Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!
 

Qomiq Mixed
[BtG]Bizkit_thA
 

Bu seferki "mix" imde bulunanların daha önce çıkmadığından eminim.Bu yüzden rahatlıkla söyliyebilirimkiii "who can caressss ????"


HAZIR CEVAPLAR

Sokrat Ölüme mahkum edildiğinde, eşi:
- Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya başlayınca, Sokrat: - Ne yani, demiş. Birde haklı yere mi öldürülseydim!
...



Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbirşeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- Ben çekilirim!!
...


Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Sheakspeare' a gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur:
- Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın..
...


Meşhur bir filozofa:
- Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz? diye sorulduğunda:
- Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, demiş.
...


Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalağı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder. Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
...


Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile' ye hasımlarınından biri:
- Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi? Galile:
- Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?
...


Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
- Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapdetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:
- Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
...


Bir toplantıda bir genç, M. Akif'i küçük düşürmek için:
- Afedersiniz, siz veterinermisiniz? demiş. M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, biryeriniz mi ağrıyordu?
...


İdam edilmek üzere olan bir mahkuma:
- Diyeceğin bir şey var mı? diye sorduklarında:
- Bu bana iyi bir ders oldu!!
...


Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir:
- Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
- Bende bilirim.
...


Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Biz de onlara yaklaşıyoruz.
...


Bir filozofa sormuşlar:
- Şansa inanırmısınız?
- Evet, yoksa sevmediğim insanların başarısını neyle açıklardım ?



:)))




Tipik Bir Çift V 2.0

ADAM- Kiminle konusuyordun?

KADIN- Tanimazsin

ADAM- Tanisam sormam zaten.

KADIN- Tanimadigin birini neden soruyorsun?

ADAM- Tanimak icin.

KADIN- Peki... Diyelim ki Ahmet diye biri.

ADAM- Tamam iste... bu kadarini merak etmistim zaten.

KADIN- Iyi.

ADAM- Yalniz... seyi anlamadim: Adamin ismi Ahmet degil ama biz simdilik Ahmet mi diyelim diyorsun? Olur ya, cocuga simdilik gecici bir isim takmislardir, buyuyunce degistirebilsin diye. Aferin, cagdas bir aileymis.

KADIN- Hangi aile?

ADAM- Ahmet'in ailesi.

KADIN- Neden?

ADAM- Baksana tedbirli davranmislar. Cogunluk boyle yapmiyor. Bir isim koyuyorlar, olene kadar kaliyor. Hatta oldukten sonra da kaliyor. Bu yuzden sagda solda bir suru Recai isminde talihsiz bebek var. Boyle haksizlik olmaz. Cocugun ismi Berk olur, babanin ismi Recai olur.

KADIN- Baba da bir zamanlar cocuktu...

ADAM- Ama o zaman Recai de iyi bir isim sayiliyordu.

KADIN- Haklisin.

ADAM-.... Gercek adi ne?

KADIN- Kimin?

ADAM- Ahmet'in?

KADIN- Neden bu kadar israr ediyorsun ki? Sonucta tanimadigin biri. Adi Ahmet olsa ne olur, Ferit olsa ne olur?

ADAM- Peki tanimadigim birinin adini soylemekte neden bu kadar zorlaniyorsun veya soruyu soyle sorayim; kod adi olan biriyle ne konusuyorsun sen? Belli ki yasadisi bir adam.

KADIN- Hayatim, iyi misin sen?

ADAM- Bilmiyorum. Ama simdiye kadar yasadisi bir sey yapmadim, yazmanin disinda tabii. Cunku bizim yasalarimizda "Yazmak mecburidir" diye bir sey yok, "Yazmasan daha iyi" diye bir sey var. Hatta kutsal kitabimizda da yok. Tanri "Oku" diyor, "Yaz" demiyor.

KADIN- Cok haklisin sevgilim, bu yuzden sen yazini yaz, ben de islerime bakayim.

ADAM- Ama boyle yazi yazamam ki!.. Su anda kafamin ici cok karisik. Beynimin yaziyla en ilgili yerinde mesgul bir adam oturuyor. Adama adini soruyorum, celiskili cevaplar veriyor. Bazen Ahmet diyor, bazen Ferit diyor."Peki senin karimla ne ilgin var" diye soruyorum, cevap vermiyor. "Neden cevap vermiyorsun Ahmetcigim" diyorum, "Benim adim Ferit" diyor. "Peki Ferit kardesim, o zaman sana sorayim, karimi nereden taniyorsun" diyorum, "Benim adim Ferit degil, Ahmet'e sor" diyor.

