Bolum 5- Cumhuriyet, 22.06.2000

1977 seçimlerinde yenilgiye uğrayan MSP'ye yapılan saldırılar parti içinde kenetlenmeye yol açtı

Necmettin Erbakan ordusunu kuruyor

Necmettin Erbakan usta bir hatip ve iyi bir örgütçüydü. Yakın kurmaylarıyla, parti il başkanlarıyla, ilçe başkanlarıyla yaptığı özel konuşmalarda çok etkiliydi. En sakin adam bile Erbakan'ı dinledikten sonra adeta bir militan haline dönüşüyor ve dünyayı kurtarmanın kendi çalışmasına, gayretine bağlı olduğunu düşünerek
çalışmalarına hız veriyordu. ''Türkiye'de iki ordu var'' diyordu MSP'liler, ''biri Türk ordusu, diğeri MSP ordusu''.

Necmettin Erbakan, gençlerin örgütlenmesine ve gazeteye özel önem verdi. Milli Gazete'nin dışında Yeni Devir gazetesi, Milli Görüş'ün ikinci gazetesi olarak devreye girdi. Gençlik, MTTB'de yetişmekte, eğitilmekteydi. İmam-hatip okulları da MSP'ye gençlik yetiştirmekteydi. Bununla da yetinilmedi, Akıncılar Derneği kuruldu.
Erbakan, başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa ülkelerinde Milli Görüş Teşkilatları kurdu.

Yeni Asya gazetesinin AP'yi destekleyen bir yayın organı haline gelmesi, gazetede çalışan Hekimoğlu İsmail 'i rahatsız ediyordu. Cemaatin bu kadar siyasete bulaşmasını eleştirerek gazeteden ayrıldı. 'Yanlışlık yapsa da MSP'ye bu kadar yüklenilmesi doğru
değildi' ona göre. 'Nihayet onlar da Müslüman Kardeşler' di. Hekimoğlu İsmail, gazeteden ayrıldıktan sonra TÜRDAV Yayınları'nı kurdu, Sur dergisini yayımlamaya başladı.

Hekimoğlu İsmail bir cemaat lideri olmamasına rağmen, dini çevrelerde bir lider kadar saygı duyulan, sevilen önemli bir isimdi.

Onun Yeni Asya'dan ayrılması cemaati şoke etti. Mehmet Kutlular liderliğindeki Yeni Asya cemaati, Hekimoğlu İsmail'i MSP'li olmakla suçlayıp afaroz etti. Ancak bu afaroz Hekimoğlu İsmail'e işlemedi. Kitapları cemaatler tarafından alınmaya devam etti, hem de kitaplarından artık para kazanmaya başladı.

''Minyeli Abdullah'' gibi satış rekorları kıran bir romanın yazarı olan Hekimoğlu İsmail'in ayrılması cemaatte tereddütler uyandırdı. Onun gibi bir insan neden ayrılmak zorunda kalmıştı sorusu kafaları işgal etti.

Yeni Asya, Hekimoğlu İsmail'in ayrılışından sonra da AP'yi öven, CHP ve MSP'ye saldıran yayınını sürdürdü. Bu tutumları İslamcılar arasında eleştirilere neden oluyordu. MSP'liler gazeteye geliyor, gazetenin idarecileriyle, yazarlarıyla kavga ediyorlardı. Asabi bir mizaca sahip olan Mehmet Kutlular da bu tartışmalara katılınca, gerilim arttı. ''Siz masonsunuz'', ''Siz de
yeşil komünistsiniz'', ''Siz münafıksınız'', ''Siz de Müslümanlara kötülük yapan ne olduğu belirsiz kişilersiniz'', ''Siz kâfirlik gemisine binmiş zavallı Müslümanlarsınız'' gibi karşılıklı sataşmalar, hakaretler ve kavgalar yaşandı.

'Dünyayı kurtaracak imam'

MSP, 1977 seçiminde milletvekillerinin yarısını kaybetti. Buna karşın MSP diri bir tabana sahipti ve Türk siyasetinde kilit parti konumundaydı. Cemaatlerle kıran kırana mücadele etmesi, parti tabanını adeta kemikleştirmiş, partiyi bir cemaat haline dönüştürmüştü. MSP'liler Erbakan'a bir şeyh gibi bağlıydılar. Necmettin Erbakan onların gözünde Türkiye'yi, hatta dünyayı kurtaracak bir imamdı. Bu duygularla dolu olan partilileri 1977 seçim yenilgisi pek etkilemedi, tam tersi kamçıladı. Onlar şöyle düşündüler: Hz. Muhammed bile bazı mağlubiyetlerden sonra zafere ulaştı.

