Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

TIBBÎ BİTKİLERİN KİMYEVÎ TERKİPLERİ

Tıbbî bitkilerin bünyelerinde birçok kimyevî terkip bulunur. Bu terkipler, türlü yollarla insan ve hayvan organizmasının hayatî gelişmesindeki seyrine tesir edebilirler. Kimyasal yollarla şimdiye kadar sentez edilen maddeler, bu maddelerden bazılarının te'siri üzerine bir üstünlük kuramamıştır. Bu bitkilerin devaî te'sirlerini ta'yin etmenin büyük bir önemi vardır. Muhtevalarına göre bu bitkilerde aşağıdaki grup bileşimleri vardır:

Alkaloidler

Bunların büyük bir kısmı bileşimler olup azot ve oksijen ihtiva ederler. Bit-kilerde organik asidler, türlü tuzlar şeklinde (elma, limon, oksal, kehribar vs.) bulunur. Alkaloidler, bazı tür bitkilerde kendilerine has asidlerle bağlantılı bulunurlar. Akonitli olarak aconitum türlerinde, yılan sütü (Chelidonium majus L.) ve beyaz çöplemede (Veratrum album L.) kelidonlu, haşhaş (Papaver somni-ferum L) da mekonlu, kinin ağacında (Cinchona succirubra Pav.) kabuklarında kininli vs. bulunurlar. Seyrek dahi olsa kükürt, fosfor vs. gibi inorganik asidlere de rastlanır.

Şimdiye kadar bilinen alkaloid türleri 900'ün üzerindedir. Bitkilerin yaşamı üzerindeki rolleri henüz anlaşılamamıştır. Her ihtimale karşı onların bitki organizması üzerindeki biyolojik ehemmiyeti büyüktür. Bitki yaralandığında veya hastalandığında alkaloid miktarının hızla arttığı bir hakikattır. En yüksek alkaloid miktarı; bitkilerin yaprak ve köklerinde, en azı da bitki kabuklarında, tohum ve saplarında bulunur. Alkaloidlerin hemen hepsinde acı, yakıcı bir tat vardır ve kokusuzdurlar.

Bitkilerde alkaloid miktarı muhteliftir. Bu da bitkilerin botanik türünden, coğrafi vus'atından, iklim şartlarından, sene içerisindeki durumundan, kültür yetiştirilmesinden, inkişaf safhası ve yaşından, toplama ve kurutma usullerinden, kuruduktan sonraki muhafaza tarzından ileri gelmektedir. Alkaloidlerin çokluğu ve mürekkep kimyasal terkipleri haiz olması dolayısıyla zor olsa dahi, birçok gruplara ayırmak mümkün olur. Bunlardan sadece mühim olanlarından bazıları; Piperidin, Piridin ve Tetrahidropiridin alkaloidleridir. Konin, baldıranda (Conium maculatum L); Lobelini, lobelia bitkisinde; Arekolin, areka palmiyesinde (Areca catechu L); Risinin, keneotu tohumlarında (Ricinus comminis L); Piperin, karabiber (Piper nigrum L.) tohumlarında; Trigonelin, buyotu-çemenotu tohumlarında (Trigonella foenum-grecum L.) bulunur.

Bisiklik bileşimler, piridon ve kesif olmayan pirolidin ve piperidin çekirdek (nüve)lerini ihtiva eden bileşimlerdir. Nikotin, tütünde (Nicotina tabacum L.) Anabazin, anabasis (Anabasis aphilta L) bitkisinde bulunur.

Teksif edilmiş pirolidin ve piperidin ihtiva eden çekirdekli bisiklik bileşimler; Propan mahsulü alkaloidler, Atropin -güzelavrat otu, (Atropa belladonna L);

Tatula (Datura astramonium L); Banotu, gavur haşhaşı (Hyoscyamus niger L) vs. ihtiva eder. Kiosiamin ve skopolamin - Scopolia atroponides L, tatula ve banotu vs.de muhtevidir. kokain - kuka (Erythroylon coca Lam. L.) - tohumları ihtiva eder. Peletierin - nar ağacında (Punica granaîum L.) - bulunur. Genista tinctoria L. boyaca katırtırnağı bitkisi muhtevasına spartein, lupinin ve genistein alkaloidleri de dahildir.

