1915 Yılı sonuna kadar yeni teşkil edilenlerle birlikte
türk sev'yar ordusu 48 piyade, 2 nizamiye ve l ihtiyat süvari tümenine
yükselmişti. Ayrıca Arabistan'da da 4 tümen bulunuyordu. Çanakkale
cephesinde düşman yenilgiye uğrayarak çekildikten sonra, bu cephede
bulunan 16 türk tümeni serbest kaldı. Böylece Türk başkumandanlığı, bu
kuvvetlerin yeni kullanma yerlerini doğru seçerek, kesin sonuca önemli
ölçüde yardım edebilecek duruma geldi. Kafkas cephesinde, 1915
sonbaharında duraklayan çalışmalardan sonra 1916 kışında yeni bir taarruz
bekleniyordu. 1916 Baharında Kut'ül Amare düşünce iran'daki rus süvari
kolordusuna karşı taarruza geçildi. Uzun hazırlıklara ihtiyaç gösterdiği
için ingilizlerin çölü geçerek Filistin'e taarruzları beklenemezdi. Türk
başkumandanlığı Avrupa cephesine göndermeyi düşündüğü Trakyadaki 2.
ordunun hareket hazırlıklarını başlattı. Kafkas cephesindeki kritik durumu
gören 3. ordu kumandanı Malınıud Kâmil Paşa, istanbul'a gelcıek
başkumandan vekili Enver Paşadan yardım istedi. Fakat Çanakkale'de serbest
kalan kuvvetlerin Avrupa cephelerinde kullanılmasını tasarlayan
başkumandan, 3. ordu kumandanına «Ruslar baskılarını artırırlarsa Sivas'a
kadar çekilirsin» diye cevap verdi. Alman genelkurmay başkanı general
Falkenhayn'ın Mısır'a karşı yapılmasını istediği taarruz için türk
başkumandanlığı, Trakya'daki 5. kolorduyu Halep'e göndermeğe karar verdi.
Daha önce, kumandanların tekliflerine uyularak 14. tümen Suriye, 4. tümen
de Irak cephesine taşınmağa başlandı. Durumun gelişmesfhe göre Halep'ten
Irak veya doğu cephelerine gönderilmesi mümkün görünen 5. kolordu, Erzurum
yolu düşmana açıldığı için doğu cephesindeki 3. ordu emrine gönderildi. 15
Şubat 1916'da Erzurum'un düşmesi Üzerine, Trakya'daki 2. ordu da doğu
cephesine sevk edilerek Erzurum'un kurtarılmasına karar verildi. Süveyş
kanalına taarruz için Almanya'dan bir miktar ağır topçu, makineli tüfek,
muharebe birlikleri ve motorlu araçlarla, iki hava müfrezesinden kurulu
Asya kolu adındaki kuvvet gönderildi. Fakat Paşa kolu da denilen bu
müfrezenin gönderilmesi geç kaldığından, temmuz 1916'da Süveyş kanalına
yapılan baskın başarıya ulaşamadığı gibi, İngilizlerin Gazze çevrelerine
kadar ilerlemelerine sebep oldu. Irak cephesinde İngilizler, Kut'ül
Amare'de kuşatılmış bulunan general Tawnshend kuvvetlerini teslim olmaktan
kurtaramadı. Irak sınırında Hanikin'e kadar ilerleyen rus kolordusuna
yapılan taarruz sonucunda 15. kolordu, Hemendan'a kadar ilerledi.
Irak'taki iki kolordunun birisinin bu şekilde ıran içerilerine kadar
ilerlemesi ile 18. kolordu cephede yalnız kalmış oldu. Bunu fırsat bilen
ingilizler, yeniden aldıkları takviyelerle sonbaharda Bağdat'a doğru
taarruza geçtiler. Doğu cephesinde ise, Erzurum'u alan Ruslar, ilkbaharda
kıyı yoluyle Çoruh vadisinden ve Fırat bölgesinden yaptıkları taarruzlarda
başarı gösteremediler. Bu sırada 2. türk ordusu DiyarbakırElazığ
bölgesinde toplanmağa çalışırken, Ruslar 3. orduya karşı giriştikleri
taarruzu geliştirerek Tirebolu doğusu —Erzincan batısı çizgisine kadar
ilerledi. 3. Ordunun bu şekilde yenilgiye uğramış olması güneyde
yığınağını yapmakta olan 2. ordunun da taarruzunu önlemiş oldu.
