??????????
YAZDIKLARIMIZ??????????
Yazıların tamamını okumak için başlıklara tıklayın.
|
Çocuk Oyunu
Ayşegül Engin
bazı bilimkurgu öyküleri nasıl başlar bilirsiniz...
"geldiler... onlar uzayın bilinmeyen bir köşesinden, dünyamıza geldiler..."
yani nasıl haklılar anlatamam!... gerçektende geldiler... hem de uzayın bilinmeyen bir
köşesinden... ama yüzbinlerce yıl önce... onlar, galaksinin en zeki çocuklarıydı...
bir okul gemisiyle kapsamlı bir uzay turuna çıkmışlardı...
ana gemiden minik bir gemiyle ayrılmışlar ve minik bir uyduya taş toplamaya gidecekleri
yerde, nasıl olduğunu anlayamadan kaybolmuşlardı...
27 Ocak 2000
-----0-----
|
Dark Story (Part-I)
tHE_ßlack_ESP
Karanlık bir sokakta, yalnız başına yürürken, hızla üzerine gelen arabadan
kurtulmak için, kendini bir solukta, bilmediği, eski bir evin kapısından içeri
attı. Bu kapının onu ne cehenneme götüreceğini bilmiyordu. İçerisi karanlık,
yıkık, tozlu, korkunç bir yerdi. Ufak adımlarla, büyük bir korku içinde
ilerlemeye başladı.
27 Ocak 2000
-----0-----
|
Benliğin Gösterdiğinde Ben
? Olvido
(Kafka'yı anlıyorum: Adamcağız bütün romanlarını daktilo denen
bu alet yüzünden yarıda bırakmış olsa gerek. Bu alette 'pata küte' yazmak
olanca sıkıcı.) Her neyse esas konumuza dönelim:
(Sanki konu denilebilecek bir esaslığımız var da...) Konumuz 'Ben(im)'.
27 Ocak 2000
-----0-----
|
Ada
Duygu Bilgili
Hiç çocuk olmadım diyemeyeceğim.Çünkü çocukluğumu doya doya yaşadım
ben.Tek katlı bahçe içinde bir evimiz vardı.Yalnız iki yıl,çocukluğumun iki
yılı...Sokağa her çıktığımda eve dizimde büyük bir yarayla dönerdim.Acırdı
ama öyle gururluydum ki sanki bilerek yapmış gibi acı dolu bir tebessümle
gelirdim eve...
20 Ocak 2000
-----0-----
|
Sosyal Devlet
? Efendisiz
Ortasından geçtiği sokağın bir yanında çamaşır asan, dedikodu yapan, kavga eden,
türkü söyleyenler diğer yanında seksek oynayan, koşuşturup duran, annesinden azar işiten
çocuklar vardı.
20 Ocak 2000
-----0-----
|
Ben ve Kendime Dair
? Olvido
Ben
kendim değil(im) ki,/Kendim
'ben' olsun./Hepimiz
birer 'sefil' oyuncu olduğumuza göre.
20 Ocak 2000
-----0-----
|
Okulumdan Kişilikler
? Olvido
I.Patetik,II.İsmail,III.A.
20 Ocak 2000
-----0-----
|
Felsefe Nasıl Fransız Oldu?-1
? Olvido
Bilindiği gibi ikinci uykuyu oluşturan ortaçağ karanlığından çıkış -Marx'ın terimleriyle
açıklamaya çalışırsak- alt yapıdaki değişimlerin (coğrafi keşifler -> üçgen
ticaret (Avrupa malı, Afrika kölesi, Amerika malı)-> kolonizasyon ->
sermaye birikimi -> sanayi devrimi -> kapitalizm) üst yapıya
(Sanat,edebiyat, vs.) yansımasıyla, kısacası kelime anlamıyla 'yeniden doğuş'
anlamına gelen Rönesans'la ortaya kondu.
13 Ocak 2000
-----0-----
|
Empty Spaces
? Olvido
Marx has told about a great conflict of/in history. For him, the gistory was a brief
of the conflicts of the social classes. But at the moment (unfortunately) this
conflict is -still-alive, but it has metamorphised: (Post)modern times's
conflict is between the miserableness and the emotion of 'wondering'.
13 Ocak 2000
-----0-----
|
Homosefaletus
Ayşegül Engin
çok... çoook uzun yıllar önce, orman ahalisinin yaşamında ufaktan değişiklikler başlamıştı...