KADIN- Peki o genis beyninin icinden mantikli birisi cikip "Ya kardesim neden bu kadar taktin bumeseleye" demiyor mu? Yoksa mantikli dusunceler senin beynine ugramiyor mu?

ADAM- Sana adamin adini soruyorum. Basit bir soru. Salaklarin bile en az ecnebi dilde karsiligini bildigi, evrenin en basit sorusu: Adamin adi ne?

KADIN- Cok mu istiyorsun ogrenmeyi?

ADAM- Evet cok istiyorum!

KADIN- Adi Ilhan.

ADAM- Ilhan?

KADIN- Evet. Iste sana tanimadigin bir adamla ilgili ucuncu bir isim. Rahatladin mi simdi?

ADAM- Hayir. Saniyorum daha rahatlamama cok var. Bes soru sonra belki... Birincisinden baslayalim: Kim bu Ilhan?.. Dikkat edersen cok kolay sorular soruyorum. Ne de olsa karimsin, niye kazik sorayim!

KADIN- Ilhan ozel birisi degil.

ADAM- Ama ozel isim kullaniyor. Simdi biz nereye Ilhan diye yazsak, ilk harfi buyuk yazmak zorundayiz. Yoksa bu Ilhan, Ilhan olarak silik biri de Ahmet olarak mi bir karizmasi var? Peki ne zaman Ferit oluyor, resmi islemlerde mi?

KADIN- Tamam tamam, anlasilan sen bu isi romana donustureceksin. Bu Ilhan Bey bir doktor.

ADAM- Sen ne bicim konusuyorsun sevgilim, adam koskoca bir doktor, ama sen ozel biri degil diyorsun.Bunu Tabipler Odasi duymasin... Simdi geldik ikinci guzide soruya: Nereden taniyorsun bu Doktor Jivago'yu? Gordun mu senin Ahmet, Ferit veya Ilhan'a bir isim daha buldum.

KADIN- Yeni tanistik.

ADAM- Ya?

KADIN- Neden bu kadar sasirdin? Ben insanlarla tanisamaz miyim?

ADAM- Tanisabilirsin de, nerede tanismis olabilirsin onu merak ediyorum ben. Okulda desem degil cunku sen tip okumadin. Askerde desem, omurboyu tecillisin... Yok yok ben bu isin icinden cikamayacagim. En iyisi sana sorayim: Nerede tanistiniz bu sayin Doktor Ahmet Ferit Ilhan Jivago ile?

KADIN- Muayenehanesinde.

ADAM- Gercekten mi? Ne hos... Aslinda sanildiginin aksine romantik mekanlar her zaman deniz manzarali,agaclikli yerler olmayabilir. Bazen pekala bir muayenehane de olabilir: Biraz ilac kokulu ama yine de pencereden suzulen los isigin yarattigi duygusal hava, surekli calan telefon sesine israrla cevap vermemenin yol actigi tatli gerilim ve duvardaki rafta kardiyolojiyle ilgili benzersiz kitaplar... Vay be insan daha ne ister ki

KADIN- Kardiyolojiyle ilgili kitap yoktu. Ilhan Bey jinekolog!

ADAM- Jinekolog mu? Yasasin! Iste hep karimin birlikte olmasini istedigim kisi. Adam jinekolog! Yani bir kadinin ic yapisini en iyi bilen insan! Biz diger erkeklerin ancak hissedebilecegi seyi adam acik acik goruyor. Hatta elle tutabilir bile... Tuttu mu?

KADIN- Gayet tabii.

ADAM- Eee? Durumunuz nedir? Ciddi misiniz yoksa anlik bir elektrik sonucu mu?

KADIN- Valla Ilhan Bey cok ciddi. Ona kalirsa -ki dedigin gibi bir kadinin ic yapisini cok iyi biliyor- kesinlikle ve iki aylik HAMILEYIM!

ADAM-........................................................

KADIN- N'oldu hayatim, sustun?

ADAM-.........................................................

KADIN- Bir de ise olumlu tarafindan bak. Cocugumuza isim bulmakta zorlanmayacagiz. Elimizde bir suru isim var: Ahmet, Ferit, Ilhan veya Jivago...