Galifya cephesi. Selanik bölgesindeki general Sarrail kuvvetlerinin
taarruza geçmesi ve Rusya'nın da Bulgaristan'ın Karadeniz kıyılarına asker
çıkaracağı haberlerinin yayılması üzerine Bulgarlar, Türkiye'den yardım
istediler. Rus orduları bu sırada Caliçya'da ilerlemeğe başladığı için,
alman başkumandanlığınca yardımın Galiçya cephesine yapılmasına karar
verildi. Bunun üzerine türk başkumandanlığı TJzunköprüKeşan bölgesindeki
14 kolorduyu (19. ve 20. tümenleri) Galiçya'ya göndermeyi uygun buldu. Bir
ay süren hazırlıklardan sonra, 23 temmuz günü bu kolordunun trenle
Galiçya'ya şevkine başlandı. Böylece ilk gönderilen 19. tümen, 12
ağustosta Lemberg doğusunda Botmer ordusu enirine girdi. 20. tümen de 21
ağustosta cepheye girerek bir avustmya tümenini değiştirdi. Böylece Yakup
Şevki Pasa kumandasındaki 15. kolordu tamamen Galiçya cephesine girmiş
oldu, 623 subay, 21 560 er ve 5 293 hayvandan meydana gelen bu kolordu 56
havan bataryası, makineli tüfek bölükleri ve fennî kıtalarla takviye
edildi. Eylül başında rus taarruzları bu cephede yeniden başlayınca 15.
kolordu verdiği başarılı savunma muharebeleriyle çok önemli görevler yaptı
ve Merkezî devletlerin bu cephedeki kuvvetlerine büyük yardım ve destek
sağladı.
Romanya cephesi. 27 Ağustosta Romanya'nın Avusturya'ya savaş ilânından
sonra,. 29 ağustos Türkiye ve Almanya; ı eylülde de Bulgaristan Romanya'ya
savaş ilân ettiler. Türk başkumandanlığı, bu cepheye de iki tümenli bir
kolordu göndermeğe karar verdi. Rumen ordusu, büyük kısmı iıe Avusturya'ya
taarruz ettiği sırada Bulgar sınırlarına ayırdığı kuvvetleri de
müttefiklere karşı üstün durumda bulunuyordu. Bu bölgede dengeyi
kurabilmek üzere cepheye iki tümen ayıran Bulgarları takviye için 15. ve
25. tümenlerden kurulu 6. kolordu Dobruca cephesine gönderildi. Bu
kuvvetin toplanması ve hazırlanması bir buçuk ay sürdü. Kolordu 6 ekime
kadar iki ayda cepheye taşınabildi. Böylece Dobruca cephesine giren türk
birlikleri, Mustafa Hilmi Paşanın kumandasındaki taarruzlarla, Rusların
takviye ettiği Rumenleri yenilgiye uğrattılar. Dobruca'daki bu başarı
üzerine, Transilvanya'daki rumen taarruzu da durdurulmuş oldu. Rumen
orduları, al
man ve avusuırva kuvvetleri karsısında 10 ekimde çekilmeğe başladılar.
Türk kuvvetlerinin de etkisiyle II kasımda tamamen yenilgiye uğradılar.
Dobruca'da harekât yapan cephe kumandanı mareşal Mackensen, kuzeyden
ilerleyen alman ve avusturya kuvvetleriyle birlikte Bükreş doğrultusunda
taarruza geçmeyi kararlaştırdı. Bölgedeki tuna ordusu, birinci ve ikinci
bulgar piyade tümeni ve bir bulgar müfrezesiyle, bir alman piyade ve bir
alman süvari tümeninden kurulmuştu. Cepheye taşınmakta olan 26. türk
tümeni de kasım ayı başında bu kuvvetlere katılmak üzere görevlendirildi.
Tuna ordusu 23 ekimde büyük kısmı ile Tuna'yı Ziştovi'den geçerek Bükreş
doğrultusunda ileri hareketine devam etti. Rumenler gilneyden ve kuzeyden
ilerleyen bu kuvvetlere karşı yer yer karşı taarruzlar yaptılarsa da
bunları durduramadılar. Böylece müttefik kuvvetlerin birleşmelerine engel
olamadıklarından Bükreş önünde yapılan Argesu meydan savasını ka>bcttileı.
