PROF. DR. MAHMUD ES'AD COŞAN
RH.A
(14 Nisan 1938 - 4 Şubat 2001)
14
Nisan 1938 yılında, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin Ahmetçe
köyünde doğdu. Babası Halil Necâti Efendi, annesi Şâdiye
Hanım'dır. Anne ve baba tarafından soyu, Buhàra'dan Çanakkale'ye
göç etmiş seyyidlere dayanır.
Küçük yaşta iken ailesi İstanbul'a taşındı.
1950'de İstanbul Vezneciler İlkokulu'nu, 1956'da Vefa Lisesi'ni
bitirdi. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Arap-Fars Filolojisi Bölümü'ne girdi. Arap Dili ve Edebiyatı,
İran Dili ve Edebiyatı, Ortaçağ Tarihi ile Türk-İslâm Sanatı
sertifikalarını alarak, 1960 yılında Edebiyat Fakültesi'nden
mezun oldu.
Aynı yıl, Ankara Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi'nde açılan asistanlık imtihanını kazanarak,
Klasik-Dinî Türkçe Metinler Kürsüsü'ne asistan olarak girdi.
Fakülte yayın komisyonunda iki yıl sekreterlik yaptı. 1965
yılında, XV. Yüzyıl şairlerinden olan Hatiboğlu Muhammed ve
Eserleri konusunda doktora tezi vererek ilâhiyat doktoru
ünvanını aldı. 1967-1968 yıllarında Ankara Yükseliş Mühendislik
ve Mimarlık Özel Yüksek Okulu'nda Türkçe ve Hümaniter Bilgiler
derslerini verdi.
Askerlik görevine Tuzla Piyade Okulunda
başladı (15 Ekim 1971). Ağrı Patnos'ta yedeksubay olarak
tamamladı (31 Aralık 1972).
1973
yılında, Hacı Bektâş-ı Velî, Makàlât adlı doçentlik
tezi ile doçent ünvanını aldı ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi Türk-İslâm Edebiyatı Kürsüsü'ne öğretim üyesi
olarak tayin edildi. 1977-1980 yıllarında Sakarya Devlet
Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde Türk Dili ve Edebiyatı
dersleri verdi. Yurtdışında çeşitli üniversitelerde
misafir öğretim üyeliklerinde bulundu.
1982 yılında, "İbrâhim-i Müteferrika ve Risâle-i
İslâmiyye" isimli takdim teziyle ilâhiyat profesörü
oldu. Sosyal ve kültürel faaliyetlere daha fazla zaman ayırabilmek
düşüncesiyle, 1987 yılında emekliliğini isteyerek üniversiteden
ayrıldı.
* * *
İlk dînî eğitimini ailesinde gördü. Dedesi İstanbul'da
medreselerde ilim tahsil etmiş ve Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddin
Hazretleri'ne intisab etmiş bir kimseydi. Çanakkale Savaşı'nda
şehid olmuştur.
Babası
Halil Necâti Efendi, küçük yaşta köyünde hafızlığını
tamamladı. Gençliğinde Gümüşhaneli dergâhına mensub Çırpılarlı
Hacı Ali Efendi'nin medresesine devam etti. İlk tasavvuf
dersini de ondan aldı. Medreseler kapandıktan sonra tekrar köyüne
döndü. Şadiye Hanım'la evlendi (1928). Şâdiye Hanım da
aynı sülâleden zikir ehli, bilgili bir hanımdı. Bu
evlilikten beşi erkek, ikisi kız, yedi çocukları oldu. Prof.
Dr. M. Es'ad Coşan Hocaefendi, ailenin dördüncü çocuğudur.
Halil Necâti Efendi, çocuklarını okutmak amacıyla 1942 yılında
İstanbul'a taşındı. Bir süre ticaretle meşgul oldu. O sırada,
Şehzâdebaşı Damat İbrahim Paşa Camii'nde Serezli Hasîb
Efendi'nin sohbetlerine devam etti. Onun vefatından sonra,
Kazanlı Abdül'aziz Efendi'ye intisab etti. Onun Ümmügülsüm
Camii'ndeki sohbetlerine katıldı. Abdül'aziz Efendi'nin
tavsiyesi ile girdiği müezzinlik imtihanını kazanarak, Fatih
Müftülüğü'nde göreve başladı. Abdül'aziz Efendi'nin
vefatından sonra (1952), irşad görevini sürdüren Mehmed Zâhid
Kotku Hazretleri'nin sohbetlerine devam etti. Onun yakın
dostlarından oldu.