Yüksüklü hinolin alkaloidler; Sinkonin ve kinin - kinin (Cinchona suceirobra Pav.) ağacında bulunur.

Fenantren mahsulü alkaloidler; Haşhaş (Papaver somfilerum L.) bitkisinden elde edilen afyon alkaloidleri, morfin, kodein ve tabain dahil olup heiidon, oksihelidon ve metoksihelidonin, yılan sütü (Chetidonium majus L.) bitkisindeki terkipleri ihtiva eder.

İzokinolin mahsulü alkaloidler; Papaverin -haşhaş muhtevasında - Narko-tinde - haşhaş da - bulunur. Hidrastin - (Hydrastis canadensis L) bitkisinde bulunur. Saisolin - (Salsola richter L.) bitkisi - muhtevasında bulunur.

Düzohinolin mahsulü alkaloidler; Berberin (Hydrastis canedensis L), kadın tuzluğu (Berberis vulgaris L.) bitkileri muhtevasında bulunduğu gibi başka bitkilerde de bulunur. Kurare alkaloidi Stry - (Chnos cinsleri bitkilerinde ve Chondrodendron tomentosun L.) bitkisinde de bulunur. Delsemin ve melitin buna dahildir ve Delphinium semibarbatum L. bitkisinde bulunur. Elatin - Delphinium elatum L. ve kondelfin - Delphinium confusum L. bitkileri de dahildir.

İndol mahsulü alkaloidler; Harmin - reganum harmala L bitkisi muhtevasında, Yohimbin - Corynanthe yohimbe L. bitkisinde bulunur. Rezerpin Rauwolfia serpentina L. bitkisi muhtevasında, Ezerin - Physostigma venenosum Ralf de bulunur. Striknin (Strychnos nos nux vomica L) ve Strychnos türterinde bu-lunur.

Çavdar mahmuzu alkaloidleri, Ergometrin, ergotamin ve ergotoksin çavdar mahmuzu (Claviceps purpurea Tulasne) muhtevasında bulunur.

İmidasol red alkaloidleri; Pilokarpin (Pilocarpus jaborandi L) bitkisi muhtevasındandır.

Purin red alkaloidler; Kafein - kahve ağacı (Coffea arabica L.) tohumlarında (çekirdeklerinde) bulunur. Teobromin - kakao ağacı - (Theobroma cacao L) çekirdeklerinde bulunur.

Pirolizidin mahsulü alkaloidler; Platifilin - Senecio platyphyllus (M.B.) D.S. muhtevasında bulunur.

Tporolon mahsulü alkaloidler; Kolşisin ve kolhamin - sonbahar çiğdeminde (Colchiucum automnale L.) - bulunur.

Sterinli alkaloidler; Solanin ve solanidin - Solanum - S. tuberosum L, S. nigrum L. ve diğer türlerinde bulunur. Akonitin - (Aconitum automnale L) bitki-sı bulunur.

Veratrum türlerindeki alkaloidler, Varatrin, varitridin ve sevadindir.

Bünyeleri tespit edilmeyen alkaloidler, bunlara Alsonia, Aristohochia, Gelsemium ve başkaları dahildir.

Tababette alkaloidler muhtelif hastalıklara karşı, çoğunlukla küçük dozlar halinde kullanılır.