Bu muharebede özellikle 26. türk tümeni büyük başarı gösterdi, özellikle
bu tümenin üstün düşman taarruzlarını kırarak karşı taarruza geçmek
suretiyle cephesindeki düşmanı Argesu nehrinin gerisine atması ve 3 600
esir ve 37 top ve 20 makineli tüfek ele geçirmesi büyük takdir topladı,
özellikle 78. türk piyade alayı, muharebede üstün başarı ve kahramanlıklar
göstererek ün yaptı. 3 Aralık 1916'da Bükreş ele geçirildikten sonra,
Merkezî devletler Romanya içerilerine harekâta devam ettiler. Dobruca'daki
birlikler de bu arada Tuna ağzına kadar ulaşmışlardı. Diğer birlikler de,
1916 yılı sonuna doğru Seret nehrine kadar ilerlediler.
Makedonya cephesi, itilâf devletleri Çanakkale'de sonuç alabilmek için
yeni bir ordu getirmeyi planlarken, sırp ordusu alman, avusturya ve bulgar
orduları karşısında ağır bir yenilgiye uğrayarak çekilmeğe başladı. Eylül
1915'te Selânik'e çıkarılan ge , neral Sarrail kumandasındaki Uç fransız,
bir ingiliz tümeni, Vardar vadisi boyunca kuzeye doğru ileri harekete
geçti. Sırp ordusunun yenilmesi üzerine Selanik dolaylarında tahkim edilen
ordugâhında kaldı; Merkezî devletlerin kuvvetlen de, tarafsız Yunan
topraklarına giremedikleri için, Sırpları takip edemediler. Almanya,
Çanakkale'den yeni getirilen itilât kuvvetlerinin Makedonya cephesine
bağlanmasını, batı cephesine kaydırılmarnası için bulgar kuvvetlerinin
burada görevlendirilmesini uygun buldu. Durumdan faydalanan Fransız ve
İngilizler, mayıs I916'ya kadar general Sarrail emrindeki bu doğu ordusunu
5 ingiliz, 4 fransız, l italyan tümeni ve bir rus tugayı ile takviye
ettiler. 6 Piyade ve bir süvari tümeninden ibaret sırp ordusunun da
katılmasıyle bu cephede toplanı olarak 16,5 düşman piyade tümeni toplanmış
oldu. Doğu ordusu l'/ ağuslus 1916'da taarruza geçti. Bulgar ordusu,
bölgesel bazı başarılar elde ederek bu ordunun taarruzunu püskürttü. Bu
sırada Doğu Makedonya'da bulunan 4. yunan'ordusu da büyük kısmı ile
Almanlara sığındı. Diğer kısmı da denizden Yunanistan'a çekildi.
Selanik'teki yunan kuvvetleri de İtilâf devletleri tarafına geçince,
Venizelos hareketin başına getirildi, itilâf devletleri, bir yanuan
Yunanistan'ı kendi taraflarında harbe katılmağa zorlarlarken ekim 1916'da
Makedonya'daki doğu ordusunu bulgarlara karsı tekrar taarruza geçirdiler.
Manastır'ı ele. aldılarsa da Bulgarlar, eski taarruz çıkış mevzilerinde
direnmeyi başardılar. Bulgar ordusu bu taarruz başlayınca Türkiye'den
yardım istemişti. Türk başkumandanlığı, bu defa iki tümenini de Makedonya
cephesine göndermeğe karar verdi. Bu maksatla 50. tümen ekim ayında şevke
başlandı. 46. Tümen de, 50. tümenden sonra gönderildi. Bu tümenler,
Makedonya cephesinde bulgar sol kanadındaki tümen emrine girdi; Abdülkerim
Paşa kumandasında Serez batısında toplanarak bu kanattaki savaşlara
katıldı.