Bu münasebetle, Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Hocaefendi, küçük
yaşta hocaefendilerin meclislerinde bulundu, onların maddî ve
manevî ilgilerine mazhar oldu.
* * *
Edebiyat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, 1960 yazında
Mehmed Zâhid Kotku Hazretleri'nin kızı Muhterem Hanım'la
evlendi. Aynı yılın sonbaharında, Ankara İlâhiyat Fakültesi'ndeki
asistanlık görevi dolayısıyla Ankara'ya taşındılar.
İlâhiyat Fakültesi'ndeki öğretim üyeliği yıllarında,
Hocaefendi'nin kapısı herkese açıktı. Öğrencilerin çok
sevdiği ve saygı gösterdiği bir kimseydi. Talebe gelir, kapıyı
çalar, derdini anlatır, cevabını alır, müsterih bir çehre
ile ayrılırdı. Olaylı ve kavgalı zamanlarda öğrencilerin
arasına girer, onları akl-ı selime davet eder, kavgaları önlemeye
çalışırdı.
1960'lı
yıllarda fakültede resmî ders olarak Kur'an-ı Kerim dersi
yoktu. Öğrenciler kendi gayretleriyle, Arapçadan, Farsçadan
faydalanarak Kur'an-ı Kerim öğrenmeğe çalışıyordu. Bunu
gören Hocaefendi, müsait zamanlarında hasbî olarak,
isteyenlere Kur'an-ı Kerim ve Osmanlıca dersleri veriyordu. Öğrencilerini
bilimsel araştırmalara, master ve doktora yapmaya teşvik
ederdi.
Öğretim üyeleri arasında saygınlığı vardı. Sahasında
söz sahibi idi. Özellikle Türk-İslâm edebiyatında, ilk müracaat
edilen kimseydi. Kendisinden önce profesör olmuş hocalar
bile, ağır bir parça, çetin bir şiir oldu mu, "Es'ad
Bey, şuna beraber bakabilir miyiz?" diye kendisine
gelirlerdi. Herkese yardımcı olmaya çalışırdı.
İlk yıllar Kurtuluş'ta oturuyorlardı. Daha sonra
Kalaba'ya taşındılar (1963). Evlerinin yakınında cami
yoktu. Bir mescid açılması için önderlik etti. Daha sonra
onun gayretleriyle bir dernek kurulup, cami yeri alındı. Üstte
Kur'an Kur'an Kursu, altta cami olmak üzere cami inşaatının
yapılmasına gayret etti. Buralarda zaman zaman hadis ve tefsir
sohbetleri yaptı.
Komşuluk ilişkileri çok mükemmeldi. Bütün yorgunluklarına
ve yoğunluklarına rağmen, komşularına da vakit ayırırdı.
Karşılıklı ziyaretleşmeler olurdu. Ziyaretlerde tebessümü
eksik etmezdi. Ziyaret sırasında, kütüphaneden uygun bir
kitap alır, orada bulunanlardan birisine bir yer açtırırdı.
Sonra oradan bir miktar okuyarak sohbet ederdi.
Mehmed Zâhid Kotku Hazretleri, hemen her yıl Ankara'ya
gelir, evlerinde bir süre misafir kalırdı. Ankara'nın çeşitli
semtlerinde, çevre ilçelerde sohbetler, ziyaretler olurdu.
Bazen da M. Es'ad Hocaefendi'yi de yanına alır, Anadolu'nun
muhtelif şehirlerine beraber seyahat ederlerdi.
* * *
Mehmed
Zâhid Kotku Efendi'nin bizzat elinden tutarak kürsüye
oturtması ile, İskenderpaşa Camii'nde hadis derslerine başladı
(1977). Hafta sonlarında İstanbul'a gidiyor, hadis dersini yapıp
Ankara'ya dönüyordu.
