Teslime Nesrin ile yapilan röportaj
Bir Kadin Yazgisi

Teslime Nesrin

www.islamiyetgercekleri.cjb.net Banglades'li yazar Teslime Nesrin, '90'li yillar boyunca adindan encok soz edilen ve asiri dinciler tarafindan ölüme mahkum edilen bir yazar.Cumhuriyet Kitap Klubu-Cumhuriyet Kitaplari dizisi icinde iki kitabi birarada yayimlanan Teslime Nesrin'le ilgili bir soylesi sunuyoruz asagida. Soylesiyi gerceklestiren New York'lu humanist bir yazar olan Warren A. Smith. Smith, bu siralar caglar boyunca tanritanimaz olarak taninan unlu adlarla ilgili bir yapit derliyor. Yazar bu yapita "Who's Who In Hell - Cehennemde Kim Kimdir?" adini verdi. Warren A. Smith soylesiyi Isvec'te Teslime Nesrin'in gizli yasadigi bir yerde gerceklestirmis ve Ottawa'da cikan "Humanist In Canada" adli aylik dergi 1998'de yayimlamisti.

WARREN A. SMITH 

Yazinla ilginiz ne zaman basladi?

- Cocukluk yillarimda ilk kez siir ve oyku yazmaya basladim. Yerel gazetelerde ve edebiyat dergilerinde baslayan yazin seruvenim, ulusal nitelikli bir gazetedeki yazilarimla surup-gitti. 1979-1983 yillarinda tip fakultesine giderken, Senjuti-Karanliktaki Isik adli bir edebiyat dergisinin editorlugunu yapiyordum. Doktor ciktigim sira, kirsal bir yorede gorev almistim. Iste bu donemlerde, 24 yasindayken ilk siir kitabim yayimlandi. Jinekoloji doktoru olarak calisirken, bir yandan da, bir gazetede haftada 6 kez sutun yazisi yaziyordum.

- Gazete yazilariniza nasil tepki gosterildi?

- Hem sevilen hem de nefret uyandiran bir ugrasti o yazi seruvenim.

- Neden nefret ediyorlardi?

- Nefret tepkisi, dogal olarak yobazlardan geliyordu. Birkac kez basini hocalarin cektigi kalabaliklar, gazete binasina saldirdi. Yaziisleri yonetmenim kesinlikle arkamdaydi ama, bana artik dini konulara deginmeme uyarisinda bulunmak zorunda kaldi. Patlak veren gerilime karsin, beni destekleyen yogun bir okur kitlesi vardi.

- Bati'da bircok kisi sizi sosyal adalete, kadin ozgurlugune adanmis bir simge yazar olarak sever. Bu direnme coskusunu nasil esinlendiniz?

- Musluman bir ailenin cocuguydum. Komsumuz olan Hindu'lara, koktendinci yobazlardan gelen saldirilar, beni cok uzerdi. Daha sonra kacmak zorunda kalan Hindu komsularimizin evlerine yobazlar yerlesince, dinin karanlik bir yani olduguna inanmaya baslamistim.

- Jinekolog olarak kac bebek dunyaya getirdiniz?

- Belki birkac bin. O siralar yazmayi da asla ihmal etmedim. Ilk kez, Hindistan'da, "Niubachita" adli sutunda yazdigim yazilara "Ananda Odulu"nu verdiler. Yazinsal bicim ve icerik acidan benim radikal bir cizgide olusum, ozellikle kadin bir yazar olusum genis ilgi uyandirmisti. "Lajja" adli romanim cikti o donemlerde. Hindu inancinin "Krisna"dan hemen sonra gelen Tanrisi "Visnu"yu ele almistim. Bu yorede yuzlerce yil once yapilan "Babri" camiini ve birkac yil once Hindu"larin saldirisiyla yikilan bu caminin oykusunu anlatiyordum. Kitabim cikar cikmaz, varolan tum nefret firtinasinin kokeninde hep dinlerin yer aldigini belirtmem yuzunden, Habibur Rahman adli bir hoca kellemi isteyen bir fetva cikarmasin mi?.. Kisacasi o romanim gavur urunu ilan edilmisti.

- Sokak mitingleri nasil basladi?