Parti aslında bir İslam ordusuydu. Erbakan da İslam ordusunun komutanı. İslam ordusunun zafere ulaşması için farz olan cihadı yerine getirmek gerekliydi. Erbakan özel toplantılarda İslam tarihinden örnekler veriyor, sonuçta ne olursa olsun MSP ordusunun bu savaştan galip geleceğini söylüyordu. Kamuoyundaki Erbakan'dan farklıydı bu özel toplantılardaki Erbakan.
Söyledikleri dinleyenleri heyecanlandırıyor ve çalışmalarını hızlandırıyordu.

Parti içinde var olan geleneksel Yahudi düşmanlığı da kullanılıyor, ''Siyonistlerin en korktukları, Yahudilerin en çekindikleri Erbakan'ın Türkiye'yi yönetmesi'' denerek saflar sıkı tutulmaya çalışılıyordu. Onlara göre: Erbakan günümüzün Sultan Abdülhamit 'iydi. Onun kadar zeki, hatta ondan daha üstün bir dehaydı.

CHP ve AP küfrün (kâfirlerin, din düşmanlarının) temsilcisiydi. Türkiye'yi İslamdan çıkarmak gayretindeydiler. İkisi de Batıcı, ikisi de batıl, ikisi de faizci, ikisi de ayyaştı. CHP tam kâfir, AP ise İslamı savunuyor görünen münafık bir partiydi. Aslında ikisi de din düşmanıydı.

Bazı dindar kesimler, cemaatler, tarikatlar gaflet içindeydiler. Hakkı savunan tek parti MSP'nin yanında yer alacaklarına, yardımcı olacaklarına gidip AP gibi mason bir partiye hizmet etmekteydiler. Bile bile kü fre yardımcı oldukları için onlar da küfrün parçasıydılar. Bu yüzden onların vebali, ahiretteki durumları, CHP'den de, AP'den de çok ağır olacaktı.

MSP'lilerin hemen hepsi bu duygular ve düşünceler içindeydi. MSP'nin seçim kaybetmesi, partinin uğradığı saldırılar, cemaatlerin karşı tarafla işbirliği yapması, parti saflarında moral bozukluğu yerine kenetlenmeye yol açıyordu. MSP safları karşı cemaatler için şöyle düşünüyordu: ''Eğer Hz. Muhammed döneminde yaşasalardı, kesinlikle Hz. Muhammed'in yanında değil, onun karşısında yer alan Ebu Cehil, Ebu Süfyan gibi kâfirlerin yanında yer alırlardı.''

Erbakan'ın ordusu

Bu tarz propagandayla Erbakan, parti teşkilatını her an dipdiri tutmayı başardı.

Necmettin Erbakan usta bir hatip ve iyi bir örgütçüydü. Yakın kurmaylarıyla, parti il başkanlarıyla, ilçe başkanlarıyla yaptığı özel
konuşmalarda çok etkiliydi. En sakin adam bile Erbakan'ı dinledikten sonra adeta bir militan haline dönüşüyor ve dünyayı kurtarmanın kendi çalışmasına, gayretine bağlı olduğunu düşünerek çalışmalarına hız veriyordu. Erbakan, enerjisini tamamen teşkilatlanmaya yöneltti. Köyler dahil, bütün sandık başlarında gerekenden en az iki misli partili sandık müşahidi olma şartını getirdi. Seçim sandıkları MSP'lilerin hâkimiyeti altında olmalıydı. Erbakan, partilileri cemaat gibi, tarikat gibi, bir ordu gibi düzene soktu.

''Türkiye'de iki ordu var'' diyordu MSP'liler, ''biri Türk ordusu, diğeri MSP ordusu".

MSP her alanda örgütleniyor

Erbakan, konuşmalarıyla mensuplarını heyecanlandırır ve disipline sokarken gençlerin de örgütlenmesine özel önem verdi. Gençlik, MTTB'de yetişmekte, eğitilmekteydi. İmam-hatip okulları da MSP'ye gençlik yetiştirmekteydi. Bununla da yetinilmedi, Akıncılar Derneği kuruldu. Akıncılar Derneği parti ile direkt ilişkisi olmayan bir dernekti ama MHP'nin Ülkü Ocakları gibi bir yapıda ve faaliyetteydi.