Glikozidler

Glikozidler, bitkilerin terkibinde geniş ölçüde bulunurlar. Acı ve yakıcı tadı ile glikozidler, muhtemelen geviş getiren hayvanlardan korunmayı temin için olduğu gibi, birçok biokimya olaylarını tanzimde de rol oynamaktadır. Glikozidler, bitkinin bütün aksamında bulunurlar. Heksosları tebdil ederek ve en çok yarı asetat - OH türü şeker grupları ve bazı OH grup bileşimleri (alkoller, fenoller, aldehitler vs.) ile birleşerek, yedek (insülin, nişasta) ve iskelet (selüloz) bulundururlar. Glikozid molekülleri karbon, hidrojen ve oksijenden hâriç azot ve kükürt de ihtiva ederler. İsimlerini de, bulundukları şekerlerden alırlar. Glikozidden türeyen glikozidler, galaktozdan - glaktozidler, fruktozdan - fruktozidler, ribozadan - ribozidler denir. Glikozidlerin mühim bir kısmı renksiz kristal maddeler olup suda erirler. Bunlardan az bir kısmı (antosianlar) renklidir. Glokozidler sulandırılmış asidler ile ıslatıldığında, nemlendiğinde ve ultraviole ışınları ve fermentlerin tesiri altında şeker ve aglikon parçalarına ayrılırlar. Bunlardan özellikle aglikon ihtiva edenler tıbbî içeriklidirler. Glikozidler aglikonların kimyasal yapıları itibariyle birkaç gruba ayrılırlar. Bu gruplardan mühim olanlarından bazıları şunlardır:

Siyan ihtiva eden grup glikozidleri; Amigdalin - taflan, karayemiş (Laurocerasus officinalis Roem.) muhtevasında, acıbadem (Amigdalus communis L.) ve step vişnesi (Cerasus fruticosa Pall.) G. Woran) bitkileri muhtevasında bulunur.

Kükürt ihtiva eden glikozidler; Sinigrin - Siyah hardal (Brassica nigra L.) Koch (Sinapis nigra L) ihtiva eder ve Sinalbin - beyaz hardal (Sinapis alba L.) da bulunur.

Fenol karakterinde glikozidler; Arbutin - ayı üzümü (Arctostaphylos uva-ursi (L.) spreng) muhtevasında, Salisin - Söğüt ağacı (Salix alba L), kavak ağacı (Populus nigra L) ve titrek kavak (Populus tremula L.) muhtevasında bulunur.

Antrakinon glikozidleri; Digitalis glikozidleri; purpurea glikozid A ve B, digilanid A, B ve C, ilk ikisi kırmızı yüksükotu (Ditalis purpurea L.) diğer üçünü -yünlü yüksükotu (Digitalis lanata Ehrh) ihtiva eder.

Strafantus türleri glikozidleri; Uabain - Acokanthera ouabaio L; muhtevasında K- strofantin - Stropnathus kombe Oliv; muhtevasında G- Strophanthus gratus L. Franch da bulunur; Periplosin - Periploca graeca L. muhtevasında bulunur.

İnci çiçeği (Convallaria majalis L) glikozidleri; Konvalamarin, konvalarin, konvalatoksindir.

Dağ çiçeği (Abonis vernalis L.) glikozidleri - Adonidin.

Ada soğanı (Scilla maritima L.) glikozidleri - silaren A ve silaren B.

Bazı bitki muhtevasında glikozid karakterinde başka maddeler bulunmak-ta ise de izole edilmelerinin zorluğu karşısında, bunlar incelenememiştirler. Bu-na rağmen bu maddeleri ihtiva eden bitkiler halk tababetinde kullanılmaktadırlar. Bunlar kuş hüvezi, mürver ağacı, ıhlamur glikozidleridir. Tıp pratiğinde, kal-bi etkileyici glikozidler ihtiva eden bitkiler, büyük önem taşırlar.