- Bir ara Fransa'ya cagriliydim. Donuste beni "kafir" ilan eden Banglades'li yobaz hocanin karsisina dikilip, agir elestiriler savurmak zorunda kaldim.

Binlerce yil once yazilmis, kimsenin anlamadigi dinsel buyruklarin cagdisi oldugunu soyleyince kiyamet kopuverdi. Hemen her gun hocalarin orgutledigi yobaz mitingleri baslayiverdi. Dunyanin dort bucagindan Bati medyasi, Banglades'e akin etmeye baslamisti.

- Korkup, sindiniz mi?

- Bu kara cahillerden hic korkmadim ve bunlara asla odun vermeme karari aldim. Hepsi beni tiksinidiren kisilerdi bu fanatiklerin.

- 1994 yilinda hukumet sizi mahkemeye verdi, degil mi?

- Hukumet yobazlarin cizgisini izleyerek, benim halkin dini duygularini incittigim gibi sahane bir bulusla, pesime dustu. Iste bu sira, degisik dostlarin evlerinde saklanarak yasamaya basladim. Banglades icin cok buyuk para olan 5 bin dolarlik bir odul koyuldu basima. Bir ara babamin muayenehanesini de yiktilar yobazlar.

- Peki, aileniz ne yapti?

- Ailem tumuyle arkamdaydi. Hemen her birey destekliyordu ailede. Tum ulkede yasam durmus, sokaklar yobaz mitingleriyle gecilmez olmustu. Bazilari 300 bin kisilik bu fanatik mitinglerinde, surekli olarak kellem istendi. Tam 60 gun gizlenerek yasamak zorunda kaldim.

- 60 gun sonrasi ne oldu?

- Bazi Banglades'li aydinlar buyuk yardimlar yaptilar. Avrupa Birligi, bana cagrida bulundu. Amerikan hukumetinin de yakin ilgisini belirtmeliyim. Bizim hukumet sonunda, yurttan ayrilip, Avrupa'ya gitmeme razi oldu ve ayrildim.

- Disarda da sizi polisler koruyor mu?

- Buyuk topluluklar karsisinda konustugum zaman, beni polis koruyor. Ornegin, Ingiltere'de Nottingham'da universitede konusma yaparken, murteci ogrenciler bana saldirdilar. Montreal'de Concordia Universitesi'nde de saldirgan bir yobaz topluluguyla karsilastim ve polisin uyarisiyla, konusmami kesip, ayrildim Kanada'dan. Michigan ve Harvard Universitelerinde, bir tepki olmadi ama polis beni korumaya almisti. Cok buyuk insanlik gordum Isvec polisinden .

- Isvec'teki ilk gizli evinizi PEN orgutu bulmustu degil mi?

- Bothnia Korfezi denen suskun bir yorede, ozellikle bir yazar icin cok gereksinilen bariscil bir yere kavustum. Gecirdigim ruhsal deprem, yurdumdan uzaklara zorlanisim beni cok sarsti. Zor bir yasama adim atmistim. Ama PEN'deki dostlar beni asla yalniz birakmadilar.

- Simdiye kadar toplam 17 kitabiniz yayimlandi. Doktorlugu da biraktiniz. Hangi odulleri aldiniz simdiye kadar?

- 1994'te Isvec'te "Kurt Tucholsky Odulu"nu verdiler. Tucholsky adli unlu aydin. Nazilerden kacarak, Isvec'e gelmisti. Ayni yil, "Sakharov Dusunce Ozgurlugu Odulu"nu aldim. Avrupa Parlamentosu Baskani Klaus Hansch, "kadina adanan ve hosgoruyu yucelten bir yazar" olarak bana bir plaket verdi. 1995'te Fransa'da Nantes adli kentte de ozguluge katkimi onurlayan bir odul verildi ve bir kitabim altin yaldizli bir cerceveyle, kent belediye binasinda sergilendi. 1995 yilinda, Paris'te, "Insan Haklari Odulu"nu, Isvec'te Uppsala Universitesi'nden "Monismainen Odulu"nu verdiler. Meksika baskentinde yapilan "Dunya Humanistler Kongresi"nden de "Onurlu Humanist Odulu" verildi bana.

- Yazar dostlarinizdan mektup aliyor musunuz?

