PSIKOLOJIYE GIRIS
İçindekiler:
Psikolojinin Konusu:
Psikoloji, kelime olarak karşılığı ruh bilgisi demektir. Psikoloji her bilim gibi gözlenebilen olayları ele alır, sınıflandırır ve bu olaylar arasındaki değişmeyen ilişkileri, başka bir deyişle kanunları bulmaya çalışır.
Psikolojide bir insanın kendi kendini incelemesine yani bir olay veya etki karşısında duyduklarını, düşündüklerini açıklamasına içebakış veya içgözlem metodu denir.
Psikoloji biliminin inceleme konusu, organizmaların içinde bulundukları duruma göre yaptıkları davranışlardır. Davranış ise, organizmanın bir uyarım karşısında, ilgili bütün organlarının işe karışarak verdiği cevaptır.
Psikolojinin Tanımı
Psikoloji, "insan ve hayvan davranışlarının bilimi" veya kısaca "davranışın bilimsel incelemsi" diye tanımlanabilir.
Psikolojinin Bölümleri:
- Hayvan Psikolojisi : Hayvanların canlılar, eşyalar ve olaylar karşısındaki durumlarını ve davranışlarını inceler.
- Çocuk Psikolojisi: Çocuğun ergenlik çağına gelinceye kadarki beden ve zihin gelişmesini inceler.
- Yetişkinler Psikolojisi: Bu dal, ergenlik çağından sonraki yetişkinin davranışını inceler.
d. Uygulamalı Psikoloji: Psikolojinin hukuk, tıp, endüstri, eğitim gibi alnlara uygulamasından doğan bir daldır.
Aristo ( İ.Ö. 384-322 ) "Peri Psykhe" ( Ruh Üzerine) adlı eserinde bedenle ruh arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalıştı.
Yeniçağ'ın ünlü filozofu Descartes'e ( 1596-1650 ) göre hayvanların ruhları yoktur; bitki gibi hayvan da bir makinadan başka şey değildir. Yalnız insanın ruhu vardır ve bundan dolayı iradeli hareketler insana özgüdür.
İngiliz hekimi William Harvey ( 1578-1667 ) kanın vücutta dolaşmasının, yüreğin büzülme ve genişleme hareketleriyle olduğunu göstermiştir.
Weber ( 1795-1878 ) derinin üzerinde bir milimetreden daha küçük aralıklarda algılama gücümüzün olmadığının gösterdi.
P. Broca ( 1824-1880 ) dilin merkezinin beynin sol yarım küresindeki yerini buldu. Bu bölgedeki zedelenmenin konuşma kabiliyetini kaybettirdiğini ortaya çıkardı.
Wilhelm Wundt ( 1832-1920 ) ise 1870 yılında Leipzig'de ilk psikoloji laboratuvarını kurdu.
S.Freud ( 1856-1939 ) ise, hastalarını hipnoz ve telkinle tedavi etti ve tıbbi psikolji dalının kurulmasını sağladı.
Psikolojinin Belli Başlı Ekolleri
Ekol, bir bilim veya sanat dalında belli bir metod ve görüşü benimseyen kimselerin meydana getirdiği birliğe denir.
Strüktüralizm ( Zihin Yapısıyla İlgili Psikoloji veya Bilinç Psikolojisi )
Bir psikoljik araştırmada üzerinde inceleme yapılan organizmaya denek denir. İçebakış, deneğin kendi kendisini gözlemesi demektir. Başka bir deyişle denekten ne düşündüğünü, ne duyduğunu soran, kısaca ondan kendi sübjektiv halleri hakkında açıklama yapmasını isteyen metottur.
Pragmatizm'in yani iş ve eylemi hayatın esası olarak gören ve gerçekle yararlı olanı birbirine eşit tutan öğretinin kurucuları olan bu iki düşünüre göre psikoloji ( William James (1842-1910 ) ile John Dewey ( 1859-1953 ) ), insanın çevresine uymasını sağlayan bir bilgi olmalıdır. Bunlara göre, her davranışın bir görevi başka bir deyişle fonksiyonu ( işlevi ) vardır.
