevrede oluşan görme-kas dengesi için hem gerekli ve hemde yeterli olan hipotezlere dayandırılmış araştırmalar yürütmüşlerdir.

 

Onlar, hareketsiz görsel algılama dengesinin olmayacağını, ve sinir sisteminin adele ve kas görünüşünün algı ile açık bir şekilde kuşatıldığını, birinin diğerine bağlı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Hareket aktivitesi ve algılama gelişimi arasındaki ilişki kavramı algılama ve kas yoksunluğu tecrübeleri üzerine performanstaki azalma yardımıyla endirekt olarak desteklenmiştir (Hebb, 1949; Riesen ve Aarons, 1959). Tecrübeler optik olarak yeniden düzenlenmiş çevreye ait görsel algılama dengesini test eder (Held ve Blossom, 1961; Held ve Mikaelien, 1964; Hoepner, 1967; gallahue, 1982).

 

Bununla birlikte, kalıcı olmasına rağmen bu tecrübelerin her birinin sonucu, çocuklarda algılama kabiliyetlerinin gelişimine uygulandığında, olsa olsa rizikolu (kuramsal) dır.

 Bu kritik durumda biz hala hareketin algılama kabiliyetinde oynadığı rolün derecesini bilemeyiz. Hareketin algılama kabiliyetleri gelişimini teşvik için bir yeterli şart olduğu söylenebilir.

 

 

KONUMDAN HABERDAR OLMA

 

Konumdan haberdar olma iki alt kategoriye bölünebilen algılama-kas gelişiminin temel bir bileşimidir:

(1)            Vücudun ne kadar yer işgal etttiği bilgisi

(2)       Dış uzayda verimli bir şekilde vücudu tasavvur etme kabiliyeti

 

Vücudun ne kadar yer işgal ettiği bilgisi ve onun dış nesnelerle olan ilişkisi bir çeşit hareket aktivitesi ile geliştitilebilir. Pratik ve tecrübe ile, çocuklar kendi ego merkezli dünyasından dış uzaydaki herşeye ulaşırlar. Örneğin okul öncesi çocuklar nerede olduklarını relatif bir nesnenin konumuyla belirlerler. Bununla birlikte daha yaşlı olan çocuklar kendi vücut konumlarına bakmaksızın diğer yakın nesnelere olan mesafeler yardımıyla konumlarını belirleyebilirler.

 

Yetişkinler olarak konumumuzdan haberdar olma genellikle yeterlidir, fakat biz hala çeşitli objelerin relatif konumunu belirlemedeki zorluklarla karşı karşıya geliriz. Örnek olarak yabancı bir bölgede seyahat ederken bir yol haritası okunduğunda, pek çok insan kuzeye, güneye, doğuya ya da batıya seyahat edip etmediğini kestiremez. Zorluk bazen haritaya bakarken sağa ya da sola dönmek için karar vermede karşımıza çıkar. Bilgilendirici arazi işaretlerinin bulunmayışı ve yol haritalarını kişisel olmaması nedeniyle belirli (özel) relatif uzayda kendi kendini objektif olarak konumlandırmak zordur. İlk önce uzaydaki kendi yönümüzü belirlemeliyiz daha sonra subjektif ip uçlarının bir işe yaramadığı yabancı çevrede işi şansa bırakmamak için çok dikkatli bir şekilde ilerlemeliyiz. Konumundan haberdar omayı geliştirmek için elverişli durumlar ile çocukları donatma, algılama-kas gelişiminin önemini onaylayan (kabul eden) iyi bir hareket eğitimi programının önemli bir niteliğidir. Aşağıdaki sorular çocuklarda konumdan haberdar olma yeteneğinin nasıl arttırılabileceğine dair bir örnek listesidir.

 

I.          Vücut ne kadar yer kaplar?

     A.   İki sandalye arasında yürü

     B.    Değişik yüksekliklerdeki nesneler üzerine adım at

     C.   Bir nesne altında yürü ya da sürün

     D.   Bir tünel boyunca sürün

     E.    Değişik vücut kısımalrının boyutunu tahmin et

     F.    Vücut parçalarının boyutlarını diğer nesnelerle karşılaştır

     G.   Tahtada yüksekliğini hesapla ve sonra gerçek yükseklikle karşılaştır

     H.   Bir geniş yüzeyli gazete kağıdı üzerine vücudunu çiz

     I.     Salonun diğer ucuna kaç adımla gidileceğini tahmin et ve sonra ne kadar yaklaştığına bak

     J.     Kendini yapabildiğin kadar küçük, uzun, şişman ya da zayıf yap

 

II.        Dış uzayda vücudu tasavvur etmek

     A.       Odadaki benzer nesneleri kullanarak (sıra, masa, pencere, vs.) A noktasından B’ye        doğru bir adım git.

     B.       Odadaki benzer nesneleri kullanarak (sıra, masa, pencere, vs.) A noktasından B’ye        doğru daha sonra C’den D’ye doğru iki ve üç adım git.

     C.   Benzer işaretleri kullanmaksızın A noktasından B’ye dışarıdan (oda dışında) bir adım git

     D.   Benzer işaretleri kullanmaksızın A noktasından B’ye C’den D’ye iki ve üç adım git.

     E.    Belirli bir şekilde zemine uzun bir ip yerleştir. Gözleri açık iken ip üzerinde çocukları        yürüt, gözleri kapalı iken tekrarlat.

     G.   Tahtaya basit bir model (daire, kare ya da üçgen) çiz. Zeminde aynı model üzerinde        çocukları yürüt.

     H.   Nesne konumunun bulunmasını gerektiren bir seri işaret ile gizli bir nesnenin konumunu        gösteren bir görev kartını çocuklara ver.

     I.     Bir kumpasın (pergel) çocuklara nasıl kullanılacağını öğret ve çeşitli nesnelerin        konumunu buldur.

     J.     Bir kumpas kullanarak okulunuzun, bölgenizin, şehrinizin ya da ülkenizin haritası        üzerinde belirli alanların konumunu belirlet.