Kafkas cephesi. Avrupa doğu cephesindeki başarısızlığından sonra çar
tarafından 24 eylül 1915'te Kafkas cephesi kumandanlığına tayin edilen
grandük Nikolay kuvvetlerini arttırdı: yedi kolordu ile bu cephedeki rus
kuvvetleri 700 OOO'i buldu. Bunların karşısındaki 3. türk ordusunun
mevcudu, 64 000 kadar idi. Teşkilât olarak Rusların, dolgun mevcutlu 183
piyade taburu, 244 süvari bölüğü ve 386 topuna karşılık 3. türk ordusu
zayıf mevcutlu 122 piyade taburu, 28 süvari bölüğü ve 150 toptan ibaret
kuvvetiyle kritik bir durumda bulunmakta idi. Ruslar, Çanakkale cephesinde
serbest kalacak türk. kuvvetlerinin Doğu cephesine kaydırılmasından önce,
3. türk ordusuna ağır bir darbe vurmak maksadıyle, iki kanadı sarp dağlara
dayalı bulunan türk kuvvetlerinin cephesini Azap civarında (Horasan
çevresi) Çilligöi dağıKöprüköy doğrultusunda yarmak üzere, II ocak 1916'da
taarruza geçtiler. Gece gündüz beş gün devam eden Azap muharebeleri çok
kanlı oldu ve düşman önce geri atıldıysa da, daha sonra altı kat kuvvet
üstünlüğü ile yüklendiği 33. tümen yanından cepheyi yardı. 300 Kilometre
genişliğindeki bir cepheyi savunmak zorunda bulunan 3. ordu kuvvetleri çok
dağınık bir durumda buluıiduğundan, kritik bölgelere gerekli yardım
zamanında yapılamamıştı. Böylece rus süvarileri Köprüköy doğrultusunda
ilerleyerek 19 ocak 1916'da Hasankaleye girdiler. 3. Ordu ise, Erzurum
mevzilerini savunmak üzere geri çekilmek zorunda kaldı. Azap muharebesinde
3. ordunun 22000 kişilik kaybına karşılık Ruslar 18000 kayıp verdiler.
Bundan sonra ileri hareketlerine devam eden Ruslar, 11 şubatta Erzurum
cephesinin zayıf kalan kuzey kanadındaki Kargapazarı ve Gürcüboğazı
kesiminden baskın şeklinde saldırdılar. Beş gün süren çetin muharebeler
sonucunda büyük çaba ve kahramanlık göstermesine rağmen 3. ordu Erzurum'un
düşmesine engel olamadı. Avrupa'da rus ordularının çekildiği,
müttefiklerin Çanakkale'yi boşalttığı ve Irak'ta ingiliz generali
Tavvnshend'in kuşatılmasına devam edildiği sırada Erzurum'un düşmesi,
Rusya ve müttefiklerinin morallerini yükseltti. 3. Ordu kumandanı Mahmud
Kâmil Paşa, kendi isteğiyle görevden çekildi, yerine Trakya'daki 2. ordu
kumandanı Vehib Paşa getirildi. Erzurum muharebeleri sırasında güney
kanatta da taarruza geçen Ruslar, buradaki zayıf türk kuvvetlerine karşı,
17 şubatta Muş'u, 23 mart gecesi de, Bitlis'i ele geçirdiler. Çoruh
vadisinden ilerleyen rus birlikleri de, 23 şubatta ispir'e girerken,
kıyıdan ilerleyen birlikler de deniz kuvvetlerinin işbirliği ve yakın
desteğiyle 8 martta Rize kıyılarına çıkarak bu kasabayı ele geçirdiler.
Erzurum muharebelerinde türk kayıpları 13 400, düşman kaybı ise, 20450
kadar idi. 3. Ordu, ilkbaharda OfSoğanııdağKop dağıOgnutMuş ve Bitlis batı
çizgisinden geçen cepheye; ordu karargâhı da Erzincan a yerleşti.
Çanakkale cephesinde serbest kalan 2. ordunun ElazığMalatya bölgesine
kaydırılarak Erzurum'un kurtarılması için bir karşı taarruz yapılması
uygulanıncaya kadar 3. ordu kesin sonuçlu hareketlere girişmeden
mevzilerini savunmada devam edecekti. Fakat Ruslar mart 1916 ortalarına
doğru başlıca üç istikamette taarruza giriştiler. Bir grup, deniz
kuvvetleri desteğinde Karadeniz kıyılarından Of istikametinde ilerlerken,
ikinci grup Çoruh vadisinden Bayburt'a, asıl büyük kuvvetler de Mamahatun
(Tercan) istikametine yöneldi; 15 martta Mamahatun. 20 martta Of düştü,
fakat Bayburt ele geçmedi. Ruslar 18 nisanda Trabzon'u ele geçirerek
buraya bir kolordu çıkarttılar, izzet Paşa Kumandasındaki 2. ordunun 10
tümen kadar bir kuvvetle Erzurum istikametinde taarruzu kararlaştırıldı.