Saponinler (Sabunsu)

Saponinler mürekkep yapıda glikozidlerdir. Saponinler, yağlar reçineler, eterik yağlar, nadiren alkoloidlerle birlikte bulunur. Saponin molekül muhtevasında azot ve kükürt yoktur. Bitkilerin organizması üzerindeki önemi tespit edilememiştir. Vazifesi yedek madde olarak ve ot yiyen hayvanlara karşı bazı koruyucu rolü olmakta olduğu tahmin edilmektedir. Suda sabun gibi köpürdüğünden bu ad verilmiştir. Saf vaziyette kristal değildir, bunlardan pek çoğu kolayca suda erirler. Ekşi veya neutral reaksiyonu vardır. Sulandırılmış asidler tesiriyle şeker ve aglikon kısımlarına ayrılırlar, bunlara sapojenin denir. Bunlar kolan ve-ya politerpenler grubuna dahildirler. Kanı hemolize etme hassasına maliktirler. Kanı hemolize ettiği şununla izah edilir. Kırmızı kan hücre tabakaları, saponinin dokunmasıyla hemen parçalanır ve muhtevasındaki hemoglobin, kan serumuna geçer, bunun neticesi kan kırmızı olur. Bu hassalarından dolayı saponinler damardan verilmez, ağızdan alındığında zararsızdırlar. Bu hal her ihtimale karşı, bağırsaklar tarafından emilmesi sırasında hidrolize edilmesinden ileri gelmektedir. Fakat saponinler kanlarında devamlı hararet taşımayan hayvanlar - balıklar, suda ve karada yaşayanlar, sürüngenler- için zehirlidirler. Beraberin-de organik ve inorganik maddeler taşıdığından izole edilmesi güçtür. Bundan başka teneffüs edildiğinde burun ve boğazı tahriş eder, aksırma ve salgı çıkmasına sebep olur, ağızdan alındığında salgı bezlerini tahriş eder ve balgam çıkmasına te'sir eder. Bunların bazılarında idrar söktürücü özellik de vardır.

Saponinler, yağ, karbonhidrat ve diğer maddelerin organizma tarafından emilmesine yardım ederler. Bunların bazılarında tansiyon düşürücü veya maddelerle reaksiyona girme özelliği gösterirler, organizmayı takviye ettiklerinden dolayı da tedavi pratiğinde çokça kullanılırlar.

Vitaminler

Vitaminler türlü kimyasal terkiple organik maddelerdir. İnsan ve hayvan hayatında mühim rol oynarlar. Vitaminler kendi başlarına enerji kaynağı değillerdir, fakat birçok biyolojik olay üzerinde katalize te'sir yaparlar. Yeterli miktarda vitamin alınmaması, organizmanın müdafaasını zorlaştırırve hipovitamin veya avi-taminoz denilen hastalıklar başgösterir. Fakat çok miktarda alındığında da başka hastalık hallerine, hipervitaminoz denilen hastalıklara sebeb olurlar.

Vitaminler, bitkilerin yapraklarında teşekkül ederler ve buradan da bitkinin bütün aksamına yayılırlar. Bu zamana kadar vitaminlerin bitki organizmaları üzerinde rol ve emniyeti, tam olarak tespit edilememiştir. Bunlardan bazılarının ferment karışımlarına aktif grup halinde girdikleri, diğerlerinin de asitleşme olaylarında mühim bağlantı rolünü oynadıkları bilinmektedir. Vitamin miktarının çoğalma veya azalması halinde, bitkinin hayat faaliyetinde bozukluk görülmesi ilgi çekicidir. Vitaminlerden bazıları esas veya asid karakterinde, bazıları da neutraldır. Bunlardan ekserisi suda erirler. - B grubundan vitaminler C, K, PP, P, -diğerleri de yağlarda eriyen A, D, E, K, F, vitaminleridir.

Bitkilerin organizmasında daha pek çok vitamin özelliğinde maddeler vardır. Pantotin asidi, para - aminobenzoen asidi ve foli asidi, kolin, monozitol vs. gibi. Bunlardan pekçokları büyüme faktörleridirler.