Bu ekolun kurucusu Amerikalı J. B. Watson'dır.( 1878-1958 ) Bihevyorist'in gözünde psikoloji, tabiat biliminin objektif ve deneye dayanan bir dalından başka bir şey değildir. Onun teorik amacı, insan davranımlarının ( bihevyor ) ne olacağını önceden haber vermek, ve bu suretle onu kontrol altına almaktır.
Bu ekole Derinlik psikolojisi dendiği gibi Ruhsal Çözümleme de denir. Ekolun kurucusu Viyana'lı doktor Sigmund Freud'dur. Freud, bilinçaltını insanın özü olarak kabul eder. Ona göre biliçaltı, bilinci daha küçük bir daire gibi içine alan büyük bir daireye benzer. Alışkanlıklarımızın, eğilimlerimizin, hatıralarımızın büyük bir kısmı burada bulunur: bir kelime ile bilinçaltı, bilinç tarafından bilinmeyen bütün ruh hallerini kapsar.
Freud'un araştırmalarından çıkardığı sonuçlar şöylece belirtilebilir.
Freud, insanın cinsiyet hayatı ile alın yazısı arasında çok sıkı bir ilişki olduğu kanısındadır. Freud'dan sonra psikanalizi Adler ile Jung temsil ederler. Ancak bu ünlü psikologlar, hocalarından bazı noktalarda ayrılırlar. Söz gelimi, Adler, Freud'un cinsiyete gerektiğinden fazla yer verdiğini, yaralanma ve rahatsızlıkların asıl kaynağının "Cinsiyet" değil, çoğunlukla bedensel yetersizlikten doğan "Aşağılık Duygusu" olduğunu savunur.
Buna Şekil Psikolojisi dendiği gibi Bütünlük Psikolojisi de denir. Ekolün başlıca temsilcileri M. Wertheimer ( 1880-1934 ), K. Kafka ( 1889-1941 ) ve W. Köhler ( 1887-1967 )'dir. Bu ekolün mensuplarına göre, her davranış bir bütünlük içerisinde anlam kazanır. Bu bakımdan bir davranışı meydana getiren elemanları araştırmanın hiçbir yararı yoktur.
Psikolojinin Diğer Bilimler Arasındaki Yeri
Günümüzde sosyal bilimlerin davranışla ilgili alanlarına Davranış Bilimleri denmektedir. Bu ad altında toplanan bilimlerin başlıcaları şunlardır. Psikoloji, psikiyatri, sosyoloji, sosyal psikoloji, antropoloji.
Fizyoloji: Fizyoloji, organizmayı meydana getiren doku ve organların görevlerini ve bu görevlerini nasıl yerine getirdiklerini, inceleyen bir bilimdir.
Psikiyatri: Psikiyatri, akıl hastalıklarını konu alan bir bilimdir. Bu bilim, hastalıkların ortaya çıkış nedenleri ile iyileştirme yolları üzerinde çalışır. Psikoloji, normal insanın, psikiyatri ise anormal insanın davranışlarını inceleyerek birbirlerine karşılıklı yardımda bulunurlar.
Antropoloji: İnsanın tarih bakımından oluşumunu yani hayvanlar arasındaki yerini, geçirdiği yapı değişmlerini ve kültürünü inceler.
Sosyoloji: Sosyoloji, insan topluluklarını, bu topluluklarda meydana gelen sosyal yapı ve organizasyonu, bunların doğuş ve gelişmelerini etkileyen etkenleri, sosyal grupların birbirleriyle ilişkilerini ve insanların gruplar içerisindeki davranışını inceleyen bir bilimdir.
Ekonomi: Ekonomi, insanların ihtiyaçlarını karşılamaları için gerekli olan mal ve hizmetlerin en iyi şekilde elde edilmesini, dağıtılmasını ve tüketilmesini konu alan bir bilimdir.