Gazeteye de önem verdi Erbakan. Gazete bu dava için bir motor vazifesi görüyordu. Milli Gazete'den başka Yeni Devir gazetesi, Milli Görüş'ün ikinci gazetesi olarak devreye girdi. Yeni Devir, zamanla 'İslamcıların Cumhuriyet gazetesi' olarak anılır oldu. Cumhuriyet gazetesi gibi siyah beyaz çıkıyor, aydınlara hitap ediyor ve gençlerin, entelektüellerin ilgisini çekecek yayın
yapıyordu. Cemil Meriç, İsmet Özel, Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Akif İnan gibi yazarlar, şairler Yeni Devir'de yazıyorlardı. MSP'nin geleneksel yapısının yanı sıra okuyan-düşünen kesimi de vardı. Bu kesim sol eserleri takip eden, Yeni Devir ile birlikte Cumhuriyet'i okuyan, klasikleri ve modern dünya edebiyatını izleyen, edebiyat dergilerine abone olan, yabancı dil öğrenen, üniversitede okumayı hedefleyen bir kesimdi. Diriliş, Edebiyat, Mavera, Aylık Dergi gibi edebiyat dergileri bu kesimi etkiliyor, bu dergilerden yeni yazarlar yetişiyordu. Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören,
Erdem Beyazıt, Yaşar Kaplan gibi şairler, hikâyeciler o dergilerde ürünlerini yayımlıyorlar ve yeni kabiliyetlere yol gösteriyorlardı.

MSP içindeki radikaller

Onlarla birlikte radikal diye tanımlanacak bir kesim daha boy vermekteydi MSP içinde. Bu kesim aynı zamanda partinin de dinamosuydu.

Sebil, Şûra, Tevhid, İslami Hareket gibi dergilerin oluşturduğu bir kesimdi bu. Adı geçen dergilerdeki Kadir Mısıroğlu, Ertuğrul Düzdağ, Yılmaz Yalçıner, Ali Bulaç, Selahattin Eş, Ali Ünal, Sedat Yenigün, Atasoy Müftüoğlu, Hüsnü Aktaş gibi yazarlar gençlik üzerinde hayli etkin oluyorlardı. Hele daha ilk sayısında ''Şeriatçı bir gazete olabilir miyiz?'' kapağıyla çıkan Şûra dergisi, hayli sert ve gençliğin militan mizacına uygun yayın yaparak Milli Gazete'den çok satış yapmayı başardı.

Yılmaz Yalçıner'in yayımladığı Ali Bulaç, Selahattin Eş ve Hüsnü Aktaş gibi isimlerin yazdığı bu dergi; Atatürkçülüğü, Kemalizmi, devleti, AP'yi, Nurcuları ve Süleymancıları çok sert ifadelerle eleştirdi. Her sayısı toplatılan Şûra dergisi sonunda kapatılınca, Tevhid, Hicret dergileri çıkarıldı ve bu tarzda yayınlar sürdürüldü. Bu anlayış, yayınevlerini de etkiledi ve İslam dünyasından yapılan çevirilerle yayın dünyasında da bir patlama yaşandı. Ali Bulaç'ın başında olduğu Düşünce Yayınları bu tarz yayıncılığın lideri konumundaydı. Ali Bulaç bu yayınevinden çıkardığı ''Çağdaş Kavramlar ve Düzenler'' kitabıyla İslamcı gençliğin en popüler yazarı oldu. ''İslamcı gençliğin el kitabı'' niteliğindeki bu kitabı başkaları takip etti. Ali Ünal'ın ''Mekke Resullerinin Yolu'' kitabı da bu tarz popüler eserlerdendi.

Fakat asıl açılım, İslam dünyasının âlimleri sayılan Seyyid Kutup, Muhammed Kutup, Mevdudi ve özellikle Ali Şeriati gibi yazarların çevirileriyle sağlandı. Mısırlı yazar Seyyid Kutup'un 'Yoldaki İşaretler', Pakistanlı yazar Mevdudi'nin 'Kur'an'da Dört Terim' , İranlı yazar Ali Şeriati 'nin 'Medeniyet ve Modernizm', 'Marksizm ve Diğer Batı Düşünceleri' kitapları MSP'li gençliğin
en gözde eserleri oldu.

Bu kitaplarla İslamın 'devlet olma' yönleri ele alınıyor, geleneksel görüşlerden çok farklı bakış açıları sunuluyordu. Özellikle İranlı yazar Ali Şeriati'nin kitapları İslamcı gençliğin 'best-seller' iydi ve kitaplar peynir ekmek gibi satılıyordu.