Enzimler veya Fermentler

Bitki muhtevasındaki bütün fermentler, albüminli maddeler veya albüminli karışımlar olup bunlara, apoferment, albüminsiz kısımlara - koferment denir. Türlü kimyevi maddeler ve albüminleri dibe çöktürürler, esas ve asid konsantreler ferment faaliyetini alıkoyarlar. Tâ ki ultraviole, röntgen şuaları, beta ve gama ışınları onları tahrip edinceye kadar mani olurlar. Fermentin meydana gele-bilmesi için en müsait hararet 40-50° ısı derecesidir. Ferment faaliyeti, hararet te'sirinden başka hidrojen iyon (pH vasatında, en elverişlisi pH 5-7) konsentrasyonu, basınç çevresi, başka kimyevi maddelerin vs. mevcudiyetine bağlıdır. Lipaz fermentinden başka bütün fermentler suda erirler. Fermentler iki gruba ayrılırlar: Hidrolitikler (hidrolizler) ve asidleyici - canlılığı iade edici (desmolazlar)dır. Yalnız fermentlere has olan, reaksiyonlara karışanlarda hiçbir değişikliğe meydan vermezler. Bundan maada reaksiyon neticesi teşekkül eden madde, muayyen konsertrasyona ulaştığında, ferment faali-yeti durur. Bu suretle canlı hücreler, maddelerin mübadelesi neticesinde elde edilen zararlı ürünlerin faaliyetinden korunmuş olurlar.

Bitkisel fermentlerin, insan ve hayvan yiyecekleri üzerinde olduğu gibi, kendi organizmasındaki ferment sentezinde de büyük rolü vardır.

Eterik Yağlar

Bu zamana kadar 2500'ün üzerinde eterik yağ ihtiva eden bitki keşfedilmiştir. Bunların ekserisi hoş kokuludur. Eterik yağ bir yandan böcekleri celp ederek çiçeklerin aşılanmasını gerçekleştirir, diğer yandan da bitkileri güneşin kızgınlığından korumak maksadıyla havada buharlaşarak güneş ışınlarını dağıtırlar. Bazı hallerde, eterik yağlar zararlı kemiricilerden, böceklerden, hastalık getiren bakterilerden koruyucu vazifesini de görürler.

Eterik yağlar kimya bakımından organik heterosiklik, hidroaromatlı ve kokulu bileşimlerdir. Tıpkı yağ bileşimlerinde olduğu gibi. Eterik yağlar karbonhidratlar, azot ve kükürt asidleri, fenoller, aldehitler, ketonlar, alkoller, karbonlu asidler, esterler ve özellikle terpenler (mono -seski; dipoliterpenler)den ibaret olduğu gibi, onların hoş kokularına sebep olan oksijen bileşimleridir. Bunların bitkilerdeki şekli henüz izah edilememiştir. İnsanlar tarafından dahilen alınırlar, böbrekler ve akciğerler, safra ve bağırsaklar tarafından ayrılırlar. Bunlardan bazıları özellikle sinirleri sakinleştirici, ağrıları dindirici, solucan düşürücü, mikroplara karşı, cildi tahriş edici vs. olarak te'sir gösterirler.

Fitonsidler

Fitonsidler uçucu eterik yağ kolundan (yalnız birkaçı uçucu değildir.) olup mikropları öldürücü görevdedirler. Hemen hemen bütün bitki muhtevasında, türlü kimyasal terkiplerde bulunurlar. Fitonsid tesirde olanlar soğan, sarımsak, yabani turp-hiren (Armoracia rasticana L.) Lam., çam uçları, limon, civanperçemi vs. bitkilerdir. Fitonsidler birkaç dakika içerisinde verem, difteri, tifo ve diğer hastalığa neden olan şeyleri öldürebilir özelliktedir. Bunlar plasmud veya bakterilerden ileri gelen bazı sindirim bozukluklarında iltihaplı hastalıklarda ve hastalarda iyi te'sirler gösterirler.

