Hizbullah'ın infaz yöntemi
Mehmet Faraç, Cumhuriyet, 10.01.2000

Yüzlerce kişiyi kaçıran örgüt, kurbanlarını yeraltı sığınaklarında çürümeye terk ediyor. Şeriatçı örgütün sığınaklara hapsettiği çok sayıda kişi iskelet halinde bulundu. Çok az kişi ise milyarlarca lira fidye ödeyerek kurtulabildi. Hiçbir eylemini üstlenmemekle dikkat çeken örgütün sığınaklara attığı kişileri, İran istihbaratının eğittiği üniversite öğrencileri sorguluyor.

İstanbul'da, aralarında Zehra Kültür ve Eğitim Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım 'ın da bulunduğu Güneydoğu kökenli 11 işadamının kaçırılmasıyla gündeme gelen Hizbullah, şeriatçı örgütlerin en tehlikelisi. Örgüt geçmiş yıllarda kaçırdığı bazı işadamlarını, 11 ay yalnızca ekmek ve su vererek yeraltındaki sığınaklarda tuttu.

1990'lı yıllarda önce PKK'liler, sonra karşıt grup ''Menzilciler'' le kanlı bir savaşa giren Hizbullah, yüzlerce kişinin ölümüne yol açtı. ''İran yanlısı bir şeriatçı Kürt devleti'' kurmak için Hüseyin Velioğlu tarafından oluşturulan örgüt, İran istihbaratından büyük destek alıyor. Örgütün en tehlikeli kanadı, Menzilciler'i de tasfiye eden ve yoğun operasyonlar nedeniyle yeraltına çekilen ''İlimciler''.

Takarov marka tabancalar ve satırlarla gerçekleştirdikleri saldırılar nedeniyle bir dönem özellikle Güneydoğu'da korku saçan örgüt, yüzlerce insanı kaçırarak sorguladı, çoğunu öldürdü ya da sakat bıraktı.

Örgüt geçen yıl kaçırılan ''İslamcı feminist'' Gonca Kuriş olayıyla gündeme geldi. Geçmişte bir Hizbullah sempatizanı olan Kuriş'in, örgütten kopması nedeniyle kaçırıldığı tahmin ediliyor. Kuriş'ten 1 yıldır haber alınamıyor. Kuriş'in kaçırılması olayıyla ilgili Diyarbakır, Gaziantep ve Tarsus'ta yoğun operasyonlar yapıldı, ancak sonuç alınamadı. Batman'da düzenlenen operasyonda, Çamlıca Mahallesi'nde Fahrettin Özdemir 'e ait boş evin alt bölümünde bir sığınak ortaya çıkarıldı. Sığınakta, toprağa gömülü bir insan iskeleti bulundu. Aynı dönemde bir ihbar üzerine Kızıltepe ilçesi İpek mahallesinde ortaya çıkarılan Hizbullah sığınağında da bir iskelet bulundu. Kuriş'e ait olduğu ileri sürülen iskeletin, yapılan ilk incelemede bir erkeğe ait olduğu belirlendi.

Kuriş'in kaçırılması olayıyla ilgili Tarsus ve Mersin'de yapılan operasyonlarda Hizbullah'ın askeri kanadından Tahir Kurtcebe sahte kimlikli Hamit Çöklü, Tayyip Kurtcebe sahte kimlikli Fethullah Çöklü ile birlikte 12 kişi yakalandı. Sanıklar, ilk ifadelerinden sonra Tarsus'a 12 kilometre uzaklıktaki Zincirlikuyu bölgesinde kendilerine karşı olanları kaçırmak, sorgulamak ve cezalandırmak, kendi örgüt elemanlarını barındırmak amacıyla sığınak ve hücre evi yaptıklarını itiraf ettiler. Polis, Zincirlikuyu'daki sığınak ve hücre evine ses geçirmeyen çift kat duvar örüldüğünü, bodrum katında tek kişilik hücreler bulunduğunu belirledi.

Hizbullah, kaçırdığı kişileri barındırdığı sığınakları, dikkat çekmemesi için, camiler ve örgüt militanlarının evlerinin altında ya da köylerde inşa ediyor. Toprak altında yapılan sığınaklarda biriketle ayrılmış 10 ile 15 arasında birer metrekareden oluşan hücreler bulunuyor. Hücrelerin duvarlarında kaçırılan kişilerin el ve ayaklarının bağlandığı zincirler yer alıyor. Kaçırılan kişiler sürekli sorgulanırken aylarca tutuldukları bu sığınaklarda ekmek ve suyun dışında bir şey verilmiyor. Bu nedenle kaçırılanların çoğu bir süre sonra havasızlık, rutubet ve açlıktan yaşamını yitiriyor.