(Bu dialogların Yılmaz Erdoğan tarafından yazıldığı ve isimsiz olarak mail adreslerine atıldığı iddia edilmektedir.Ama sonuçta bir iddia, ne kadar gerçekçi olduğunu bilemeyiz...)


:)))




MEMLEKETIMDEN INSAN MANZARALARI

(Aşağıda anlatılanlar çeşitli kişilerin anılarından alıntılardır...)


Mevzu, Kadikoy - Eminonu - Karakoy calisan yolcu motorunda geciyor. Motorun icinde takiliyorum, kahramanimiz kalkmak uzere olan motora biniyor ve teknenin nereye gittigini soruyor. "Eminonu ve Karakoy" deyince vatandas, "Ne taraf Karakoy'e gidiyor?" diye gayet ciddi ve bir o kadar dumur bi soru daha soruyor. Daha inanilmazi; "Alt kat Eminonu, ust kat Karakoy" yanitini alinca tesekkur ederek ust kata dogru ilerliyor.
...


Rumeli - Hisarustu otobusuyle Taksim'e dogru gidiyoruz. Adamin biri Besiktas dolaylarinda gayet aceleci bir tavirla "Kaptan orta kapiyi rica edebilir miyim?" Bizim sofor olaya hakim: "Tabi abi ayip ettin. Al gotur. Senden kiymetli mi?
...


Çok önce yaşadığım bir olaydı.Minibüste ilerlerken arka taraflardan bir teyze "şöfer bey, vantilatör veya klimayı açar mısınız, öldük sıcaktan" diyor gayet rahat bir tavırla.Buna karşılık şoför teyzeye bakıyor aynadan şaşkın bir biçimde ve sonra kapıları açıp açıp kapatmaya başlıyor...
...


Bir gun arkadasimla evimin yakinindaki bir duraktan minibuse bindik. Minibusun on caminda kocaman puntolarla soforun cep numarasi yaziyordu, fazla umursamadik ama goze batiyordu; beni ara, diye baariyordu resmen. Inecegim yere yaklasinca soforun numarasini cevirdim, "Musait bi yerde birakir misin abi?" dedim. Adam afalladi, asildi frene. Minibus yarildi gulmekten.
...


Arkadasim Caddebostan'dan Kadikoy'e gitmek uzere dolmusa biniyor. Malumunuz Altiyol'daki boganin orada inecek. Altiyol'a vardiklarinda yanindaki hanim da inmek uzere hamle yapiyor ve sofore, "kardes, okuzun orda ineceeedim" diyor!
...


Bir gun bizim arkadas sabah kahvalti etmeden uykulu uykulu evden cikip otobuse biniyo. Otobuste karni fena acikiyo ve kafasindan "iki hamburger olsa da yesem" diye geciriyo. O sirada yanindaki kiz ona "bir tanesini bana versene" diyo. Bizim eleman afalliyo, "Nasil olur lan! Bu kiz beynimi mi okuyo" diye dusunup bir daha aklindan iki hamburger geçiriyo. Kiz gulumseyerek "Bir tanesini verir misin" deyince eleman donup; "Ketcapli mi olsun?" diyo. Kiz; "Sen ne salak seysin. Sunlarin bir tanesini versene" deyince eleman durumu cakiyo. Megerse bizim denyo, otobusun demirinde olan ve insanlarin dusmemek icin tuttuklari seylerden iki tane tutuyormus. Bunu gec de olsa anlamis ama butun otobuse rezil rusva olmus.
...


Bankada staj yaparken kredi karti basvurularin inceliyordum. Hepsi iyi hos guzeldi ama bir formu okumaya basladiktan kisa bir sure sonra gulmekten koptum. Hatunun biri cinsiyet bolumunde bulunan()kadin ()erkek seceneklerine birde ()kiz secenegini eklemis ve onu isaretlemis. Bunu yapan kizimiz da bu arada 43 yasinda..."
...


Arkadaslarimla gezi amaciyla gecen sene Zongudak'a gitmistim. Daglik bir yolda giderken bir tabela gozume ilisti: "Osman Et Lokantisi 100 metre geridedir." Daha sonra geri donup bunun sebebini sordugumuzda ilgili kisinin soyledigi soz: "Napalim arkadasim anca burada yer bulabildik."
...


Geçen yaz bi arkadaşımla Datça'da çarşıda geziyoruz. Bi eczane gördük, camında da öküz kadar puntolarla şu ifade: Alkolikler Müjde!!! Karaciğer yenileyen hap geldi!!!
...


