Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!
 

:::.Röportaj.:::

 

Hasan SAĞINDIK

 Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1963 Adana-Ceyhan doğumluyum. On kardeşin en büyüğüyüm. Üniversiteye kadar Ceyhan’da, üniversiteyi ise Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nde okudum. 1981 de yani Yök' ten önce girdiğim üniversiteden, yök kanunları gereği son sınıfta iken ilişiğim kesildi. Sonraları okumaya tekrar hak kazandı isem de bu defa da ben gitmedim. Evliyim, Aybike Nur ve Asya Nur isimli iki kızım var.

 Müzik maceranız nasıl başladı?

Ciddi anlamda üniversite yıllarında diyebiliriz, öncesini saymazsak. Yurt orkestrası solistliği ve Türk Sanat Müziği korolarında çalıştım. Bu dönemde bestelerde çıkmaya başladı.

 İcra ettiğiniz müziği nasıl tanımlıyorsunuz?

Yaptığım müziğe "asyasentez" diyorum. Asya'nın ve kültürümün oluşturduğu duygularla, dünyanın bugüne kadar oluşturduğu müzik kültürünü birleştirmenin adıdır asyasentez. Kendimi coğrafya ve duygu olarak Asya'ya daha yakın hissederim. Sıcak gelir bana.

 Evrensel müzik diye bir kavram var mıdır?

Evrenselliğe iki açıdan bakmak lazım. Birincisi üretme, ikincisi dinleme yönüyle. Üretme açısından, hangi müzik evrenseldir? sorusunun cevabını bulamazsınız. Çünkü, müzik kültürle ilgilidir ve her kültürün kendi evrenseli vardır. Batının kullandığı seslerle, doğunun kullandığı sesler aynı değildir. Doğuda batının bütün seslerini bulursunuz ancak batıda doğunun seslerini bulamazsınız. Doğu tek sesli, duygusal ve insancıldır, batı çok sesli -kendi kuralları içinde- daha teknik ve tüketime dönüktür.   Dinleme yönüyle ise müzik bu kalıplar içinde değerlendirilemez. Herkes her tür müziği dinleyebilir. Müziğin bu tarafı evrenseldir. Zaten son zamanlardaki  "worldmusic" akımı da bunu destekler mahiyettedir. Batı her şeyi tüketen tarafıyla müziğini de tüketmiş, sanatçıları Asya ve Uzakdoğu'da kendilerine yeni ufuklar aramaya başlamışlardır.

 Şu anki müzik dünyasının fotoğrafını nasıl yorumluyorsunuz?

 Toplumdaki değişime ve kültürel sığlığa paralel olarak müzik dünyası da sığlaşmıştır. Müzik artık sanat kaygısıyla değil de para kazanmak için yapılır hale gelmiştir. "en iyi kaset, satan kasettir" anlayışı genel bir kabul olarak, müzik yapımcılarının düsturu olmuştur. Porno sayılabilecek klipler ve sanatçılar bu sektörü anlatmaya yeter sanırım. Ne yazık ki günü kurtarma ve para kazanma düşüncesiyle üretilen bu eserler dinleyicide de kabul görmekte ve "ayaküstü" hayatın bir parçası haline gelmektedir. Gelişen müzik teknolojileri müzikte duyum kalitesini artırırken maalesef sözlerdeki, bestedeki ve sunumdaki sığlık müzik kültürü olmayan dinleyiciyi kültürel bakımdan yarınlara taşımaktan uzaktır. Türk halk müziğinde ki kıpırdanmalar moda olmaktan öte gidebilirse bir kazanç olacaktır diye düşünüyorum. Sanat müziğinin durumunu ise söylemeye bile gerek yok. Rahmetli Yıldırım Gürses'in deyişiyle "bu türü taşıyacak sanatçılar maalesef yetişmedi". İlâhi ya da dini müzikte de durum bundan pek farklı değil. Oyun havaları dahil, her tür müziğin üzerine giydirilmiş sözlerle zikirli ilâhiler en çok satanlar arasındadır.  

 Müzik dünyasındaki bozulmanın önüne geçebilmek için sizce neler yapılmalıdır?