Bir sorgulayıcı

Tahran'da Devrim Muhafızları'ndan ders aldıktan sonra Türkiye'ye eylem yapmak üzere gönderilen Hizbullah'ın itirafçısı Abdülaziz Tunç 'un sığınak ve sorguyla ilgili anlattıkları dikkat çekici. Tunç, onlarca Hizbullah karşıtı ve PKK'lileri kaçırarak sorguladıklarını ve birçoğunu öldürdüklerini ayrıntılarıyla anlattı. Diyarbakır DGM'de idam istemiyle yargılanan Abdülaziz Tunç adam kaçırma ve sorgulamalarla ilgili şu bilgileri verdi:

''1993 yılında örgüt talimatı ile Batman'da Cevdet Soysal isimli şahsın evindeki sığınakta tutulan PKK'li Servet kod adlı Mecit isimli şahsı sorgulayarak edindiğim bilgileri yine örgüt yöneticisi Edip Gümüş' e aktardım. Yine aynı tarihlerde birçok sorgu olayına katıldım. Batman'da örgüt tarafından kaçırılarak Nedim Karadeniz isimli şahsın evindeki sığınakta tutulan Fahrettin Tan isimli şahsı sorguladım ve bu şahsı, ağabeyi Hasan Tan 'ın örgüte verdiği bir milyar 500 milyon karşılığında serbest bıraktım. PKK'nin dağ kadrosundan kaçan Zerdeşt kod isimli bir militanla yine PKK'den kaçan Mazlum kod isimli bir örgüt mensubunu Silvan'ın Yolaç ilçesinde sorguya aldım. 1993 yılında Batman'da değişik tarihlerde l4 PKK'li ve PKK yanlılarının sorgularında bulundum. 1994 yılında Batman'ın Hürriyet mahallesinde Salih Ulutaş' ın evinin bodrum katında PKK örgüt mensubu ''Nuhat'' ko4 ve Menzil gurubundan Melle Behçet ve Kızıltepe ilçesinden getirilen ve MİT görevlisi olduğundan şüphelendiğimiz Hüseyin isimli bir şahsı sorguladık. Nuhat, sığınakta Abdülselam kod Sait Ketme tarafından silahla vurularak öldürüldü. Yine 1994 yılında Batman'da örgüt tarafından kaçırılarak bir sığınakta rehin tutulan Devran Ticaret'in sahibinin oğlu olan Rojan 'ı sorguladık ve bu şahsı 2 milyar lira para karşılığında serbest bıraktık.''

1994 yılında örgüt lideri Hüseyin Velioğlu'nun talimatı üzerine Mardin'in Kızıltepe ilçesine bağlı bir köyde yakalanan bir PKK militanını Gazi Kavan 'ın Kızıltepe'deki evinde sorguya aldıklarını belirten Abdüzaziz Tunç itiraflarını şöyle sürdürdü: ''Sorgu sırasında şahsın elleri ve kolları kelepçelendi ve sığınakta bırakıldı. (Sığınak polis operasyonuyla ortaya çıkarıldı içinde bir iskelet bulundu.) 1995 yılında yine Gümüş'ün talimatıyla Hizbullah'ın Menzil grubu lideri Fidan Güngör ile Sabahattin isimli bir şahıs kaçırıldı. Sabahattin daha sonra öldürüldü.''

Önce sorgu sonra ameliyat

Hizbullah'ın bir başka sorgucusu ise Diyarbakır polisinin yakaladığı ''Sami'' kod adlı tıp fakültesi öğrencisi Mehmet Arıca. Arıca, Diyarbakır TEM Şubesi'nde Hizbullah örgütünün sorgu ve infaz birimiyle ilgili şu itiraflarda bulundu:

''1972 Dicle doğumluyum. 1993'te tıp fakültesini kazandım. 4. sınıftayken okulu terkettim ve 1990 yılında örgüte katıldım. Daha sonra örgütün sorgulama timinde görev almaya başladım. Örgüt elemanları tarafından yakalanarak Çınar ilçesi Pembeviran köyüne götürülen 2 şahsı ben sorguladım. Sorguda daha önceden hazırlanan sorular soruluyor, cevaplar alınıyordu. Sorgulamalarda özellikle MİT ajanı olarak kullanılan kişilerin üzerinde bir hayli duruyorduk. Daha sonra bu şahıslar infaz birimindekilere teslim ediliyordu. Bunların akıbetlerini bilmiyorum. Sorgu için Pembeviran köyünü kullanıyorduk. Aziz Başak, Musa ve Nurettin Güneş adlı örgüt mensuplarını yine aynı köyde sorguladık. Akıbetleri konusunda bilgi sahibi değilim. Şaban Konuş adlı bir örgüt elemanını tanıyorum. Örgüt onu bir eve götürdü. Bu şahıs kaçırıldığını daha sonra anladı. Kaçmaya çalışırken iple boğularak öldürüldü. Fuat Sincar isimli bir örgüt elemanını da sorguya aldık. Şahsın Romen kadınlarıyla fuhuş yapıp ilişkiye girdiğini öğrendik. Bu kişiye ne olduğunu bilmiyorum.''