önceleri kulaktan kulağa yayılan bir söylenti, artık hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak
şekilde tüm gerçekliğiyle ortaya dökülmüş, görenlerin gözlerini yuvalarından oynatmaya
yetmişti...
13 Ocak 2000
-----0-----
|
İnsanların Rahatladığı Anda
? Olvido
Dost uzaylılar, kocaman uzay gemileriyle mavi-beyaz renkli kıtaya doğru
yaklaşıyordu. Amaçları bu kıtadaki hakim yaratıklar olan insanların yoğun
yaşadıkları yerlere birer elçi göndererek onlara süpriz yapmaktı.
6 Ocak 2000
-----0-----
|
Görme
Ayşegül Engin
Görme Biçimleri (Ways of Seeing), John Berger ile yapılan BBC televizyon dizisinden,
John Berger, Sven Blomberg, Chris Fox, Michael Dibb ve Richard Hollis tarafından hazırlanan,
gerek düzenlemesi, gerekse anlatımıyla farklı bir bakış açısı olan, daha ilk sayfasında
yerleşik görme biçimlerimizi sallamaya başlayan bir kitap.
29 Aralık 1999
-----0-----
|
drama
Ayşegül Engin
Samuel Beckett'in, "Godot'yu Beklerken" adlı oyununda beş kişiyle karşılaşırız.
Estragon, Vladimir, Pozzo, Lucky ve Çocuk. Estragon ve Vladimir, Godot'yu bekleyen iki
garip insanoğlu, Pozzo ve Lucky, karşılarına çıkan birileri ve Çocuk da, Godot'dan haber
getiren bir ulaktır.
22 Aralık 1999
-----0-----
|
Oyun
? Efendisiz
Metin yazmak hem dilin hem fikrin gelişimi ve başkalarıyla paylaşma istemi açısından
olumlu sonuçlar doğurduğu için genellikle yazmaya kendini alıştıran insanlar -herhangi
bir nedenle- yazamadıkları zaman kendilerini rahatsız hissederler.
22 Aralık 1999
-----0-----
|
Kişisel Anlık Gerçek(liğ)in Analitik İfadesi
? Olvido
Ben kendimi 'space' ile konumlandır(amam); çünkü space 'empty'dir. Ama gerçek(lik) başka.
Hele hele içsel ve dışsal gerçek(lik)(ler)im.
15 Aralık 1999
-----0-----
|
Self(Servis)
? Efendisiz
Felsefe üzerine yoğunlaşmaya başladığım ilk zamanlarda "varlık" üzerine yapılan onca
mücadeleyi anlamlandıramamıştım. Çünkü varlığın var olmadığını düşünmek daha bana bu
sözcüğün niteliğinden başlayarak olanaksız geliyordu zaten.
15 Aralık 1999
-----0-----
|
Duvar(lar)
? Olvido
Dikkat! Bu yazı yüksek dozda 'anarşik' içermektedir.
Çocukların erişemeyeceği yerde muhafaza ediniz.
15 Aralık 1999
-----0-----
|
Kadınlar Kullanma Kılavuzu
? Olvido
Ben: Hadi canım ben de... Ben kim, kadınlar hakkında kullanma kılavuzu yazmak kim?
Kendim:Olsun, deneyeceğim işte. Biraz kopya çekebilir miyim peki?
15 Aralık 1999
-----0-----
|
Praksis: İçkin ve Bireye Dair bir Devrim
? Olvido
PRAKSİS pek çok şey olabilir:
Güzel bir kadınla çıkılan akşam yemeğine giderken giyilen papyon,
içilen yeni demlenmiş, sıcak bir çay, ya da yemeğe çıkarken papyon giydiğiniz o güzel
kadına verilmiş bir buket çiçek.. Belki de mevsimi... Nergisler..
15 Aralık 1999
-----0-----
|
bir yarışma
Ayşegül Engin
size bir yarışmayı duyurmak istiyorum sevgili arkadaşlarım...
ormaniyet gazetesi minikler arasında bir kompozisyon yarışması düzenledi de...
gönderilen yazılar arasından bir seçim yapmak çok zor oldu...
sonunda karar verildi ama kimse bu işten bir şey anlamadı...
15 Aralık 1999
-----0-----
|
Kelkeşoz?