Kısa anlatacam; üzerine düşünmeye vaktiniz kalsın. Bi turist kiralık jipini parketmeye çalışıyo, bir abimiz de yardım ediyo: "Come with the ball, come with the ball.!!" Ne diyim?
...


Mevsimlerden yaz, berbat bi sıcak. Ankara, Sihhiye'de kuzenle otobüs bekliyoruz. Sıcağa daha fazla dayanamayıp hemen ordaki büfeye gidiyoruz birşeyler içmek için. Kuzen büfedeki tipe; "Bize iki Yedigün Light diyor. Tipin verdiği cevap bizi koparıyor: "Yedigun Light kalmadi abi, Marlboro Light veriyim mi?"
...


Bi gün anatomi pratiğindeyiz. İlk defa kadavra diseksiyonu yapıcaz. Hocamız nasıl yapıcagımızı anlatıyo, deriden bahsediyo filan. İngilizce tıptayız ama herkes Türkçe İngilizce karışık konuşuyo. O sırada arkalarda duran yabancı bir arkadaş,'How thick is the skin?' diye sordu. Hoca da 'Duyamadım çocuklar arkadaşınız ne sordu?' dedi. Yanındaki arkadaş da gayet sakin: 'Skin`in kalınlığını soruyo.' dedi hocaya. O da ne dediğini hoca dahil herkes kopunca anladı.
...


Bir gün üniversitenin kantininde sırada bekliyorum.Önümde kantinin sürekli müdavimlerinden bir kız da çay alıyor. Şaşırtıcı bir şekilde kız çayına 5 tane şeker koydu, bir kaç tane de eline aldı. Bunu gören kantinci eleman kıza bakıp, suratında yayık bir sırıtma ile "Bir kaç tane daha al, ağda yaparsın." dedi. Kantinciye helal olsun gibisinden baktığımı hatırlarım.
...





:)))




OFISTE BIR GUN


Kaan her zamanki yalanci telasla ofise girer.

SEF: Ooo, Kaan bey nerelerdesiniz? Kotu bir sey olmamistir insallah... (Yine gec geldi hiyar.)

KAAN: Sormayin mudur bey, basima neler geldi bir bilseniz! (Ulan bu da beni her gun kapida bekliyor herhalde...)

SEF: Hayirdir n'oldu? (Gozleri kan canagi, aksam odun gibi icmis bu hiyar!)

KAAN: Efendim dun halamin oglunun evinde kaldim, gecenin vakti karakola dustuk maalesef. (İnandi galiba. İsterse detay sorsun, yol boyunca hikaye dusundum.)

SEF: (İnanmis gibi yaptim ya, gozleri parladi. Yol boyunca yalan dusunmustur zaten.) Allah Allah gecmis olsun, gelin oturun soyle... (Hala les gibi icki kokuyor it!)

KAAN: (O kadar da sakiz cignedik ama kokuya uyandi galiba lavuk) Simdi efendim, benim dayimin oglu (lan demin halamin oglu mu demistim yoksa?) kedi ticaretiyle ugrasiyor...

SEF: (Oha! Uydurdugu meslege bak) Aaa, cok ilginc bir is. Para birakiyor mu bari...

KAAN: ( Sanane lan parasindan) Sokak kedisi degil efendim, amcamin oglu (Lan valla iyice karistirdim. Amcaoglu muydu, dayioglu mu?) Van kedisi satiyor.

SEF: Eee, n'olmus, kedi mafyasiyla basi derde mi girmis? (Lafi soktuk ama anlayacak adam nerede?)

KAAN: (Espri yapti hayvan) Yok efendim, oyle degil. Simdi teyzemin oglu (Ulan suna bastan kuzen desene, is iyice moka sardi) Van kedisi satiyor. İstanbul'da bu isi sayili adam yapiyor biliyorsunuz...

SEF: Bu meslek dalini ilk kez sizden duydum, sayisini bilemiycem. (Yahu, laf sokmaya calisacagima kafayi ucsam ya suna... Neyse sakinleseyim)

KAAN: Neyse beyefendi, diger saticilardan biri, sokak kedilerini toplayip gozlerine lens takiyormus meger (uctuk mu ki?) sonra da degisik goz renkleri var diye Van kedisi olarak satiyormus.