Bu gelişmeler MSP eksenli hareketin toparlanmasını, hareketlenmesini ve daha da büyümesini sağladı. Erbakan, parti, gazete ve dernekle yetinmedi, başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa ülkelerinde Milli Görüş Teşkilatları kurdu. Milli Görüş Teşkilatı, Avrupa'daki Türkleri örgütledi ve MSP'nin en faal, en güçlü teşkilatı haline geldi. MSP bu yönüyle sadece parti değil, en güçlü İslamcı grup oldu.

Necmettin Erbakan usta bir hatip ve iyi bir örgütçüydü. En sakin adam bile Erbakan'ı dinledikten sonra adeta bir militan haline dönüşüyordu.


Yeni Asya'nın 'İşte MSP' broşürü

Yeni Asya cemaati MSP'ye karşı öfke içindeydi. Partiye darbe vurmak için broşürler peş peşe geldi. Yeni Asya'cıların ''İşte CHP!'' ve ardından ''İşte MSP!'' broşürleri ortalığı karıştırdı. Bununla da yetinmeyip ''Eco ile Neco'' adlı bir de kitap yayımladılar.

''İşte MSP!..'' broşüründe MSP'nin komünistleri affettiği, dine zarar verdiği, sağı ve dindarları böldüğü, CHP ile bir olduğu gibi konular işlendi. Ama asıl önemlisi, MSP'li Bakan Korkut Özal'ın ''içki içerken'' çekilen bir fotoğrafı yayımlandı. Gerçekte aynı resim büyük gazetelerde yayımlanmış ama o gazetelerde ayran içtiği belirtilmişken Yeni Asya'cılar aynı resmi, altına içki içti diye yazarak yayımlamışlardı.

İşte bu çarpıtma, bütün şimşekleri Yeni Asya'nın üzerine çekti. Cemaat mensupları, bu kadar siyasileşmenin ve bu tür yayınların cemaate zarar vereceğini dile getirmeye başladılar. Bu yüzden MSP'lilerin tüm hışmı da üzerlerine çevrilmişti. Korkut Özal'a yapılan iftira, İskenderpaşa cemaatini de kızdırdı ve onların da Yeni Asya cemaatine tavır almasına neden oldu. Diğer İslamcı çevreler de aynı tutum içine girdiler. Çünkü Korkut Özal'ın içki değil ayran içtiğini, onun içki içemeyeceğini bütün dini çevreler biliyordu.

Yeni Asya gazetesi ve cemaati her yerden büyük tepkiler aldı. Hekimoğlu İsmail de tepki gösterenler arasındaydı. ''İşte MSP'' broşürünü hazırlayanları telefonla aradığı ve sert bir dille eleştirdiği kulaktan kulağa yayıldı. İddialara göre konuşma şöyle geçmişti: ''Korkut Özal'ın içki içmediğini herkes biliyor. Nasıl oluyor da bir Müslümana böyle iftira edebiliyorsunuz? O broşür yüzünden Korkut Özal'ın gerçekten içki içtiğini düşünüp, ona buğz bağlayan Müslümanlar olacaktır, bunun vebalini nasıl ödeyeceksiniz?..''

''İşte MSP!'' broşürünü hazırlayanlardan birinin cevabı gayet pişkindi: ''Seçimden sonra tövbe ediveririz abi...''  (Kaderin cilvesi, o kişi, bugün FP'li bir belediye başkanının basın danışmanı.)

Yeni Asya cemaati tepkilere rağmen MSP aleyhinde yayınlar yapmanın ötesinde, gruplar halinde köy köy, ev ev dolaşıp AP'yi öven, CHP ve MSP'yi yeren propagandalara girişti.

1977 seçimlerine gidilirken MSP adeta bir kâbus içindeydi. MSP'liler her tarafla mücadele etmek zorunda kalıyor; bu kadar çok tepkiye, saldırıya maruz kaldıkları için seçim sonuçlarından endişe ediyorlardı. Bu kampanyanın da etkisiyle MSP seçimde milletvekillerinin yarısını kaybederek ancak 24 milletvekilliği kazanabildi.

MSP ağır bir yenilgi aldığı için özellikle AP'yi destekleyen Nurcular ve Süleymancılar bayram ettiler. CHP hezimete uğrasa belki o kadar sevinmeyeceklerdi. Onların sayesinde AP toparlanmıştı.

Bölüm 4 | Bölüm 6