? Olvido
'şey' nedir? 'şey'leşmek nedir? 'şey'ler nedir(ler)?
8 Aralık 1999
-----0-----
|
Sevgiliye
Duygu Bilgili
Yola koyuldum,masum,hınzır,belkide
fahişe ruhlu,cilveli,heyecan yüklü.Haylaz rüzgar saçlarımı bozdu,fırtınaca
ışık saçarken.Minik buklelerimi yakalayamadı kızgın tokam.Ellerim
üşüdü,ceplerime sığındı.
8 Aralık 1999
-----0-----
|
Hayatımız Korkaklık
Ceyhun Muhsin Işık
Doğduktan sonra ilk iki yıl ömrünün en cesur dönemini yaşar insanoğlu.O
yüzden ilk iki yaşını iyi değerlendirmelidir.Havaya doğru üfleyen ve ocağın
üstünde duran saplı garip şey...
8 Aralık 1999
-----0-----
|
...mış gibi...
Kemal Duykan
mış gibi yapmak, mış gibi davranmak, mış gibi inanmak, mış gibi gülmek,
mış gibi ağlamak, mış gibi üzülmek, mış gibi sevmek, mış gibi aşık olmak,
mış gibi bozuşmak...
8 Aralık 1999
-----0-----
|
Lili
Didem Nur Güngören
Lanet parmaklar! Lili, o çok sevgili odasında oturmuş parmaklarını ısırıp, etlerini
kopartıp, kanatıyor. Küçük ellerinin, küçük parmaklarını aç kalıp kuyruğunu
yemeye başlayan bir fare gibi kemiriyor.
1 Aralık 1999
-----0-----
|
Bireyselleşme ve Farklılık
? Efendisiz
Biz insanlar "hayata geliş amacımız"ın bahsinde birbirimize nutuk çekmeye ve bu konuyu
tartışmaya bayılırız. Çünkü çok küçük yaşlardan itibaren hayatın ille de bir amacı olduğu
fikrine sabit kılınmışızdır.
18 Kasım 1999
-----0-----
|
Logosantriszm Bağlamında Post-Kapitalizmin Metalaştırılmış Bilgisi Üzerine Bir Deneme
? Olvido
Fransız yapısalcı
düşüncesinin Foucault'la birlikte iki büyük izleyicisi olarak Post-yapısalcılık
kavramını ortaya atan Jacques Derrida'nın gramatolojiyi (Yazımbilim) oluşturma
aşamasında ortaya attığı bir kavram olan logosantriszm -Türkçe dilsel
gösterenlerinin karşılayabildiği ölçüde- dilimize tinsel-akıl merkezciliği
olarak çevrilebilir.
18 Kasım 1999
-----0-----
|
Zaman Boyutu Üzerine Küçük Bir Denemecik
? Olvido
Zaman düşer ellerimden yere./oradan tahta boşa/saatler çalışır izinsiz/hep bir sonraya...
18 Kasım 1999
-----0-----
|
Göstergebilimsel Yaklaşı(m)
? Olvido
Göstergeler iki
'şey'i içerir: Gösteren ve Gösterilen. Buna göre gösteren (simge), gösterileni
(imge) belirleyerek onu dilsel, ifadesel tanımlanabilirliğe ulaştırır.
18 Kasım 1999
-----0-----
|
Ölüm Tehdidi
rtrue_blue
Ölüm tehditleri alıyorum...Sahte ve ahmak. Samimi görmüyorum bedeninden endişe
edenleri. Kötü niyet arıyorum ifadelerinde. Kötü niyet arıyorum bakışlarında.
Kötü niyet arıyorum mimiklerinde. Aslında aramıyorum. İliklerime kadar
hissediyorum.
10 Kasım 1999
-----0-----
|
Gölge
Didem Nur Güngören
Uzattığım bacaklarıma bakıyorum.Ayak parmaklarımı usulca kımıldatıyorum.Artık
kimse
görmüyor.Açık pencereden dışarısının sesi -boğuk- odaya doluyor.Misafir odası.Bu
odayı
kullanmayıp,misafirlerimize ayırdık,doğru,üstelik Cevat çok kızacak bu koltuğa
oturup yazmama
-yazmama bile kızacak belki-ama olsun,sanki ben misafir değilim,Cevat ölünce
gideceğim zaten.