Mehmed Zâhid Efendi'nin hastalığında, ameliyatında hep
yakın hizmetinde bulundu. Son demlerinde de yanıbaşındaydı.
Onun arzusu üzerine, 13 Kasım 1980 günü vefatından sonra,
cemaatin eğitimiyle ve her türlü meselesiyle ilgilenme, tebliğ
ve irşad görevini üstlendi. (5 Muharrem 1401)
Tasavvufî nisbeti; hocası Mehmed Zâhid Efendi vasıtasıyla
Nakşibendî Tarikatı'nın, Hàlidiyye kolunun, Gümüşhâneviyye
şubesidir. Ayrıca Kàdiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye, Çeştiyye,
Mevleviyye, Halvetiyye ve Bayrâmiyye tarikatlarından da irşada
me'zundu.
Onun döneminde hadis derslerine ilgi daha da arttı. Cemaat
yer bulamadığı için camiye ilâveler yapıldı, ders
dinlenilecek yerler beş-altı kat genişletildi. Caminin yanındaki
eski binalar alınarak camiye katıldı. Ayrıca Ankara, İzmir,
Bursa, Sapanca, İzmit ve Eskişehir'de mutad hadis dersleri başlatıldı.
Mehmed Zahid Kotku Efendi'nin emri üzerine kurduğu "Hakyol
Vakfı"nın çalışmalarıyla bizzat ilgilendi, muhtelif
yerlerde şubeler açtırdı. Eğitim ve yardımlaşma
faaliyetini yaygınlaştırmak için çalışmalar yaptı. Sanat
ve kültürle ilgili çalışmalar yapmak üzere "İlim, Kültür
ve Sanat Vakfı"nı, sağlık hizmetleri için "Sağlık
Vakfı"nı kurdurdu. Hanımların eğitimiyle ilgili olarak
"Hanım Dernekleri"nin; çevre ile ilgili çalışmalar
yapmak üzere "İlim, Ahlâk, Kültür ve Çevre
Dernekleri"nin kurulmasını ve yaygınlaştırılmasını
teşvik etti. Bu çalışmalarla toplu-mun güzel amaçlar için
bir araya gelmesini, organize olmasını sağlamaya çalıştı.
Vakıflara ait, harabe haline gelmiş birtakım ecdad yadigârı
eserlerin tamir ve tecdidiyle ilgilendi. Onların gayesine uygun
olarak tekrar faaliyete geçmesini temin etti. (Ahmed Kâmil
Tekkesi, Selâmi Mustafa Efendi Tekkesi, Şeyh Murad Efendi Dergâhı,
Şadiye Hatun Şifâ Külliyesi... )
Eğitimin
yaygınlaştırılması için basın ve yayın çalışmalarıyla
ilgilendi. 1983 Eylülünde İslâm dergisi, 1985 Nisanında
Kadın ve Aile ve İlim ve Sanat dergisi yayınlanmaya
başladı. Daha sonra Gülçocuk dergisi çıkartıldı.
Sağlık ve bilimle ilgili konularda ise Panzehir dergisi
yayınlandı. Vefa Yayıncılık adına yayınlanan bu
dergilerle yakından ilgilendi ve makaleler yazdı.
Bu dergiler ilgilendikleri sahalarda kamuoyuna önderlik
ettiler. Yayınladıkları yazılarla, araştırma dosyalarıyla
ve İslâm dünyasından haberlerle halkımızın bilgilenmesine
ve bilinçlenmesine katkıda bulundular. İyimser, ümit verici,
yol gösterici yazılarla pek çok hayırlı gelişmelere sebep
oldular. Haklarında sempozyumlar, doktora tezleri yapıldı.
Bir ara İslâm dergisinin tirajı yüzbini aştı. İslâm ve
Kadın ve Aile dergileri, 1998 Haziranına kadar aksamadan yayınlarını
sürdürdüler.
Kitap yayıncılığı için Sehâ Neşriyat'ı kurdu; çeşitli
dinî, edebî, tarihî, kültürel eserler neşredildi. Yayıncılığın
geliştirilmesi, haftalık ve günlük yayınlara geçilebilmesi
için çalışmalar başlattı. Onun gayretleriyle bir matbaa
tesis edildi (Ahsen), dizgi tesisleri kuruldu (Dehâ).