Yağlı Maddeler

Yağlar bitkiler için besleyici yedek maddelerdir. Kimyasal terkip bakımından yük-sek yağ asidli gliserid esterleri (genellikle olein, seterain ve palmin) teşkil ederler. Bitkilerin protoplazma hallerinde bulunurlar. İnsan organizması tarafından alınan yağlar bağırsaklarda çözülür, mide arkası bezlerden ayrılan lipaz fermenti te'siriyle sabunla-şırlar ve bunun neticesinde gliserin ve yağ asidleri elde edilir. Yağlar insan cildi tarafından kolaylıkla emildiğinden, çoğu merhemlerin karışımında yer alırlar.

Fosfatidler veya Lipidler

Fosfatidler umumiyetle bitkilerin tohumlarında bulunurlar. Bunlar hücrelerde, gıda tüketiminde çok lazımdır. Protoplazmalar bunlarsız iş görmezler. Kimyasal bakımdan tıpkı gliserin esterleri gibidirler, fakat bunların terkibinde mühim yağ asidin-den başka fosfor asidi de bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı bazı aminalkoller ile de etkileşim içindedirler. Tedavi pratiğinde kuvvetlendirici araç olarak kullanılırlar.

Mumlar

Mumlar bitkileri korumakla vazifelidirler. Genellikle bitkilerin sap, yaprak ve meyvelerin dış yüzlerinde bulunurlar. Bir valentli alkoller ile asidlerin esterlerini teşkil ederler. Bitkisel mumlar, serbest yağ asidleri, alkoller ve hidrohidratlar ihtiva ederler. Bunlardan çeşitli yağlı ilaçlar, pomadlar, plaster vs. imalinde istifade edilir.

Karbonhidratlar

Bitkilerde fotosentez meydana gelir. Bu da monosakkaritler (basit şekerler) ve polisakkaritler olarak ikiye ayrılırlar. Monosakkaritler büyük moleküllü alkoller (oksialdehitler veya aksiketonlar)ın karbonlaşmış veya oksi bileşimleridir. Monosakkaritler glikoz ve fruktozlardır.

Polisakkaritler iki gruba ayrılır: Şekere benzeyenler (bileşim şekerler) ve şekere benzemeyenler.

Şekere benzer polisakkaritler, mesela sakkaroz, maltoz, rafinoz vs. olup bir-çok bitkilerin usaresinde az veya çok miktarda bulunurlar. Şekere benzer polisakkarinler grubunu insülin, selüloz, lignin, pektin ve de nişastada, bitkisel reçine ve zamklar, bitkisel helmeler teşkil eder. Bunlardan halk arasında çok kullanılanı nişastadır. Bu da cilt iltihaplarında, ishalde yuvarlak ve yassı hap imalinde vs. kullanılır. Bitkisel reçine ve zamklar bitkilerin kabuk ve meyvelerinde bulunur, genellikle kabuk çizilmek suretiyle akıtılırlar. Bunların bazıları suda erir, bazıları da yalnız kabarırlar. Kolaya benzer yapışkan bir madde meydana getirirler. Bunlar koruyucu rol (arapzamkı) oynarlar, su dengesini denkleştirmek (kitre zamkı-gummi tragacanta) vazifesini görür veya yedek madde olarak kalırlar. Halk içinde plaster imalinde, tentürler, yumuşatıcı (muleyyin) ilaçlar olarak kullanılırlar.

Helmeli maddeler, hücre duvarlarını veya nişasta duvarlarını pekiştirici madde gibi sanılmaktadırlar. Birçok durumlarda, katı olarak kimyasal terkibi tespit edilememiştir.

Sepi Maddeler

Hemen hemen bütün bitkilerin muhtevasında mevcuttur. Bunlar maddelerin kullanımında ve hücre dahilinde, enerjilerin taksiminde iş görürler. Bundan başka bitkilere musallat olan birçok mantar ve bakterileri zehirlemek suretiyle koruyucu rol oynar. Sepi maddeler ikiye ayrılır. Tanaz enzimi te'siri altında mineral asid ve esaslar hidrolize edilen sepi maddeler, hidrolize olmayan sepi maddeler dahildir. Birinci grubu-tanenler, ikinci grubu da - kateşinler teşkil eder. Kimyasal açıdan sepi maddeler, anhidritler-asidfenoller mahsulüdürler. Bitkilerde mazı asidli glikoz esteri şeklinde kullanılırlar. Tıb pratiğinde, mide ve bağır-sak ağrılarında kızıştırıcı araç olarak kullanılmaktadır. Büzücü özelliği olduğun-dan cilt hastalıklarında ve kan dindirici araç olarak da kullanılır. Albüminler, alkaloidler, glikozidler ve ağır madenlerde erimez tanatlardan çöküntüler meydana getirdiğinden dolayı, yukarıdaki bileşimlerden meydana gelen zehirlenmelere karşı panzehir olarak kullanılır.