- Basta Salman Rusdu, yiginla destek veren yazar var bana. Rasid Mimoni, Bernard-Henry Levy, Philippe Sollers, Nadine Gordimer, Bat Ye'or, Leila Sabar, Rada Ivekovic, Pierre Martens, Susan Sontag, Erik Loest, Elfriede Jelinek, Muhammed Sukri, Irene Frain, Amishov Gosh gibi unlu adlar beni hep gonendirmistir.

- Kendi ulkeniz Banglades'te size esin gucu veren adlar kimlerdir?

- Iki buyuk deneme yazari aklima geliyor. Ikisi de laik ya da tanritanimaz bireylerdi. Birinin adi Anoradasankar Roy, digeri ise Sibnarayon Roy.

- Fransa'da buyuk dostluk gordunuz degil mi?

- Medya buyuk bir ilgi gosterdi bana. Aydinlarin dostlugunu asla unutmayacagim. Bazi oyun yazarlarinin yapitlarina konu bile oldum.

- Degisik konferanslarinizda hangi konulari ele aliyorsunuz?

- Nesirim, siirim temel konular. Hemen ardindan kadinin Islam'daki cekisini dile getiriyorum. Islam'da Seriat yasalarini degistirmedikce, hicbir reform girisiminin yararli olmayacagini savunuyorum. Tepede kumelenmis dinsel odaklarin, erkek-egemen kulturun ana sorun oldugunu anlatiyorum. Kadini pacavra gozuyle goren kurallari irdeliyorum hep. Cogunlugu kara-cahil olan Banglades halkinin icinde okumus kadinlar bile, kisir donguden kurtulamaz. Bu azinlik ust duzey sosyetede bile, kadin diplomayi zengin koca bulmak dogrultusunda kullanir ve eninde sonunda, solugu mutfakta alir. Ya da cocuk makinesi olmakla gecer yasamlari. Ailenin reisi hep erkektir.

- Kitapliginizda Kuran gozume ilisti. Sizin kutsal kitabi iyi bildiginizi duydum. Ne dersiniz?

- Yillarca okudum kutsal kitabi. Okudukca aklim karisti. Okudukca Tanridan kuskulanmaya basladim. Genc kizlik yillarinda kitapta izledigim akil almaz celiskileri anneme gosterirken, "aman kizim sakin sorma, sadece inan" derdi. Kadin erkek iliskileri, evlilikle baglamli ilkellikler, Musluman olmayanlarin gavur diye vurgulanmasi, kafir sayilmasi, bana hep pes dedirtmistir. Ozgur inanci reddeden, yasaklayan, kisitlayan bir ogreti vardi her satirda.

- Uzak ya da yakin bir gelecekte, Banglades'te mutlu bir yasama doneceginizi dusluyor musunuz?

- Kellemin istendigi bir diyarda, o mutlu yasami bulacagimi sanmam. Yazma yetimi engelleyen, ozgurlugumu yok eden, yobaz egemenligi altindaki o ortama donemem artik.

Ceviren: Engin Askin

Bir Kadın Yazgısı

"Bothnia Korfezi denen suskun bir yorede, ozellikle bir yazar icin cok gereksinilen bariscil bir yere kavustum. Gecirdigim ruhsal deprem, yurdumdan uzaklara zorlanisim beni cok sarsti. 
Zor bir yasama adim atmistim. Ama PEN'deki dostlar beni asla yalniz biramadilar.Nefret tepkisi, dogal olarak yobazlardan geliyordu. Birkac kez basini hocalarin cektigi kalabaliklar, gazete binasina saldirdi. Yaziisleri yonetmenim kesinlikle arkamdaydi ama, bana artik dini konulara deginmeme uyarisinda bulunmak zorunda kaldi. Patlak veren gerilime karsin, beni destekleyen yogun bir okur kitlesi vardi."

(Teslime Nesrin)

ONER YAGCI

"Bir Kadin Yazgisi" adli bir kitap yayimlandi (*).

Yazari Teslime Nesrin.