SEF: (Vay ki vay, vay ki vay! Bu itin idrarini tahlile gondericem, alkol kafasi degil bu) Bakin siz su sahtekarlara...

KAAN: Kesinlikle haklisiniz efendim, neler var. Baksaniza, sen tut hayvanlarin gercek gozunun ustune renkli lens tak, sonra da Van kedisi diye sat... (Kesin abarttik)

SEF: (Onu anladik essek sipasi, gerisinde ne yumurtlayacan ben onu merak ediyorum) Sizin kuzenin ne alakasi var ki bununla? (Kuzen dedim ya, sevindi, gozleri parladi. Salak...Salaak... Salaaak...)

KAAN: (Kuzen dedi, valla kuzen dedi. Kurtuldum stresten) Efendim, İstanbul'da ne kadar Van kedisi ticareti yapan varsa topluyorlar...

SEF: Dogru ya, zaten sayili... (Bunu dovmek de kesmeyecek, ne yapsam acaba?)

KAAN: Aynen oyle beyefendi. Neyse, evdeyim diye beni de aldilar. (Of be, kurtulduk galiba)

SEF: (Karsi saldirinin zamani geldi), Neyse olayin ayrintilarini okuruz gazetelerden, ilginc olay, kesin haber olur. (Bakalim nasil karsilayacak?)

KAAN: (Bunu da hesapladim dallama, ulan ne zekiyim be...) Yok efendim, yapanlar bulundu. Sonra araya bir suru insan girdi, bizim yegen (hay anasini mictik) de sucsuz oldugu icin, ticari itibari sarsilmasin diye gazetelere yansimayacak olay...

SEF: (Bak, bak, bak. Yavsaga bak! Analitik dusunuyor ya, bunu da hesaplamis. Analitik kotek aticam bu deveye) Neyse, gecmis olsun. Siz bugun eve gidin, iyice bi dinlenin isterseniz. Moraliniz bozulmus, uykusuz kalmissiniz... (Lan bi git, daha kapida yersin ucan tekmeyi. Bu sefer girismezsem serefsizim)

KAAN: (Hisar'da manitalar bekliyor, tabii giderim kerizim. Lan bu lambayi da mudur yapmislar ya buraya, helal olsun valla. He he he...) Sagolun, aslinda iyi degilim, dinlensem gercekten iyi olur... (Lan herif saatini falan cikariyor, odunu yiyecez galiba, vazgecelim)
Ama gece ne gune duruyor ki beyefendi, gece dinlenirim. Zaten gec geldim, arkadaslara da ayip oldu...

SEF: (Saati bosuna cikardik, uyandi hayvan) E hadi yerinize gecin o zaman. Tekrar tekrar gecmis olsun. (İsten kovmak tatmin etse, dakikada kovucam da, dovmem lazim, soyle evire cevire dovmem lazim ki hincimi alabileyim. Neyse bir dahaki sefere)

KAAN: Sagolun efendim, anlayisiniza tesekkur ederim (Lan gitse miydim ki? Saati oylesine cikardi belki de...)




:)))
Bak uçak geliyo...Ham yap bakiim


Ana Topicler

Soğuk Olur...  ArchZombien
The Journey  Y0HJi
Yabancı Y0HJi
SnowCraft  ArchZombien
Nietzsche Aforizmaları  Necromancer
Bir Vampir Hikayesii  Kojiro
KoRn  Bizkit
Level Baskını 1.5  Estetica
Timoleon Dino  ???
BtG CS Paketi  Skullmaster
Crimsonland  Anubis
LARP  Anubis
Level  Anubis
Zombie the Music  Lord Archer
Bir Oyun Senaryosu  Necromancer

İlginç Şeyler

LoTR Parodi  ArchZombien
LoTR: TTT Hataları  Necormancer
Apocalyps  Necromancer
İngilizce Sözlük  Bizkit
Julia Roberts  Active Becko
Çizimler  Estetica
Bizim Köyde FRP  Anubis
Kumdan Heykeller  ArchZombien

Komik Şeyler

Trafik Kuralları  ArchZombien
Alkolün Etkileri  ArchZombien
Qomik Mixed  Bizkit
Delikanlı Adam  Brooklyn
Kız Tavlama  Brooklyn
Geyik Muhabbeti Brooklyn
Gerçeküstü Hoca G... Active Becko
Bush Nereye  ???
Dumuranlar  ArchZombien
Süper Hırsız  ArchZombien
Şahin Cabrio  ArchZombien