Siyasal Bilim: Siyasal bilim, bir toplumda en adil ve en uygun düzenin kurulmasını konu alan bir bilimdir.
Felsefe: Felsefe "düşünme"nin bilgisidir. Felsefenin temelinde hayret ve şüphe bulunur. Bunlar ise, insanın öğrenmesinden çok, düşünmesine hizmet eden kavramlardır. Karl Jaspers "Felsefeye Giriş" adlı eserinde bu hususu şöyle belirtiyor: "Eğer bir kimse açık ve seçik olarak gördüğünü düşünürse, o insan artık felsefe ile ilgisini kesmiş demektir. eğer bir kimse bilimlerin sonuçlarını, varlığın tümü hakkında bir bilgi olarak kabul ederse bu takdirde kendisini bir boş inanca terketmiş demektir. Artık hayret edemeyen insan sual sormak ihtiyacını da duymaz. Hiçbir esrar kabul etmeyen artık hiçbir şey aramaz."
İnsan ve tabiatı açıklamak üzere izlenilen yola metot denir. bilimler, gerçeği bulmak için tümevarım (induction) ve tümdengelim (deduction ) olmak üzere iki genel metot kullanırlar.
Tümevarım çeşitli ve çok sayıda gözlem ve deneyimler sonucunda, bu gözlem ve deneyimlerde ortak olan noktaya, genel ilkelere varmaktır.Tümevarımla, olaylardan kanunlara varılır.
Tümdengelim ise, gerek akıl, gerekse gözlem ve deneyler sonucunda elde edilmiş olan bir genel ilkeyi ayrı ayrı olaylara uygulamaktır. Tümdengelimle kanunlardan olaylara , genel hallerden özel hallere varılır.
Psikolojide kullanılan metotların başlıcaları şunlardır. Tabi gözlem, deney, klinik metotlar, istatistik metot.
Tabi Halde Gözlem
Gözlem, organizmanın içinde bulunduğu fiziksel durumu ve onun bu durum karşısındaki davranışlarını tabii doğal halde incelemektir. Gözlemde gözleyici, duruma veya olaya herhangi bir müdahalede bulunmaz; var olanı saptamakla yetinir.
Deney
Gözlemde olayların ortaya çıkması beklenir, halbuki deneyle olaylar meydana getirilir. Araştırıcı, deney yolu ile bir olayı istediği kadar inceleme olanağını bulur. Bir düşünürün dediği gibi gözlem "tabiat okumaksa" deney "tabiata soru sormaktır."
Bir olayın nedeni hakkında yapılan geçici açıklamaya hipotez denir. Hipotez ( varsayım ), araştırmacının gözlemlerine ve sezgisine dayanır. hipotezi yani araştırmacının geçici açıklamasını gerçeklemek veya çürütmek amacıyla yapılan araştırmalara deney denir.
Psikoloji ile ilgili deneylerde çeşitli etkenlerden yalnız birisi değiştirilir, diğerleri sabit tutulursa buna deneysel kontrol denir. Böyle bir kontrolde en az iki grup vardır. Gruplardan birine kontrol grubu, diğerine deney grubu denir. Kontrol grubunun içinde bulunduğu şartlar üzerinde hiçbir değişme yapılmaz. Deneme grubunun ise, şartlarından biri değiştirilir. Yapılan denemede birr fark görülürse, bu farka değiştirilen etkenin neden olduğu sonucuna varılır. Şimdi bu yolla yapılan deneye örnek olarak "bedensel yorgunluğun zihinsel faaliyeti ne yönde etkilediğini araştıralım."