3. Ordu da izzet Paşanın emrine verildi. 3. Ordu, 2. ordunun direktifine
rağmen, aldığı takviyelerden faydalanarak 31 mayıs 1916 tarihinde
kendiliğinden taarruza geçti. Bu taarruzla Mamahatun geri alındı, Bayburt
bölgesinden Of istikametindeki taarruzla rus kuvvetleri geri atıldı ise de
rus çarının müdahalesi üzerine düşman Trabzon'dan Van gölüne kadar bütün
cephede 3. orduya karşı genel bjr taarruza geçti. 2. Ordu henüz
toplanamadığı için 50 000 mevcutlu 3. ordu, Rusların üç kat üstün
kuvvetleri karşısında yalnız kaldı. 16 Temmuzda Bayburt düştü ve Rus
Kazaklarının Çardaklı boğazına ilerlemeleri üzerine Erzincan'da tutunmak
mümkün olamadı. 12 Temmuzda Muş bölgesinde 2. orduya karşı iki misli
kuvvetle başlayan rus taarruzları sonunda, eylül ortalarına kadar çok
çetin ve kanlı muharebeler cereyan etti. 2. Ordunun sağ kanadındaki
BitlisMuş cephesinde bulunan Mustafa Kemal Paşanın (Atatürk) kumanda
ettiği 16. kolordu, 2 ağustosta Ruslara başarılı bir darbe indirdi ye
Muş'u (seri aldı. Böylece Hınıs'ta yolu kesilen rus kuvvetleri, Bitlis ve
Tatvan'da da durmayarak doğu ve kuzeydoğuya doğru çekildiler,, lojistik
destek ve özellikle yiyecek bütünlemesinde rastlanan güçlükler yüzünden bu
başarı daha ileriye götürülemedi. 1916' Yılı temmuz başından eylül
ortalarına kadar sürüp giden bu çetin savaşlardan sonra iki taraf da
yorgun düştü; eylülden itibaren mevkilerine yerleşerek tahkimata
başladılar. Bu savaşlarda Ruslar, 30 000, Türkler ise, 20000 kadar kayıp
vermişti. 19161917 Kışı çok şiddetli geç
tiği için iki taraf da lojistik destek ve özellikle yiyecek bakımından çok
kritik duruma düştü. Bundan doğan açlık ve hastalık da büyük kayıplara
sebep oldu^ İlkbaharda çıkan tifüs hastalığından Ruslar 100000 kayıp
verdiler. Türklerin kaybı da bunun üçte biri kadar oldu. Sina cephesi. 4.
Ordu tarafından özel olarak hazırlanan bir tümenden fazla bir kuvvet,
Elariş'den 16 temmuz 19İ6'da harekete geçti, 3 koldan kanala yaklaşıldı, 4
ağustosta da taarruza geçildi, ingilizler kanaldaki mevzileri kuvvetle
tahkim etmişti. Çöl şartlan yüzünden lojistik destek yetersiz kaldığı için
başarıya ulaşılamadı ve 14 ağustos 1916'da Elariş'e kadar geri çekilindi.
ingilizler, İ916 yılı sonlarına doğru Elariş'e yaklaştılar ve Sina
bölgesinde büyük kuvvetler topladılar. 22 Aralık 1916'da ve deniz
kuvvetlerinin de desteğiyle Elariş'e karsı taarruza geçerek burayı ele
geçirdiler. Böylece ikinci kanal baskını sonunda Sina çölü boşaltıldı. 4.
Ordu kuvvetleri de GazzeŞeriaBirüsseba çizgisinde savunmaya geçerek
mevzilerini berkitmeye başladı.
