Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

AKŞEHİR'İN TARİHİ

     Akşehir Hellenistik dönemde Phrygia tiranı Philomelos tarafindan kuruldu.İlk yerleşim alanı  bugünkü kentin kuzey-batısında, Sultan dağının kuzey yamaçlarındaydı.Kent Roma doneminde Philomelium adını aldı.Müslüman Araplar bircok  kez yağmaladıkları kente Belde-i Beyza adını verdiler.Malazgirt Savaşı'nın ardından başlayan Anadolu'nun Türkleşmesi sonucunda Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından alınan kentin bundan sonra adı ve kaderi değişir. Nehçet-ül Menazil'de buraya gelen hükümdarlardan birinin çiçek açmış ağaçlardan esinlenerek "AKŞEHİR" dediği rivayet edilmektedir.Akşehir'in günümüzde sahip olduğu eserlerin pekçoğu Selçuklular zamanında yapılmıştır.Bu dönemde kent zenginleşir ve gelişir. Horasan illerinden Seydi Mahmud Hayran, Nimetullah Nahçevani gibi din bilginleri Akşehir'e göç ederek bu toprakların manevi dokusunun değişmesine katkıda bulunurlar. Selçuklu Devleti'nin çökmesiyle önce Eşrefoğulları, sonra da yüz yıl Hamitoğulları yönetir kenti.Beyliklerden günümüze sadece Maarif köyündeki Şeyh Hasan Türbesi ile mezar taşları ulaşır.Akşehir 1381 yılında Murat Hüdavendigar'a satılır.Yıldırım Beyazıt 1402 yılında Timur'a yenilince, Ferruhşah Mescidi'nin cenazelik bölümüne hapsedilir ve burada intihar eder.Timur'un zulmünden bunalan halk, Nasreddin Hoca'yı dirilterek doymak bilmeyen fillerden kurtulmanın çaresini arar.Fetret döneminde kısa bir süre Karamanoğulları eline geçen Akşehir, Fatih Sultan Mehmet tarafından 1467 yılında fethedilir ve cumhuriyete kadar sürecek olan kesintisiz Osmanlı hakimiyeti başlar.15. yüzyılın sonlarına doğru çeşitli etnik ve dinsel kökenden gelen kavimlerin barış ve kardeşlik içerisinde birarada yaşadığı günler başlar

Sevr Antlaşması ile, Akşehir İtalyanlar tarafından işgal edilir.İtalyanlar Hristiyan Mahallelerindeki evlere yerleşirler.Ancak işgal günleri uzun sürmez.Çınaraltı Mescidi avlusundaki çınarın üstünde yuvalanan leyleğe ateş eden italyanların silah seslerini duyan halk sokağa fırlar.Bunu bir ayaklanma sanan işgal kuvvetleri toparlandıkları gibi şehri terkederler. Ancak Anadolu'nun topyekün kurtuluşu bu kadar kolay olmayacaktır. Mustafa Kemal kumandasındaki ordu, Kurtuluş Savaşını, halkla birlikte büyük sıkıntılar içinde sürdürecektir. Sakarya Meydan Muhabereresi'nden sonra 18 Kasım 1921'de Garp cephesi Karargahı Akşehir'e nakledilir.24 Ağustos 1922'ye kadar sürecek olan dokuz ay on günlük sürede taarruz hazırlıkları Akşehir'den yönetilir, planlar burada yapılır.Akşehir ve köylerine birlikler yerleştirilir.Garp Cephesi Komutanı Mirlavi İsmet Bey bu sürede sürekli Akşehir'de kalır Mustafa Kemal Paşa da hazırlıkları kontrol etmek için defalarca karargaha gelir.1922 yılının 28 Temmuz günü bir futbol turnuvası bahane edilerek bütün ordu komutanları Akşehir'de buluşur ve son hazırlıkları gözden geçirilir.Nihayet Ağustos sonunda taarruza karar verilir.24 Ağustos 1922 günü sabahı ordu harekete hazırdır. Namaz kılınır, Nasreddin Hoca'nın türbesi ziyaret edilir.Mustafa Kemal'in askerleri Akşehir'lilerin alkış ve dualarıyla cepheye uğurlanır.O umut yüklü mücadele günlerinin anısına Garp cephesi Karargah binası bugün aynı isimle müze olarak hizmet vermektedir.

ANASAYFA