"Teslime Nesrin kim?" diye sorunca, belleksizligin egemen oldugu bir toplumun insanlari oldugumuz geldi aklima. Yayinevi de bunu dusunmus olmali ki, "Yayinevinin Tanitmasi ya da Tanistirmasi" baslikli bir aciklama koymak zorunlulugunu duymus:

"Teslime Nesrin, 1962 dogumlu ve Bangladesli bir tip doktoru..."

Cagrisim yapmadiysa devam edelim:

"Yazilari nedeniyle hakkinda fetva cikarilmis ve... ulkesinden, yakinlarindan ayrilmak zorunda birakilmis bir yazar..."

Salman Rusdi'ye uygulanan olum fermani olayinda oldugu gibi cagimizin ayiplarindan; insan hakki, yasa ve hukuk tanimaz bir bagnazligin, insana ve yasama yaklasiminin gostergelerinden biri. Dusunmeyi ve sorgulamayi yasaklayan, dusunen ve sorgulayanlar icin "fetva" cikarmayi hak belleyen koktendinciligin yuzyilimizin son donemlerindeki hedeflerinden biri. O, yasama bicimiyle ilgili dusunceleri aykiri bulundugu icin olumle bulusturulmak istendi.

Sakli-kacak (1994'e kadar) ve surgun (1994-1998 arasinda Isvec, Berlin ve Amerika Birlesik Devletleri'nde) yasaminda hakkindaki olum fermanina boyun egmedi, insan haklari savunuculugunu ustlendi, 1998'de ulkesine donduyse de, hakkinda surdurulen kampanyalardan ve "fetva"dan kurtulmak icin bu yilin basinda yeniden Isvec'e dondu ve yazarligini surdurdu.

Bir kadin Teslime Nesrin; kendisine uygun gorulen yazgiya boyun bukmeyen, onu degistirmeye calisan bir kadin.

Bu yazar Teslime Nesrin; yazdiklarinda dusunce ozgurlugunu, yasam ve insan haklarini savunan bir yazar.

Elimizdeki kitapta da kadini, kadinlarin sorununu anlatiyor; boyun bukmeyen yazgilarina karsi cikan kadinlari...

Teslime Nesrin'in "Bir Kadin Yazgisi" ve "Secenek" adli iki anlatisinin yer aldigi bu yapitinda, Dogu-Islam toplumlarindaki kadin yazgisini okuyoruz.

Kadinlarimizin yasadiklari
Bangladesli bir yazarin anlattiklarinin bizim kadinlarimizin yasadiklariyla, daha dogrusu bizim kadinlarimiza yasatilanlarla, yazgi kilinmak istenenlerle nasil da ortustugunu goruyoruz. Sanki Anadolu kadinlari var bu anlatilarda. Nazim Hikmet'in "Kuvayi Milliye Destani"nda "Kadinlarimiz" diye siirlestirdigi kadinlarimizin:

"Ve kadinlar/ bizim kadinlarimiz:/ korkunc ve mubarek elleri,/ ince kucuk ceneleri kocaman gozleriyle/ anamiz, avradimiz, yarimiz/ ve sanki hic yasamamis gibi olen/ ve soframizdaki yeri/ okuzumuzden sonra gelen/ ve daglara kacirip ugrunda hapis yattigimiz/ ve ekinde, tutunde, odunda ve pazardaki/ ve karasabana kosulan/ ve agillarda/ isiltisinda yere sapli bicaklarin/ oynak agir kalcalari ve zilleriyle bizim olan kadinlar/ bizim kadinlarimiz..."

"Bir Kadin Yazgisi"nda, babasinin, "iyi bir evlilik yapmasi icin hicbir fedakarliktan" kacinmadigi bir kadin anlatiliyor.

Gercekten de baba, adi Hira olan kizina, "Yakisikli bir fizige, iyi ahlaka sahip olan, alkole bagimli olmayan, kiz pesinde kosmayan, iyi bir isi olan bir koca" bulmak icin hicbir fedakarliktan kacinmamistir.

Hira, "beyaz bir tene, duzgun bir burna, badem gibi iri gozlere, ince dudaklara, ortanin uzerinde bir boya, belinin altina kadar uzanan gur saclara" sahip olan, liseyi yeni bitirmis, "ancak milyonda bir bulunabilecek" bir kizdir. Bir yandan okumak, bir yandansa guzelligi nedeniyle kendisini tek basina okula bile gondermeyen ailesinin baskisindan kurtulmak icin evlenmek istemektedir.