Hicaz re Yemen harekâtı öteden beri Hicaz, Asir ve Yemen çevresindeki arap
halkının imparatorluğa olan bağlılıklarına güvenilememekte idi. Bu yüzden
savaşın ilânında, bölgedeki kuvvetlerden 7. kolordu ile 21. asir ve
bağımsız 22. hicaz tümeni, kaynak yetersizliği dolayısıyle seferber
edilemedfler. ingilizlerin kışkırtmalarıyle 1916 yılında bu bölgede
karışıklıklar başladı. Mekke emîri Şerif Hüseyin ayaklanarak
bağımsızlığını ilân etti ve harekâta geçti. Aynı şekilde Asir'ih güney
bölgesine hâkim olan Seyid idris de ayaklandı; yalnız Yemen bölgesindeki
imam Yahya, savaşın sonuna kadar devlete bağlı kaldı. Hicaz bölgesinde,
Mekke ve çevresi âsilerin eline geçti. Asir ile Yemen bölgesinin ana
vatanla bağlantısı kesildi, buradaki birliklere lojistik destek
sağlanamadı, imam Yahya, bu kolorduya para ve yiyecek bakımından yardım
ettiği için kolordunun Aden'e karşı yaptığı hareketlerde bazı başarılar da
elde edildi. Fakat Seyid İdris'e karşı harekete girişilemedi. Buradaki
savaş süresince bölgesel bazı başarılar elde edildi ise de, sonuca etkili
olmadı ve 7. kolordu 15 aralık 1918'de, Medine'deki kuvvetler ise 23 ocak
1919'da başkumandanlıktan aldıkları emre uyarak ingilizlere teslim oldu.
Irak cephesi. Irak ve çevresindeki Kuvvetlerden 13. ve 18. kolordularla,
karargâhı Bağdad'ta bulunan 6 orduya alman generali Goltz Paşa kumanda
etmekte idi. ingilizler Kut'ül Amare'de kuşatılmış bulunan kuvvetlerini
kurtarmak amacıyle 21 ocak 1916'da Felahiye mevzilerine taarruza geçtiler.
(Bu sırada bir rus süvari tümeni de İngilizlerle bitlikte, İran
içerisinden ve sınırımızdan geçerek Bağdat'ın kuzey doğusundaki Hanikin'e
kadar yaklaştı. Bu yüzden 13. kolordu iran cephesine kaydırıldı.) Felahiye
cephesindeki çekilmeyle 9 mart 1916 taarruzu durdurulmuş oldu. 69 Nisan
1916 taarruzu da kırıldı. 1719 Nisandaki 4. taarruzları da başarıya
ulaşamayınca, son defa 22 nisanda taarruza geçtiler, fakat Kut'ül
Amare'deki kuvvetlerini kurtaramadılar. Irak'da sürüp giden dört buçuk
aylık kuşatmadan sonra aç kalan general Tawnshend kumandasındaki ingiliz
kuvvetleri (5 general, 476 subay da dahil olmak üzere 13 309 kişi) 29
nisan 1916'da kayıtsız ve şartsız teslim oldu. Bu teslimden on gün kadar
önce, 19 nisan 1916 günü, 6. ordu
kumandanı Goltz Paşa, tifüsten ölmüş, yerine 18. kolordu kumandanı Halil
Paşa geçmişti. Bundan sonra 3 haziran 1916'da Rusların buğday almak
maksadıyle Hanikin'e yaptıkları taarruz durduruldu. 13. Kolordu Ruslara
karşı taarruza geçti ve Kasrı Şirin kasabasını 8 haziranda ele geçirdi. Bu
sırada cepheye gelen başkumandan vekili Enver Paşa, harekâtın Tahran'a
doğru devamını emretti. 13. Kolordu kumandanı da 2 temmuzda KjrmanŞah'a
ilerledi. 3 Ağustosta Rusları*'geri atarak Hemedan'ı ele geçirdi. Lojistik
desteğin yetersizliği yüzünden dajıa ileri gidilemedi ve Hemedan'ın
doğusunda savunmaya geçilerek burada kalındı, ingilizler 1916'nın aralık
ayında Irak cephesinde taarruza geçerek bölgedeki kuvvetlerimizi çekilmeğe
zorladılar. Bu sırada Musul'u ele geçirmek için Ruslar da taarruza
geçtilerse de Revandız'da durduruldular.
|