3 Kasım 1999
-----0-----
|
dağıldılar...
Ayşegül Engin
dünya, 2000 yılına giriyordu... aslında bu sayının dünya’yı uzaktan yakından ilgilendiren
bir yanı yoktu... o yaşını çoktan unutmuştu...
ama, dünya üzerinde yaşayan akıl sahibi yaratıkların büyük bir çoğunluğu, 2000 yılına
girdiklerinin hesabını çok önceden yapmış olduklarından, işte şimdi de o gün
geldiğinden, 2000 yılına giriliyordu...
3 Kasım 1999
|
Kelebeğin Ömrü
Fox
İIkbaharin son günleri olmasina ragmen, yagmur, sabahtan beri durmaksizin
yagiyordu. Adam elindeki raporu masasinin üzerine birakti ve basini
kaldirarak karsisindaki genç kiza bakti. Kiz, gözlerinde biriken yaslari
eliyle sildikten sonra adama döndü ve "Ta basindan beri biliyordun, degil mi?"
diye sordu.
3 Kasım 1999
-----0-----
|
Gözyaşları tuzludur derdin
? Olvido
Hani Piaf'ın kaldırım serçesinden çıkışta,
İstiklâl'i arşınlarken...
3 Kasım 1999
-----0-----
|
l'erotisme
? Olvido
Denize bir bıçak saldırganlığı ve cesaretinde sokulmuş, üzeri yeşil halı kaplı
iskelenin ucuna vardığımda 'o'nu gördüm.
3 Kasım 1999
-----0-----
|
Ben ve Sen
? Olvido
Ben ve Sen...Bendeki ben sana soru sordu:Sendeki sen sendeki 'ben'i seviyor mu?
3 Kasım 1999
-----0-----
|
Müphem Hiçlik
? Olvido
'Her'kesin yerini 'hiç'liğin
kapladığı o müphem anlarda
Yağmur olup denize
düşmek isterdim
3 Kasım 1999
-----0-----
|
Minör Bir Aşka Ağıt
? Olvido
Kadın kayıp kentin semalarında uçan
bir martıya bakarak "evet" dedi. Yüzü kayıp kentin soluk ışıklarına
dönüktü, o soluk ışıklarla aydınlanan yüzünde bir parça keder, bir parça hoyrat
içeren bir garip gülümseyiş vardı.
3 Kasım 1999
-----0-----
|
La pomme à la main, La main à la pomme
? Olvido
J'étais dans le jardùn de ma maison au village de mes ancêtres!
Il faisait trop chaud parce que c'était l'aprè-midi.
3 Kasım 1999
-----0-----
|
Çağrışım
? Olvido
Kederlerle örülü yüz
Yüzde ben
Bende sen...
3 Kasım 1999
-----0-----
|
Çağrışımsal
? Olvido
Çağrışımsal bir metin yazacağım.. Ne yazacağımı, neye yazacağımı
bilmeksizin... Deneysel bir çaba aslında bu... Bir cümle(n) bitmeden diğerinin
ne olacağını tahmin etmek...
3 Kasım 1999
-----0-----
|
Sevişmenin Teri
? Olvido
Kanıtlanmasına
pek ihtiyaç olmayan bir düşünce ; ama rasyonalist damar işte, Aristotales'in
üçyüzkırküçüncü kuşak torunu olarak 'mantık' yoluyla çıkarıma ulaşmak istiyor.
3 Kasım 1999
-----0-----
|
Pencere Monologları
? Olvido
Kendim:Bu bir film; ama bambaşka
olanlarından: Kahire'nin Mor Gülü gibi. Perdede oyuncular siyah beyaz,
sinemadaki izleyiciler ise renkli. Birazdan perdedekiler sinema salonuna
inecek, renklenecekler.
3 Kasım 1999
-----0-----
|
Ölümün Şiiri ya da Şiirin Ölümü
? Olvido
Ölüm çeşit çeşittir. Çoğusu 'sıradan' ölür, elini, eteğini çektiğinde
yaşamdan. Azı 'şiirsel' ölür 'Deniz' gibi.
Bazısı kendini öldürür Pavese gibi.
Bazısı ise bıçağı saplamaz karnına, silahı dayamaz şakağına ama yine de ölür;
çünkü o sevgisini öldürmüştür.
3 Kasım 1999
|