Bir gun, hic gormedigi, hic konusmadigi Altaf adli biriyle sozleri kesilir. Cevresindkiler ne kadar sansli oldugunu soylemek icin birrbirleriyle yaris ederler.

Bir devlet kurumunda muhendis olan Altaf, Dakka'nin en luks semtlerinden Gulsan'daki kendi gorkemli evinde oturmaktadir. "Guzel insanlara hic ilgisiz kalmayan" Hira, yakisikli Altaf'la evlendikten sonra duskirikligi yasamaya baslar, cunku Altaf iktidarsizdir ve bunu kabul etmemektedir.

Hira'nin yasami evde tutsaklik gibidir. Zamanini yatak odasinda gecirmekte ve kocasi onun evin temizliginin, hizmetcilerinin, yemeklerinin denetlenmesi isini ustlenmesi icin zorlamaktadir.

Annesi ona hep, "Iyi bir esin gorevlerinden biri de, kocasinin evini guzelligiyle suslemek, parlak kisiligiyle evin mutlulugunu, kocasinin ailesinin sayginligini pekistiren bir simge olmaktir." demistir ama Hira, bu evde var olma nedenini sorgulamaya baslar:

"Altaf'i mutlu etmek icin vardim, hem moral hem fiziksel mutlulugunu saglamak; ailesinin de gonencini, sayginligini korumaya katkida bulunmak... Peki benim mutlulugumu kim saglayacak?.."

Hira'nin savasimi
Bu sorgulama sonucunda egitimini surdurme tasarisindan vazgecer ve kapatilmis bir yasam surmek zorunda kalir. Cevresindeki tum kadinlar "tum yasamlarini, titizlikle, bagli olduklari erkegi hosnut etmeye adamislardir." Ve Hira da oyle yetistirilmistir ama "birlikte yasamak zorunda birakildigi" adamin tutsagi olmayi onuru kabul edememektedir.

Iktidarsiz bir kocanin koynunda gecmeye baslayan uykusuz gecelerden, kendini dine vermis bir kayinvalidenin cekilmezliginden baska bir sey olmayan yasamindan hosnut degildir. Kocasi, cinsellikle ilgili bir sorunu oldugunu kabul etmemekte ve Hira, yalnizlik icinde allak bullak olmaktadir.

Anlatinin bundan sonrasi Hira'nin girdigi savasimi, doktora gidisini, cinselligin ne oldugunu anlayisini, kocasindan dayaklar yiyisini, evinden kacisini, kendi ailesinin onu ayiplayip geri gondermesini, tekrar kacip bir iste calismaya ve kurtulus icin adimlar atmaya baslayisini anlatmakta ve ozgurlugun, ozgurluk icin savasmanin en yuce deger oldugunu vurgulamaktadir.

Bu savasimin sonunda, anlatinin son satirlarini olusturan ask. Hira'nin ozgurlugu yakaladiginin da habercisidir:

"Kimse ona sarilmami, onu kendime cekmemi engelleyemezdi. Kimse ve hicbir yasa. Beni uzun zamandir kemiren yoksunlugun, nihayet yumusamaya, bedenimi terk etmeye basladigini duyuyordum. Susuzlugumu gidermenin cok kolay -bu kadar basit!- olacagi baska bir dunyaya giriyordum."

"Secenek"
Kitabin ikinci anlatisi ise "Secenek" adini tasiyor.

Iki kizkardesin birbirine yazdigi mektuplarla insanligin yuzlerce yildir cozemedigi kadinlarin ezilmesi sorununun ve yasam biciminin sorgulandigi bu anlati da, Dogu toplumlarindaki kadin olayini sergiliyor.

Bu anlatida karsilastigimiz gerceklik de ulkemizdeki kadin gercekligiyle ilginc bir bicimde ortusuyor.

Dunyanin cesitli ulkelerini gorup de oralarda ogrendikleriyle kendi ulkesinin yasamini karsilastirip cagdas bir yasam biciminin hakki oldugunu dusunen, bu dusuncesini gerceklestirmek icin cesur adimlar atan bir kizin yasam deneylerini aktaran "Secenek", ayni zamanda dinsel bir yasam biciminin kiskaclari altinda, bosinanlarla koreltilen baska yasamlari da buyutec altina aliyor.