Organik Asidler

Genellikle birçok bitkilerde bulunan ekşi tad, organik asidlerden ileri gelmektedir. Bunlara kimyasal açıdan bakıldığında, özellikle yağlı ve kokulu karbon ve oksikarbon asidlerdir. Bitkilerde en çok rastlanan asidler elma, kehribar, fumar, glotar, malon, limon, benzoen vs.'dir. Bu asidleri ihtiva eden bitki usareleri, genellikle halk içinde hararete karşı, vitamin ve dietik araç olarak kullanılır.

Albüminler

Albüminler yüksek molekül ağırlığında fevkalade mürekkep azotlu bileşimlerdir. Bunların terkibine çeşitli amionasidler girerek, onların türlerini tayin ederler. Albüminler bitkilerde yapıcı (bileşiği meydana getiren) ve depo olarak kullanılırlar. Proteolitik fermentler ve sulandırılmış asidlerin te'siriyle albüminlerin yapıcısı olan aminoasidlere ayrılır. Bileşim albüminler, daha bir veya birkaç molekül şekerler, karotinler, yağlar, fosfatitler ve nukleik asidler verirler. İnsan organizmasında mübadele bozukluklarında veya yetersizlik hallerinde deva aracı olarak kullanılır.

Bitkisel Hormonlar

Bitkisel hormonlar, iki gruba ayrılırlar: Hayatiyet (biola); bunlar hücrelerin bölünmelerini, bitkinin embrional büyümesini te'min ederler. Ve auksinler ge-nellikle bitkilerin uç kısımlarında teşekkül ederek bitki organizmasının büyüme-sini (neşvüneme) tahrik ederler. Bitkisel hormonlar protoplazmasının biyosen-tetik seyrine de katılırlar. Bunların yokluğu bitkilerin gelişmesini durdurur. Hor-monların insan üzerindeki önemi henüz açıklığa kavuşmamıştır.

İnorganik Maddeler

Bitkilerde inorganik maddeler oksidler, karbonlar, sulfatlar, kloritler, fosfatlar, silikatlar vs, şeklinde görülür. Bunların bitkiler üzerindeki te'sirleri henüz tespit edilmemiştir, yalnız bunlardan birinin eksikliğiyle bitkinin büyümesinin bozulduğu bilinmektedir. Azot albüminlerin yapılışında yardım ettiği gibi, silisyum dokuların dayanıklılığında, potasyum ve kalsiyum da kloroformun teşekkülünde demirden faydalanmasını te'minde ve osmozun devamını desteklediği, bilinmektedir. Bundan başka bor da çiçek açma ve meyvelerin gelişmesine, bakır da albüminlere has bazı fermentlerin terkibine girdiği ve maddelerin kullanımında da zarûri olduğu tespit edilmiştir. Şimdi de az miktardaki birçok radyoaktif elementlerin, bitkilerin yaşamında müsbet te'sir ettiği, daha çok dozlarda da menfi te'sir ettiği bilinmektedir.

Bitkilerde çok az miktarda bulunmalarına rağmen, daha pek çok kimyasal terkipler mevcuttur, bunlar yalnız bitki türleri üzerinde değil, insan ve hayvan hayatı üzerinde de mühim rol oynarlar. Bunlar gıda olmakla beraber, sağlığımızı korumakta da deva olarak kullanılırlar.