Topu müzik dünyasına atmak yeterli olmaz sanırım. Bu bir sonuçtur. Türk toplumu olarak her alanda bir kimlik problemi yaşamaktayız. Milli ve manevi dinamiklerimizi tanıyıp, tarihimizle bir bütün olarak barıştığımızda  belki umutlanmak için iyi bir sebebimiz olacaktır.

 Bestelerinizde Abdurrahim Karakoç'un şiirleri ağır basmakta. Neden Abdurrahim Karakoç?

Birincisi alternatifi yok. İkincisi  üniversite yıllarında şiirle çok ilgiliydim. O dönemde tertemiz bir kaynak olarak gördüğüm Karakoç üstadın şiirlerinin üzerimde çok etkisi olmuştu. Ki bu etki bugün Karakoç'un şiirlerini en çok besteleyen kişi olmamı nasip etmiştir.

 Bestelerinizi ne zaman yaparsınız?

Çoğunlukla geceleri çalışırım. Beste bir sonuçtur zaten. Müzikte ve sözdeki birikimin sonucu.

 Bir albümü hazırlarken nelere özen gösterirsiniz?

Sanatçılık, sorumluluktur. Omuzlarında bu yükü hissetmeyen sanatçı değil, soytarı olur; dansöz olur. Zaten ülkemizde sanatın algılanma biçimi tamamen farklıdır. Eğlenceye dönüktür, basittir yani. Eğleneceksin, eğlendireceksin, oynayacaksın, oynatacaksın işte sanat bu.

 Ne tür müzikler dinliyorsunuz?

Genelde her tür müziği dinlerim. Özellikle Orta Asya, Türk müziğinden etkilenirim, zaten bu bestelerime de yansır.

  "Artık oynamıyorum" dediğiniz hayatınızda yorulduğunuz, yıldığınız anlar oldu mu?

“Oynamıyorum!.” demeye çok az kaldığı dönemler yaşadım. Ancak, kuralları bana ait olmayan bir oyunda, “oynamıyorum” demenin anlamı yoktu. Ne yaparsan yap ama yanlış yapma dedim… Kendine, ailene, topluma ve öncelikle de Allah’a…Sonunun düşünmeden, doğrulara adanmış bir ömürdü benimki, seninle… “Sen’inle başladım, Bitsin Sen’inle…” diyerek devam ediyorum.

 Bu işe başlarken hedefiniz neydi? Şu an bu hedef çizgisinin neresindesiniz?

Aslında çok büyük ideallerim yoktu. Bu hayatı yaşarken nasıl ki sinemaya gitmek istediğinizde veya bir kasaba gittiğinizde veya tiyatroya gitmek istediğinizde kendi hayat tarzınıza uygun olanı istiyorsanız, işte benim de müzikte yapmak istediğim buydu. Bunlara maddi ve manevi güvenlik çemberleri diyorum. Şu an ben üzerime düşeni yaptığıma inanıyorum. Hedef çizgisinin neresinde olduğumuza daha çok dinleyici karar verecektir.

 Alperen 2000 vasıtasıyla sevenlerinize mesajınız nedir?

Alperen’in misyonuna uygun yaşasınlar yeter!...

(Röportaj:Abdurrahman Alperen, Eylül 2003-Ankara)

:::.Anket.:::

Adınız, soyadınız:
Mesleğiniz:
Yaşınız:
Tahsil Durumunuz:
Web Adresiniz:
E-Mail adresiniz:
Şehir/Ülke:
Hasan Sağındık'ı kaç yıldır takip ediyorsunuz?
Hasan Sağındık'ın en çok beğendiğiniz eserleri nelerdir?
Hasan Sağındık'ın en çok beğendiğiniz albümü hangisidir?
Beğendiğiniz müzik tarzı nedir?
Sevdiğiniz sanatçılar kimlerdir?

Hasan Sağındık'a Mesajınız:

:::.Klip.:::

Klipten bir bölümü izleyebilmek için tıklayın!..

Alperen 2000 Kültür ve Sanat sayfaları

Ana sayfa

© Ziya Information 2000-2003

alperen2000@hotmail.com