Sesli ve görüntülü yayıncılık alanında hizmet etmek,
millî ve mânevî değerlerimize uygun yayınlar yapmak üzere,
Ak-Radyo (AKRA) adı altında bir müessesenin kurulmasına öncülük
etti (1992). Halen İstanbul'dan radyo yayınları yapılmakta;
bu yayınlar uydu vasıtasıyla Türkiye'nin her yerinden, Orta
Asya'dan ve Avrupa'dan dinlenebilmektedir.
Onun teşviki ile Ak-Televizyon adı altında Marmara Bölgesine
yönelik bölgesel televizyon yayını başlatıldı (1997). Basın-yayın
alanında Sağduyu isimli günlük bir gazete yayınlandı (3
Mayıs 1998 - 11 Temmuz 1999).
Kaliteli bir eğitimi temin etmek amacıyla, özel eğitim
kurumlarının kurulmasını teşvik etti. Çeşitli illerde
ilkokul öncesi, ilkokul ve orta öğrenime yönelik eğitim
tesisleri, okullar ve dersaneler kurdurdu. (Asfa)
Halka güvenilir bir sağlık hizmeti verilmesi için
poliklinikler ve hastaneler açılmasını teşvik etti. Buna bağlı
olarak başta İstanbul olmak üzere bir çok ilde sağlık
kuruluşları hizmete açıldı. (Hayrunnisâ Hastanesi, Esmâ
Hatun Hastanesi, Afiyet Hastanesi...)
Yurtdışındaki müslümanlarla diyaloğu sağlamak,
ziyaretleri kolaylaştırmak amacıyla İskenderpaşa Turizm (İSPA)
adı altında bir seyahat acentası kurulmasına öncülük
etti. Bu şirket vasıtasıyla hac ve umre programları, çeşitli
yurt içi ve yurt dışı geziler; aile ve eğitim toplantıları
düzenlendi.
İlmî seviyesi yüksek hocalar yetiştirmek amacıyla İstanbul'da,
Ankara'da, Konya'da ve Bursa'da hadis ve fıkıh enstitüleri açtırdı.
Buralarda ilâhiyat fakültelerinde okuyan veya mezun olan
kimselere, özel hocalardan Arapça, hadis, tefsir ve fıkıh
dersleri verdirilmesini temin etti.
Sohbet
ve vaazlarına yurt içinde ve yurt dışında büyük ilgi gösterilmesi
ve çeşitli yerlere davet edilmesi, onun çok seyahat etmesine
neden oldu. Avrupa'da, Kuzey Amerika'da, Afrika'da, Orta Asya'da
ve Avustralya'da pek çok ziyaretler, vaazlar, sohbetler yaptı;
eğitim programlarına katıldı.
Her yıl hac ve umre dolayısıyla değişik ülkelerden
gelen müslümanlarla görüştü, diyalog kurdu. Hakkı ve hayrı,
iyiyi ve güzeli tebliğ etme yönünde şumüllü ve verimli çalışmalar
yapmaktan bir an bile geri kalmadı. Çevresini de daima bu tür
çalışmalara teşvik etti.
1997 Mayıs'ından itibaren hizmetlerini yurtdışında sürdürdü.
1998 yılında Avustralya'nın Brisbane şehrine yerleşti.
Tebliğ ve irşad çalışmalarını Avustralya'nın her tarafına
yaygınlaştırdı. Pek çok yerde camiler, kültür merkezleri
açıldı. Brisban'daki camide, her gün sabah ve yatsı
namazlarından sonra, hadis sohbeti yapıyordu.
Radyo
sohbetleri yine devam etti. Cuma günleri Ak-Radyo'da yapmakta
olduğu hadis sohbetlerine ilâve olarak, salı günleri tefsir
sohbetleri yapmaya başladı (29 Eylül 1998). Fâtiha Sûresi'nden
başladı. Her sohbette birkaç ayet-i kerime okuyup, izah
ediyordu. Vefat etmeden önce yaptıkları son tefsir
sohbetinde, Bakara Sûresi 224. ayetine kadar gelmişlerdi.