Ornegin, "Erkekler beni hep sasirtacaklar! Evlenmeden once yiginla kizla birlikte olurlar, sonra da kadinlarinin yasantisindaki ilk erkek olmamayi katlanilmaz bulurlar. Neden Nupur, bana aciklasana! Kizlik onlar icin neden bu denli baglayici!" dusuncelerinin toplumumuzdaki "bekaret" konusuyla ayniligini kim yadsiyabilir?

Ask konusundaki su dusunceler de gunumuzun gercekligi degil mi?:

"Yasamimin bir bolumunde, yalnizca askin bana ozgurluk ve mutluluk getirebilecegini dusundugumu soylemeliyim. Herkes gibi ben de ask tutkunuydum. Ama anladim ki bizim toplumumuzda, ask, erkeklerin kadinlari aglarina dusurmek, iktidarlarini dayatmak, yasam boyu kendilerine hizmet etmelerini saglamak icin kurduklari bir tuzaktan baska bir sey degil."

Ornegin, "Kayip kiz, erkeklerle fazlaca gorusen kizdir! Bunun tek bir anlami var, erkekler dogru yoldan cikmazlar. Ote yandan, ulke bir bastan bir basa erkeklerin bu kayip kizlarla karsilasabilmeleri icin ayrilmis yerlerle dolu... Ama yerlere giden kizlarla sik sik gorusen erkekler yoldan cikmis sayilmiyorlar..." dusuncelerinin bizim toplumumuza yabanci dusunceler oldugu soylenebilir mi?

Ya bosananlarla ilgili gerceklik?

Sinava girecek olan kizin basarisi icin duaya gereksinmesi vardir ve dua ufleyen Hoca ile karsilasan kizin duygulari sunlardir:

Hoca ellerini basima koydu, sonra omuzlarina, sirtima indirdi, beni kendine bir an cekerek. Kuran'dan birkac ayet okuyarak uzerime ufledi. Bir yaprak gibi titriyordum, kendimi onun kollarinda hapsolmus hissetmek kotu bir duyguydu. Saclarima icine cekiyordu sanki. Soluk almaya cesaret edemedim... Yeniden elleri uzerimde gezindi, sirtimdan kollarima, kollarimdan gogsume uzandi, orada bir sure hareketsiz durdu. Soyle mirildandigini isittim: Allah'in safligi iste burada duruyor, bir gun bu saflik ucup gidecek, sen yolunu sasirtmalarina izin verme!.."

Bir ticaret alani:

Dinin ticaretle iliskisini belirleyen "Din, su siralarda parlayan bir ticaret alani... Dinle yakindan ilgilenen insanlarin daha bencil olduklarini dusunebilir miyiz? Belki de insanlari bencil yapan dindir" dusuncelerinin cigliga donustugu bir ulke yalnizca Banglades midir?

"Bir Kadin Yazgisi" adli kitabin ikinci anlatisi olan "Secenek"in, icinde bulundugumuz yasama kosullarina denk dusen sorunlarla ic ice bir yapit olarak okunmaya deger bir anlati oldugunu vurgulayarak son satirlarindaki bir cagri ile noktayi koyalim:

"Yasamda gercekten bir dosta, yaninda kendini iyi hissedecegin birine ihtiyac var... Beni ilgilendiren tek kisi sensin, sen benim gercek dostumsun, bir anneden, bir kardesten daha yakinsin..."

(*) Bir Kadin Yazgisi - Secenek/ Teslime Nesrin/ Ceviren: Bulent Berkman/ Cumhuriyet Kitaplari/ Mart 1999/ 192 s.

Kaynak: Cumhuriyet Kitap 04/06/99
 

Islamiyet Hakkinda Okullarda Okutulmayan Gercekler

Islamiyet Ve Kadin

Avrupa Türbani Nasil Görüyor

Türban Yasagi Hukuga Uygun

Islam'da Kadinin Kapanmasi

Türban Ve Gazete Yazarlari

Islam Ulkelerinde Cehaletin Boyutu

İslamiyet Gerçekleri