Rant kavgası mı

Hizbullah operasyonunda yakalananların çoğunun yoksul insanlar olması dikkat çekiyor. Hizbullah, küçük esnaf olarak tanımlanan yurttaşlarla işsiz yüzlerce genci saflarına katıyor. Bu kişileri fitre, zekât adı altında haraç toplamakta kullanıyor. Nitekim 1999'un son ve 2 bin yılının ilk haftasında Gaziantep'te düzenlenen operasyonda yakalanan 24 militan ramazan ayında fitre ve zekât adı altında haraç topladıklarını itiraf ettiler. Gaziantep polisinin geçen yılın ekim ayında yaptığı Hizbullah Vasat örgütü operasyonunda yakalanan bir militanın itirafları ise Hizbullahçılar'ın sosyal yapısını göz önüne serdi. Mehmet A. 'nın üzerinde çıkan ''Vasiyet'' başlıklı yazıda şu ifadeler yer alıyor: ''Yarabbi, inşallah borçlarımı ödemeden canımı almazsın. Yarabbi, kul hakkıyla yanına varmak istemiyorum. Senden tek istediğim, benim kendi yolunda şehit olmamı nasip eylemendir. Vereceğim kul hakları: ... kitapevi 3 milyon, ...kebap salonu 400 bin, Köylü Garajı yakınındaki dürümcüye 500 bin, ...kasabına 300 bin lira borcum var. ...tüm Hizbullahilerin İslam düzeni için Allah'ın dini İslamı kurmak için mücadele eden tüm Müslüman kardeşlerime selam olsun. Ne mutlu taguta (şeytana) karşı çıkıp, düzenlerine karşı çıkan tüm Müslümanlara. Ne mutlu İslami hâkim uğruna şahit olan ve işkence çeken müminlere...''

Güneydoğu'da, Bursa ve İstanbul'da özellikle ramazan aylarında fitre ve zekât toplamak için yoğun çaba harcayan Hizbullah aynı konuda faaliyet gösteren islami kuruluş ve derneklere cephe alıyor. Örgütün yalnızca Güneydoğu'da topladığı fitre ve zekâtın 1 trilyonu aştığı ifade ediliyor. Bu arada özellikle dinci işadamlarını haraca bağlayan örgüt, kendisine direnen kişileri de kaçırıyor. İstanbul'da ortadan kaybolan 11 kişinin sığınaklarda tutulabileceği ihtimali üzerine polis Güneydoğu'da Hizbullah'ın etkin olduğu il ve ilçelerde operasyonlar yapıyor.

Hizbullahçılar hem rant hem de hücre olarak kullanılması açısından camileri de ele geçiriyor. Direnen imamları ve cami yaptırma derneği yöneticilerini kaçırıp öldürüyor. Batman'da 1997 yılında kaçırılan, aralarında İpragaz Cami Yaptırma Derneği Başkanı, Petrol-İş Şube Başkanı'nın da bulunduğu 15 kişi 11 ay yeraltındaki sığınaklarda yalnızca ekmek ve su verilerek tutulmuştu.

Acımıyor

Örgüt, karşı çakmadıkça kendi yandaşlarını öldürmüyor. Polise bilgi sızdırmakla suçladığı kişilere ise acımıyor. Nitekim 1999 yılı içinde Diyarbakır ve Batman'da 14 Hizbullah yandaşı Takarov marka tabancalarla sokak ortalarında katledildi. Bu kişilerin adları şöyle:

''Yılmaz Kara, Sıraç Yıldız (Batman'da İpragaz Mahallesi Cami İmamı), Arif Başka, Nurullah Yıldız, Casım Maslak, Zübeyir Kartal, Ahmet Şera, Veysi Selimoğlu, Mehmet Nuri Sapmaz, Ahmet Baytemur, Mahmut Ergin, Hasan Duran, Ahmet Uluğ ve adı belirlenemeyen bir kadın.''

Diyarbakır Valisi Cemil Serhatlı cinayetlerin işlendiği dönemde kaçırılma olaylarıyla ilgili vatandaşları uyararak şu açıklamayı yaptı: ''Örgüt kendilerince ajan olarak tabir ettikleri, örgütle bağlılığından şüphe duyduğu mensuplarını önce kaçırıyor, sorguluyor ve diğer militanlarına örnek olması açısından şehrin muhtelif yerlerinde sokak aralarında öldürüyor. Kaçırma olayını  gerçekleştiren örgüt daha sonra kaçırılan şahsın ailesini telefonla arayarak 'Biz polisiz, oğlunuz bizde' şeklinde konuşuyor. Bazı zaman ise kaçırmak istedikleri şahısların kapılarını yine 'Biz polisiz' diye açtırıyor. Vatandaşlardan kapılarına gelip polis olduklarını söyleyenleri 155'e bildirmelerini istiyoruz.''

İLGİLİ BAZI LİNKLER

Islamiyet ve Şiddet

Teslime Nesrin

Islamiyet Ve Kadın

Islamda Kadına Ceza

Islamiyet Gerçekleri

İslamiyet Gerçekleri (yedek link)