Klinik Metotlar
Klinik metotlar özel hallere ve kişilere uygulanan, amacı teşhis ve tedavi olan metotlardır. Teşhis ve tedavi için kişi hakkında çeşitli bilgilerin derlenmesi gerekir. Bunun için önce kişinin kendisiyle görüşülür, şikayetleri dinlenir.. Bir bakıma kişi sorguya çekilir.Psikolojide buna görüşme ( mülakat ) metodu denir. Sonra, kişinin geçmişi ve çevresiyle ilgili bilgiler derlenir. Ailesinin durumu, okul hayatı, arkadaşları, başından geçen önemli olaylar kaydedilir. Bu yolla bilgi toplamay da vaka (olay) incelemesi denir. Ayrıca ilgiliye çeşitli testler uygulanır; ilgisi ve kişilii hakkında bilgi edinilir; zeka derecesi ölçülür. böylece rahatsızlığın veya uğranılan güçlüğün giderilmesine çalışılır.
İstatistik Metot
İstatistik metot, sayı ile ifade edilebilen verilerin elde edilmesinde , sınıflandırılmasında, sunulmasında ve yorumlanmasında kullanılan bir tekniktir.
Psikolojide istatistik metot ilk kez bireysel farkların incelenmesinde kullanılmıştır.
Ölçmenin Önemi:
Bir bilimin değeri ölçme yapabildiği ölçüde artar. çünkü ölçme, birşeyin kesinlik kazanmasını, başka deyişle kişiden kişiye değişmemesini sağlar. Ölçme, gözlem ve deneyle elde edilen bilgileri sayı cinsinden ifadeye yarar. İster sayılabilir, ister ölçülebilir olsun rakamla ifade edilebilen şeyler istatistiğin konusunu teşkil ederler. İstatistik, elde edilen bilgi ve malzemenin yorumlanmasını kolaylaştıran bir tekniktir.
Gruplama
Merkeze Yığışma ölçüleri
Dağılım Ölçüleri
Grafiklerle gösterme
Korelasyon ( Bağıntı )
İstatistikte korelasyon, değerler, özellikler, puanlar arasındaki bağıntıyı ifade eder. Korelasyon, iki cins veri arasındaki bağıntıyı belirtmek için kullanılan bir tekniktir.
PSİKOLOJİNİN UYGULAMA ALANLARI
Psikolojinin Tıpta Uygulanması
Psikoloji, tıbbın akıl hastalıkları bölümünde de yararlı olmaktadır. Akıl hastalıklarının incelenmesi ve hastaların iyileştirilmesiyle ilgili çalışmalardan Psikiyatri denilen bir bilgi dalı doğmuştur. Telkin , bir duygu veya düşüncenin bir kimseye aşılanması ya da o kimse tarafından kabul edilmesidir. Hipnoz ise bir kişinin söz ve bakışla yapay olarak uyutulmasıdır.
Psikolojinin Eğitimde Uygulanması
Psikolojik ilkelerin eğitime uygulanmasından Eğitim Psikolojisi doğmuştur. Bunun sayesinde; insanların beden yapısı bakımından olduğu kadar zihin yönünden de birbirlerinden farklı olduklarını, herkesin kendine özgü bir "başarı tavanı" bulunduğunu, bunu istesede aşamadığını bilmekteyiz. Psikolojinin bu ve buna benzer verileri, herkesin kabiliyeti ölçüsünde eğitim görmesine , başka bir deyişle, "eğitimin ferdileşmesine" yardım etmiştir.
Psikolojinin Endüstri ve Ticarette Uygulanması
Bugün, ticaret hayatı müşteri psikolojisini çok yakından izlemekte, alıcıyı etkilemek, isteğini uyandırmak ve inandırmak için her çareye başvurmaktadır.
Psikolojinin iş, endüstri ve ekonomiye uygulamasından bir bilim doğmuştur. Bu bilimin adı Psikoteknik'tir.
Psikolojinin Adalet ve Askerlikte Uygulanması
Psikolojinin hukuk olaylarına uygulanmasından Adalet Psikolojisi doğmuştur. "Psikolojik verileri insanların zararına kullanmak da mümkündür."