4 Şubat 2001 (10 Zilkade 1421) Pazar günü, bir cami açılışı yapmak için Grifit şehrine giderlerken, Avustralya yerel saatiyle 12'de (Türkiye
saatiyle 04'te) Sydney civarında, Dubbo kasabası yakınlarında
geçirdikleri elim bir trafik kazası sonucu, yanında bulunan
damadı Prof. Dr. Ali Yücel Uyarel'le birlikte ahirete irtihal
eylediler. Ani ölümleri ailesi, yakınları, sevenleri ve bütün
müslümanlar tarafından derin bir üzüntüyle karşılandı.
Mübarek
naaşları, Sydney'de Auburn Gelibolu Camii'nde kılınan cenaze
namazından sonra Türkiye'ye getirildi (8 Şubat Perşembe). 9
Şubat Cuma günü, Fatih Camii'nde yüzbinlerin iştirak ettiği
muhteşem bir cenaze namazından sonra, tekbirlerle,
salevatlarla, dualarla, gözyaşlarıyla, Ebû Eyyûb el-Ensàrî
Hazretleri'nin kabri civarında, Eyüp Mezarlığında toprağa
verildi.
Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Rh.A, doğu dillerinden
Arapça ve Farsça'yı, batı dillerinden Almanca ve İngilizce'yi
bilmekteydi. Yurt içinde ve yurt dışında çok yönlü sosyal
faaliyetlerini, tebliğ ve irşad çalışmalarını vefat
edinceye kadar devam ettirdi. Kendisinden sonra bu hizmetleri,
emir ve işaretleri üzere oğlu Muharrem Nureddin Coşan üstlendi.
Rûhu şâd, mekânı cennetî a'lâ olsun...
Yayınlanmış
Eserleri
01. Matbaacı İbrâhîm-i Müteferrika
ve Risâle-i İslâmiye (1982)
02. Hacı Bektâş-ı Velî, Makàlât
03. Gayemiz (1987)
04. İslâm Çağrısı (1990)
05. Yeni Ufuklar (1992)
06. Çocuklarla Başbaşa
07. Başarının Prensipleri
08. Türk Dili ve Kültürü
09. İslâm'da Nefis Terbiyesi ve
Tasavvufa Giriş (1992)
10. Avustralya Sohbetleri-1 (1992)
11. Avustralya Sohbetleri-2 (1994)
12. Avustralya Sohbetleri-3 (1995)
13. Avustralya Sohbetleri-4 (1996)
14. Yeni Dönemde Yeni Görevler
(1993)
15. Haccın Fazîletleri ve İncelikleri
(1994)
16. Zaferin Yolu ve Şartları
(1994)
17. İslâm, Sevgi ve Tasavvuf
(1994)
18. Sosyal Çalışmalarda
Organizasyon ve Başarı (1994)
19. Güncel Meseleler-1 (1994)
20. Güncel Meseleler-2 (1995)
21. Hazret-i Ali Efendimiz'den Vecîzeler
(1995)
22. Hacı Bektâş-ı Velî (1995)
23. Yunus Emre ve Tasavvuf (1995)
24. Başarı Yolunda Sevginin Gücü
(1995)
25. İslâmî Çalışma ve
Hizmetlerde Metod (1995)
26. Sosyal Hizmetlerde Hanımlar
(1995)
27. Ramazan ve Takvâ Eğitimi
(1996)
28. Tebliğ ve İrşad Çalışmaları
(1996)
29. İslâm, Tasavvuf ve Hayat
(1996)
30. Haydi Hizmete!.. (1997)
31. İslâm'da Eğitimin İncelikleri
(1997)
32. Tasavvuf Yolu Nedir? (1997)
33. İmanın ve İslâm'ın
Korunması-1 (1997)
34. İmanın ve İslâm'ın
Korunması-2 (1998)
35. Allah'ın Gazabı ve Rızası
(1997)
36. Mi'rac Gecesi (1998)
37. Doğru İnanç ve Güzel
Kulluk (1998)
38. Ramazan ve Güzel Ameller
(1998)
|
|